[5. Gün - Gündüz Safhası | Jin Ryoken - Kotegawa Chisa] Malikane

[GM - Naruto]

!	Message from: GM - Naruto
	Kotegawa Chisa ve Jin Ryoken ilk pasiflik uyarılarını almışlardır.

[Jin Ryoken]

Akşama yazmış olacağım.

[Jin Ryoken]

Chisa'yla anlaştıktan hemen sonra adım atmaya kalktığımda, arkamdan gelmediğini fark ettim. Şimdiye kadar söylediğim şeylere ayak uydurmasından sonra, hızla arkamı döndüm neden gelmediğini görmek için. Chisa'nın pencereden bir yere baktığını görebiliyordum ancak neye baktığını göremiyordum. Sessiz adımlarla yanına ilerlemeye başladım, "Neye bakıyorsun?" diyerek sorumu yönelttikten sonra. Bu evin içerisinde son odaya girmemiz gerekiyordu artık ancak nereye baktığını da bilmem gerek.

[Kotegawa Chisa]

Yazıyorum 15-20 dakikaya

[Kotegawa Chisa]

Mutfaktan çıkmaya hazırlanıyor olmama rağmen bakışlarımı pencerede tutmaya devam ettim. Bir tehlikeyle karşılaşabileceğimizi bildiğimden ötürü bütün duyu organlarımla çevremi analiz ediyordum. Bir baykuş misali kulaklarımı dört yandan gelecek seslere açmış tepki vermeyi bekliyordum. Lakin 'tehlikeyi' yakalayan organım kulaklarım yerine gözlerim oldu. Görüş açımın en sol kısmında kalan kapının açılmasıyla birlikte suratımı ciddi bir ifade kapladı. Kapıdan çıkan kişinin Teijo-san olduğunu gördüğümde suratımdaki gergin ifade yerini kocaman bir gülümsemeye bıraktı. Teijo-san'ı her ne kadar pek fazla tanımıyor olsam dahi köyümden biriyle karşılaşmak beni mutlu etmişti açıkçası.

Teijo-san'ın gözlerinin içerisine bakarken sol elimin işaret parmağını dudaklarımın üstüne yerleştirdim. Sessiz olmasını istediğimi belirten bu hareketten sonra sağ elimi kaldırarak onu yanımıza çağırmak için bir harekette bulundum. Bu sırada Ryoken-san sessizce bana yaklaşarak neye baktığımı sordu. Kocaman bir gülümsemeyle dolu olan suratımı omzumun üstünden arkaya çevirerek bakışlarımı Ryoken-san'a doğrulttum. "Mavi takım."

Not: Öncelikle yazmadığım için beklettiğim herkesten özür diliyorum. 3-4 gündür taşınma işleriyle uğraştığımdan ötürü eve geç geliyorum, geldiğimde de hiç rp yazasım gelmedi açıkçası. Yatakta boş boş takılıp müzik dinledim sonra da uyudum. 10-15 dakikalık bi işe üşendim. Yazmam gerekirdi, sonuçta o kadar insanı bekletiyoruz. Neredeyse bir aydır konu açık ve 4. sayfadayız. Bu 4 sayfanın da bir çoğu pasiflik mesajı. Bi nevi bütün siteyi bekletiyoruz. Her ne kadar bir şeyler yaşıyor olsakta bu kadar pasiflik yapmamamız gerekirdi. Bunu genel mesaj olarak yazıyorum, hem Canberk için, hem konumuza bakan adminler için, hem de konular görünür olduktan sonra bakacak arkadaşlar için. O yüzden herkesten bir kez daha özür dilerim.

[GM - Naruto]

Buradan devam viewtopic.php?f=115&t=730

[GM - Naruto]

viewtopic.php?f=115&t=730&p=8141#p8141 Bu mesajdan itibaren devam ediyoruz;

---

Chisa, Ryoken'e duvarın aşağısına, zemine düşmüş olan parşomeni gösteriyor ve ikili parşomeni ayrıntılı bir şekilde incelemek üzere aşağı iniyorlar. Parşomenden geriye tütmekte olan bir kağıt garabeti kalmış durumda. Aktif olarak yanmıyor ancak çevresine dağılmış olan minik kağıt parçalarının esen hafif rüzgarla ara ara harladığını ve duman çıkardığını görebiliyorsunuz. Parşomenin %80-85'lik bir kısmı tamamen küle dönüşmüş. Küllerin arasından kırılmış ve erimiş olan, muhtemelen parşomenin kapalı kalmasını sağlayan balmumunun lekelerini görebiliyorsunuz. Kağıtların hala okunabilen minik kısımlarında birkaç yarım yamalak fuuinjutsu mührü seçiyor gözleriniz. Ancak ne anlam ifade ettiklerini çözemiyorsunuz. Bununla birlikte, incelemenizin sürdüğü esnada bu sözkonusu mühürler de yavaş yavaş yok oluyorlar. Geriye kalan parçalar standart kağıttan farksız hale geliyorlar. Parşomen kullanılamayacak duruma çoktan gelmiş.

Chisa, başka bir parşomen arayışına girmek üzere az önce tepesinde olduğu duvara sıçrıyor. Ryoken de inceledikleri parşomenden herhangi bir fayda göremeyeceklerini farkettiği için Chisa'nın peşine düşüyor. Çatıyla hiç uğraşmadan avluya geri iniyor ikili. Bir süredir burada olmalarından mütevellit malikanenin yapısı hakkında aşağı yukarı fikir sahibiler. Bu sebeple ne yapacaklarını bildikleri için önce avluyu arıyorlar bir süre. Her yeri kaplamış yabani otları, ağaçların diplerini ve dallarını, ortada konumlanmış ve yosunlarla kaplı süs havuzunu ayrıntılı bir şekilde inceliyorlar. Parşomene dair herhangi bir iz yok. Bununla birlikte Sarı Takım'dan da bir işaret gelmiyor. Avlunun tamamen temiz olduğuna emin olduktan sonra avlu kapısından içeri girip ön kapının açıldığı geniş giriş salonuna ulaşıyorlar. Malikaneye giriş için tercih ettikleri yıkılmış kanadı aşağı yukarı bildikleri için her ikisi de Teijo'nun incelemiş olduğunu söylediği diğer kanada ilerliyorlar inceleme yapmak üzere.

Bu koridorda ilk girdikleri koridora benzer şekilde karşılıklı kapılar mevcut. Solda iki kapı, sağda iki kapı, karşıda ise bir kapı daha bulunmakta. Soldaki ve sağdaki ilk kapı açık.

İkili, malikaneyi ayrıntılı bir şekilde arıyorlar. Tüm odaları, herhangi bir gizli geçite açılabilecek her ayrıntıyı tarıyorlar. Odalar, kendilerinin girdiği kısımdaki koridordaki odalardan farksız. Eski püskü, uzun süredir kullanılmıyor gibi görünen mobilyalar ve eşyalar. Kullanmaya değer herhangi bir şey bulamıyorlar. Odalarda muhtemelen birilerinin uyuduğunu farkedebiliyorlar minik kalıntılardan. Dağıtılıp toplanmamış bir yatak, diğerlerine göre nispeten daha az tozlu bir masa gibi ince ayrıntılar anlatıyor onlara bu detayları.

Saatler ilerliyor arayış esnasında. Malikane sınırları içerisinde ikinci bir parşomen olmadığına emin oluyor ikili bu arayışları sayesinde. Sınavın kuralları oldukça net olduğu için, Sarı Takım'ın üsten ayrılırken parşomenlerini yanlarına almış olamayacaklarını biliyorlar. Üste yalnızca bir parşomen olması işi asıl tuhaf hale getiren şey. Dün kendilerinden iki parşomen çalındığını biliyorlar. Bu iki parşomeni de Sarı Takım'ın ele geçirdiğini de biliyorlar. Ancak yalnızca -Chisa tarafından kullanılamaz hale getirilen- bir parşomen bulmuş durumdalar.

Ryoken, yüksek analitik kapasitesi sayesinde neyle karşı karşıya olduklarına dair fikir yürütmeye başlıyor. Dördüncü gün iki parşomen var, beşinci gün ise yalnızca bir parşomen. Muhtemelen parşomenler Turuncu Takım Üssü'nden çalındıktan sonra bir noktada el değiştirmiş olmalı.

İlk ihtimal, 4. Günde Sarı Takım'ın Turuncu Takım Üssü'nden ele geçirdikleri iki parşomenden birini yolda kaybetmiş olmaları. Ancak bu oldukça düşük bir ihtimal. Zira alan çok büyük ve yolda birileriyle karşılaşmış olma ihtimalleri yoka yakın.

İkinci ihtimal, parşomenlerden birinin 4. Gün gecesinde bir şekilde el değiştirmiş olması.

Üçüncü ihtimal, parşomenin 5. Gün sabahı siz henüz Malikane'ye ulaşmadan bir şekilde kaybedilmiş olması. Bu da oldukça düşük bir ihtimal, üsler arasındaki mesafe oldukça uzun olduğu için herhangi bir takımın erken bir saatte ulaşıp parşomeni alıp gitmesi çok da mümkün görünmüyor.

Dördüncü ihtimal ise siz Malikane'deyken son parşomenin oradan bir şekilde kaçırılması.

İkinci ve dördüncü ihtimaller bu çıkarımdaki en makul olasılıklar gibi görünmekte.

Chisa ikinci parşomene ne olduğuyla alakalı herhangi bir fikir yürütemiyor. Düşünceli bir şekilde kafasını kaşıyor. Ryoken ise az önce düşündüğü tüm ihtimallerin teker teker üzerinden geçerken eliyle çenesini kaşımakta. Giriş salonundasınız.

Off Topic

Pasiflik sınırı 24 saattir.

Araştırmalarının sonucunda Turuncu Takım Malikane'nin yapısı hakkıda ayrıntılı bir fikre sahip. Temsili görünüm;

[Jin Ryoken]

Parşömeni incelemek için Chisa-chan'ın gösterdiği yere indim. Bir umutla, belki patlama bu kadar büyük bir etki yaratmamıştır diye düşündüm ancak nafile. Parşömen geçersiz sayılacak bir konuma gelmiş bile. Parşömenin okunan minik kısımlarından Fuuinjutsu mühürlerini görebiliyordum. Yapabileceğimiz bir şey yok, bir parşömenin eksilmesine sebep olduk. Belki onun yanında olsaydım alıp kaçabilirdim, ancak Teijo-san ile boş yere ahırı aramakla meşguldüm. Keşke Chisa-chan ile gitseydim desem dahi bunlar artık boş düşünceler. Diğer parşömeni aramamız en mantıklısı.

Çatı yerine direkt avluya girerek parşömeni aramaya başladık. Sarı Takım'da ortada yok, parşömende. Elimizdeki tek parşömen artık yanmış kağıtlardan ibaret. Avluyu aramayı bitirdikten sonra giriş salonunu aramaya başladık. Sonrasında ise diğer odaları, gizli geçit olabilecek her yeri aramaya başladık. Ancak ortada parşömene dair hiçbir şey yoktu. Saatler geçerken, kafamda sadece fikirler oluşuyordu. Onlar bizden iki parşömen çalmışlardı ve şimdi sadece bir adet parşömene sahiptik. Daha doğrusu, sahip olabilirdik.

Parşömenler, buraya geldikten sonra bir şekilde el değiştirmiş olmalı. Yolda düşmüş olmalı ihtimali imkansıza yakın. İkinci ihtimal, 4. Gün gecesinde bir şekilde el değiştiriyor. Gece vakti onları yolda yakalayan birileri olabilir. Onlarda üslerine döneceklerken, ani bir saldırıyla almış olabilirler. Üçüncü ihtimalde ise sabah vakitlerinde parşömenin alınmış olması. Ancak üsler arası mesafe oldukça uzak olduğu için erken saatte alıp gitmek çok akla uymuyor. Dördüncü ihtimalde, biz malikanedeyken parşömenin buradan götürülmesi. Yani görmediğimiz birinin, onu alıp götürmüş olması diğer bir ihtimal.

"Saatler geçti. Parşömene dair bir şey bulamayacağız. Tahminimce ya bizden aldıkları gece parşömeni birisine kaptırdılar, ya da biz buradayken onu götüren birileri oldu. Teijo-san'ın bahsettiği takım arkadaşını hiç görmedik, sonradan Kurosawa-san olduğunu söyleyen takım arkadaşı görünümlü shinobi geldi. Eğer o gerçekten Kurosawa-san ise, Teijo-san'ın takım arkadaşı onu alıp götürmüş olabilir. Bizden daha önce buradaydı. Emin değilim, ancak burada olmadığı kesin. Diğeri de artık geçersiz olduğuna göre, sanırım durmak için sebebimiz yok."

Dedim sakince. Teijo-san'ın takım arkadaşı biz buradayken alıp götürmüş olabilir veya Sarı Takım bir şekilde kaçırmış olabilir. Artık bir önemi kalmadı.

[Kotegawa Chisa]

Ryoken-san'ın suratını gördüğümde biraz pişmanlık hissetmediğimi söylersem yalan söylemiş olurum. Sınırlı sayıdaki arkadaşlarımdan birisi sadece bir gün önce parşömeni elde etmek istediğini belirtmesine rağmen onu yüzüstü bıraktım. Her ne kadar oldukça şüpheli bir durumun içerisinde kalmış olsam da arkadaşımın hislerini düşünerek parşömeni patlatmamayı tercih etmeliydim. Yaralanma riskini almalı ve parşömene doğru hamle yapmalıydım.

Avluda parşömene bakınmayı bitirdikten sonra saatlerce sürecek olan arama işimize başladık lakin ne kadar ararsak arayalım ne sarı takımdan, ne de parşömenden bir iz bulamadık. Açıkçası aklıma bir fikir de gelmiyordu. Her şey çok garipti aslında. Başıboş bırakılmış bir parşömen, nerede olduğu belirsiz sarı takım... Bilmiyorum, aklıma komplo teorisi olmayan, mantıklı açıklaması olan bir fikir gelmiyor.

Çevremdeki nesneleri incelerken düşünceye daldığım esnada Ryoken-san konuşmaya başladı. Hızlıca derin düşüncelerimden sıyrılarak odağımı ona yönelttim. O konuşmaya devam ettikçe başımı onaylarcasına salladım. Konuşmasını bitirdikten sonra da "Ama garip değil mi? Söylediğin gibi dün gece birisi parşömeni almayı başarmışsa ikinci parşömenin üstte ne işi vardı? Hadi diyelim birisini alıp kaçmayı başardı, o halde sarı takıma ne oldu? Üstte bir parşömeni bırakıp gidecek kadar ağır ne yaşamış olabilirler? İkinci fikrin de aynı soruyu önümüze çıkarıyor. İki parşömeni neden sahipsiz bir şekilde üstlerinde bırakıp ayrılsınlar ki?" Kısa bir bekleme ve düşünme sürecinin ardından da Ryoken-san'a dönerek "Neyse, bunu yolda tartışabiliriz. Burada bakınacak bir şey kalmadı, gidelim." dedim.

[GM - Naruto]

Aranızdaki konuşmalar sonlandıktan sonra, Malikane'den ayrılıp kendi üssünüze dönmek konusunda fikir birliğine varmış oluyorsunuz. Son kez kısaca çevreyi kolaçan ettikten sonra ikinci parşomenin bu üste olmadığına yeniden emin oluyor ve kendi üssünüze dönmek üzere yola koyuluyorsunuz.

-Konu Sonu