[Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Gizli Kütüphane'nin tozlu raflarındaki unutulmuş hikayeler.
User avatar
Tsujihara Iori
Posts: 154
Joined: August 30th, 2018, 10:53 pm

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by Tsujihara Iori » December 5th, 2020, 6:25 pm

Shikamaru-san söylediklerini bitirince derin bir nefes alıp, verdim. Gizlilik, bir kez daha. En son böyle bir göreve çıktığımızda ölümle burun buruna gelmiştik. Bu gereksiz bir detaydı. Asıl detay, kılıcımı kaybetmiş olmamdı. O haftaları tekrar hatırladığımda içimi garip bir efkâr kaplıyordu. Ben, ben değildim o vakitlerde. Tekrar bunlar başıma gelebilir miydi? Elbette. Bunu köyüm ve görevim için göze alabilir miydim? Elbette.

Tabii böyle konuşmak kolaydı ya, neyse. Başımıza gelirse çekecektik artık.

Derinden aldığım nefesi verdiğimde, elimi alın bandıma götürdüm, bağını çözdüm ve alnımdan onu ayırdım. Elimdeyken ona doğru baktım bir kaç saniye. Sembolü, köyü, annemi ve "tanımadığım" babamı düşündüm. Başımıza herşey gelebilirdi bu görevde. Fakat bu alınbandını geride bırakmak olmazdı böyle bir durumda. Hele bizim cesedimizi yıldıztozu arşivlerine koymak için peşimizden insan gelmesine bile gerek kalmazdı belki. Böylece başkalarına da zarar gelmezdi. Başarısızlığımız bizimle kalırdı yani.

Alınbandımı masaya koydum usulce. "Merak etmeyin Shikamaru-san. Kaybetmeyeceksiniz. Biz gelene kadar göz kulak olun bunlara sadece." dedim. Çoğul konuşmuştum. Gizlilik düşüncemi Susumu'nun da anladığını düşünüyordum. "Vaktimiz olsaydı bizi bingo kitabına geçici olarak eklemenizi isteyecektim fakat biz oraya gidene kadar yeni kitapların dağıtılmayacağını düşünüyorum." Dedim ek olarak. Bu mümkün olsaydı kaçak/gezgin rolümüz çok iyi işlerdi, fakat imkansız gibiydi.

Tekrar derin bir nefes alıp verdim, ardından tekrar konuştum. "Fakat bizlere bir kaç kıyafet lazım. Basit şeyler. Bir hasır şapka, birer önde birleştirilebilir pelerin aslında, sadece. Gezgin rolümüze tam bürünebilmek için." dedim basitçe. Aklımdaki plan gezgin doktor Susumu'nun suskun ve ketum badigardı olmaktı. Yalan söyleyemezdim ben, beceremezdim. Anlaşılırdı hemen. O yüzden susmayı tercih ederdim genelde. Susumu ise karı gibi laf yapardı. Genelde de işe yarardı yani. Konuşmayı o yapardı. Ben de arkasında durup sert sert etrafa bakardım boş yere. Çok sert bakmamam da lazımdı gerçi, durduk yere dikkat çekmenin de bir alemi yoktu.

Verilecek cevaba göre hareket edecektim. Eğer Gyaku-san bu basit istekleri ayarlayabilirse kıyafetleri üzerime geçirecek ve yola çıkmak üzere Susumu ile binayı terk edecektim. Tüm teçhizatımı yanıma alacaktım, ceketimi, içerisindeki ekipmanları ve shinobi çantamı. Eğer pelerini Gyaku-san temin etmeyecekse parasıyla alabilirdik, sıkıntı yoktu. Pelerin ceketimi biraz saklardı. Saklamasa bile bir badigardın herşeye hazırlıklı olması gerekirdi sonuçta.

Tüm bu hazırlıklar bittiğinde Susumu'nun arabasına atlayıp yola çıkacaktık. Bir süre Kusagakure'yi göremeyeceğimizi biliyordum. Umarım bu süre gereğinden uzun olmazdı.
Künye
İsim: Tsujihara Iori
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Suiton
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 170.000 Ryo
Prestij: 2
Ün: 34
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Efsane Olmak!
Iori, babası gibi dillerden düşmeyen hikayelere sahip olmak istemektedir fakat bunu yaparken kesinlikle doğru yoldan sapmamayı kendine bir kural olarak koymuştur. Aktif olarak ona ün getirecek şeylerin peşinde koşmak yerine, başa çıkılması zor bir durum karşısında kendini kanıtlamak ister. Bunu başarırken köyüne de tamamen sadık kalacaktır.

Komplikasyon
Babasının Kılıcı
Babasının kılıcına karşı ruhsal bir bağ hissetmektedir. O kılıç hiç tanışmadığı babasına açılan bir kapıdır ve onu sürekli yanında taşır, kullanmaktan çekilmez. Bakımını sürekli yaptırır, aksatmaz. Kılıç yanından bir an bile ayrılırsa, tedirgin olmaya başlar.

Kılıcı onun rızası dışında elinden alınırsa, onu geri almak birinci önceliği haline gelir. Bunun için görevini terk etmeyebilir ancak elinden gelen her şeyi sınırlar dahilinde yapmayı ister ve dener. Duruma göre kural çiğneyecek raddeye gelebilir, fakat elinden geldiğince rasyonel kişiliğini elinden bırakmamaya gayret eder. Eğer yanında bir arkadaşı varsa durum onun için daha rahattır, fakat kendi başına kalır ve düşüncelerini dizginleyecek bir "iskele" bulamazsa, depresif bir hal alabilir. Bu durum kılıcı elde etmek dışında yapacağı herşeyin performansını düşürse de, kılıca ulaşma konusunda yapacaklarını etkilemez.

Özellikler
-

Efsanevi Yaratık
Garou | B - Rank | Kurt

Mod
Hagane


Image

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 10
Kondisyon: 5
Potansiyel: 6
Varlık: 2
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 4
[Çeviklik] Akrobasi: 4
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 4 (Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 5
[Zeka] İzcilik: 3

Teknikler
Ninjutsu
D - Rank: Shunshin
D - Rank: Heisashiki
C - Rank: Jintei (Özel Geliştirme Mevcut)
  • Iori, haorisinin altından veya elinden çıkardığı yılanları bir kaç saldırı ile sınırlı olmadan, istediği kadar dışarıda tutabilmekte ve onları kontrol edebilmektedir. Yılanlar aktif kaldığı sürece az da olsa chakra yer.
  • Iori tekniği hazırlarken daha fazla chakra harcayarak yılanların boyutunu büyütebilir. Yılanların büyümüş boyutu bir insan göğsü kadar olacak şekildedir. Bu boyuttaki yılanların yapacağı ısırma hamleleri ufak boyuta göre daha fazla hasar verir ve Iori isterse ısırtmak yerine elini savurarak ezici hasarlar vermek için yılanları bir çekiç gibi kullanabilir.

    Iori fazla chakra verirse yılanlar büyük boyutunda, vermezse normal boyutunda çıkarlar. Arası yoktur, yani Iori boyutları chakra oranını değiştirerek kontrol edemez. Ayrıca, büyük çıkan yılanlar mutlaka Iori'nin ellerinden dönüşerek çıkmalıdır. Tekniğin orjinalindeki gibi haori veya benzeri bir cübbemsi giysinin altından çıkamazlar.
  • Jintei ile oluşturulan yılanlar aktifken Iori ani bir chakra salınımı yaparak yılanların pullarını dışarıya doğru kaldırabilir. Bu pullar serttir ve kesici hasar verirler. Genelde yılanlar savrularak yapılacak olan saldırılarda isabet ettiği yerleri çizerler ve kazırlar. Eğer birileri ile temas halindeyken açılırsa ete batarlar. Eğer yılanlar büyük olarak oluşturulmuşsa pulların boyutu da büyüyeceğinden tekniğin hasar kapasitesi de artar.

    Ani bir şekilde aktif edilir ancak bir kaç saniye sonra pullar geri kapanır. Tekrar açılmak isteniyor ise tekrar chakra verilmelidir. Her saldırıda ani chakra harcanması, tekniğin tekrar tekrar kullanılmasında Iori'yi standart bir C - Rank tekniğe göre daha fazla yorar. Eğer yılanların boyutu büyük olacak şekilde yılanlar kullanılırsa chakra kullanımı da artar.
C - Rank: Mizurappa
B - Rank: Suijinheki
A - Rank: Bousen no Jutsu

C - Rank: Hagane - Genbuki
C - Rank: Hagane - Hankai



Taijutsu
Shigure | A - Rank
Shigure | Hadan

Ninja Ekipman Ustalığı | C - Rank

Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Dükkan Konusu

Özel Üretim Shinobi Ceketi ve Kemeri:
► Show Spoiler
Babasından Kalan Katana
► Show Spoiler
Cennet Küpeleri
► Show Spoiler
User avatar
Kitamura Susumu
Kusagakure
Kusagakure
Posts: 273
Joined: August 31st, 2018, 1:49 am
Künye:

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by Kitamura Susumu » December 7th, 2020, 12:14 pm

Omurga demek... "Omurgamızı sikmeseler bari." diye düşündüm içimden. Genelde birilerini destekleyen, kenarda köşede takılıp başkalarının işi halletmesini bekleyen taraf olmaya alışkındım. Iori'yi önden gönder, biçsin deşsin gelsin, sonra yaralarını tamir et çocuğun. Sonra bir daha gönder az daha deşsin, gibi. Yalan söylenecek, lafla ortalık karıştırılacak durumlarda ben devreye girerdim sadece. Aslında bu görev de pek farklı olmayacaktı, ancak Shikamaru-san öyle bir sen lazımsın, aslansın kralsın ayağı çekince ani bir spot ışığı hissetmedim değil üzerimde. Bu ışık rahatsız edici miydi keyif verici miydi peki? Emin değildim.

Shikamaru-san gizli takılmamızı önermişti. Duruma göre kendi kendimizi ifşa da edebileceğimizi söylese de, en başından beri benim de mantıklı bulduğum tek şey gizlilik olduğu için diğer önerilerini direkt kafamdan sildim. Hem Iori de benimle aynı fikirde gibiydi, öyle hemen bingo kitabını falan sokuşturmasına bakarsak... Bir anlığına, kaçak rolü yaptığımız ve savaştan önce çıktığımız o görev geldi aklıma. Tesuri denen herif bizi bir güzel dövüp üstüne bir de Riaru'nun karargahına kaçırmıştı. Yakışıklı herifti vesselam, ancak orospu çocuğunun tekiydi. Biz kaçağız demiştim, Iori de kardeşim, biz buralara bacımızı aramaya geldik demiştim de yememişti. Tabi düşününce Iori gibi bir mendeburla benim gibi bir ay parçasının kardeş olamayacağına da kanaat getirmiş olabilirdi, ama zaten o zamanlar yalan söyleme konusunda şimdiki kadar iyi değildim. Gerçi şu an bile bu konuda usta olduğum söylenemezdi, sadece o zamanki halime göre daha iyiydim. Acaba... Şimdi ne yalanlar söyleyecektik? Belki yolda biraz düşünürsem Iori'yi sinir edecek roller, senaryolar bulabilirdim.

"Siz en iyisi bize güzergahımızı anlatmaya başlayın. Biz de ona göre arabamı alıp çıkalım Iori ile." dedim Shikamaru-san'a. Iori kıyafetleri hallettikten ve Shikamaru-san da bize diyeceklerini dedikten sonra çıkacaktım bu odadan. Başka bir sorum falan yoktu. Ayak üzeri Jashinizm hakkında bilip bilmediği her şeyi anlatmasını bekleyemezdim. Hakkında bu kadar az bilinen bir konuyu da göreve çıkmadan önce kütüphaneye uğrayıp on beş dakikada çözemezdim. Öğretmeninin başına gelenler, Hidan denen herifin yaptıklarını ve diğer her şeyi detaylıca anlatmıştı zaten bize Shikamaru-san. Tüm bu öğrendiklerimiz de mecburen bize yetecekti. Daha fazla soru sormama sebebim bu yüzdendi.

Kıyafet meselesini hallettikten sonra Iori ile odadan çıkacağım. Bir kaç dakika öncesine kadar bu odadan çıktıktan sonra gideceğim ilk yerin evim olmasını planlıyordum. Bir on dakika uğrayıp Fuu'ya uzun süre evde olmayacağımı haber vermek beni daha iyi hissettirebilirdi köyden ayrılmadan önce. Ancak bundan vazgeçtim. Madem Shikamaru-san gizliliği bu kadar ön planda tutuyor, Fuu benim nereye nasıl bir göreve gittiğimi benden daha sıkı ağızlı birilerinden öğrenebilirdi. Öyle sır saklayamayan biri olduğumu düşünmesem de şimdi Fuu'ya yanlışlıkla Kaplıca Ülkesi'nden bahsederim, o da gider mal mal triplere girip birilerine anlatmaya kalkışır... Cıks. Olmaz. Bu yüzden doğruca arabamın bulunduğu ahıra doğru yöneldi Iori ile. "Sen süreceksin yalnız ha." dedim çocuğa. "Ben çok sürersem atlar yolun yarısında trip atmaya başlıyor bana. Sende öyle bir lüksleri yok."
Image
Künye
İsim: Kitamura Susumu
Yaş: 22
Cinsiyet: Errkek
Boy: 173
Kilo: 50
Element: Raiton
Köy: Kusagakure
Seviye: B - Rank
Rütbe: Tokubetsu Jounin
Nam: Karanlık

Puanlar
GP: 0
VP: 25
PP: 3


Linkler
Karakter Kartı
Gelişim
Dükkan
Teknik Geliştirme
Teknik Yaratma
Mod Yaratımı
Efsanevi Yaratık Kaydı

Profil
Güç: C - Rank
Çeviklik: C - Rank
Potansiyel: C - Rank
Kondisyon: D - Rank
Zihin: B - Rank
Varlık: C - Rank

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: F
[Çeviklik] Akrobasi: F
[Çeviklik] El Hassasiyeti: F
[Çeviklik] Saklanma: F
[Kondisyon] Form: F
[Potansiyel] Ninshuu: F
[Varlık] Aldatma: F
[Varlık] Empati: F
[Varlık] Sosyalleşme: F
[Zeka] Farkındalık: F
[Zeka] İzcilik: F
[Zeka] Bilim: F


Teknikler
Genjutsu: Rakumei no Jutsu, D Rank
Genjutsu: Teishi no Jutsu, C Rank
Genjutsu: Jubaku Satsu, B Rank
Genjutsu: Shibou no Jutsu, B Rank
Genjutsu: Magen: Bunshin, B Rank
Genjutsu: Omotsuki, A Rank
Ninjutsu: Ninpou, Shunshin, D Rank
Ninjutsu: Raiton, Ikazuchi no Kiba, C Rank
Ninjutsu: Raiton, Raijin no Tate, B Rank

Stiller ve Kabiliyetler
Stil: Ayatsu, D Rank
Stil: Musatsu, C Rank
Kabiliyet: J Kesiş (Musatsu, C Rank)
Kabiliyet: Çift silah Kullanımı (Musatsu, C Rank)

Yönelimler
Iryou-nin, A Rank

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Cennet Küpeleri. Iori'den hatıra.
Medikal At Arabası
Tantou


Özellikler
-
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2811
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by GM - Naruto » December 8th, 2020, 9:57 am

Iori’nin alınbandını masaya koymasının ardından, sözlerini dinleyen Shikamaru hafif bir tebessümle başını sallamakla yetiniyor. Bu esnada, aslında Mirai’nin de bu görevde yer almak için can attığını, kayıp giden bakışlarından rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Ancak onun “özel” durumu, görevi olması gerekenden daha tehlikeli bir hale getirebileceği veya görev sırasında “sorumsuz” bir davranışta bulunabileceği ihtimalini canlandırıyor zihninizde. Bu nedenle, onun gözlerinde saklı arzuya saygı duyarak, ancak bu arzuyu görmezden gelerek konuşmalarınıza odaklanıyorsunuz. Iori’nin Bingo Kitabı’yla ilgili düşüncelerine karşı odadakiler pek bir tepki vermezken, kıyafet isteğine yönelik cümlelerinin ardından Gyaku bunları halledebileceğini söylüyor.

Gyaku yavaşça masasından kalkıp kapıya doğru yönelirken, kıyafet işini çözmek için hareketlendiğini anlayabiliyorsunuz. Bu esnada Susumu güzergahla ilgili cümlelerinin ardından Mirai shinobi ceketinin içinden çıkardığı bir haritayı Shikamaru’ya uzatıyor. Shikamaru ise eliyle sizi nazik bir şekilde yanına çağırdıktan sonra haritayı açarak gideceğiniz güzergahı size anlatmaya başlıyor. Doğrudan Ateş Ülkesi’ne girip, kuş bakışı bir şekilde paralel bir ilerleyişle Ayano isimli kasabaya ulaşabileceğinizi anlatan Shikamaru, Ateş Ülkesi’ne giriş ve çıkışınız esnasında herhangi bir sorunla karşılaşmayacağınızı size temin ediyor. Hemen ardından Shikamaru, Ateş Ülkesi içinde ise genellikle ormanlık bir alandan yapacağınız yolculukta Susumu’nun ambulansının ilerlemesini kolaylaştırmak adına, yükseltilerden uzak bir yolu parmağıyla çiziyor. Çizdiği yolun üzerinden herhangi bir karmaşa olmaması için bir kez daha gösteren Shikamaru, yolculuğunuzun yaklaşık 4 gün süreceğini belirtiyor. Dinlenme ve konaklama için herhangi bir işletmeye uğramamanız gerektiğini belirten Shikamaru, bunun görevin gizliliği konusunda sıkıntı yaratabileceğini ekledikten sonra, Susumu’nun ambulansına gerekli erzağı depolayabileceğinizi ve konaklama yapabileceğinizi size anlatıyor.

Shikamaru’nun güzergah konusunda anlattıklarının ardından, herhangi bir sorunuz olup olmadığını soruyor. Güzergah, ikinizin de kafasına işlediği için bu aşamada bir soru sorma ihtiyacı da hissetmiyorsunuz. Aynı sıralarda, Gyaku çoktan masasına dönmüşken, çalınan kapıdan içeriye giren yüzü tanıdık bir shinobi, Iori’nin talep ettiği kıyafetleri getiriyor. Kısa bir sürede bu işin halledilmiş olması sizi sevindirirken, kıyafetlerin bedeninize uyumlu olması da ayrı bir hayranlık uyandırıyor. İkiniz de görevle ilgili başka bir sorunuz kalmadığı için müsaadeyle Gyaku’nun odasından ayrılırken, hem Gyaku hem de Shikamaru size iyi şanslar dileyen ve önceliğiniz sağlığınız olduğunu belirten cümleler kuruyorlar.

Gyaku’nun odasından çıkmanızın ardından, gerekli hazırlıklarınızı eksiksiz bir şekilde yapıyor, yanınıza alacağınız ekipmanlarınızı da alıyorsunuz. Hazırlıklarınız sırasında, Gyaku’nun emriyle hazırlanmış olan ve size yaklaşık 1 hafta boyunca yetecek yiyecek erzağı içeren bir koli de Susumu’ya teslim ediliyor. Tüm hazırlıklarınızı tamamlamanızın ardından ise, yola çıkıyorsunuz.
Off Topic
4 günlük yolculuğunuzu içeren 4 tur RP dönmenizi istiyorum. Her bir turunuz toplam 1 günü anlatacak şekilde olmalıdır. Aksi durumda, fazladan RP yazmanızı isteyebilirim. 4 günlük yolculuğu tamamlamanızın ardından konuya gireceğim.
Şaka şaka.. ehe..

4 günlük yolculuğunuzu anlatan bir RP yazmanız gerekiyor. Bu RP’de görevle ilgili planlarınızı vs. da işleyebilirsiniz. Mümkün olduğunca çevreyle etkileşime girmeyecek şekilde RP'lerinizi ayarlamanızı istiyorum. Ayrıca Ateş Ülkesi'ne giriş yaptığınız güzergahta herhangi bir kontrolle karşılaşmadığınızı ve bu sayede rahatça Ateş Ülkesi sınırlarının içerisine girdiğinizi belirtebilirsiniz. RP’lerinizi günün ilk ışıklarıyla Kaplıca Ülkesi’ne vardığınızı belirterek sonlandırabilirsiniz.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Tsujihara Iori
Posts: 154
Joined: August 30th, 2018, 10:53 pm

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by Tsujihara Iori » December 16th, 2020, 11:02 pm

Yolu ve Shikamaru-san'ın üzerine basa basa bize tembihlediği noktaları kafama kazıdıktan sonra, yola çıkma vakti gelmişti. İstediğim giysiler ve yolculuk erzakları da bize teslim edilmişti bile. Geriye tek kalan hazırlıklarımız ve yola çıkmamızdı.

Eşyalarımı almak ve anneme uğrayıp bir süre buralarda olmayacağımı söylemek için Susumu'nun yanından ayrıldım. Buluşacağımız yer belliydi zaten yola çıkmadan önce. Yapacaklarımı hızlıca hallettikten sonra at arabasının yanına gidecektim.

Hazırlıklarıma gelince... Yeleğimin ekipmanlarının tam olduğundan emin olacaktım öncelikle. Ardından bağlantılarını kontrol edecek, herşeye rahatça ulaşabildiğimden emin olacaktım. Kılıcımı uzunca bir süre güzelce temizleyebileceğimden emin değildim, onu da halletmem gerekiyordu. Ardından shinobi çantamı tekrar düzenleyip, eksik varsa giderecektim.

Bunları yapmam bir süre alacaktı muhtemelen ama Susumu'nun da benzer bir vakit harcayacağını düşünüyordum. Onunla buluşana kadar da aklımdan bir kaç plan geçirdim, nasıl bir hazırlık yapacağımıza dair. Bir kaç fikrim vardı aslında. Yolda bunları Susumu ile paylaşacaktım.

Susumu'nun arabasında bir kaç sefer bulunmuştum. Özellikle Yağmur Ülkesi'ndeki bir kaç görevimizde kullanmıştık. Atlarının adını anımsayamıyordum ama... Bir tanesi Kestane'ydi sanki. Diğeri... Elma? Armut? Bilemiyordum. Zaten Susumu her seferinde isimlerini değiştiriyordu ya, neyse. Ben olsam, gelişine bir tane çifte koyardım suratının ortasına ismimi unutsa ama. Kıyamazdım gerçi ya, neyse.

Yolumuz uzundu. 4 gün ve bunun uzunca bir kısmını hareketli olarak geçirecektik. Tamam, belki bir ağaç kovuğunda veya çimlerin arasında uyumayacaktık, üzerimizde kabaca bir çatı olacaktı fakat yine de oraya varmamız bile bir macera gibiydi sanki. Daha önce gitmediğimiz bir yerdi. Ateş Ülkesi'nden geçeceğimiz yerler az çok tanıdıktı veya duyduğumuz, raporlardan okuduğumuz kesimlerdi ancak oradan ötesi hakkında zerre fikrimiz yoktu. Kaybolacağımızı sanmıyordum kesinlikle fakat epey dikkatli olmalıydık.





Aracın içerisinde, köyden uzaklaştığımız sıralarda, at arabasının ön kısmında Susumu'nun yanına oturmak için hareketlendim. Kıyafetlerimiz üzerimizde, şapkalarımız kafamızda ilerlemekteydik. Hafifçe hasır şapkayı geriye doğru ittirdim Susumu'nun bakışlarını yakalamak için. Ardından planımı anlatacaktım. "Şimdi. Sen bir doktorsun. Ama kaçak Shinobi bir doktor. Kusagakure kaçağıyız diyebiliriz bence. Hem destekli sallarız bir yalan söylememiz gerekirse. Ben de senin ketum, suskun korumanım. Beraber kaçmışız, sana yaşam borcum varmış. Suskun bir adam rolü keseceğim çünkü ağzımı açarsam yalan söylediğimi anlarlar, biliyorsun pek beceremiyorum o işi. Nasıl kaçmışız kısmına gelecek olursak..." Önüme doğru baktım. Okuduğum bir çizgiroman, hikayeyi falan hayal etmeye çalışıyordum. Fakat çok da güzel bir şey aklıma gelmemişti. "... Orasını da sen düşün." dedim gözlerimi kaçırarak. Ardından bir nefes aldım ve yola doğru bakışlarımı çevirdim. "Bu Shikamaru-san'ın bize anlattığı doktoru arıyor olabiliriz veya yöreden geçiyor olabiliriz. Çok sağa sola bir şeyler sormamıza da gerek yok bence. Adam belaya benziyor. Eğer hakikaten oradaysa bela bizi bulur." Dedim. "Her zamanki gibi." Son lafımı söylerken ona doğru bakıp göz kırptım ve bakışlarımı yola geri çevirdim.

Sahiden, oraya gittiğimizde zaten yerli biri olmadığımız için illa dikkat çekecektik. Susumu bir kaç kişiyi tedavi etse mutlaka zaten o herifin veya benzeri şahısların dikkatini çekerdik. Olmadı, bir şeyler düşünürdük herhalde.





4 günlük yolculuğumuz olaysız geçmişti. Hatta olması gerekenden daha da olaysız. Ateş Ülkesi'ne girerken normalde olması gereken kontroller ve aramalar bizim için yapılmamıştı. Hatta sanki orada yok gibiydik. Önceden herşeyi planlamıştı zaten, çok şaşılacak bir durum değildi. Ancak yine de koskoca Ateş Ülkesi sınırlarından elimizi kolumuzu sallayarak geçmek garip hissettiriyordu. Pektabii gizli bir görevde illa sınır korumasız bir yerlerden aşılırdı, içeri girilirdi fark edilmeden. Böyle bir görevde daha önce bulunmuş muydum? Bunu söylemem doğru olmazdı. Hehe.

Kimseyi kandırmanın alemi yok, bulunmamıştım. Özetle, garip bir his içimi doldururken sınırı aşmıştık. Sonraki bir kaç günde ise bu his yok olmuş, biraz ağrıyan sırt, biraz da tutulmuş bele çevirmişti kendini. Her ne kadar Susumu'nun arabasının arkasında rahat yatabileceğimiz alan olsa da sert bir zemin üzerinde tulumla uyku çekmek epey sıkıntılıydı. Ya aslında, bunlara alışık biriydim ben. Veya takmayacak biri. Özellikle görevlerdeyken. Şimdi de pek takmıyordum aslında ya, Susumu'nun arabasına bok atasım vardı eğlencesine. Ama yapmayacaktım. En azından şimdilik.

Ateş Ülkesi içerisindeki yolculuğumuzda kayda değer bir şey yaşanmamıştı. Rotamızı takip ederek, olabildiğince az ve öz dinlenmeye, dinlendiğimizde de dikkat çekmeyecek yerlere arabayı çekerek yolculuğumuzu sürdürüyorduk. Sanki bir kaçak gibi... Bir şeylerden kaçıyormuşçasına. Fakat neyden? Susumu'ya bunu sorsam "Eşşşşeeeğen zikinden." derdi. Hatta, soracaktım ya cidden. Bakalım cidden eşşeğin yönü olan bir organından mı kaçıyorduk? Güzel bir cevap verirse yalanımızı sağlamlaştırırdık. Vermezse de eğlenirdim. O sinirlenirdi. Gerçi ben ona daha da eğlenirdim.

"Susumu... Biz neyden kaçıyoruz?" Dedim arabanın arkasına seslenerek. Arabayı ben sürüyordum bir süredir. Susumu ısrar etmişti, atlar güya bana triplenmiyordu. E tabi canım, ben bol besliyordum çünkü. Susumu biraz bu arabanın dingiline benzediğinden yok efendim atların kalorisi, atların bilmemnesi diyerek planlı beslemeye çalışıyordu. Ben basınca ağızlarına havucu tabi beni seveceklerdi.

Tam ben atlara tekrar havuç verip vermemeyi kafamda tartarken bir taşın üstünden geçmiş olacaktık ki araç sallanmıştı. Kıyafetimi düzelttim, ardından aracın ön tarafından yola doğru baktım. Güneş kendini doğuda gösterirken Ateş Ülkesi ile Kaplıca Ülkesi arasındaki sınıra yaklaşıyorduk. Acaba buradan da mı sorunsuz geçecektik? Tahminim o yöndeydi. Sınırı geçtiğimizde ise artık görevimiz tam anlamıyla başlamış olacaktı.
Künye
İsim: Tsujihara Iori
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Suiton
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 170.000 Ryo
Prestij: 2
Ün: 34
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Efsane Olmak!
Iori, babası gibi dillerden düşmeyen hikayelere sahip olmak istemektedir fakat bunu yaparken kesinlikle doğru yoldan sapmamayı kendine bir kural olarak koymuştur. Aktif olarak ona ün getirecek şeylerin peşinde koşmak yerine, başa çıkılması zor bir durum karşısında kendini kanıtlamak ister. Bunu başarırken köyüne de tamamen sadık kalacaktır.

Komplikasyon
Babasının Kılıcı
Babasının kılıcına karşı ruhsal bir bağ hissetmektedir. O kılıç hiç tanışmadığı babasına açılan bir kapıdır ve onu sürekli yanında taşır, kullanmaktan çekilmez. Bakımını sürekli yaptırır, aksatmaz. Kılıç yanından bir an bile ayrılırsa, tedirgin olmaya başlar.

Kılıcı onun rızası dışında elinden alınırsa, onu geri almak birinci önceliği haline gelir. Bunun için görevini terk etmeyebilir ancak elinden gelen her şeyi sınırlar dahilinde yapmayı ister ve dener. Duruma göre kural çiğneyecek raddeye gelebilir, fakat elinden geldiğince rasyonel kişiliğini elinden bırakmamaya gayret eder. Eğer yanında bir arkadaşı varsa durum onun için daha rahattır, fakat kendi başına kalır ve düşüncelerini dizginleyecek bir "iskele" bulamazsa, depresif bir hal alabilir. Bu durum kılıcı elde etmek dışında yapacağı herşeyin performansını düşürse de, kılıca ulaşma konusunda yapacaklarını etkilemez.

Özellikler
-

Efsanevi Yaratık
Garou | B - Rank | Kurt

Mod
Hagane


Image

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 10
Kondisyon: 5
Potansiyel: 6
Varlık: 2
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 4
[Çeviklik] Akrobasi: 4
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 4 (Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 5
[Zeka] İzcilik: 3

Teknikler
Ninjutsu
D - Rank: Shunshin
D - Rank: Heisashiki
C - Rank: Jintei (Özel Geliştirme Mevcut)
  • Iori, haorisinin altından veya elinden çıkardığı yılanları bir kaç saldırı ile sınırlı olmadan, istediği kadar dışarıda tutabilmekte ve onları kontrol edebilmektedir. Yılanlar aktif kaldığı sürece az da olsa chakra yer.
  • Iori tekniği hazırlarken daha fazla chakra harcayarak yılanların boyutunu büyütebilir. Yılanların büyümüş boyutu bir insan göğsü kadar olacak şekildedir. Bu boyuttaki yılanların yapacağı ısırma hamleleri ufak boyuta göre daha fazla hasar verir ve Iori isterse ısırtmak yerine elini savurarak ezici hasarlar vermek için yılanları bir çekiç gibi kullanabilir.

    Iori fazla chakra verirse yılanlar büyük boyutunda, vermezse normal boyutunda çıkarlar. Arası yoktur, yani Iori boyutları chakra oranını değiştirerek kontrol edemez. Ayrıca, büyük çıkan yılanlar mutlaka Iori'nin ellerinden dönüşerek çıkmalıdır. Tekniğin orjinalindeki gibi haori veya benzeri bir cübbemsi giysinin altından çıkamazlar.
  • Jintei ile oluşturulan yılanlar aktifken Iori ani bir chakra salınımı yaparak yılanların pullarını dışarıya doğru kaldırabilir. Bu pullar serttir ve kesici hasar verirler. Genelde yılanlar savrularak yapılacak olan saldırılarda isabet ettiği yerleri çizerler ve kazırlar. Eğer birileri ile temas halindeyken açılırsa ete batarlar. Eğer yılanlar büyük olarak oluşturulmuşsa pulların boyutu da büyüyeceğinden tekniğin hasar kapasitesi de artar.

    Ani bir şekilde aktif edilir ancak bir kaç saniye sonra pullar geri kapanır. Tekrar açılmak isteniyor ise tekrar chakra verilmelidir. Her saldırıda ani chakra harcanması, tekniğin tekrar tekrar kullanılmasında Iori'yi standart bir C - Rank tekniğe göre daha fazla yorar. Eğer yılanların boyutu büyük olacak şekilde yılanlar kullanılırsa chakra kullanımı da artar.
C - Rank: Mizurappa
B - Rank: Suijinheki
A - Rank: Bousen no Jutsu

C - Rank: Hagane - Genbuki
C - Rank: Hagane - Hankai



Taijutsu
Shigure | A - Rank
Shigure | Hadan

Ninja Ekipman Ustalığı | C - Rank

Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Dükkan Konusu

Özel Üretim Shinobi Ceketi ve Kemeri:
► Show Spoiler
Babasından Kalan Katana
► Show Spoiler
Cennet Küpeleri
► Show Spoiler
User avatar
Kitamura Susumu
Kusagakure
Kusagakure
Posts: 273
Joined: August 31st, 2018, 1:49 am
Künye:

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by Kitamura Susumu » December 18th, 2020, 1:46 am

Görev hakkında tüm bilgilendirmeler bitip iş veda safhasına geldiğinde, kısa saçlı kunoichinin görev yüzünden içinin nasıl gittiğine açık bir şekilde şahit olmuştum. Bir parçamın umrunda değildi bu durum, gelmek bu kadar istiyorduysa gelsindi. Kafasına göre fevri davranışları umrumda olmazdı. Sorumsuzluk? Görevi daha tehlikeli hale getirmek? Iori ile beraberken bu kavramlar göbek adlarımızın yazılı olduğu listenin ufak birer parçalarıydı sadece. Fakat, kızı umursamayan bu parçamdan geriye kalan aklımın tamamı, kızın varlığına bile katlanamıyor, son anda allem edip kallem ederek kendisini de aramıza bir şekilde sokar diye götüm götüm tırsıyordu işte! Hem... Hem arabanın arkasına nasıl sığacaktık amına koyayım. Bu yüzden Iori ile apar topar çıktım odadan, güzergahı falan iyice dinleyip eşyaları teslim alarak.

Kusa-chou binasının önünde Iori'den ayrıldım ve ahıra doğru yöneldim. O birkaç işini halletmek için evine gitmeyi tercih etmişti. Ben ise tırsak ve duygusal bir şerefsiz olduğum için şu sikik göreve bile aşırı duygusal bir anlam yüklemiş, eve bacıma veda etmeye gitmekten vazgeçmiş, ahıra gitmeyi tercih etmiştim. Sonuç olarak ise mal gibi atların yanında boş boş dikilmiş durmuştum çocuğun geri dönmesini beklerken. Hayır, işin daha da kötü yanı onu beklerken bir bok düşünemedim. Plan kurayım diyorum, hop aklım kaplıcalara kayıyor. Söylemelik yalan seçeyim diyorum, dört gün Iori ile yol gideceğimiz geliyor aklıma. Lan tamam bari salağım, e hadi tatlı tatlı hayal kurayım beş dakika diyorum bu sefer de kafama kuş konuyor. Daha önce Iori'yi beklerken bu kadar sikik başka bir an yaşadığımı hatırlamıyorum. Hiçbir şey yapmadığım halde dikildiğim yerde zehir zemberek oldu tadım tuzum resmen. Neyse ki bu bekleme safhası uzun sürmedi de dikildiği yerde aniden intihar eden ilk kişi olmaktan kurtuldum. Beni neden bu kadar beklettiğine dair ufak bir zılgıt attım Iori'ye, atladık arabaya, başladık sürmeye...



Geldi yanıma oturdu, karizmatikmişçesine kaldırdı şapkasını baktı bana bir. Düşüncelerim "Yapma şöyle işte ulan."dan, doktor olduğumu söylemesiyle "Yok artık daha neler."e evrildi hızlı bir şekilde. Hatta, bu son düşüncem ifademe de yansıdı. "Bak sen." dercesine kaşlarımı kaldırıp boş boş baktım yüzüne. Bir şeyler anlatıyordu sanırım, fakat ergenliğine çok geç girmiş gerizekalı bir toy velet olduğum için dediklerine odaklanamıyordum bir türlü. En son dedim ki, "Sikerler Susumu. Dikkatini toplamazsan seni çok pis sikerler." Evet, beni kendi kendime getiren aşırı motive edici felsefem buydu; göt korkusu. Toparlandım hızlıca, dediklerini hızlıca kafamda tekrar bir oynattım. Plan konusunda benden önce davranmış, eh, pek de fena olmayan bir plan anlatmıştı bana Iori. Eksiklikleri vardı elbette, doğal olarak da benim tamamlamam gerekiyordu bu kısımları.

"Doktoru aramamalıyız. Shikamaru-san gibi bir shinobinin bile doktor hakkında yeterince bilgisi yok. Kusagakure'den kaçmış iki yeni yetme shinobinin o doktoru duyup, bilip, araması hiç inandırıcı olmaz." dedim bakışlarımı yola çevirerek. Düşünmeye başladım, kaşlarım çatıldı. Aklıma bazı bazı fikirler geliyordu ama... "Belki de Shikamaru-san bayağı bir şey biliyordur da bize anlatmak istemiyordur." Iori'ye döndüm. "Öyle bir durumda da elimizde sıfır bilgiyle doktoru arıyor numarası yapmış oluruz, tutarlı bir şeyler uyduramadığımız için götümüzde patlar olay." Kendi kendimi onayladım kafamı hafifçe sallayarak. Sonra, hızlıca geri döndüm yola doğru yüzümü azıcık ekşiterek. "Gerçi Shikamaru-san'ın yalan söylediğini düşünmüyorum ya, komplo teorisi sadece. İki türlü de doktoru aramamalıyız demeye çalışıyorum ben asıl." Derin bir iç çektim. "Bir şekilde oradan geçen iki kaçak olarak karşılaşmalıyız kendisiyle..." diye bitirdim konuşmamı. Evet, adamla bir şekilde karşılaşmalı, bunun için de oradan geçiyor olmak için tutarlı bir sebep bulmalıydık. Köyden bir sebepten ötürü kaçmış, kaçmaya da devam ediyor olmalıydık... Fakat, neyden kaçıyorduk?



"Eşşeğin sikinden kaçıyoruz Iori." diye anırdım arabanın önüne doğru. İki dakika rahat uzanamamış, Iorinin nerede tümsek varsa oraya itinayla sürmesi nedeniyle şu gencecik yaşımda sedye köşelerinde hoplamış durmuştum. Üstelik, dört gündür aklıma hala bir fikir de gelmemişti! Aşırı yüksek kinetik enerjili bir sinir topuna dönüşüp fırladım sedyeden. Şoför koltuğunda oturan Iori'nin yanına geçtim, sinirli sinirli oturmaya devam ettim. Aslında, sinirim geçmişti birden öyle kalkınca ama kaşlarım böyle çatık kalmıştı. Düşünüyordum öyle normal, ne yapsak, ne desek buradaki insanlara diye. Aklıma eşek gibi sırıtmama sebep olacak bir şey geldi birden. Düşünüp tartmadan hayvan gibi sırtına vurdum çocuğun, "Hadi yine iyisin ha." dercesine. "Kız olsan balayına gelmiş olurduk lan, kaplıca falan." dedim dalga geçmek için. Sonra dank etti birden dediğim, hızlıca elimi çektim. Söylediklerimle beynimdeki işlemler arasındaki süre tutarsız olduğu için jeton karşı ödemeli geldi. İfadem aniden şoka girmiş gibi oldu sanki ben sırtıma tokat yemişim gibi, sonra dondum öyle elim havada. "Şaka." dedim sadece ve bir şey olmamış gibi önüme döndüm. Dizimi sorunlu gibi sallamaya başladım. Düşün... Düşün... Düşün... Az önceki mallığını değil gerizekalı, ne yalan söyleyeceğinizi düşün...

"Birini öldürmüşüm. Tedavi ederken." Lafımı kesme dercesine aniden elimi kaldırdım. "Yani öldürmemişim." diye kendi kendimi düzelttim. "Başkası öldürmüş ben tedavi ederken. Benim üstüme kalmış." Kaldırdığım elimi şıklattım üç beş kere, bir şeyi aklıma getirmeye çalışırken. "İsmi Makoto... Hayır, Mieko. Kusagakure'nin zengin tarla sahiplerinden Futaki Izumo'nun kızı Futaki Mieko!" Azıcık daha düşünmeye devam ettim elimi indirerek. "Ablası kıskanıyormuş bunu, aynı adama aşıklarmış. Ama Mieko kapmış oğlanı. Düğünlerine az bir vakit kala hem kız veba olmuş, hem de ablası iyice hasedinden çıldırmış. Gözü dönmüş kafayı kırmış. Kardeşinin hastalığını fırsat bilip iyice kafaya koymuş kızı ortadan kaldırmayı. Kızı zehirlemiş bir gece, tüm suç da bendeniz bıçkın ancak bahtsız delikanlı Ide Jin'in üzerine kalmış!" Aniden kafamı çevirdim Iori'ye doğru. "E babası zengin tabi, doğal olarak daşşaklı bir beyefendi, elegant. Beni tutuklatmak istemiş kasten yaptığımı öne sürerek. Ne yapıp ettiysem de insanları ikna edememişim. Sonra enayi miyim ulan ben, işlemediğim suçtan içerde yatacağım demiş, kaçmış gitmişim." Bir süre baktım suratına çocuğun, anlattıklarımı sindirmesini bekledim. "Sen de işte can borcundan dolayı yanımda dolanıyorsun, sadık ve suskun korumam Suda Ukyo. O günden beri belaya bulaşmamaya çalışarak dünyayı geziyor, denk geldiğimiz işleri yapıyor, yaralı hasta falan iyileştiriyoruz."

Oturduğum yerde geriye yaslandım, içime sinen bir yalanı son anda bulmanın keyfiyle gerindim şöyle iyice. "Pek bizim köyün morallerine uyan yapıda bir hikaye olmadı gerçi. Bizi öyle iki zenginin lafıyla atmaz içeri Gyaku-sama. Ama bir zahmet dünyanın öbür ucundaki ülke de Kusagakure'nin iç yapısını ezbere bilmesin, değil mi ama?"
Image
Künye
İsim: Kitamura Susumu
Yaş: 22
Cinsiyet: Errkek
Boy: 173
Kilo: 50
Element: Raiton
Köy: Kusagakure
Seviye: B - Rank
Rütbe: Tokubetsu Jounin
Nam: Karanlık

Puanlar
GP: 0
VP: 25
PP: 3


Linkler
Karakter Kartı
Gelişim
Dükkan
Teknik Geliştirme
Teknik Yaratma
Mod Yaratımı
Efsanevi Yaratık Kaydı

Profil
Güç: C - Rank
Çeviklik: C - Rank
Potansiyel: C - Rank
Kondisyon: D - Rank
Zihin: B - Rank
Varlık: C - Rank

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: F
[Çeviklik] Akrobasi: F
[Çeviklik] El Hassasiyeti: F
[Çeviklik] Saklanma: F
[Kondisyon] Form: F
[Potansiyel] Ninshuu: F
[Varlık] Aldatma: F
[Varlık] Empati: F
[Varlık] Sosyalleşme: F
[Zeka] Farkındalık: F
[Zeka] İzcilik: F
[Zeka] Bilim: F


Teknikler
Genjutsu: Rakumei no Jutsu, D Rank
Genjutsu: Teishi no Jutsu, C Rank
Genjutsu: Jubaku Satsu, B Rank
Genjutsu: Shibou no Jutsu, B Rank
Genjutsu: Magen: Bunshin, B Rank
Genjutsu: Omotsuki, A Rank
Ninjutsu: Ninpou, Shunshin, D Rank
Ninjutsu: Raiton, Ikazuchi no Kiba, C Rank
Ninjutsu: Raiton, Raijin no Tate, B Rank

Stiller ve Kabiliyetler
Stil: Ayatsu, D Rank
Stil: Musatsu, C Rank
Kabiliyet: J Kesiş (Musatsu, C Rank)
Kabiliyet: Çift silah Kullanımı (Musatsu, C Rank)

Yönelimler
Iryou-nin, A Rank

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Cennet Küpeleri. Iori'den hatıra.
Medikal At Arabası
Tantou


Özellikler
-
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2811
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by GM - Naruto » December 18th, 2020, 10:44 am

Dört gün süren yolculuğunuz sırasında, kendinize biçtiğiniz yeni kimlikler ve hikayenizi kafanızda birkaç kez canlandırıyorsunuz. Hatta zaman zaman bu sahte kimliklerinize bürünerek birbirinizle konuşuyor ve Ide Jin ile Suda Ukyo olma yolunda daha sağlam adımlar atıyorsunuz. Ateş Ülkesi topraklarını gerçek ve sahte kimlikleriniz arasında gidip gelerek geçiriyorsunuz ve dördüncü günün sonuna geldiğinizde, Ateş Ülkesi ormanlarını ardınızda bırakarak Kaplıca Ülkesi’ne yaklaşıyorsunuz.

Yolunuzun hemen hemen sonlanacağını anladığınız sıralarda, verilen görevin size yüklediği sorumluluk ve yük ile belki de son kez rahat bir uyku çekeceğinizi düşünerek at arabasını rahat ve kuytu bir noktaya çekiyorsunuz. İkiniz de uyku pozisyonlarınıza geçmeden önce son kez yeni rollerinizin üstünden geçiyorsunuz ve ardından uyku tulumlarınızda rahat ve huzurlu bir uyku çekiyorsunuz.

Yeni günün ışıkları yeryüzüne vurmaya başladığı sıralarda, shinobi iç güdüleriniz bir çalar saat edasıyla uyandırıyor sizleri. Senkronize bir şekilde olduğunuz yerden doğrulup uykulu gözlerinizi hızla açıyor ve birbirinize bakıyorsunuz. Tüm samimiyetiniz ve geçmişinize rağmen, ikiniz de kararlı gözlerle birbirinize bakmanızın ardından yattığınız yerden kalkıyor ve yeni bir ülkeye giriş için damarlarınızda dolanan kanın ısındığını hissediyorsunuz. Daha önce de ısınan kanın getirdiği hoş duyguyu hissetmiş kişiler olarak, bir görevin heyecanı ve sorumluluğunu yansıtan bu olayı ilk kez bu denli net hissediyorsunuz. Görevin başlangıcı, gelişimi ve sonucu neredeyse hiçbir şekilde elinizde değil gibi görünürken, hissettiğiniz bu kararlılık ve heyecanı anlamlandırmakta bir nebze de olsa sıkıntı yaşıyorsunuz. Ancak yine de, shinobi olmanın getirilerinden biri olan bu duyguyu yaşadığınız için suratınızda istemsiz bir tebessümü yakalıyorsunuz.

Tüm hazırlıklarınızı tamamlayıp Kaplıca Ülkesi girişine doğru hızla ilerlemeye başlıyorsunuz ve kısa bir süre tek başınıza yaptığınız bir yolculuğun ardından, Kaplıca Ülkesi sınırında bulunan denetim noktasına çıkan yola varıyorsunuz. Her ne kadar yeni kimlikleriniz herhangi bir denetim konusunda size sorun yaratabilecek gibi dursa da, denetim noktasına giden başkaca at arabaları ve insanları görünce, ister istemez onların konuşmalarına kulak misafiri oluyorsunuz. Yaklaşık 15 dakikalık bir yolculuk sonunda denetim noktasına vardığınızda, Kaplıca Ülkesi’ne gelen kişilerin birçoğunun ülkenin sembolü olan kaplıcalara geldiğini, ancak bazı kaplıcaların diğerlerinden farklı olarak şifalı olarak nitelendirildiğini, bu turistik veya şifa bulmak amaçla gelenlerin dışında bir kesimin ise Kaplıca Ülkesi’nin meşhur patateslerinin ticareti yaptığını öğreniyorsunuz. Bu kapsamda, ticaretle uğraşan kişilerin denetim noktasında daha fazla aramaya maruz kaldığını, turistik amaçla gelenlerin ise böylesine denetimlere maruz kalmadığını öğreniyorsunuz. Bu sayede kendinize biçtiğiniz rollerin hikayelerini bir nebze değiştiriyor ve ardından denetim noktasında karşılaştığınız Yugakure alınbandı taşıyan shinobilere şifalı kaplıcalara uğramak istediğinizi söylüyorsunuz. Dört shinobi hızlıca ve bir hayli özensizce at arabanızı aradıktan sonra geçebileceğiniz söylemeleriyle karşınıza çıkan ilk sorunu kolaylıkla atlatmış oluyorsunuz.

Kaplıca Ülkesi’nin ekonomisini geliştirmek adına turistlere tanıdığını bu muafiyet benzeri uygulamanın getirdiği rahatlığı kafanızın bir kenarına not ederek, Shikamaru’nun size verdiği rotayı takip etmeye devam ediyorsunuz. Kaplıca Ülkesi’nin güneyine doğru kıvrılan yolda, sizinle birlikte hareket eden kişiler birbiri peşi sıra farklı yollara girmeye başlarken, yarım günün sonunda ilerlediğiniz yolda tek başınıza kalıyorsunuz. Yol boyunca gördüğünüz kaplıca tabelalarına yönelen diğer kişilerin aksine, herhangi bir tabelayı takip etmeksizin ve gideceğiniz yere ilişkin herhangi bir tabela görmeksizin, giderek bozulmaya başlayan bir yolda ilerliyorsunuz. Yaklaşık yarım saat daha süren yolculuğunuz ardından ise, Ayano isimli kasabaya dair ilk görüntüler gözünüzün önüne gelmeye başlıyor.

Uzaktan baktığınızda, oldukça dağınık bir şekilde ve herhangi bir sulak alanın bulunmadığı bir noktada kurulmuş olan Ayano’nun bir diğer dikkat çeken yanı, yüksek katlı binaları barındırmıyor olması oluyor. Kasabanın giriş noktasında herhangi bir ayırt edici ibare veya girişe dair bir yapı da bulunmuyor. Bununla birlikte kasabaya gelmekte olan tek yolcunun sizler olduğunu da dikkate aldığınızda, Ayano’nun Kaplıca Ülkesi nezdinde çok da tutulan bir yer olmadığını anlayabiliyorsunuz. Yine de ilerleyişinizi sürdürüyor ve çevrenizdeki tek tük ağaçlık alanlar da sonlanıyor. Bu noktadan sonra Ayano kasabasının etrafını saran ince bir ağaçlık alanı görüyor ve tamamen düzlük olan bir alanda kurulan Ayano’da tarım yapıldığının ilk sinyallerini almaya başlıyorsunuz. Tamamen toprağa dönüşmüş ve çok da aşınmamış duran yolun sağında ve solunda bulunan tarlalarda gencinden yaşlısında, kadınından erkeğine çalışan kişiler görüyorsunuz. Bu kişiler kendilerini tamamen çalışmaya vermiş gibi görünüyor ve sizi fark edip etmediklerinden bile emin olamıyorsunuz. Bununla birlikte, yol üzerinde sırtlarına çuvallar yüklemiş birkaç insanın kasabaya doğru hareket ettiğini, birkaç kişinin ise kasabadan tarlalara doğru geldiğini görüyorsunuz.

Güzergah üzerinde yaptığınız bu ilerleyiş sırasında çevrenizle çok etkileşime girmeseniz de, özellikle kasabadan tarlalar doğru ilerleyen kişilerin bakışlarıyla kesişiyorsunuz. Genellikle yorgunlukları suratlarından belli olsa da, gülümseyerek sizi karşılayan insanların selamlarını alıyor ve onlara karşılık veriyorsunuz. Kıyafetlerine ve genel durumlarına baktığınızda, ekonomik durumlarının pek de iyi olmadığını anlayabildiğiniz bu kişilerin 1-2 tanesinin tek kollarının bulunmamasına ve birkaçının topallayarak yürüyor olmasına rağmen dahi ırgatlık yapmaları içinizi hafiften sızlatmıyor değil. Bu esnada, bir bacağı diğerinden kısa olduğu için topallayan orta yaşlı bir kadın içten bir şekilde “Hoşgeldiniz çocuklar.” diyerek yanınızdan geçip gidiyor. Kasaba halkından birinin ilk kez sesini duymuş olsanız da, kadın başkaca bir şey söylemeden kendi ilerlediği noktaya doğru yürümeye devam ediyor.

Ayano’nun çalışan insanlarını ardınızda bırakırken, kasabanın giriş noktası sayılabilecek yere doğru ilerleyişiniz sürüyor. Kasabanın varoşluğu bu noktada sizi daha da sararken, giriş noktası denebilecek alana varıyorsunuz. Bu bölgede sizi oldukça bakımsız ve maksimum iki katlı yapılar karşılarken, mesken olarak kullanıldığı belli olan bu yapıların bazılarının camlarının kırık olduğunu ve hatta bazılarının da yıkılmaya yüz tutmuş olmalarına rağmen halen daha bazı haneleri barındırdığını fark edebiliyorsunuz. Sağınızda ve solunuzda düzensiz bir şekilde yapılmış bu yapıların arasında ilerlerken, yine sağda ve solda birkaç ara yol görüyorsunuz. Bu ara yolların genişliği neredeyse at arabanızla sığabileceğiniz kadarken, bazılarında 2-3 kişinin yan yana yürümesinin bile imkansız olduğunu görüyorsunuz. Yol boyunca hanelerin içinde hareketlilik olsa da, dışarıda henüz bir insan göremiyorsunuz ve aslında burada yaşayan kişilerin tarlalarda çalışan kişiler olduğu çıkarımını yapıyorsunuz. Bu esnada, yolunuzun üzerinde ve tam yolun ortasında duran uzun boylu, esmer bir adamı fark ediyorsunuz. Sizin gelişinizi fark etmemiş olması imkansız olan adam, yamalı kıyafetleri ve tamamen arkaya doğru atmış olduğu yağlı uzun saçlarıyla ellerini arkasında birleştirmiş bir vaziyette durmaya devam ediyor. Adama yaklaşmayı sürdürmeye devam ederken, adam birden sağ kolunu havaya kaldırıp tek elini tamamen açıyor. Diğer eli arkasında durmaya devam eden adamın yüzünde herhangi bir düşmancıl tavır görmüyorsunuz. Hatta adamın gülümseyerek baktığından emin olduğunuzda at arabanızı yavaşlatmaya başlıyorsunuz. Adam ise duruşunu bozmadan bulunduğu yerde durmaya devam ederken “Hooooiiii… Tüccar mısınız?” diyor. Adamın tınısı hoş sesiyle at arabanızı tamamen durduruyorsunuz ve adamla aranızda birkaç metre mesafe kalıyor. Bu esnada esmer adamla ilgili dikkatinizi çeken bir diğer detay, sağ gözünün gözbebeğinin tamamen griye kaçan bir beyazlığa, sol gözünün ise simsiyah bir gözbebeğine sahip olması oluyor. Adam yüzündeki tebessümü ve sabit duruşunu sürmeye devam ederken, sorduğu soruya henüz cevap vermenize bile fırsat tanımadan “Patates için geldiyseniz doğru yerdesiniz! Kaplıca Ülkesi’nde herkes en kaliteli patateslere sahip olduğunu iddia eder. Ama Ayano’nun patateslerindeki kaliteyi kimse bilmez! Siz şanslı tüccarlardan olmalısınız!” diyor büyük bir gurur ve özgüvenle.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Tsujihara Iori
Posts: 154
Joined: August 30th, 2018, 10:53 pm

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by Tsujihara Iori » April 5th, 2021, 12:09 am

Ayano'nun patates konusundaki sözde performansını düşününce çevrenin bir tık daha sulak olmasını beklerdim. Tabii bu beklenti sıfıra yakın bir tarım bilgisiyle oluşmuştu. Belki de patateslerin üretimi için tam da böyle bir yere ihtiyaç vardı. Kurak, gözlerden uzak, çeşitli uzuvları sıkıntılı çiftçiler.

Son kısmın patatesle bir alakası olmadığına emindim ama diğer kısımları bilemeyeceğim.

Çevredeki insanların bulundukları duruma rağmen nazik davranmalarına dikkat etmiştim ister istemez ayrıca. Benzer duruma düşsem ben neler hissederdim acaba? Çevreye olan tepkim ne olurdu? Bunları bir anlığına tarttım arabada ilerlerken. Çok bir yere varamadım ama, zira aklımdaki düşüncelerin bir çoğu kendi adıma taraflı olacağım düşüncelerdi. Muazzam bir insanlık abidesi değildim elbet fakat kendimin iyi ve halden anlayan bir insan olduğumu düşünüyordum. Ötesinin olacağı, sağa sola saldıracağım veya yabanileşeceğim bir ihtimali düşünmek tabii ki keyiflendirmeyecekti beni ve o sonuç kafamın arka tarafında kısılı kalacaktı. Yine de, bunlara bir kaç saniye de olsa kafa zamanı ayırmak ilginç olmuştu.

Girişi geçmiştik ben kendi düşüncelerimde yüzerken. Bakımsız ve atıl evlerin arasından ilerlemekteydik. Ünlü patateslerine nazaran çok "mütevazi" bir hayat yaşamaktaydılar gördüğümüz kadarıyla. Ya sandığım kadar bir olayı yoktu patateslerin, ya da farklı bir düzen mevcuttu buralarda. Kafam buna yeter miydi? Vakit ayırırsam evet. Vaktim var mıydı? Pek sanmıyorum.

Belki de bu düzeni bizzat görecektik. Burası normal bir yer değildi zira.

Çarpık kentleşmenin arasında ilerlerken önümüze çıkan esmer adam ile duraksamıştık. Yamalı giysileri ve yağlı saçlarıyla buraya ait biri olduğu çıkarımını yapmıştım. Elini kaldırarak bizi durdurmasıyla beraber, tüccar olup olmadığımızı sordu. Değildik, fakat bunu o bilmeyecekti. Eğer ben konuşursam bu durumun böyle kalmasını sağlamamız zorlaşabilirdi fakat Susumu'ya bu konuda güveniyordum. Önceden ayarladığımız plana uyduğu sürece sıkıntı çıkmamalıydı. Ben konuşmayacaktım, Susumu'nun liderliğini takip edecektim.

Elemanın gözlerindeki garipliği süzerken laflarını dinlemiştim. Sanırım burası "keşfedilmemiş efsaneler" statüsündeydi. Bu da kısmen açıklardı içinde bulundukları ekonomik durumu.

Epey merak etmiştim o patatesleri ya. Yemek farz oldu bu saatten sonra.
Künye
İsim: Tsujihara Iori
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Suiton
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 170.000 Ryo
Prestij: 2
Ün: 34
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Efsane Olmak!
Iori, babası gibi dillerden düşmeyen hikayelere sahip olmak istemektedir fakat bunu yaparken kesinlikle doğru yoldan sapmamayı kendine bir kural olarak koymuştur. Aktif olarak ona ün getirecek şeylerin peşinde koşmak yerine, başa çıkılması zor bir durum karşısında kendini kanıtlamak ister. Bunu başarırken köyüne de tamamen sadık kalacaktır.

Komplikasyon
Babasının Kılıcı
Babasının kılıcına karşı ruhsal bir bağ hissetmektedir. O kılıç hiç tanışmadığı babasına açılan bir kapıdır ve onu sürekli yanında taşır, kullanmaktan çekilmez. Bakımını sürekli yaptırır, aksatmaz. Kılıç yanından bir an bile ayrılırsa, tedirgin olmaya başlar.

Kılıcı onun rızası dışında elinden alınırsa, onu geri almak birinci önceliği haline gelir. Bunun için görevini terk etmeyebilir ancak elinden gelen her şeyi sınırlar dahilinde yapmayı ister ve dener. Duruma göre kural çiğneyecek raddeye gelebilir, fakat elinden geldiğince rasyonel kişiliğini elinden bırakmamaya gayret eder. Eğer yanında bir arkadaşı varsa durum onun için daha rahattır, fakat kendi başına kalır ve düşüncelerini dizginleyecek bir "iskele" bulamazsa, depresif bir hal alabilir. Bu durum kılıcı elde etmek dışında yapacağı herşeyin performansını düşürse de, kılıca ulaşma konusunda yapacaklarını etkilemez.

Özellikler
-

Efsanevi Yaratık
Garou | B - Rank | Kurt

Mod
Hagane


Image

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 10
Kondisyon: 5
Potansiyel: 6
Varlık: 2
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 4
[Çeviklik] Akrobasi: 4
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 4 (Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 5
[Zeka] İzcilik: 3

Teknikler
Ninjutsu
D - Rank: Shunshin
D - Rank: Heisashiki
C - Rank: Jintei (Özel Geliştirme Mevcut)
  • Iori, haorisinin altından veya elinden çıkardığı yılanları bir kaç saldırı ile sınırlı olmadan, istediği kadar dışarıda tutabilmekte ve onları kontrol edebilmektedir. Yılanlar aktif kaldığı sürece az da olsa chakra yer.
  • Iori tekniği hazırlarken daha fazla chakra harcayarak yılanların boyutunu büyütebilir. Yılanların büyümüş boyutu bir insan göğsü kadar olacak şekildedir. Bu boyuttaki yılanların yapacağı ısırma hamleleri ufak boyuta göre daha fazla hasar verir ve Iori isterse ısırtmak yerine elini savurarak ezici hasarlar vermek için yılanları bir çekiç gibi kullanabilir.

    Iori fazla chakra verirse yılanlar büyük boyutunda, vermezse normal boyutunda çıkarlar. Arası yoktur, yani Iori boyutları chakra oranını değiştirerek kontrol edemez. Ayrıca, büyük çıkan yılanlar mutlaka Iori'nin ellerinden dönüşerek çıkmalıdır. Tekniğin orjinalindeki gibi haori veya benzeri bir cübbemsi giysinin altından çıkamazlar.
  • Jintei ile oluşturulan yılanlar aktifken Iori ani bir chakra salınımı yaparak yılanların pullarını dışarıya doğru kaldırabilir. Bu pullar serttir ve kesici hasar verirler. Genelde yılanlar savrularak yapılacak olan saldırılarda isabet ettiği yerleri çizerler ve kazırlar. Eğer birileri ile temas halindeyken açılırsa ete batarlar. Eğer yılanlar büyük olarak oluşturulmuşsa pulların boyutu da büyüyeceğinden tekniğin hasar kapasitesi de artar.

    Ani bir şekilde aktif edilir ancak bir kaç saniye sonra pullar geri kapanır. Tekrar açılmak isteniyor ise tekrar chakra verilmelidir. Her saldırıda ani chakra harcanması, tekniğin tekrar tekrar kullanılmasında Iori'yi standart bir C - Rank tekniğe göre daha fazla yorar. Eğer yılanların boyutu büyük olacak şekilde yılanlar kullanılırsa chakra kullanımı da artar.
C - Rank: Mizurappa
B - Rank: Suijinheki
A - Rank: Bousen no Jutsu

C - Rank: Hagane - Genbuki
C - Rank: Hagane - Hankai



Taijutsu
Shigure | A - Rank
Shigure | Hadan

Ninja Ekipman Ustalığı | C - Rank

Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Dükkan Konusu

Özel Üretim Shinobi Ceketi ve Kemeri:
► Show Spoiler
Babasından Kalan Katana
► Show Spoiler
Cennet Küpeleri
► Show Spoiler
User avatar
Kitamura Susumu
Kusagakure
Kusagakure
Posts: 273
Joined: August 31st, 2018, 1:49 am
Künye:

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by Kitamura Susumu » April 5th, 2021, 12:59 pm

Birkaç gün süren yolculuğun ardından Kaplıca Ülkesi'ne varmış, bazı prosedürleri geçerek içeri giriş sağlamıştık. Yolda itina ile uydurup role girmeye kastığımız nacizane fikrimi şimdilik kullanmamam gerekmişti. Ülke girişini tutan shinobilerin kaçak iki shinobiyi güle oynaya içeri almayacağı malumdu zira. Onun yerine, içeri daha az zahmetle bizi sokacak turistik niyetleri benimsemiştik iki dakikada. Bu da bizi sıkıntısız bir şekilde içeri sokmuş, Ayano yollarına düşürüvermişti.

Halimden memnundum, şimdilik. En azından Yağmur Ülkesi'nde çamur, pislik içinde sürünmüyor, tir tir titremiyordum. Yalnız da değildim. Açıkçası yalnız takılmayı seven biri olarak bu sefer yalnız olmayışımdan da epey memnundum. İşin içinde yalancıktan da olsa tatil, kaplıca maplıca da vardı hani. Hoştu yani kısaca her şey. Fakat en son böyle "hoş" bir göreve çıktığımızda kafama yüzlerce wakizashi yemiş, bir de üstüne kaçılırıp Riaru'nun adamlarına katılmaya zorlanmıştım. Siki sağlam tutmuştum anlayacağınız, hele Iori'den bahsetmiyorum bile... Bu detayı aklımın bir köşesinde tutmam sanırım benim için iyi olacak.

Ülkenin güneyine olan tıngır mıngır yolculuğumuzun sonlarınca iyice ilkelleşen yollara girmiş, az biraz daha arabayı sürdükten sonra Ayano'ya ulaşmıştık. Bir işaret falan yoktu, pekala Ayano yerine sik diyarına falan da gelmiş olabilirdik ama bir şekilde buranın Ayano olduğundan emin olmuş, yön duygumuza güvenmekte ısrar ederek hepten girmiştik kasabaya. Garip bir yerdi burası, ülkenin kalanına göre hiç de keyifli görünmüyordu ilk bakışta bana. Elden düşmüş yapıları, insanların sefil, bakımsız hallerini bir nebzeye kadar anlayabilir, belki kafam basmıyordur diyerek umursamayabilirdim. Fakat eksik uzuvları, özürleri anlayamıyor, aradığımız kişinin bir doktor olduğunu hatırladıkça içime sıkıntı basmasını engelleyemiyordum. İşin daha da uyuz tarafı araya bağlantı kurabileceğim herhangi bir teori de gelmiyordu aklıma. Bayağı böyle mallığımdan kaynaklı saf bir düşünceydi benimkisi. Sanırım beynimi bunlar yerine bizi karşılayan köylüye ne cevap vereceğimi düşünmekle yorsam daha iyi olacaktı benim için.

Kimliğimizi yolda çoktan belirlemiştik. Fakat ülkeye girerken bu kimliklere de bir kimlik uydurmamız gerektiği az çok belli olmuştu. Keşke yolda bunun da planını yapsaydım salak salak kaplıcaydı keyifti düşünmek yerine. Turistiz diyerek girmiştik ülkeye, e fakat turistin de böyle saçma bir yerde ne işi var? En fazla bir on dakika bakar, sonra kaçar gider buradan turist. Öte yandan bir tüccar burada daha uzun süre kalabilir, bizim de süreye ve burada kalacak bahanelere ihtiyacımız var. "Evet ama aslen kaplıcalara gelmiştik." diyerek indim arabadan. Bu sırada adamın sağ gözündeki kataraktın acaip bir şekilde dikkatimi çekmesine engel olamadım. Ulan bu da mı sağlam değil be? Yemin ederim, adamın boynuna yapışıp "Ne oluyor bu köyde, söyle NE OLUYOR?" diye bağırmamak için zor tuttum kendimi. Dikkatimi geri toparlayıp konuşmaya devam ettim. "Buraya kadar gelmişken bu meşhur patateslerin kaynağına uğramadan dönmek de olmazdı." dedim ve bakışlarımı bilerek köyün üzerinde itina ile gezdirdim gülümseyerek. Hiç de anlamam ticaretten falan amına koyayım, ama ayak üstü keyif pezevengi tüccar rolüne girmişken adamı da ikna etmek lazım şimdi. Adamın suratına geri döndüm, gülümsememi biraz daha arttırdım. "Malum, hem işi hem tatili bir arada götürebilmek lazım oluyor bazen." dedim. Bence yetmişti rolümü kesmeme bu ya, cidden.

"Kalacak yeriniz var mı burada? Hem şu patateslerinizin tadına da bir bakmış olurduk?" diye son bir kez sorduktan sonra sustum, ve adamın söyleyeceklerini beklemeye başladım. Muhtemelen son sorum garip gelecekti adama, pek öyle handır, pansiyondur tarzı bir yer barındırmadığı malumdu. Yine de bir sormam lazımdı ama.
Image
Künye
İsim: Kitamura Susumu
Yaş: 22
Cinsiyet: Errkek
Boy: 173
Kilo: 50
Element: Raiton
Köy: Kusagakure
Seviye: B - Rank
Rütbe: Tokubetsu Jounin
Nam: Karanlık

Puanlar
GP: 0
VP: 25
PP: 3


Linkler
Karakter Kartı
Gelişim
Dükkan
Teknik Geliştirme
Teknik Yaratma
Mod Yaratımı
Efsanevi Yaratık Kaydı

Profil
Güç: C - Rank
Çeviklik: C - Rank
Potansiyel: C - Rank
Kondisyon: D - Rank
Zihin: B - Rank
Varlık: C - Rank

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: F
[Çeviklik] Akrobasi: F
[Çeviklik] El Hassasiyeti: F
[Çeviklik] Saklanma: F
[Kondisyon] Form: F
[Potansiyel] Ninshuu: F
[Varlık] Aldatma: F
[Varlık] Empati: F
[Varlık] Sosyalleşme: F
[Zeka] Farkındalık: F
[Zeka] İzcilik: F
[Zeka] Bilim: F


Teknikler
Genjutsu: Rakumei no Jutsu, D Rank
Genjutsu: Teishi no Jutsu, C Rank
Genjutsu: Jubaku Satsu, B Rank
Genjutsu: Shibou no Jutsu, B Rank
Genjutsu: Magen: Bunshin, B Rank
Genjutsu: Omotsuki, A Rank
Ninjutsu: Ninpou, Shunshin, D Rank
Ninjutsu: Raiton, Ikazuchi no Kiba, C Rank
Ninjutsu: Raiton, Raijin no Tate, B Rank

Stiller ve Kabiliyetler
Stil: Ayatsu, D Rank
Stil: Musatsu, C Rank
Kabiliyet: J Kesiş (Musatsu, C Rank)
Kabiliyet: Çift silah Kullanımı (Musatsu, C Rank)

Yönelimler
Iryou-nin, A Rank

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Cennet Küpeleri. Iori'den hatıra.
Medikal At Arabası
Tantou


Özellikler
-
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2811
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by GM - Naruto » April 6th, 2021, 9:56 am

İlerleyişinizi durduran adamla iletişime geçme işini Susumu üstleniyor. Iori sessiz, sakin ve dikkatli bir şekilde adamı ve etrafını kontrol ederken Susumu da cümlelerini kurmaya başlıyor. Sizi durdurduğu pozisyondan ve vücut şeklinden pek de taviz vermeyecek gibi duran adamın suratı Susumu’nun konuşmasından sonra bir parça düşüyor. Susumu’nun sorularının ardından yere var olmayan tükürüğünü atan adam “Doğru söyleyin lan, beleşçi misiniz? Beleşe yemek falan mı yemek istiyorsun? Ne demek kaplıcalara geldik de patateslere de bakalım dedik? Siktirin gidin kaplıcanıza o zaman! Burayı öyle geçerken uğrayabileceğiniz bir yer mi sandınız?” diye bağırmaya başlıyor. Adamın bu ansız bağırışı bir anlığına sizin öylece kalakalmanıza neden olurken, adamın ahenkli sesi yerini gırtlaktan gelen bağırtılarak dönüşüyor. “Kaplıcanızı siktirtmeyin lan bana! Buz tutmuş götünüzü kaplıcada ılıtıp sikerim lan ben! Patatesten önemli mi lan kaplıca!? Haşlanmış patatesleri sıcak sıcak götünüze sokarım da ah yandım demeye fırsat bulamazsınız!” diyerek bağırmaya devam eden adamın etrafına haliyle birden insanlar üşüşmeye başlıyor. Başta gelen birkaç kişinin ardından ufak bir kalabalık adamın etrafında toplanıp onu sakinleştirmeye çalışırken sizlerle yaşıt duran, orta boylu, cılız, esmer bir genç size dönerek “Onun kusuruna bakmayın. Kafası gidip gelir…” diyor hafif bir tebessümle. Hemen ardından ise içinde bir tutam endişe barındıran bakışlarla size bakan genç “Buradan uzaklaşın isterseniz, yoksa onu zapt etmek kolay olmayacak.” diyor. Bu esnada adamın bağırışları ve küfürleri hala kulağınıza ilişse de, genç adamın tavsiyesine kulak asmakta fayda görüyor ve yavaşça ortamdan ayrılmak için hareketleniyorsunuz.

Susumu at arabasını hafif sol yönlendirip önünüzdeki kalabalığın sağından geçmek için hareketlendiği esnada, size küfürler savuran adam “Bir saniye ya, bir saniye! Tamam sakinim, ayıp ettim! Durun bi’ açılın da nefes alayım.” demeye başlıyor. İstemeden de olsa adamın sözlerine kulak asıp ilerleyişinizi yavaştan almaya başlıyorsunuz. Zira Ayano ile ilgili her türlü bilginin işinize yarayacağını düşündüğünüzde, hızlıca bir uzaklaşmanın lüzumsuz olduğunu düşünüyorsunuz. Adamın etrafındaki kalabalık hafifçe açılıp adamı net bir şekilde görebildiğiniz bir anda, adam bakışlarını size kilitliyor ve “Ayıp ettik tamam! Özür dilerim! Ama kaplıcaya geldik de patatese de bakalım dedik demek ayıp yani! Anama bacıma da sövseydiniz bari.” diyor sitem edercesine. Bu haliyle oldukça zararsız duran adamın etrafındaki kalabalık hafifçe kikirdemeye başlarken, birden kalabalıktan gelen acı bir çığlıkla herkesin dikkati çığlığın merkezine dönüyor. Bu esnada az önce sizinle konuşan gencin hızla koşarak kaçtığını gördüğünüz sırada, kalabalığın içinde bulunan orta yaşlı, omuzlarına kadar gelen koyu mavi renkte saçları olan, kirli sakallı bir adamın sağ bacağının üst kısmını tuttuğunu görüyorsunuz. Bu kısımda aklamaya başlayan kan ile adam hafifçe yere kendini bırakırken, kaçan gencin elindeki bıçağı da görebiliyorsunuz.

Bacağından bıçaklanan adam yere oturup eliyle bacağındaki yaranın üstüne bastırırken bir yandan da sakin bir şekilde “Yani gerekli miydi şimdi bu? Bıçaklamasına bir şey demiyorum da, burada yapılacak iş mi? Köyümüze dışarıdan misafirler gelmiş, ne düşünecekler şimdi? Biri yolu keser ana avrat söver, biri diğerini bıçaklar… Bu mu medeniyet? Bu mu insanlık? Git ara bir sokakta, kuytu bir yerde sapla bıçağı, anlarım… Ama böyle olmaz.” diyor. Etraftaki kalabalık ise, ilginç bir şekilde adamın sözlerini dinliyor, ona hak veren onu telkin eden yarım ağızlı cümleler kullanıyorlar. Bu esnada Iori olan bitene bir şekilde anlam vermeye çalışırken, Susumu ise adamın yarasına odaklanıyor. Her ne kadar yarayı adamın eliyle kapatması nedeniyle tam göremese de, akan kan miktarından bacağın üst kısmındaki bir ana damarın kesildiğini rahatlıkla anlayabiliyor. Bu haliyle adamın eliyle bası yapması, yapılabilecek en basit ve içgüdüsel müdahale olsa da, Susumu durumun devam etmesi halinde kısa bir süre sonra adamın kendinden geçebileceğini öngörüyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Tsujihara Iori
Posts: 154
Joined: August 30th, 2018, 10:53 pm

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by Tsujihara Iori » April 7th, 2021, 1:43 am

Galiba buradaki şahısların sadece uzuvları değil, beyinlerinin bir parçası falan da eksik.

Bizi durduran adam önce sayıp sövüyor, ardından özür diliyor. Buraya kadar bir nebze olsun tamam, diyebilirim. Zira her köyün bir tane kadrolu, demirbaş delisi olmalı. Fakat onu sakinleştiren adam neden bir başka şahsa bıçağı takıp kaçtı? Ve dahası bıçağı bacağına yiyen adam neden bıçaklandığından ziyade nasıl bıçaklandığına takmıştı.

Az önce gördüğümüz şeyleri tiyatrodaki bir çift misali izlemiştik sadece. Yani, daha nasıl müdahale edebilirdik ki? Benim aklıma gerçekten bir şey gelmemişti.

Bakışlarımla kaçan esmer oğlanın gittiği yönü süzecektim önce. Eğer istesem ayaklarıma chakra yükleyip zıplayabilir, çocuğun önüne veya yakınına bir yere konabilirdim. İfadesini almak da çok da zor olmazdı, eğer ifadesi alınacak bir zihni vardıysa tabii. Ancak bunu yapmak direkt olarak üzerimize dikkati çekmek olacaktı. O yüzden sadece kaçtığı yöne doğru baktım ve orayı aklıma not etmekle yetindim. Bir işe yarayacağını sanmıyordum ama olur da işimiz köyün o taraflarına düşerse bu bilgi kullanışlı olabilirdi.

Ardından bakışlarımı güruha geri çevirdim. Bize ana bacı söven elemana özellikle dikkat ederek çevredeki insanların tavırlarını izleyecektim tetikte bir şekilde. Ne yapacaklarını bilemezdik kesinlikle. Susumu'nun duruma müdahale etmesini bekleyecektim fakat o konuşurken veya hareket ederken ona doğru yapılacak herhangi bir hamleyi engellemeyi düşünüyordum. Eğer adama yardım etmek için arabadan inerse ben de onunla beraber inecektim. Bu durumda at arabasını korumasız bırakacak gibi olacaktık fakat dediğim gibi, eğer olurda bir terslik olursa arabaya geri sıçrayabilirdim.

Araba demişken, çevreyi izlemekten bir boşluk yakaladığım ilk anda arabanın çevresinde dolaşan veya üşüşen birileri var mı, ona bakacaktım kafamı çevirerek. Aracın tekerleklerine veya aksamlarına müdahale etmeye kalkan biri olabilirdi. Şu an gerçekten manyaklar arasında kaldığımızı düşünüyordum.

Eğer olur da biri ya Susumu'ya, ya da at arabasına bir hamle yapmaya kalkarsa onu uzaklaştıracaktım ittirerek. Eğer bu hamle saldırgan olursa, bıçak çekmek gibi mesela, şahsın elini kaptığım gibi kıracaktım veya benzeri bir pasifize edici bir hamle yapacaktım. Bu onları kışkırtır mıydı? Yüksek ihtimal evet. Fakat sınırı çizmezsek zaten şişlenen biz olacaktık.

Gerçekten içinde bulunduğumuz iyi değildi. Ancak Susumu ve benim güvenliğimiz en az görev kadar da önemliydi. Kaldı ki, kimliklerimiz açığa çıkmadığı sürece sıkıntı yoktu.

Tek sıkıntı bu insanlara zarar verme ihtimalini aklımdan geçirmiş olmamdı. İlk canımı aldıktan sonra böyle şeyleri düşünebilmenin ne kadar rahat olduğunu fark etmem ise beni ayrıca germekteydi. Fakat bunu irdeleyecek vaktim şimdilik yoktu.
Künye
İsim: Tsujihara Iori
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Suiton
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 170.000 Ryo
Prestij: 2
Ün: 34
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Efsane Olmak!
Iori, babası gibi dillerden düşmeyen hikayelere sahip olmak istemektedir fakat bunu yaparken kesinlikle doğru yoldan sapmamayı kendine bir kural olarak koymuştur. Aktif olarak ona ün getirecek şeylerin peşinde koşmak yerine, başa çıkılması zor bir durum karşısında kendini kanıtlamak ister. Bunu başarırken köyüne de tamamen sadık kalacaktır.

Komplikasyon
Babasının Kılıcı
Babasının kılıcına karşı ruhsal bir bağ hissetmektedir. O kılıç hiç tanışmadığı babasına açılan bir kapıdır ve onu sürekli yanında taşır, kullanmaktan çekilmez. Bakımını sürekli yaptırır, aksatmaz. Kılıç yanından bir an bile ayrılırsa, tedirgin olmaya başlar.

Kılıcı onun rızası dışında elinden alınırsa, onu geri almak birinci önceliği haline gelir. Bunun için görevini terk etmeyebilir ancak elinden gelen her şeyi sınırlar dahilinde yapmayı ister ve dener. Duruma göre kural çiğneyecek raddeye gelebilir, fakat elinden geldiğince rasyonel kişiliğini elinden bırakmamaya gayret eder. Eğer yanında bir arkadaşı varsa durum onun için daha rahattır, fakat kendi başına kalır ve düşüncelerini dizginleyecek bir "iskele" bulamazsa, depresif bir hal alabilir. Bu durum kılıcı elde etmek dışında yapacağı herşeyin performansını düşürse de, kılıca ulaşma konusunda yapacaklarını etkilemez.

Özellikler
-

Efsanevi Yaratık
Garou | B - Rank | Kurt

Mod
Hagane


Image

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 10
Kondisyon: 5
Potansiyel: 6
Varlık: 2
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 4
[Çeviklik] Akrobasi: 4
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 4 (Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 5
[Zeka] İzcilik: 3

Teknikler
Ninjutsu
D - Rank: Shunshin
D - Rank: Heisashiki
C - Rank: Jintei (Özel Geliştirme Mevcut)
  • Iori, haorisinin altından veya elinden çıkardığı yılanları bir kaç saldırı ile sınırlı olmadan, istediği kadar dışarıda tutabilmekte ve onları kontrol edebilmektedir. Yılanlar aktif kaldığı sürece az da olsa chakra yer.
  • Iori tekniği hazırlarken daha fazla chakra harcayarak yılanların boyutunu büyütebilir. Yılanların büyümüş boyutu bir insan göğsü kadar olacak şekildedir. Bu boyuttaki yılanların yapacağı ısırma hamleleri ufak boyuta göre daha fazla hasar verir ve Iori isterse ısırtmak yerine elini savurarak ezici hasarlar vermek için yılanları bir çekiç gibi kullanabilir.

    Iori fazla chakra verirse yılanlar büyük boyutunda, vermezse normal boyutunda çıkarlar. Arası yoktur, yani Iori boyutları chakra oranını değiştirerek kontrol edemez. Ayrıca, büyük çıkan yılanlar mutlaka Iori'nin ellerinden dönüşerek çıkmalıdır. Tekniğin orjinalindeki gibi haori veya benzeri bir cübbemsi giysinin altından çıkamazlar.
  • Jintei ile oluşturulan yılanlar aktifken Iori ani bir chakra salınımı yaparak yılanların pullarını dışarıya doğru kaldırabilir. Bu pullar serttir ve kesici hasar verirler. Genelde yılanlar savrularak yapılacak olan saldırılarda isabet ettiği yerleri çizerler ve kazırlar. Eğer birileri ile temas halindeyken açılırsa ete batarlar. Eğer yılanlar büyük olarak oluşturulmuşsa pulların boyutu da büyüyeceğinden tekniğin hasar kapasitesi de artar.

    Ani bir şekilde aktif edilir ancak bir kaç saniye sonra pullar geri kapanır. Tekrar açılmak isteniyor ise tekrar chakra verilmelidir. Her saldırıda ani chakra harcanması, tekniğin tekrar tekrar kullanılmasında Iori'yi standart bir C - Rank tekniğe göre daha fazla yorar. Eğer yılanların boyutu büyük olacak şekilde yılanlar kullanılırsa chakra kullanımı da artar.
C - Rank: Mizurappa
B - Rank: Suijinheki
A - Rank: Bousen no Jutsu

C - Rank: Hagane - Genbuki
C - Rank: Hagane - Hankai



Taijutsu
Shigure | A - Rank
Shigure | Hadan

Ninja Ekipman Ustalığı | C - Rank

Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Dükkan Konusu

Özel Üretim Shinobi Ceketi ve Kemeri:
► Show Spoiler
Babasından Kalan Katana
► Show Spoiler
Cennet Küpeleri
► Show Spoiler
Locked

Return to “Role Play Arşivleri”