[4. Gün - Gündüz Safhası | Kotegawa Chisa] Göl
- Kotegawa Chisa
- Ishigakure
- Posts: 435
- Joined: August 31st, 2018, 1:59 am
Re: [4. Gün - Gündüz Safhası | Kotegawa Chisa] Göl
Çok çok çok çok çok az kalmıştı! Koshiro-san müdahale etmeseydi karşımdaki ikiliden en azından birini saf dışı bırakabilirdim! Güçlendiğimi sanmıştım fakat yanılmışım, hala yetersizim. Her ne kadar son karşılaşmamızda ustam beni övmüş olsa dahi henüz onun öğretilerini öğrenebilecek seviyede değilim. Ustam benim yaşımda, benim yerimde olsaydı eminim ki karşımdaki üçlüyü kolay bir şekilde haklayabilirdi. Zaten ustam benim yerimde olsaydı en başta yaptığım o aptalca hatayı yapmaz ve hareket kabiliyetini kaybetmezdi.
Şu an gerçekten de sinirliyim. Normalde insanlarla dövüşmeyi dahi sevmeyen benim gibi birisi için böyle bir durumda sinirlenmek biraz saçma gözükebilir ama sinirliyim! Ne yaparsam yapayım kazanamayacağımı bildiğimden ötürü kendime sinirliyim. Başta yaptığım amatörce hatadan dolayı kendime sinirliyim.
Bacağımdaki alevler ortadan kaybolduktan sonra Toshiyuki-san'ın sesini duydum. Ne yaparsam yapayım kazanamayacağımı söylüyordu, haklıydı da. Rena-chan yeni ve eksisinden daha tehlikeli kuklalarını hazır bir şekilde, Toshiyuki-san hemen onun yanında bacağımı zincirle sarmış vaziyette, en arkada ise Koshiro-san ellerini her an mühür yapmaya hazır bir şekilde bekliyor. Gerçekten de kazanmam imkansız... Neyse, o zaman pes edelim bari.
Kazanamayacağım bir savaşı ilerletmenin anlamı yok, Rena-chan'ın en başta söylediği gibi önümüzdeki günlerde onlardan intikamımı alabilirim. Öyle bir plan yapacağım ki üçüyle aynı anda dövüşecek ve kazanacağım!
Aslında biraz düşündüm de üçünü aynı anda yenmem imkansız gibi bir şey. Yani ustam olsaydı yenerdi fakat ben ustam gibi bir dahi değilim. Şansım yok mu? Kesinlikle var ama bir sınav uğruna vücudumda kalıcı yaralar edinmek istemiyorum. O yüzden Rena-chan'ı Ryoken-san'a, Koshiro-san'ı da Ryu-san'a bırakacağım.
Toshiyuki-san sözlerini sarf ettikten sonra birkaç saniye boyunca bekledim, ardından derin bir iç çekerek "Haklısınız kaybettim." dedim. Birkaç saniye boyunca sıkkın bir surat ifadesiyle bekledikten sonra nedenini bilmediğim bir şekilde neşelendim. Suratıma kocaman bir gülümseme yerleştirdikten sonra "Aah~~ Çok az kalmıştı!" diye sayıkladım kendi kendime. Hafif bir kahkaha attıktan sonra da konuşmaya devam ettim. "Sizi parşömenlere götürmemi ister misiniz? Yoksa yerlerini söylemem yeterli mi? İkisi de aynı yerde zaten, saklama gereği duymadık."
Parşömenler gerçekten de umrumda değil, önemli olan kendimi geliştirebilmek. Butsuo-san ve Koshiro-san'ı keserken biraz tereddüt hissetmiştim fakat bugün katanamı savururken hiçbir şey hissetmedim. Büyük ihtimalle Koshiro-san'a hiçbir şey olmadığını gördüğümden ötürü içgüdüsel olarak biraz rahatladım. Her ne kadar canlarını yaksam dahi onlara bir zarar vermediğimi bilmek kendime olan güvenimi de arttırdı. Gelişimim sadece bununla sınırlı da değil, katanamı daha düzgün savurabildiğimi de hissedebiliyorum. Ustamın dediklerine ilk başta pek anlam verememiştim ama gün geçtikçe anlatmak istediği şeyi daha iyi anlayabiliyorum. Gerçekten de katanamı uzvum, daha doğrusu kendim olarak görmeye başladığım andan itibaren kesişlerim daha da keskinleşti. Hehehehehe~~ Böyle giderse sınavdan sonra ustamın yanına dönüp tekniğimi bir tık daha yükseğe çıkarabilirim.
Sakin ol Chisa, önünde daha koca üç gün var! Üstelik son gün dinlenmeden savaşmak zorunda kalacaksın! Önce önündeki şu üç günü atlat, sonra hocanın yanına dönüp eğitim almayı düşünürsün!
Şu an gerçekten de sinirliyim. Normalde insanlarla dövüşmeyi dahi sevmeyen benim gibi birisi için böyle bir durumda sinirlenmek biraz saçma gözükebilir ama sinirliyim! Ne yaparsam yapayım kazanamayacağımı bildiğimden ötürü kendime sinirliyim. Başta yaptığım amatörce hatadan dolayı kendime sinirliyim.
Bacağımdaki alevler ortadan kaybolduktan sonra Toshiyuki-san'ın sesini duydum. Ne yaparsam yapayım kazanamayacağımı söylüyordu, haklıydı da. Rena-chan yeni ve eksisinden daha tehlikeli kuklalarını hazır bir şekilde, Toshiyuki-san hemen onun yanında bacağımı zincirle sarmış vaziyette, en arkada ise Koshiro-san ellerini her an mühür yapmaya hazır bir şekilde bekliyor. Gerçekten de kazanmam imkansız... Neyse, o zaman pes edelim bari.
Kazanamayacağım bir savaşı ilerletmenin anlamı yok, Rena-chan'ın en başta söylediği gibi önümüzdeki günlerde onlardan intikamımı alabilirim. Öyle bir plan yapacağım ki üçüyle aynı anda dövüşecek ve kazanacağım!
Aslında biraz düşündüm de üçünü aynı anda yenmem imkansız gibi bir şey. Yani ustam olsaydı yenerdi fakat ben ustam gibi bir dahi değilim. Şansım yok mu? Kesinlikle var ama bir sınav uğruna vücudumda kalıcı yaralar edinmek istemiyorum. O yüzden Rena-chan'ı Ryoken-san'a, Koshiro-san'ı da Ryu-san'a bırakacağım.
Toshiyuki-san sözlerini sarf ettikten sonra birkaç saniye boyunca bekledim, ardından derin bir iç çekerek "Haklısınız kaybettim." dedim. Birkaç saniye boyunca sıkkın bir surat ifadesiyle bekledikten sonra nedenini bilmediğim bir şekilde neşelendim. Suratıma kocaman bir gülümseme yerleştirdikten sonra "Aah~~ Çok az kalmıştı!" diye sayıkladım kendi kendime. Hafif bir kahkaha attıktan sonra da konuşmaya devam ettim. "Sizi parşömenlere götürmemi ister misiniz? Yoksa yerlerini söylemem yeterli mi? İkisi de aynı yerde zaten, saklama gereği duymadık."
Parşömenler gerçekten de umrumda değil, önemli olan kendimi geliştirebilmek. Butsuo-san ve Koshiro-san'ı keserken biraz tereddüt hissetmiştim fakat bugün katanamı savururken hiçbir şey hissetmedim. Büyük ihtimalle Koshiro-san'a hiçbir şey olmadığını gördüğümden ötürü içgüdüsel olarak biraz rahatladım. Her ne kadar canlarını yaksam dahi onlara bir zarar vermediğimi bilmek kendime olan güvenimi de arttırdı. Gelişimim sadece bununla sınırlı da değil, katanamı daha düzgün savurabildiğimi de hissedebiliyorum. Ustamın dediklerine ilk başta pek anlam verememiştim ama gün geçtikçe anlatmak istediği şeyi daha iyi anlayabiliyorum. Gerçekten de katanamı uzvum, daha doğrusu kendim olarak görmeye başladığım andan itibaren kesişlerim daha da keskinleşti. Hehehehehe~~ Böyle giderse sınavdan sonra ustamın yanına dönüp tekniğimi bir tık daha yükseğe çıkarabilirim.
Sakin ol Chisa, önünde daha koca üç gün var! Üstelik son gün dinlenmeden savaşmak zorunda kalacaksın! Önce önündeki şu üç günü atlat, sonra hocanın yanına dönüp eğitim almayı düşünürsün!

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [4. Gün - Gündüz Safhası | Kotegawa Chisa] Göl
Verdiğin cevapla birlikte, Toshiyuki'nin az önceki endişeli ifadesinin hafifçe eridiğini ve yeniden sırıtmaya başladığını görüyorsun: "Hah, işte beklediğim cevap!" diyor heyecanlı bir şekilde. "Seni daha fazla üzmek emin ol beni senden daha çok üzerdi Chisa-chuwan~~" Sevimsiz bir şekilde göz kırptığını görüyorsun Toshiyuki'nin sana. İyi niyetli olduğunu bilmen bir yana, kendi kafasında sevimli göründüğünü düşündüğüne emin oluyorsun. Hemen sonra, Rena sinirli bir şekilde tekerlekli elini savuruyor ve tekerlekli kukla yandan Toshiyuki'ye çarpıyor hızla. Toshiyuki darbenin etkisiyle "GAH!" diye bir ses çıkarırken Rena çığırınıyor küçük bir çocuk gibi: "Çene yapma da iş yap Bakatoshi!" Toshiyuki'nin yüzünün hafifçe kızardığını görüyorsun: "Ah, Rena-chan beni kıskanıyor. Kami aşkına~~" Kuklanın olası ikinci bir darbesinden ileri adımlayarak kurtuluyor Toshiyuki.
En uzaktaki Koshiro'nun sesini duyuyorsun, uzun bir süredir sessiz olmasına rağmen en mantıklı cümle ondan geliyor gibi hissediyorsun: "Önden Toshiyuki gidecek. Sen onun arkasında, herhangi bir şeye kalkışamayacağın mesafede olacaksın ve yolu tarif edeceksin Chisa-chan. Senin arkandan Rena gelecek. Ben ise her şeyi rahatça gözlemleyebileceğim bir mesafeden sizi takip edeceğim. Toshiyuki gidip parşomenleri alabilir." Diğer ikisi de başıyla onaylıyorlar. Toshiyuki seninle mesafesini korumaya dikkat ederek çevrenden hafifçe bir çember çiziyor ve arkana geçiyor. Koshiro'yu tek hamlede bayılttığını o an orada değildiyse bile öğrenmiş gibi görünüyor. Temkinli olduğunu görebiliyorsun: "Gidelim." diyor Toshiyuki. Ona doğru dönüyorsun. Aranızda 3 metre kadar bir mesafe var. Hafif adımlarla yürümeye başlıyorsunuz. Arkanda ilerleyen Rena'nın kuklalarının tıkırtılarını işitebiliyorsun.
En uzaktaki Koshiro'nun sesini duyuyorsun, uzun bir süredir sessiz olmasına rağmen en mantıklı cümle ondan geliyor gibi hissediyorsun: "Önden Toshiyuki gidecek. Sen onun arkasında, herhangi bir şeye kalkışamayacağın mesafede olacaksın ve yolu tarif edeceksin Chisa-chan. Senin arkandan Rena gelecek. Ben ise her şeyi rahatça gözlemleyebileceğim bir mesafeden sizi takip edeceğim. Toshiyuki gidip parşomenleri alabilir." Diğer ikisi de başıyla onaylıyorlar. Toshiyuki seninle mesafesini korumaya dikkat ederek çevrenden hafifçe bir çember çiziyor ve arkana geçiyor. Koshiro'yu tek hamlede bayılttığını o an orada değildiyse bile öğrenmiş gibi görünüyor. Temkinli olduğunu görebiliyorsun: "Gidelim." diyor Toshiyuki. Ona doğru dönüyorsun. Aranızda 3 metre kadar bir mesafe var. Hafif adımlarla yürümeye başlıyorsunuz. Arkanda ilerleyen Rena'nın kuklalarının tıkırtılarını işitebiliyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kotegawa Chisa
- Ishigakure
- Posts: 435
- Joined: August 31st, 2018, 1:59 am
Re: [4. Gün - Gündüz Safhası | Kotegawa Chisa] Göl
Dövüş esnasında dahi ritmini bozmamış olan kalbim, Toshiyuki-san'ın gözünü kırpmasıyla birlikte hızlanmaya başladı. Her geçen saniyeyle birlikte biraz daha hızlanıyor, o hızlandıkça da suratım kızarmaya başlıyordu. Sadece birkaç saniye içerisinde domatesten farksız bir surata sahip olmuştum. Hissettiğim karmaşık duygulardan ötürü doğru düzgün düşünemiyordum. Açıkçası sakinliğimi korumak konusunda bayağı bir yetenekli olduğumu düşünüyorum. Her ne kadar duygularını yaşamayı seven birisi olsam dahi istediğim takdirde duygularımı bastırabiliyor ve sakinleşebiliyordum. Lakin şu anda içinde bulunduğum durumda bunu başaramıyorum. Bunu başaramadığım için de zaten karman çorman olmuş duygularımın arasına bir de şaşkınlık ekleniyor ve daha da karman çorman oluyor. Bu... Bu aşk mı?
Hayır, hayır, hayır! Kendine gel Chisa, sana ilk iltifat eden erkeğe aşık mı olacaksın? Tamam biraz yakışıklı olduğunu kabul ediyorum ama öyle çokta abartılacak bir şey değil. Hem göz kırpması ne kadar da beceriksizceydi gördün. Ayrıca onun Rena-chan'ı var... Evet Rena-chan ile Toshiyuki-san'ın arasına girmek gibi bir şey yapamam. Yapmamalıyım.
Rena-chan ile Toshiyuki-san arasındaki yakınlığı gördüğüm anda göğsüme bir acı saplandı. Sayısız cam kırığının aynı anda göğsüme saplanıyormuş gibi hissediyordum. Yine de bu manzarayı gördüğüm için müteşekkirim zira onları böyle görmeseydim sakinleşmeyi başaramayacaktım. Hissettiğim bu duyguya da alışık sayılırım, her ne kadar son zamanlarda pek hissetmemiş olsam dahi çocukluğumda böyle hissetmediğim bir gün dahi olmamıştı.
Koshiro-san'ın sesini duymamla birlikte derin bir iç çekerek bakışlarımı ona yönelttim. Kalbi henüz yeni kırılmış genç bir kız olduğumdan ötürü Toshiyuki-san'a olabildiğince bakmamaya özen gösterdim. Yine de arada sırada bakışlarımı ona yöneltmekten kendimi alıkoyamadım.
Koshiro-san konuşmasını bitirdikten sonra Toshiyuki-san birkaç metre önümde, Rena-chan birkaç metre arkamda olacak şekilde dizildik. Parşömenlerin olduğu yere doğru ilerleyişimizi sürdürürken meraklı bir ses tonuyla konuşmaya başladım. "Bana neden bu kadar güvendiğinizi anlayamadım." Suratımda kocaman bir gülümsemeyle yanaklarımı tutarak "Elbette bana güvendiğiniz için mutluyum." dedim. Birkaç saniyelik bir ara verdikten sonra ellerimi indirerek devam ettim. "Yani sonuçta sizi kandırabilirim değil mi? Parşömenlere gideceğimizi söyleyip başka bir yere götürebilir ya da size aniden saldırmayı deneyebilirim. Aramızdaki mesafe de bana pek bir şey ifade etmiyor açıkçası, Toshiyuki-san'a yetişmek için bir adım atmam yeterli." Ardından ne kadar saçma şeyler söylediğimin farkına vararak hafif endişeli bir şekilde "Beni yanlış anlamayın, bunların hiçbirini yapmaya niyetim yok ama merak ediyorum. Bütün bunları yapmayacağımı size düşündüren şey nedir?" dedim.
Hayır, hayır, hayır! Kendine gel Chisa, sana ilk iltifat eden erkeğe aşık mı olacaksın? Tamam biraz yakışıklı olduğunu kabul ediyorum ama öyle çokta abartılacak bir şey değil. Hem göz kırpması ne kadar da beceriksizceydi gördün. Ayrıca onun Rena-chan'ı var... Evet Rena-chan ile Toshiyuki-san'ın arasına girmek gibi bir şey yapamam. Yapmamalıyım.
Rena-chan ile Toshiyuki-san arasındaki yakınlığı gördüğüm anda göğsüme bir acı saplandı. Sayısız cam kırığının aynı anda göğsüme saplanıyormuş gibi hissediyordum. Yine de bu manzarayı gördüğüm için müteşekkirim zira onları böyle görmeseydim sakinleşmeyi başaramayacaktım. Hissettiğim bu duyguya da alışık sayılırım, her ne kadar son zamanlarda pek hissetmemiş olsam dahi çocukluğumda böyle hissetmediğim bir gün dahi olmamıştı.
Koshiro-san'ın sesini duymamla birlikte derin bir iç çekerek bakışlarımı ona yönelttim. Kalbi henüz yeni kırılmış genç bir kız olduğumdan ötürü Toshiyuki-san'a olabildiğince bakmamaya özen gösterdim. Yine de arada sırada bakışlarımı ona yöneltmekten kendimi alıkoyamadım.
Koshiro-san konuşmasını bitirdikten sonra Toshiyuki-san birkaç metre önümde, Rena-chan birkaç metre arkamda olacak şekilde dizildik. Parşömenlerin olduğu yere doğru ilerleyişimizi sürdürürken meraklı bir ses tonuyla konuşmaya başladım. "Bana neden bu kadar güvendiğinizi anlayamadım." Suratımda kocaman bir gülümsemeyle yanaklarımı tutarak "Elbette bana güvendiğiniz için mutluyum." dedim. Birkaç saniyelik bir ara verdikten sonra ellerimi indirerek devam ettim. "Yani sonuçta sizi kandırabilirim değil mi? Parşömenlere gideceğimizi söyleyip başka bir yere götürebilir ya da size aniden saldırmayı deneyebilirim. Aramızdaki mesafe de bana pek bir şey ifade etmiyor açıkçası, Toshiyuki-san'a yetişmek için bir adım atmam yeterli." Ardından ne kadar saçma şeyler söylediğimin farkına vararak hafif endişeli bir şekilde "Beni yanlış anlamayın, bunların hiçbirini yapmaya niyetim yok ama merak ediyorum. Bütün bunları yapmayacağımı size düşündüren şey nedir?" dedim.

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [4. Gün - Gündüz Safhası | Kotegawa Chisa] Göl
Sözlerini sürdürürken ilerleyişinize devam ediyor ve kulübelere iyiden iyiye yaklaşıyorsunuz. Tüm cümlelerin bittikten sonra, arkandaki Rena'nın sesini duyabiliyorsun: "Sana zaten güvenmiyoruz Chisa-chan. Ancak bizi kandıramayacağına da eminiz." Rena'nın sesi her zamanki gibi cıvıl cıvıl, sözlerinin aksine. Bu esnada önden yürümekte olan Toshiyuki'nin kafasını çevirip sana sırıtarak baktığını görüyorsun: "Sen bana bir adımda ulaşabilirsin Chisa-chan, ancak Rena-chan'ın kuklaları da sana aynı hızla ulaşabilirler. Dahası, senin bize gerçekten zarar vermeyeceğini biliyoruz. Dün Koshiro'da gördük bunu. Ama Rena'nın kuklaları sana 'gerçekten' zarar verebilirler." Birden fısıltıya dönüyor sesi: "Gerçekten..." Rena'nın Toshiyuki'nin cümleleriyle birlikte arkanda pohpohlanırcasına "mıh mıh mıh" diye yalandan kikirdediğini duyabiliyorsun.
Parşomenleri saklamış olduğunuz binanın yıkıntılarına ulaşıyorsunuz. Toshiyuki, gidişatınızdan olayın nasıl yürüyeceğini tahmin etmiş gibi öne doğru birkaç hızlı adım atıyor ve dağınık düzendeki taşları ve kayaları kaldırmaya başlıyor. Sırasıyla, iki parşomen de çıkıyor ortaya. Toshiyuki mutlu bir ifadeyle takım arkadaşlarına dönüyor sırıtarak ve elini yumruk yapıp başparmağını kaldırıyor. Bu esnada, uzun bir süredir duymadığın üçüncü sesi işitiyorsun. Koshiro'nun aranızdaki mesafeyi iyice kapatıp Rena'nın yanında durmakta olduğunu farkediyorsun: "Şimdi olaylar şöyle ilerleyecek Chisa-chan. Arkanı dönüp gölün diğer ucundaki sazlıklara doğru koşmaya başlayacaksın. Sana zarar vermeyeceğiz, ama sazlıklara geldiğinde de durmak yok. Sazlıkları geçip diğer tarafa ulaşana kadar yavaşlamanı pek istemeyiz. Biz de bu sırada emanetlerimizi alıp yola çıkacağız. Anlaşma bu şekilde, kabul etmeme lüksün ise pek yok." Üç rakibin de sana bakmakta. Kimse henüz parşomenlere uzanmış değil. Muhtemelen sana olası bir açıklık yaratmak istemiyorlar.
Parşomenleri saklamış olduğunuz binanın yıkıntılarına ulaşıyorsunuz. Toshiyuki, gidişatınızdan olayın nasıl yürüyeceğini tahmin etmiş gibi öne doğru birkaç hızlı adım atıyor ve dağınık düzendeki taşları ve kayaları kaldırmaya başlıyor. Sırasıyla, iki parşomen de çıkıyor ortaya. Toshiyuki mutlu bir ifadeyle takım arkadaşlarına dönüyor sırıtarak ve elini yumruk yapıp başparmağını kaldırıyor. Bu esnada, uzun bir süredir duymadığın üçüncü sesi işitiyorsun. Koshiro'nun aranızdaki mesafeyi iyice kapatıp Rena'nın yanında durmakta olduğunu farkediyorsun: "Şimdi olaylar şöyle ilerleyecek Chisa-chan. Arkanı dönüp gölün diğer ucundaki sazlıklara doğru koşmaya başlayacaksın. Sana zarar vermeyeceğiz, ama sazlıklara geldiğinde de durmak yok. Sazlıkları geçip diğer tarafa ulaşana kadar yavaşlamanı pek istemeyiz. Biz de bu sırada emanetlerimizi alıp yola çıkacağız. Anlaşma bu şekilde, kabul etmeme lüksün ise pek yok." Üç rakibin de sana bakmakta. Kimse henüz parşomenlere uzanmış değil. Muhtemelen sana olası bir açıklık yaratmak istemiyorlar.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kotegawa Chisa
- Ishigakure
- Posts: 435
- Joined: August 31st, 2018, 1:59 am
Re: [4. Gün - Gündüz Safhası | Kotegawa Chisa] Göl
"Hmm... Mantıklı, çok mantıklı..." Toshiyuki-san konuşmayı kestikten sonra başımı onu onaylarcasına sallayarak bu yanıtı verdim. Hala ona bakmakta biraz zorlanıyor olsam dahi kendimi birkaç dakika öncesine kıyasla daha iyi hissediyorum.
Ağır adımlarla yürüyüşümüze devam ederek üçlüyü parşömenleri sakladığımız binaya doğru götürdüm. Parşömenlerin kayanın altında olduğunu söyledikten sonra Toshiyuki-san onları kaldırmaya başladı, birkaç saniye sonra da parşömenler ortaya çıktı. Toshiyuki-san'ın suratındaki gülümsemeyi gördüğüm anda ise kalbim bir kez daha pıt pıt atmaya başladı. Yanaklarım tekrardan hafifçe kızardı. Az kalsın aklıma kötü düşünceler gelecekti ki gözlerimin ucu Rena-chan'ı yakaladı. Onu görmemle birlikte kalbim tekrardan eski atış düzenine döndü ve suratımdaki pembelikler ortadan kayboldu.
Yavaş yavaş kendime gelirken Koshiro-san'ın sesini duydum. Bir süre sessizce onu dinledikten sonra başımı olumlu anlamda salladıktan sonra söylediği gibi hareket etmeye başladım. Attığım ilk adımla birlikte ilk günkü düşüncelerim aklımın ucundan geçmeye başladı, ikinci adımla birlikte ikinci gün, üçüncü adımla birlikte ise kalan günler. Ortalama bir hızla hareket ederken suratıma kocaman bir sırıtma yerleşti. Onuncu adımımda ise Ryu-san ve Ryoken-san'ın söylediği sözcükler aklıma geldi, gülümsemem biraz daha büyüdü.
Yaklaşık 30 metre kadar ilerledikten sonra aniden arkama dönerek Zukokku için mühürlere başladım. Jutsunun kaplayacağı alanın başlangıcıyla aramda bir metreden daha kısa bir mesafe olmasını hedefliyorum... Koşmam söylenene kadar aklımda üçlüyle daha fazla savaşmak yoktu fakat sonrasında yaşadıklarım gözlerimin önünden geçmeye başladı. Eğleneceğimi söylemiş olmama rağmen parşömenlerin bu eğlenceme engel oluyor oluşunun farkına vardım. Eğer parşömenlerle uğraşmamış olsaydık şimdi diğer ikiliyle birlikte teçhizat tentesinde olabilirdim. Takım arkadaşlarımın da Jounin olmak gibi bir isteği bulunmadığına göre neden parşömenlerden kurtulmayayım ki?
Ağır adımlarla yürüyüşümüze devam ederek üçlüyü parşömenleri sakladığımız binaya doğru götürdüm. Parşömenlerin kayanın altında olduğunu söyledikten sonra Toshiyuki-san onları kaldırmaya başladı, birkaç saniye sonra da parşömenler ortaya çıktı. Toshiyuki-san'ın suratındaki gülümsemeyi gördüğüm anda ise kalbim bir kez daha pıt pıt atmaya başladı. Yanaklarım tekrardan hafifçe kızardı. Az kalsın aklıma kötü düşünceler gelecekti ki gözlerimin ucu Rena-chan'ı yakaladı. Onu görmemle birlikte kalbim tekrardan eski atış düzenine döndü ve suratımdaki pembelikler ortadan kayboldu.
Yavaş yavaş kendime gelirken Koshiro-san'ın sesini duydum. Bir süre sessizce onu dinledikten sonra başımı olumlu anlamda salladıktan sonra söylediği gibi hareket etmeye başladım. Attığım ilk adımla birlikte ilk günkü düşüncelerim aklımın ucundan geçmeye başladı, ikinci adımla birlikte ikinci gün, üçüncü adımla birlikte ise kalan günler. Ortalama bir hızla hareket ederken suratıma kocaman bir sırıtma yerleşti. Onuncu adımımda ise Ryu-san ve Ryoken-san'ın söylediği sözcükler aklıma geldi, gülümsemem biraz daha büyüdü.
Yaklaşık 30 metre kadar ilerledikten sonra aniden arkama dönerek Zukokku için mühürlere başladım. Jutsunun kaplayacağı alanın başlangıcıyla aramda bir metreden daha kısa bir mesafe olmasını hedefliyorum... Koşmam söylenene kadar aklımda üçlüyle daha fazla savaşmak yoktu fakat sonrasında yaşadıklarım gözlerimin önünden geçmeye başladı. Eğleneceğimi söylemiş olmama rağmen parşömenlerin bu eğlenceme engel oluyor oluşunun farkına vardım. Eğer parşömenlerle uğraşmamış olsaydık şimdi diğer ikiliyle birlikte teçhizat tentesinde olabilirdim. Takım arkadaşlarımın da Jounin olmak gibi bir isteği bulunmadığına göre neden parşömenlerden kurtulmayayım ki?

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [4. Gün - Gündüz Safhası | Kotegawa Chisa] Göl
Sözlerini sarfedip başınla onayladıktan sonra, aldığın komutla hareketine başlıyorsun. Balıkçı kulübelerini geçip ayaklarına chakra biriktirdikten sonra suya ilk adımını atıyorsun. İlk adımını ikinci adımın takip ediyor. Ayaklarının altında şıpırdayan suyu duyabiliyorsun. Hemen sonra ise üçüncü adımın geliyor. Bu esnada kafanda onlarca farklı düşünce var.
Gölün üzerinde takribi olarak 30 metre koşup karşı kıyıdaki sazlıklara yolunu aşağı yukarı yarılamışken aniden durup arkanı dönüyor ve el mühürlerine başlıyorsun. Bu esnada gözün, az önce arkada bırakmış olduğun üçlüye takılıyor. Parşomenlerden birini Toshiyuki'nin, birini Koshiro'nun sırtlamış olduğunu görebiliyorsun. Ancak gözlerinin sende olduğunu farkediyorsun arkana döndüğün anda. Sazlıklara girip olası tehlikeli bir mesafeyi aşmadığın sürece sana açıklık yaratmamak adına seni gözlemleyebileceklerini halihazırda bildiğin için bu seni çok şaşırtmıyor. Ancak Rena'nın sözleri istemsizce yeniden çınlıyor beyninin içinde: "Sana zaten güvenmiyoruz Chisa-chan."
Senden bir an sonra, Koshiro'nun da el mühürlerine başladığını görüyorsun. Aşağı yukarı aynı zamanlarda bitiriyorsunuz mühürlerinizi. Sen derin bir nefes alırken, Koshiro'nun öne doğru eğilip iki elini birden yere koyduğunu görüyorsun.
Ağzından fırlayan alev topu müthiş bir hızla hesapladığın şekilde tam ortanıza denk gelecek kadar ilerliyor ve korkunç bir gürültüyle patlıyor. Tüm görüş açın alevlerle doluyor bir an sonra.
Patlamanın etkisiyle, alanın dışında kalmana rağmen hafifçe geriye sendeliyorsun birkaç adım. Zarar görmüş değilsin. Birkaç saniye sonra alevler yavaş yavaş kayboluyorlar. Tekniğin aktif kaldığı süre boyunca üzerinde bulunduğun gölün sularını adeta kaynatan alev kütlesi, gerisinde buharlaşan suyun oluşturduğu hafif bir sis tabakası bırakıyor. Çok yoğun veya hiç bir şey görememene sebep olan bir sis değil bu, yalnızca hafifçe görüşünü bulanıklaştırıyor. Az önce rakiplerinin olduğu yere baktığında, yaklaşık 3 metre uzunluğunda 3 metre genişliğinde büyükçe topraktan bir duvar görüyorsun. Kenarları büyük oranda parçalanmış, gövdesi baştan başa çatlamış ve parça parça dökülmekte. Ancak bir şekilde sabit olarak durmakta. Duvar sebebiyle rakiplerini göremiyorsun.
Gölün üzerinde takribi olarak 30 metre koşup karşı kıyıdaki sazlıklara yolunu aşağı yukarı yarılamışken aniden durup arkanı dönüyor ve el mühürlerine başlıyorsun. Bu esnada gözün, az önce arkada bırakmış olduğun üçlüye takılıyor. Parşomenlerden birini Toshiyuki'nin, birini Koshiro'nun sırtlamış olduğunu görebiliyorsun. Ancak gözlerinin sende olduğunu farkediyorsun arkana döndüğün anda. Sazlıklara girip olası tehlikeli bir mesafeyi aşmadığın sürece sana açıklık yaratmamak adına seni gözlemleyebileceklerini halihazırda bildiğin için bu seni çok şaşırtmıyor. Ancak Rena'nın sözleri istemsizce yeniden çınlıyor beyninin içinde: "Sana zaten güvenmiyoruz Chisa-chan."
Senden bir an sonra, Koshiro'nun da el mühürlerine başladığını görüyorsun. Aşağı yukarı aynı zamanlarda bitiriyorsunuz mühürlerinizi. Sen derin bir nefes alırken, Koshiro'nun öne doğru eğilip iki elini birden yere koyduğunu görüyorsun.
Ağzından fırlayan alev topu müthiş bir hızla hesapladığın şekilde tam ortanıza denk gelecek kadar ilerliyor ve korkunç bir gürültüyle patlıyor. Tüm görüş açın alevlerle doluyor bir an sonra.
Patlamanın etkisiyle, alanın dışında kalmana rağmen hafifçe geriye sendeliyorsun birkaç adım. Zarar görmüş değilsin. Birkaç saniye sonra alevler yavaş yavaş kayboluyorlar. Tekniğin aktif kaldığı süre boyunca üzerinde bulunduğun gölün sularını adeta kaynatan alev kütlesi, gerisinde buharlaşan suyun oluşturduğu hafif bir sis tabakası bırakıyor. Çok yoğun veya hiç bir şey görememene sebep olan bir sis değil bu, yalnızca hafifçe görüşünü bulanıklaştırıyor. Az önce rakiplerinin olduğu yere baktığında, yaklaşık 3 metre uzunluğunda 3 metre genişliğinde büyükçe topraktan bir duvar görüyorsun. Kenarları büyük oranda parçalanmış, gövdesi baştan başa çatlamış ve parça parça dökülmekte. Ancak bir şekilde sabit olarak durmakta. Duvar sebebiyle rakiplerini göremiyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kotegawa Chisa
- Ishigakure
- Posts: 435
- Joined: August 31st, 2018, 1:59 am
- Kotegawa Chisa
- Ishigakure
- Posts: 435
- Joined: August 31st, 2018, 1:59 am
Re: [4. Gün - Gündüz Safhası | Kotegawa Chisa] Göl
Toshiyuki-san ve Koshiro-san'ın parşömenleri sırtladığını görmeme rağmen el mühürlerini yapmaya devam ettim... Ne kadar da aptalca, böyle bir durumda parşömenleri yakamayacağımı bilmeme rağmen neden böyle bir şey yaptım ki? Yani onlarla dövüşmek gibi bir niyetim yok, sadece parşömenleri ortadan kaldırmak istiyordum... Neyse, Koshiro-san'ın duvarı yüzünden onlara zarar veremedim. O yüzden yaptığım pekte önemli değil gibi.
Parşömenleri bugün ortadan kaldırmayı başaramadım ama önümüzdeki günlerde nasıl bir yol izleyeceğimi kararlaştırdım. Bundan sonra çeşitli yerlere gidecek ve birer birer parşömenleri ortadan kaldıracağım. Tabii söz konusu kişi ben olduğumdan ötürü beş dakika sonra düşüncelerimin değişmeyeceğinin garantisini veremiyorum.
Jutsumu bitirdikten sonra hızlıca arkama dönerek koşmaya devam edeceğim. Üçlüyle savaşmak gibi bir niyetim olmadığından ötürü onlardan uzaklaşmak mantıklı olan olacak. Her ne kadar Ryoken-san ve Ryu-san gelene kadar bayağı sıkılacak olsam da onlarla olan dövüşümü uzatma gibi bir niyetim yok.
Parşömenleri bugün ortadan kaldırmayı başaramadım ama önümüzdeki günlerde nasıl bir yol izleyeceğimi kararlaştırdım. Bundan sonra çeşitli yerlere gidecek ve birer birer parşömenleri ortadan kaldıracağım. Tabii söz konusu kişi ben olduğumdan ötürü beş dakika sonra düşüncelerimin değişmeyeceğinin garantisini veremiyorum.
Jutsumu bitirdikten sonra hızlıca arkama dönerek koşmaya devam edeceğim. Üçlüyle savaşmak gibi bir niyetim olmadığından ötürü onlardan uzaklaşmak mantıklı olan olacak. Her ne kadar Ryoken-san ve Ryu-san gelene kadar bayağı sıkılacak olsam da onlarla olan dövüşümü uzatma gibi bir niyetim yok.

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [4. Gün - Gündüz Safhası | Kotegawa Chisa] Göl
Buradan devam
viewtopic.php?f=112&t=715&p=7606#p7606

Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.