Yutkunamadı. Savaşıyordu, dövüşüyordu sadece... Herkes dövüşüyordu. Sınavın doğası gereği, vahşice, bazen adaletsizce. Karşılaştığı manzara karşısında donup kalmadı elbet. İlk defa birine bu kadar ağır yara vermemişti. Daha önce can da almıştı. Lakin bu durum karşısında hissettikleri, hala yutkunmasını engelliyordu. Elindeki kunaiyi koydu tekrar cübbesine. Ardından kafasını çevirdi. Usagi ve çocuk oldukça yakındı. Usagi'nin üstün geleceği barizdi. Bu durum artık kazanmaktan veya kaybetmekten ötedeydi. Kazanmıştı, ama kaybetmiş gibi hissediyordu. Alnı boncuk boncuk terlerle doldu.
Hala yutkunamıyordu.
"Usagi, dur!" dedi. Usagi'nin de devam etmesi halinde daha fazla hasar vereceklerdi onlara, bundan emindi. Lakin artık bu durum sınavın sınırlarını aşıyordu. İyi niyet, hırs, yetenek gösterisi.. Hayır hiç biri değil! Gece vakti shinobi köpekler tarafından az kalsın yakalanacak olmaları, karnının kesilmesi, Butsuo'dan yediği yumruk! Hiç biri bu kadar telaşa düşürmedi Ringo'yu. Çocuğu kafasından tuttu. Şu an yaranın açtığı delik, vücudunun arka tarafından devam etmekteydi ve çocuğun kanaması tüm hızıyla yeri doldurmaktaydı. Hareketsizdi. Bilincini ya yitirdi, ya da yitirmek üzere. Böyle devam ederse...
"Hey sen... Buraya gel." seslendi sarışın çocuğa telaşla. Hala gardını indirmemişti. Dili dolanmıyordu birbirine. Fakat üşüyordu. Fiziksel olarak değil belki, ama kafası zonkluyordu stresten. Sunalı çocuğun hala bir şansı olabilirdi. Ona bu şansı vermeliydi. Zaru'nun sözleri geldi aklına. Büyük köylerin shinobileri onlar gibi değildi. Onlara göre her şey güllük gülistanlıktı. Ringo, savaşı yeni vermiş bir köyün shinobisiydi. Bu manzara karşısında oturup ağlamazdı. Ancak mantığı ve vicdanı, ona hala yutkunma şansı tanımıyordu. Tıp konusunda aldığı eğitim aşırı temeldi. Bir yaraya nasıl ilk yardım yapacağını biliyordu fakat çocuğun yarası, normal bir yara olmaktan çok uzaktı.
"Gin-chan! Medikal çantaları getir, ikisini de." dedi yukarı dahi bakmadan. Çocuğu kaldırıp en azından üst bedenini dikleştirecekti. Bunun ona hiç bir faydası yok. Sadece bu pozisyonda daha fazla kan kaybedecekti. Daha iyi olacağına kanaat getirirse çocuğun bedenini yüzüstü de çevirebilirdi. Hatta burada çocuğu tedavi etseler dahi bu sadece basit bir ilk yardım olacak. Çok kötü yaralamıştı onu. Bir şey yapmalıydı. Hala gardını indirmemişti. Bir gözüyle sarışın çocuğu kesmeye devam ediyordu. Fakat şu an için, odağı zincirli shinobideydi. Korkuyordu. Korkunun bedenini sardığını hissediyordu. İnce bir korku bu, belki de bir tereddüt. Elini çocuğun boğazına götürdü. Nabzının ne durumda olduğunu kontrol edecekti. "Sunalı... Kendine gel. Uyan." dedi usulca. Parmakları yavaşça ilerliyordu halen çocuğun boğazına. Sarışın elemanın, hatta diğer kızın tıp yeteneklerinin ondan daha iyi olması için dua etmeliydi. Hatta medikal alanda bir kaç şey biliyor olmaları bile şu an işine yarardı.
Sarışın çocuğun yanına geleceğini tahmin ediyordu. Durum analizinin kendisinden iyi olduğunu tahmin ediyordu. Elbet insan sarrafı değildi fakat burada arkadaşının hayatı söz konusu iken artık bu dövüşün sona ereceğini ve istilanın duracağını düşünüyordu. Tüm bunlar olurken, sarışından gelecek bir hamleye dikkat kesilecekti. Bir şey denemesi durumunda kendini geriye fırlatıp, Usagi'nin araya girecek olmasına bel bağlıyordu. Fakat bunun olmasına haklı olarak ihtimal vermiyordu henüz. Vicdanlı biri hiç bir zaman olmadı. İyi biri de sayılmazdı tam olarak. Bir shinobi, bir silah, keskin bir kılıçtı. Hayatını hep buna göre yaşadı. Lakin çocuğun hala bir şansı varsa, hala yitip gitmesine biraz olsun varsa; bir şekilde telafi etmeye uğraşacaktı.
Shinobi, attığı her adımın ağırlığını üzerinde taşımalıydı.
Buraya gelmeleri, devasa bir golem ile tüm üssü yıkmaları, Suta'ya zarar vermeleri gibi bir çok örnek sayabilirdi attıkları adımlar için. Pes etmediler. Ya da konuşarak anlaşmaya çalışmadılar. Sınavın ölümcül olması ve kimsenin müdahale etmeyecek olmasını da hesaba katarsa, tamamen suçlu görmüyordu kendisini. Çocuğun başına bir şey gelmesi durumunda kendisini belki bir süre kötü hissederdi. Bunu belli etmezdi dışarıya ancak içinde bir karartı belirirdi kısa süre de olsa. Lakin sonrasında hayatına devam edebileceğinden emindi. Kendi hayatı da, bir çok shinobinin hayatı gibi kısa sürecekti zira. Ancak bu, insanlığını hepten yitirmiş bir canavar olmamak için vereceği çabaydı. Ringo'ya göre savaş çoktan bitmişti. Elini hala götürüyordu çocuğun boynuna. Ürkek elleri bu yolu gitmemek için direniyor olsa gerek. Nabzının zayıf olacağını tahmin ediyordu. Ancak yine de hissetmek istiyordu.
"Kanamaya tampon yapalım birlikte. Tek başıma yapamam. Bu hızla kan kaybetmeye devam ederse daha kötü olacak. Hadi."
Bu kelimeleri sarfederdi herhalde. Hala çocuğun yaşadığına kanaat getirirse. Sarışın çocuğa başka ne söyleyeceğini bilmiyordu. Böyle garip bir durumda konuşma yapmak zorunda kalmamıştı. Ne derece arkadaş, ne derece iyi olduklarını da bilmiyordu. Önünde yatan çocuğun Ryoken, Usagi ya da Butsuo olduğunu düşündü bir anlık. Yoldaşını bu halde görmenin acısının yüreğinin en ücra çatlaklarından girip, tüm hücrelerini kavurduğunu hissetti o an. Ne diyebilirdi ki? Bir şey diyecek durumda değildi.
Zaten durum ortadaydı. Onunla konuşup daha beter hale getirmemeye karar verdi. Yapılacak olan neyse, onu yapacaktı. Artık yutkunabilirdi.
Kita Usagi wrote:Usagi hamlesine hazırlandığı sırada, önce çocuğun aceleci bir ifadeyle dur işaretini görmüş ve yakaladığı açığa sevinerek devamını getirmek istemişti. Sonrasında ise Ringo'nun olduğundan emin olduğu sesin, durmasını istediğini işitti. Savaş postürünü bozmadı ve soğuk akımları kapatmadı. Lakin saldırısını iptal etmişti. Kafasını çevirdi ve yere baktı. Sarışın çocuktan gözünü bir an olsun ayırmadan ne yapacağını bekledi. Çocuğun olası ters bir hareketinde üzerine gitmekten çekinmeyecekti ve suratına yumrukları indirecekti. Fakat Ringo'nun boş yere durmasını istediğini düşünmüyordu. Ringo'nun dövüştüğü çocuğun ağır yaralanmış olabileceğini düşündü. Bu durum her ikisinin de şu an durmasını açıklıyordu ona. Gardını indirmeden çocuğa ve Ringo'ya doğru bir kaç adım alıp durumu inceleyecekti. Sunalılara en ufak bir sempati beslemiyordu. O çocuğun verdiği yara oldukça canını acıtmıştı. Ama en acısı da Sutaya yaptığı beleşçi saldırıydı. Yine de yardım edebileceği bir şey varsa, en azından ondan bir şey istenirse elinden geleni yapabilirdi. Eğer yapabileceğine, mümkün olduğuna kanaat getirirse; Kristal Sargı yeteneğini çocuğun üzerinde kullanmayı deneyebilirdi.