[5. Gün - Gündüz Safhası | Jin Ryoken - Kotegawa Chisa] Malikane

[Kotegawa Chisa]

Ryoken-san'ın hafızası dün yaşadıklarından ötürü biraz bulanıklaşmış gibi gözüküyor. Öncelikle baygın olan kişi Koshiro-san değil, Rena-chan idi. O da pek baygın sayılmazdı, Ryoken-san'ın Genjutsusunun etkisi altındaydı. Gizli geçitten girdikten sonra Koshiro-san'ı bayıltmıştık. Yani kısacası burayı bildiğimizi zaten biliyorlar. Ryoken-san gibi zeki birisi böyle bir hatayı kesinlikle yapmazdı, acaba dün tam olarak ne yaşadılar?

Her ne kadar Ryoken-san'ın sözlerinde tezatlık olsa dahi mavi takımla karşılaşma ihtimalimizi minimuma indirmek için gizli geçitten geçmek daha mantıklı olacaktır. Bu yüzden onun söylediklerini başımla onaylayarak peşine takıldım. Mümkün olduğunca sessiz bir şekilde girdiğimiz malikanenin içinde herhangi bir farklılık yoktu. Kırmızılığından eser kalmamış olan halı ve moloz parçaları hala yerli yerindeydi.

Biraz daha ilerledikten sonra Ryoken-san ağzını bir kez daha açtı. Arkasını korumamı istediğini söylediğinde onu onaylayarak sırtımı ona verdim. Az önce içeriye girmeden önce gördüğümüz ahırın aralık kapısı içimde büyük bir şüphenin oluşmasına neden oluyor. Malikanenin konumu gereği, girişteki kişiler bizim geldiğimizi, biz onları görmeden önce görebiliyor. Yani mavi takımdan gelmiş kişilerin bizi görüp oraya saklanamaya karar vermiş olması olası. Henüz düşmanımız değiller fakat dostumuz da değiller, dikkatli olmalıyız.

Mavi takımın bizi takip etmesini istemediğimden ötürü girişin birkaç adım uzağında, girişten giren kişiye zarar vermeyecek bir şekilde tavana patlayıcı parşömen yerleştirmeyi düşünüyorum. Arkamızdan birinin geldiğini görürsem direkt olarak parşömeni patlatacak ve tavanın aşağıya çökmesini sağlayacağım. Bina pek sağlam olmadığından ötürü tahmin ettiğimden daha büyük bir hasara neden olabilir fakat arkamızdan bıçaklanmamızdan iyidir.

[GM - Naruto]

Ryoken, sessizce Chisa'nın yanına gelip sözlerini sarfediyor. Aralarında anlaştıktan sonra, Ryoken'in önerdiği şekilde konumlanıyorlar. Chisa, planladığı şekilde patlayıcı parşomeni tavana yerleştirmek adına hafifçe sıçrıyor yukarı doğru, ve nazik bir şekilde işlemi tamamlıyor. Bununla birlikte, patlayıcı parşomen aktifleşmiş oluyor. Chisa, dilediği takdirde bir dakika içinde patlayıcı parşomeni patlatabilecek durumda. Bir dakika içinde patlatmaması halinde, parşomene yeniden dokunup aktifleştirmek zorunda. Devamında, sırtını Ryoken'e veriyor ve takım arkadaşının ilerlemesiyle birlikte kendisi de geri geri birkaç adım atıyor.

Ryoken, kapıyı açarken başını eğiyor o anda. Olabildiğince sessiz olmaya çabalıyor ikili. Kapının açılmasıyla birlikte, geçen gün karşılaştığınız manzarayla karşı karşıya kalıyorsunuz yeniden. Çevrede eski püskü birkaç mobilya, camı kırık bir pencere ve yerde birkaç cam parçası. Herhangi bir tuzak veya dikkat çekici bir şey görmüyorsunuz.

[Jin Ryoken]

Oda boş. Geçen gün gördüğüm manzarayla aynı duruyor. Elimden geldiğince ses yapmamaya çalıştım, başarılı olduğumu düşünüyorum. Şimdi ilerlemek gerekiyor, bu sefer hedefimiz karşı oda olmalı. Ani bir saldırıya karşılık bu sefer Chisa'nın önden gitmesi daha iyi olacak. Tekrardan fısıldadım Chisa'ya doğru. "Bu sefer sen önden, ben arkadan. Karşı odaya gidiyoruz. Tatsu mührümü hazır tutacağım, herhangi bir şeye karşılık." Diyerek rahat olması için sinyali verdim. Tatsu Mührümü yaparak Chisa'ya sırtımı dayayarak devam edeceğim, rakibi sezdiğim anda Shibou no Jutsu kullanacağım.

[Kotegawa Chisa]

Patlayıcı parşömenimi yerleştirmeme rağmen herhangi birisinin arkamızdan gelmiyor oluşu biraz içimi rahatlattı. Her ne kadar sadece yolu kapatması için yerleştirmiş olsam dahi patlamanın yaratacağı yıkım esnasında birilerinin yaralanabileceği ihtimali biraz canımı sıkıyordu. Şimdilik ahır hakkındaki tahminlerim konusunda yanılmış gibi gözüküyorum, umarım yanılmaya devam ederim.

Odaya girdiğimizde geçen gün karşılaştığımız manzaranın birebir aynısıyla karşılaştık. Tabii bu sefer Koshiro-san ve Rena-chan yoktu. Çevreyi biraz inceledikten sonra herhangi bir tuzak olmadığının farkına vardık ve Ryoken-san'ın önerisiyle birlikte diğer odaya doğru harekete geçtik. Bu sefer önde olan kişi ben, arkada olan kişi ise o olacaktı. Dar alanlarda dövüşmektense geniş alanlarda dövüşmeyi tercih ederim fakat yapabileceğimiz bir şey yok, şimdilik ilerlemeye devam etmeliyiz.

Ryoken-san'a dönerek "Girdiğimiz girişten birilerinin girdiğini görürsen bana seslen. Ama direkt gördüğün gibi söylemen gerekiyor yoksa kötü bir şeyler olabilir." dedim. Ryoken-san bana haber verdiği gibi parşömeni patlatmayı planlıyorum.

Ağır adımlarla birlikte kapıya doğru yaklaşacak ve hızlı bir şekilde kapıyı açarak içeriye gireceğim. Kimseyle karşılaşacağımızı düşünmüyorum ve umarım bu düşüncemde haklıyımdır.

[GM - Naruto]

Bu kez Chisa ileri doğru, ona sırtını dayamış olan Ryoken geri geri adım atarak ilerlemeye başlıyorlar ve ilk girdikleri odadan çıkıyorlar. Birkaç adım sonra koridora ulaştıklarında, Chisa önlerindeki kapalı kapıya uzanıyor ve kulbunu çevirerek açıyor kapıyı. Ahşap kapı hafifçe gıcırdıyor, ancak bu ses siz veya odada biri varsa o kişi harici kimsenin duyabileceği kadar gürültülü değil. Kapıyı temkinli bir şekilde itiyor Chisa, karşısında eski püskü mutfak tarzı bir yer buluyor. Duvar kenarında sabitlenmiş bankolar, eski ve çalışıyor gibi görünmeyen bir ocak, musluğu kırılmış ve orada değilmiş gibi görünen bir lavabo. Kapakları açık ve içi tamamen boş görünen birkaç küçük dolap, sağda solda çevreye saçılmış eski birkaç kap kacak. Anlamlı herhangi bir şey var gibi görünmüyor.

En çok dikkatinizi çeken şey, bu odada da bir pencere olduğunu görmeniz. Ancak bu pencere, az önce girdiğiniz odanın aksine kapının tam karşısında değil, sol duvarda yer almakta. Pencerenin perdeleri yok. Avlu benzeri bir yer görebiliyor Chisa pencerenin dışında. Avlunun tamamı yabani otlarla kaplı gibi, uzun süredir bakım yapılmamış gibi görünüyor. Avlunun orta kısmında bir çeşit süs havuzu seçebiliyor Chisa.

[Kotegawa Chisa]

Öğleden sonra 3-4-5 gibi yazmış olurum.

Edit: Şu an saat 11.13 internetim yok. Kablonet kullanıyorum kapının önünü kazmışlar. Tahminimce o ara kablolara zarar geldi o yüzden internetim yok. Gelince direkt yazıcam.

Edit 2: Gelmedi ama yarın öğlen gelcekmiş. Yarın akşam işten gelince yazıcam.

[Jin Ryoken]

Boş odadan çıkıp geriye doğru adımlamaya başladığımızda, aslında bu işin erkenden bitmesini istiyordum. Bir an önce onlarla karşılaşıp onları gafil avlamak iyi olabilirdi. Lakin yine boş bir odaya denk geldik. Arkam dönükte olsa Chisa'nın bir eyleme geçmemesi, herhangi bir karşı eylem görmemiş olmam bana bunu düşündürttü. Bende arkamı döndüğümde, odayı inceleme fırsatı buldum. Bu odada da bir pencere vardı. Ancak önceki odadan farklı bir konumda duruyordu. Lakin şimdilik bu boş odadan Chisa'nın aklına bir şey gelmediyse çıkmalıyız. "Chisa, bir planın yoksa diğer odaya geçelim. Orda da yoklarsa yapacaklarımızı düşünürüz." Dedim fısıldayarak. Gelmeyi kabul ederse öbür odaya gideceğim. "Bu sefer taktiğimizi değiştirelim. O odadan çıkma ihtimalleri var. Katanam olmadığı için, önden senin gitmen iyi olur. Arkada Genjutsu atmak için bekliyor olacağım. Sana iyi bir destek olacak." diyerek ekledim fısıldamama.

[Kotegawa Chisa]

Eve anca gelebildim ama yarın işe gitmiyorum. 12-1 gibi yazmış olurum beklettiğim için herkesten özür dilerim. Bundan sonra günde 1 tur Ayberk geri dönüyo.

[Kotegawa Chisa]

Boş odadan çıkıp, boş odaya girdik fakat önemli değil. Malikanenin içerisinde dolaşmaya devam ettiğimiz sürece birileriyle karşılaşacağımıza eminim. İçinde bulunduğumuz durumda dikkat etmemiz gereken şey tuzağa düşmemek olacak. Bizim her hareketimizi izliyor olabilecekleri bir ortamda bulunuyor. Tavanda bulunan ufak bir delik veya çıkardığımız sesler sayesinde kolaylıkla yerimizi tayin edebilirler. Malikaneye ilk geldiğimizde ahır da dikkatimi çekmişti, sarı takım veya mavi takım orada saklanıp bizi izlemiş olabilir. Bu yüzden arkamızdan gelebilecek bir mavi takıma karşı da hazırlıklı olmalıyız.

Odaya girdikten sonra hızlıca etrafımı yokladım, yıllardır kullanılmayan, antika sayılabilecek bir mutfakla karşılaştım. Odanın ötesinde, pencere vasıtasıyla gördüğümüz bir avlu vardı. Tuzak kurmaya oldukça müsait olduğundan ötürü burayı es geçmek istiyorum açıkçası. Fakat açmadığımız üçüncü kapı büyük ihtimalle bizi buraya yönlendirecek.

Pür dikkat çevremi izlerken Ryoken-san'ın kısık sesini işittim. Söylediklerini başımla onayladıktan sonra Ryoken-san'a dayanarak planına uygun bir şekilde harekete geçtim.

[GM - Naruto]

Chisa: Girdiğiniz ikinci odayı çok kısa bir şekilde inceledikten sonra, gözün odadaki yegane pencereye ve dışına takılıyor. Avlu gibi görünen bu yerde dikkatini çeken çok ekstra bir şey görmediğin için, Ryoken'in söylediklerini dinleyip harekete geçmek üzere hazırlanıyorsun. Geriye doğru adımını attığın ilk anda, avlunun dışında hafif bir hareketlilik görür gibi oluyorsun ve istemsizce duruyorsun. Pencereden dışarıyı görebildiğin kadarıyla, sol tarafta bir kapı açılıyor. Kapı diğer yöne doğru açıldığı için, kapıdan kimin girdiğini dirket olarak görebiliyorsun. Uzun saçlı, sarışın bir shinobi. Sağ alt dudağından aşağı doğru uzanan minik zincirli bir aksesuarı mevcut. Tanıyorsun bu shinobiyi, köydaşın Sekino Teijo. Sen onu farkettiğin an, o da kafasını sana çevirip bakıyor. Göz göze geliyorsunuz.

Ryoken: Chisa'ya sözlerini ettikten hemen sonra, seni takip edeceğini bilerek bir adım atıyorsun. Ancak Chisa'nın seni takip etmediğini hissediyorsun ilk adımından sonra. Merakla kafanı çevirdiğinde, Chisa'nın pencerenin dışına doğru baktığını görüyorsun. Konumun gereği, sen de pencerenin dışını görebilsen de Chisa'nın baktığı yeri ve neye baktığını göremiyorsun.