Turuncu Takım - Gün Sonu
- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts: 421
- Joined: August 31st, 2018, 5:11 am
Re: Turuncu Takım - Gün Sonu
Chisa'nın öpüşme ve özür dileme merasimi devam ederken hala üssümüzde oluşan bu görüntüden gözlerimi almakta zorluk çekiyordum. Öfke güçlü olduğu gibi, hassas bir his. Herkesin anlayabileceği bir his değil. Bu hassaslığı hissetmek ve onu yaşamak farklı bir durum. Elimden parşömenlerin gitmesine öfkelenmiyorum, parşömenler umurumda bile değil. Bizim olana el sürmeleri, işte işledikleri günah bu. Derin bir nefes aldım, şimdilik kendimi saklamam gerektiğini biliyorum. Hislerimi içimde tutmanın zamanı olduğunun farkındayım, öfkemi salabileceğim yer sarı takımın önü olmalı. Chisa özür faslını bitirip asıl konuşmaya geçtiğinde dikkatle onu dinlemeye başladım. Bir plan oluşturmamız gerektiğinin farkındaydım. Eğer iyi bir planı varsa kesinlikle uygulamaya geçmeliydik. Chisa'nın yaptığı çıkarımlar oldukça akıllıcaydı.
Chisa'nın kılıcını gösterdiği kısma kadar iyi bir şekilde dinledim. Bir takımda en zayıf halka kadar güçlü olabiliriz ancak. Aynı zamanda bu güçsüzlüğe izin vermem mümkün değil. Chisa'nın potansiyeli gerçekten yüksek ve bu potansiyelin yok olması, takımımızın düşük bir hale gelmesine sebep olur. Katanamı çıkarttım, ardından Chisa'ya doğru uzattım. "Farklı ruhlar tanımak iyidir." dedim önceki günlerde konuştuğumuz konuya ithafen. Katanamı uzattıktan sonra konuşmaya devam ettim. "İkiye bir dağılmak mantıklı. Ben Chisa ile birlikte Sarı Takıma gidebilirim. Ryu-san, aramızda en iyi gizlenebilen sensin, Butsuo-san'ların ya da Ringo-san'ların üssüne senin gitmen daha mantıklı olacaktır. Ama isterseniz bende gidebilirim tabii." dedim konu hakkında Ryu'nun fikrini de alabilmek için.
Chisa'nın kılıcını gösterdiği kısma kadar iyi bir şekilde dinledim. Bir takımda en zayıf halka kadar güçlü olabiliriz ancak. Aynı zamanda bu güçsüzlüğe izin vermem mümkün değil. Chisa'nın potansiyeli gerçekten yüksek ve bu potansiyelin yok olması, takımımızın düşük bir hale gelmesine sebep olur. Katanamı çıkarttım, ardından Chisa'ya doğru uzattım. "Farklı ruhlar tanımak iyidir." dedim önceki günlerde konuştuğumuz konuya ithafen. Katanamı uzattıktan sonra konuşmaya devam ettim. "İkiye bir dağılmak mantıklı. Ben Chisa ile birlikte Sarı Takıma gidebilirim. Ryu-san, aramızda en iyi gizlenebilen sensin, Butsuo-san'ların ya da Ringo-san'ların üssüne senin gitmen daha mantıklı olacaktır. Ama isterseniz bende gidebilirim tabii." dedim konu hakkında Ryu'nun fikrini de alabilmek için.

► Show Spoiler
Re: Turuncu Takım - Gün Sonu
Chisa'nın sözlerini, sıkkın bir ifadeyle dinledim. Ardından hafif bir iç geçirdim. Kendi kendime düşündüğüm bu anlarda, aklımdan geçen tek şey kendimi küçümserken İshichou-sama'nın karşısında tam olarak böyle mi göründüğümdü. Hafif bir iç daha bir diğerini takip ederken, bu tamamıyla kendimeydi.
"Yanlış anladın Chisa-san." diyerek söze girdim oldukça ciddi bir şekilde. "Yalnız bir hayatım olduğu için, birileri tarafından öpülmek veya sevilmek pek alışık olduğum şeyler değil. Davranışım bundan ibaretti, ten rengin ya da seni yaratık olarak gördüğüm için değil." diyerek sonlandırdım konuşmamı, bu konuyu çabucak kapatmak istercesine. Akabinde dikkatimi, diğer herkes gibi yarın olacaklara verdim.
Chisa-san mantıklı bir bakış açısı ile olaylara bakıyordu. Ona hak verircesine kafamı sallarken, sonrasında söze giren Ryoken'in de benzer bir fikirde olduğunu görünce kabul edercesine kafamı salladım ben de. "Güzel bir plan, ve haklısın Ryoken." dedim hızlıca. "Butsuo-san'ın takımında geride kalanla ben ilgilenirim. Ama bu davranışımız, bize çokça düşman kazanacak. Şu ilk günlerde, diskalifye etme mevzusunu hatırlıyor musunuz?" diyerek devam ettim. "Bence, sarı takım ve yeşil takımı diskalifye edelim. Mor takımı ziyaret ettiğim gece, sunalı jouninler gerçekten de devriye geziyordu. Palavra bir kural değil yani. Ben geride kalanı diskalifye ederken, siz de orayı halledin." diyerek sonlandırdım konuşmamı.
"Yanlış anladın Chisa-san." diyerek söze girdim oldukça ciddi bir şekilde. "Yalnız bir hayatım olduğu için, birileri tarafından öpülmek veya sevilmek pek alışık olduğum şeyler değil. Davranışım bundan ibaretti, ten rengin ya da seni yaratık olarak gördüğüm için değil." diyerek sonlandırdım konuşmamı, bu konuyu çabucak kapatmak istercesine. Akabinde dikkatimi, diğer herkes gibi yarın olacaklara verdim.
Chisa-san mantıklı bir bakış açısı ile olaylara bakıyordu. Ona hak verircesine kafamı sallarken, sonrasında söze giren Ryoken'in de benzer bir fikirde olduğunu görünce kabul edercesine kafamı salladım ben de. "Güzel bir plan, ve haklısın Ryoken." dedim hızlıca. "Butsuo-san'ın takımında geride kalanla ben ilgilenirim. Ama bu davranışımız, bize çokça düşman kazanacak. Şu ilk günlerde, diskalifye etme mevzusunu hatırlıyor musunuz?" diyerek devam ettim. "Bence, sarı takım ve yeşil takımı diskalifye edelim. Mor takımı ziyaret ettiğim gece, sunalı jouninler gerçekten de devriye geziyordu. Palavra bir kural değil yani. Ben geride kalanı diskalifye ederken, siz de orayı halledin." diyerek sonlandırdım konuşmamı.

I'm Kita Usagi's bitch.
- Kotegawa Chisa
- Ishigakure
- Posts: 435
- Joined: August 31st, 2018, 1:59 am
Re: Turuncu Takım - Gün Sonu
Ryu-san'ın bana sinirli olmadığını anladığımda yüreğime su serpildi. Sonrasında bize kalbini açtığını gördüğümde ise birazcık şaşırdım. Bunca zamandır gözümde Pandora'nın Kutusu kadar gizemli olan Ryu-san'ın yalnız bir insan olduğunu söylemesi falan bizden nefret etmediğini gösteriyor. Sonuçta nefret ettiğiniz birisine özel hayatınızla alakalı bir şeyler söylemezsiniz değil mi? Hehehehe~~ Eğer hakkımdaki düşünceleri böyleyse belki onunla da arkadaş olmayı becerebilirim.
Tam aklımdaki sözleri Ryu-san'a aktaracağım sırada Ryoken-san konuşmaya başladı. Katanasını bana uzattığında suratımda oldukça şaşkın bir ifade belirdi. Sanki onun gibi iyi kalpli birisinin aslında kötü kalpli birisi olduğunu keşfetmişim gibi bir ifadeydi. Birkaç saniye söylediklerini sindirmek için boş gözlerle bir Ryoken-san'a, bir uzattığı katanaya bakındım. "Emin misin Ryoken-san?" dedim bir kez daha doğrulamak için. Beklediğim doğrulamanın gelmesiyle birlikte de şüpheli bir şekilde elimi Ryoken-san'ın katanasına uzattım. Açıkçası hala oldukça şaşkın bir haldeyim, nasıl olur da bir insan katanasını başkasına verir anlam veremiyorum. Tamam, ben de zamanında ustama verdim fakat o tamamen farklı bir olaydı ve pekte iyi hissetmemiştim.
Ben şaşkınlığımla mücadele ederken Ryoken-san konuşmasına devam etti. Biraz şaşkındım fakat neler söylediğini gayet net bir şekilde anlayabildim. Yine de şaşkınlığımdan ötürü bir cevap veremedim.
Ryoken-san'ın ardından Ryu-san'da fikrini belirtmek için konuşmaya başladı. Benim fark etmediğim bir noktanın üzerine bastığında da suratımdaki ifade biraz ciddileşti. O konuşmaya devam ederken bende söylediklerini onaylamak için bir yandan kafamı sallıyor, bir yandan da "Hım. Hım." gibi sesler çıkarıyordum.
Ryu-san'da konuşmayı bitirdikten sonra iki elimi önümde çırptım ve takım arkadaşlarıma dönerek "Gerçekten de söylediğin gibi takımları diskalifiye etmemiz gerekiyor. En kötü durum senaryosunda üzerimize dokuz kişinin çullandığını görebiliriz ve kesinlikle bunu istemeyiz." dedim. Birkaç saniyelik bir ara verdikten sonra da devam ettim. "Şimdilik önceliğimiz mümkünse karşılaşacağımız altı kişinin tamamını diskalifiye etmek. Bayılttığım insanların kaç saat sonra ayılacağına dair bir fikrim olmadığından ötürü zamanla yarışmak zorunda kalacağız ve başarısız olma ihtimalimiz var. Sarı takım üslerine yakın bir noktada uyanacağından ötürü geri dönme fırsatı yakalayabilirler fakat Butsuo-san'ların takımının bu fırsatı yakalayacağını düşünmüyorum. Tabii her şey planladığımız gibi giderse."
Konuşmamı bitirdikten sonra Ryu-san'a dönerek tamamen başka bir konuyla alakalı konuşmaya başladım. Suratımdaki ciddi ifade yerini kocaman bir gülüsemeye bırakırken "Hiç sevilmediğini söylemiştin Ryu-san fakat yanılıyorsun. Ben seni seviyorum." dedim. Kalbimin deliler gibi atmaya başladığı bu anlarda Ryoken-san'a bakışlarımı çevirdim. "Ryoken-san'ı da seviyorum." Sözlerimi sarf ettikten sonra tekrardan Ryu-san'a dönerek "Biliyorum hayata bakış açılarımız, hobilerimiz, sevdiğimiz şeyler birbirinden çok farklı ama benim arkadaşım olur musun Ryu-san?" dedim. Sözlerimi bitirdiğim anda onu öptüğüm an gözlerimin önüne geldi ve tekrardan domates gibi kızardım. Yine de gözlerine bakmaya devam ettim çünkü üçüncü arkadaşımı edinmek üzereydim.
Tam aklımdaki sözleri Ryu-san'a aktaracağım sırada Ryoken-san konuşmaya başladı. Katanasını bana uzattığında suratımda oldukça şaşkın bir ifade belirdi. Sanki onun gibi iyi kalpli birisinin aslında kötü kalpli birisi olduğunu keşfetmişim gibi bir ifadeydi. Birkaç saniye söylediklerini sindirmek için boş gözlerle bir Ryoken-san'a, bir uzattığı katanaya bakındım. "Emin misin Ryoken-san?" dedim bir kez daha doğrulamak için. Beklediğim doğrulamanın gelmesiyle birlikte de şüpheli bir şekilde elimi Ryoken-san'ın katanasına uzattım. Açıkçası hala oldukça şaşkın bir haldeyim, nasıl olur da bir insan katanasını başkasına verir anlam veremiyorum. Tamam, ben de zamanında ustama verdim fakat o tamamen farklı bir olaydı ve pekte iyi hissetmemiştim.
Ben şaşkınlığımla mücadele ederken Ryoken-san konuşmasına devam etti. Biraz şaşkındım fakat neler söylediğini gayet net bir şekilde anlayabildim. Yine de şaşkınlığımdan ötürü bir cevap veremedim.
Ryoken-san'ın ardından Ryu-san'da fikrini belirtmek için konuşmaya başladı. Benim fark etmediğim bir noktanın üzerine bastığında da suratımdaki ifade biraz ciddileşti. O konuşmaya devam ederken bende söylediklerini onaylamak için bir yandan kafamı sallıyor, bir yandan da "Hım. Hım." gibi sesler çıkarıyordum.
Ryu-san'da konuşmayı bitirdikten sonra iki elimi önümde çırptım ve takım arkadaşlarıma dönerek "Gerçekten de söylediğin gibi takımları diskalifiye etmemiz gerekiyor. En kötü durum senaryosunda üzerimize dokuz kişinin çullandığını görebiliriz ve kesinlikle bunu istemeyiz." dedim. Birkaç saniyelik bir ara verdikten sonra da devam ettim. "Şimdilik önceliğimiz mümkünse karşılaşacağımız altı kişinin tamamını diskalifiye etmek. Bayılttığım insanların kaç saat sonra ayılacağına dair bir fikrim olmadığından ötürü zamanla yarışmak zorunda kalacağız ve başarısız olma ihtimalimiz var. Sarı takım üslerine yakın bir noktada uyanacağından ötürü geri dönme fırsatı yakalayabilirler fakat Butsuo-san'ların takımının bu fırsatı yakalayacağını düşünmüyorum. Tabii her şey planladığımız gibi giderse."
Konuşmamı bitirdikten sonra Ryu-san'a dönerek tamamen başka bir konuyla alakalı konuşmaya başladım. Suratımdaki ciddi ifade yerini kocaman bir gülüsemeye bırakırken "Hiç sevilmediğini söylemiştin Ryu-san fakat yanılıyorsun. Ben seni seviyorum." dedim. Kalbimin deliler gibi atmaya başladığı bu anlarda Ryoken-san'a bakışlarımı çevirdim. "Ryoken-san'ı da seviyorum." Sözlerimi sarf ettikten sonra tekrardan Ryu-san'a dönerek "Biliyorum hayata bakış açılarımız, hobilerimiz, sevdiğimiz şeyler birbirinden çok farklı ama benim arkadaşım olur musun Ryu-san?" dedim. Sözlerimi bitirdiğim anda onu öptüğüm an gözlerimin önüne geldi ve tekrardan domates gibi kızardım. Yine de gözlerine bakmaya devam ettim çünkü üçüncü arkadaşımı edinmek üzereydim.

- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts: 421
- Joined: August 31st, 2018, 5:11 am
Re: Turuncu Takım - Gün Sonu
"Eminim Chisa-chan. Biz bir takımız, birbirimizin eksikliklerini kapatmamız gerekir." Dedim normal bir şekilde. Böyle cümleler kuracağımı hiçbir zaman tahmin etmezdim. Bireyselliğe bu kadar odaklanan birisiyken, bu cümleleri etmemin sebebi tamamen Chisa. Ona karşı iyi biri olarak gözükmek benim için çok önemli. En azından birisini yanıma çekmek çok önemli. Göz önünde bulunan bir katil olarak, yanımda birilerinin durmasını isterdim. En azından, bir ihtimal düşünce olarak yanımda bulunabilirler. Bilmiyorum, yine de olmadığım birisi gibi davranmak zorunluluğum.
Chisa-chan'ın planından sonra bir ekleme yapmak istedim. Eğer onları bayıltacaksak farklı şeyler de yapabiliriz. Bu bizim intikamımız olacak, daha doğrusu benim intikamıma giden yolda Chisa bir maşa olacak. Biz yokken buraya ellerini sürmeye kalkışmış olanlardan çok daha iyi bir şekilde intikam alabileceğimizi biliyorum.
"Chisa-chan, bayılttığın zaman onları eleyelim derim. Üslerine geri dönme fırsatlarını ellerinden alabiliriz. Zamanı iyi kontrol edebilirsek, her şey mümkün. Onları bir şekilde taşıyarak üslerinden oldukça uzak bir noktaya bırakmamız mümkün. Ancak dediğim gibi, her şey zaman meselesi. Zamanı çok iyi kullanmamız gerekiyor, onları bu sınavdan atalım. Yol boyunca ayılmaya başladıkları anda onları bayıltabiliriz. Sarı takımı elemek için bir şansımız var, bunu sonuna kadar kullanmak elimizde."
Plana karşı bir ekleme yaptıktan sonra, Chisa'nın diğer cümlelerini dinledim. Sevilmeyecek bir insan olduğumu bir gün keşfedecektir. Ryu-san'a karşı arkadaş olmayı teklif ettiğinde istemsizce güldüm. Neden izin istediğini bilemiyor olmak gülmeme sebep oldu. Ryu'dan ilginç bir cevap gelecek mi diye merakla beklemeye başladım. Sonuçta o artık olgun bir çocuk, onu büyüttüğümü biliyorum. Onun olgun bir erkek olmasını sağladım ve büyümesini sağladım. Hadi Ryu-san, ustan Ryoken'in öğrettiği gibi gerçek bir erkek gibi cevap ver. Bunu başarabileceğini biliyorum, ergenlik dönemlerini atlattın artık.
Chisa-chan'ın planından sonra bir ekleme yapmak istedim. Eğer onları bayıltacaksak farklı şeyler de yapabiliriz. Bu bizim intikamımız olacak, daha doğrusu benim intikamıma giden yolda Chisa bir maşa olacak. Biz yokken buraya ellerini sürmeye kalkışmış olanlardan çok daha iyi bir şekilde intikam alabileceğimizi biliyorum.
"Chisa-chan, bayılttığın zaman onları eleyelim derim. Üslerine geri dönme fırsatlarını ellerinden alabiliriz. Zamanı iyi kontrol edebilirsek, her şey mümkün. Onları bir şekilde taşıyarak üslerinden oldukça uzak bir noktaya bırakmamız mümkün. Ancak dediğim gibi, her şey zaman meselesi. Zamanı çok iyi kullanmamız gerekiyor, onları bu sınavdan atalım. Yol boyunca ayılmaya başladıkları anda onları bayıltabiliriz. Sarı takımı elemek için bir şansımız var, bunu sonuna kadar kullanmak elimizde."
Plana karşı bir ekleme yaptıktan sonra, Chisa'nın diğer cümlelerini dinledim. Sevilmeyecek bir insan olduğumu bir gün keşfedecektir. Ryu-san'a karşı arkadaş olmayı teklif ettiğinde istemsizce güldüm. Neden izin istediğini bilemiyor olmak gülmeme sebep oldu. Ryu'dan ilginç bir cevap gelecek mi diye merakla beklemeye başladım. Sonuçta o artık olgun bir çocuk, onu büyüttüğümü biliyorum. Onun olgun bir erkek olmasını sağladım ve büyümesini sağladım. Hadi Ryu-san, ustan Ryoken'in öğrettiği gibi gerçek bir erkek gibi cevap ver. Bunu başarabileceğini biliyorum, ergenlik dönemlerini atlattın artık.

► Show Spoiler
Re: Turuncu Takım - Gün Sonu
Olaylar bir oradan bir oraya giderken, durgundum ben olayların akışına nazaran. Usulca dinledim, tıpkı sessizce akan bir nehir gibi. Kuzuryu gibi, akıp gittim. Planlar sözde iyiydi. Herkes, bunda hemfikirdi. Buna bende dahil. Eğer başarırsak, İshigakure shinobilerinin, küçük bir köyde yetiştirilen bizlerin, sadece Chisa, ben ya da Ryoken değil, sınavdaki tüm arkadaşlarımın özverilerini ve yeteneklerini gözler önüne sererdik, bir onur madalyası armağan ederdik köyümüze. Başarısız olursak ise çokça düşman kazanırdık, nitekim pek göz korkutucu değildi, düşmanlarla çevrili bir coğrafyada büyümüş olmamızdan olsa gerek.
Bir süre sonra, Chisa-san gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı. Bu noktada, şaşırdım çünkü gerçekten böyle bir şey beklemiyordum. Kocaman açılmış gözlerle, duygularımın tamamen bir gökyüzü kadar gözler önüne serilmiş olduğu bu anlarda tıpkı bu sabahki dövüşte kızla göğüs göğüse olduğum o andaki gibi savunmazdım.
Yutkundum.
Ve Chisa'nın gözlerinin içine baktım.
Sessizliğim bir kaç saniyeden fazla sürdü, ama ötesine evrilemedi. Hafifçe boğazımı temizledim, "Dostluk, değerli bir şeydir Chisa-san. Güven gerektirir, yaşanmışlık gerektirir." dedim, Butsuo'yu ve bir kaç diğer arkadaşlarımı anımsayarak. Bu noktada, biraz olumsuz bir cevap verecekmiş gibi takındım, o ani öpücükten sonra Chisa-san'ı biraz alaya almak hakkım diye düşündüm. Ama bunu çok uzun tutmadım. "Dediğin gibi, görüşlerimiz farklı ve bu oldukça doğal. Ama sen kalbi temiz bir insansın ve ne olursa olsun güveni hak eden birisin. Yani zaten benim arkadaşımsın." dedim gülümseyerek, o kasvetli ve şakacı tavrı çabucak dağıtarak.
Bir süre sonra, Chisa-san gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı. Bu noktada, şaşırdım çünkü gerçekten böyle bir şey beklemiyordum. Kocaman açılmış gözlerle, duygularımın tamamen bir gökyüzü kadar gözler önüne serilmiş olduğu bu anlarda tıpkı bu sabahki dövüşte kızla göğüs göğüse olduğum o andaki gibi savunmazdım.
Yutkundum.
Ve Chisa'nın gözlerinin içine baktım.
Sessizliğim bir kaç saniyeden fazla sürdü, ama ötesine evrilemedi. Hafifçe boğazımı temizledim, "Dostluk, değerli bir şeydir Chisa-san. Güven gerektirir, yaşanmışlık gerektirir." dedim, Butsuo'yu ve bir kaç diğer arkadaşlarımı anımsayarak. Bu noktada, biraz olumsuz bir cevap verecekmiş gibi takındım, o ani öpücükten sonra Chisa-san'ı biraz alaya almak hakkım diye düşündüm. Ama bunu çok uzun tutmadım. "Dediğin gibi, görüşlerimiz farklı ve bu oldukça doğal. Ama sen kalbi temiz bir insansın ve ne olursa olsun güveni hak eden birisin. Yani zaten benim arkadaşımsın." dedim gülümseyerek, o kasvetli ve şakacı tavrı çabucak dağıtarak.

I'm Kita Usagi's bitch.
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: Turuncu Takım - Gün Sonu
4. GÜN
- Takım parşomenleri, kaybedildi
- Ryu, gece çıktığı avda 2 birim gıda elde ediyor.
Gün Sonu Raporu:
► Show Spoiler
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: Turuncu Takım - Gün Sonu
Akşam saatlerinde geçecek rpleriniz için 3 günlük süre bu mesaj itibariyle başlamıştır. Bu 3 günün sonunda gece hamlelerini yapmanız için ‘Hamleler’ başlığı mesajlaşmaya açılacaktır. Bununla birlikte, ‘Hamleler’ başlığında sonraki safhada yemek yiyip yemeyeceğinizi belirtmek zorundasınız. Gece safhası da tamamlandıktan sonra gün sonu raporunuz verilecek, gün sonu raporunun hemen ardından ertesi günün gündüz safhasının hamleleri için ‘Hamleler’ başlığı yeniden açılacaktır.
Sizlerden bu süreçte kişi başı 2 ila 5 rp beklemekteyiz. Bu rplerde gün içinde yaşadıklarınızı ve hislerinizi anlatabilir, sohbet edebilir, önünüzdeki gece safhası ve bir sonraki gündüz safhasında yapacağınız şeylerle alakalı taktik konuşmalarınızı yansıtabilirsiniz. En az birer rpnizi, taktiksel konuşmalara ayırmanızı rica ediyoruz.
Son olarak, gündüz safhası için üsten ayrıldıktan sonra gece safhasında üsse ‘dönmemiş’ bir pozisyondaysanız bulunduğunuz yere bağlı olarak kendi başınıza rp yapabilirsiniz.
Güneş battıktan hemen sonra üssünüze iki sınav görevlisi jounin geliyor. Sarı Takım'ın sınavdan çekildiğini, 9. Alan'daki sınavın dört takımla devam edeceğini bildirdikten sonra ayrılıyorlar.
Sizlerden bu süreçte kişi başı 2 ila 5 rp beklemekteyiz. Bu rplerde gün içinde yaşadıklarınızı ve hislerinizi anlatabilir, sohbet edebilir, önünüzdeki gece safhası ve bir sonraki gündüz safhasında yapacağınız şeylerle alakalı taktik konuşmalarınızı yansıtabilirsiniz. En az birer rpnizi, taktiksel konuşmalara ayırmanızı rica ediyoruz.
Son olarak, gündüz safhası için üsten ayrıldıktan sonra gece safhasında üsse ‘dönmemiş’ bir pozisyondaysanız bulunduğunuz yere bağlı olarak kendi başınıza rp yapabilirsiniz.
Güneş battıktan hemen sonra üssünüze iki sınav görevlisi jounin geliyor. Sarı Takım'ın sınavdan çekildiğini, 9. Alan'daki sınavın dört takımla devam edeceğini bildirdikten sonra ayrılıyorlar.
Off Topic
Jirou Ryu isimli karakterin oyuncusu rpyi bıraktığı için sınav sonuna dek Jirou Ryu takımın diğer üyeleri tarafından kontrol edilecektir. Kendisi standart bir oyuncu gibi olacak, kendi turları ve kendi hamleleri olacak ancak bu turları Ryoken ve Chisa tarafından girilecektir. 'Hamleler' konusu bir sonraki safha için açıldığı zaman ayrıntılı bilgilendirme yapılacaktır.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kotegawa Chisa
- Ishigakure
- Posts: 435
- Joined: August 31st, 2018, 1:59 am
Re: Turuncu Takım - Gün Sonu
Sarı takımın üssünde geçen 'garip' günün ardından üssümüze geri döndük. Yol boyunca Ryoken-san ile birlikte çeşitli konuların üzerinde durarak sarı takımı neden parşömenlerden birini, veya ikisini, üslerinde bırakarak gittiklerini tartıştık. Elbette elimizde somut bir delil olmadığından ötürü olayları pek anlamlandıramadık. Ryoken-san her ne kadar zeki birisi olsa da olayları tam olarak çözmeyi başaramadı. Üsse dönüp Ryu-san ile karşılaştığımızda da düşünmeyi bıraktık, zira bayağı bir üzgün gözüküyordu. Yine de defalarca kez ne olduğunu sormamıza rağmen doğru düzgün bir cevap alamadık. Hal böyle olunca bizde onun biraz tek başına zaman geçirmesi ve kafasını dinlemesi üzerinde anlaştık.
Ryu-san'ın yanından ayrılmamızın ardından oldukça kısa bir süre geçtikten sonra sınavın görevlileri üssümüze gelerek bize bir takım bilgiler verdiler. Sarı takımın sınavdan çekildiğini belirttiklerinde o kadar şaşırdım ki ağzım kendiliğinden açıldı. Yine de kendime gelmem pek uzun sürmedi.
Kendime gelmeyi başardıktan sonra düşünmeye başladım. Düşünürken bir yandan da yürümeye. Ryoken-san'ı peşime takarak Ryu-san'ın yanına doğru ilerledim. Yol boyunca ağzımı bir kez olsun açmadım.
Ryu-san'ın yanına vardıktan sonra derin bir nefes aldım ve oldukça ciddi bir ses tonuyla konuşmaya başladım. "Ryu-san, sarı takım sınavdan çekilmiş." Ona bugün yaşadığımız olayları hızlıca özet geçtikten sonra da devam ettim. "Kurosawa-san ve Teijo-kun'u gördüğümüzden ötürü sarı takımın sınavdan çekilmesinin sebebinin mor takım olduğunu düşünüyorum." Kısa bir süre duraksadıktan sonra bakışlarımı Ryoken-san'a çevirerek "Karşılaştığımız kişinin Kurosawa-san olmadığını düşündüğünü biliyorum ama önemli değil, devam edeyim." dedim. Ardından tekrardan bakışlarımı ikili arasında gezdirmeye başladım. "Ryu-san'ın anlattıklarından Butsuo-san'ı kendi üslerinde olduğunu biliyoruz. Teijo-kun ve Kasumikage-san'da bizimle birlikte sarı takımın üssündeydi fakat onlar geldiğinde üs çoktan boşaltılmıştı. Şahsi görüşüm sarı takımın sabahın erken sularında sınavdan çekildiği yönünde... Mor takımdan şüphelenmemin nedeni parşömenlerin bırakılmış olması. Mavi takımın parşömenleri istediğine eminiz, yeşil takımın da istediğine eminiz. Zira başka bir düşünceleri olsaydı onları etrafta daha fazla görebilirdik... Neyse! Sınavda parşömenlerle ilgilenmeyen sadece tek bir takım var, o da mor takım. İlk gün parşömenlerini kaptırdıklarını biliyoruz fakat sizce de ikinizi de rahatlıkla yenebilecek bir takımın bu kadar kolay bir şekilde parşömeni kaptırmış olması garip değil mi? Bence bilerek gitmesine izin verdiler. Amaçlarının ne olduğuna dair bir fikrim yok fakat parşömenle ilgilenmedikleri bariz bir şekilde ortada. " Konuşmamın bu kısmında yanaklarıma doğru kıvrılan dudaklarıma engel olamadım. Kocaman bir gülümsemeyle birlikte "Mor takımı ziyaret etmeye ne dersiniz?" dedim ve beklemeye koyuldum.
Ryu-san'ın yanından ayrılmamızın ardından oldukça kısa bir süre geçtikten sonra sınavın görevlileri üssümüze gelerek bize bir takım bilgiler verdiler. Sarı takımın sınavdan çekildiğini belirttiklerinde o kadar şaşırdım ki ağzım kendiliğinden açıldı. Yine de kendime gelmem pek uzun sürmedi.
Kendime gelmeyi başardıktan sonra düşünmeye başladım. Düşünürken bir yandan da yürümeye. Ryoken-san'ı peşime takarak Ryu-san'ın yanına doğru ilerledim. Yol boyunca ağzımı bir kez olsun açmadım.
Ryu-san'ın yanına vardıktan sonra derin bir nefes aldım ve oldukça ciddi bir ses tonuyla konuşmaya başladım. "Ryu-san, sarı takım sınavdan çekilmiş." Ona bugün yaşadığımız olayları hızlıca özet geçtikten sonra da devam ettim. "Kurosawa-san ve Teijo-kun'u gördüğümüzden ötürü sarı takımın sınavdan çekilmesinin sebebinin mor takım olduğunu düşünüyorum." Kısa bir süre duraksadıktan sonra bakışlarımı Ryoken-san'a çevirerek "Karşılaştığımız kişinin Kurosawa-san olmadığını düşündüğünü biliyorum ama önemli değil, devam edeyim." dedim. Ardından tekrardan bakışlarımı ikili arasında gezdirmeye başladım. "Ryu-san'ın anlattıklarından Butsuo-san'ı kendi üslerinde olduğunu biliyoruz. Teijo-kun ve Kasumikage-san'da bizimle birlikte sarı takımın üssündeydi fakat onlar geldiğinde üs çoktan boşaltılmıştı. Şahsi görüşüm sarı takımın sabahın erken sularında sınavdan çekildiği yönünde... Mor takımdan şüphelenmemin nedeni parşömenlerin bırakılmış olması. Mavi takımın parşömenleri istediğine eminiz, yeşil takımın da istediğine eminiz. Zira başka bir düşünceleri olsaydı onları etrafta daha fazla görebilirdik... Neyse! Sınavda parşömenlerle ilgilenmeyen sadece tek bir takım var, o da mor takım. İlk gün parşömenlerini kaptırdıklarını biliyoruz fakat sizce de ikinizi de rahatlıkla yenebilecek bir takımın bu kadar kolay bir şekilde parşömeni kaptırmış olması garip değil mi? Bence bilerek gitmesine izin verdiler. Amaçlarının ne olduğuna dair bir fikrim yok fakat parşömenle ilgilenmedikleri bariz bir şekilde ortada. " Konuşmamın bu kısmında yanaklarıma doğru kıvrılan dudaklarıma engel olamadım. Kocaman bir gülümsemeyle birlikte "Mor takımı ziyaret etmeye ne dersiniz?" dedim ve beklemeye koyuldum.

- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts: 421
- Joined: August 31st, 2018, 5:11 am
Re: Turuncu Takım - Gün Sonu
Sarı takımın üssünden elimiz boş döndük. Eğer Chisa-chan parşömeni patlatmış olmasaydı elimizde bir kazançla dönmüş olabilirdik. İkinci parşömeni o kadar saat aramamıza rağmen bulamadık. O parşömene ne olduğunu merak ediyorum. Biz oradayken gözümüze bile gözükmeden kaçırmış olabilecekleri ihtimali kafama takılıyor. En garip olanı ise, üsse döndükten sonra Sarı Takımın sınavdan çekildiğini öğrenmem oldu. Onların sınavdan çekilmesine bir şey sebep olmuş olmalıydı. Bu parşömen meselesi değildir. Öyle olsaydı sınavın ilk gününden bırakırlardı. Farklı bir sebep olmalı onları sınavı bırakmaya iten. Ancak ne olduğunu öğrenmek için sınavı bitirmek gerekecek.
Chisa-chan'ın peşine takılıp Ryu-san'ın yanına ilerledim ve konuşmasını dinlemeye başladım. Hala Kurosawa diye bahsettiği kişinin o olduğuna inanmıyorum. Ancak sözlerimi tahmin edip, bir anda ağzımı açmadan cevabı bana verdi. Bende haliyle sessiz kalmayı tercih ettim bu durumda. Chisa-chan konuşmasına devam ettiğinde kendimce düşünmek için vakit buldum. Mor Takım'ın parşömenlerle ilgilenmediğini düşünmüyorum ancak o kızın gerçekten güçlü olduğu ortada. Onunla benim fiziksel gücümüzü düşününce, arada bir uçurum oluşuyor zaten.
"Mor Takımdaki o kızla boy ölçüşmem imkansız. Üstelik, ustalığımın ona karşı işe yaramaması ayrı bir konu. Diğer iki çocukla belki aynı anda bile ilgilenebilirim ancak o kıza karşı bir şey yapabileceğimi düşünmüyorum. Bu yüzden, ikinizden birisinin o kızla karşılaşması dahilinde mor takıma gidebiliriz. Tabi, dövüşeceksek."
Toplamda beş parşömenle sınava başlamıştık. Bunun bir tanesi yandığında göre, dört adet kaldı. Aynı zamanda dört takım kaldığına göre ve bizde bir şey olmadığına göre üç takıma dört parşömen düşüyor. Teijo-san parşömen aramaya geldiğine göre, onlarda 1 veya 2 adet olmalı. Ellerinde bir tane olduğunu varsayarsak, üç takıma üç parşömen düşüyor. Üç parşömende bir takımda toplanmadıysa, mor takım en az 1 parşömene sahip olabilir. Kısacası, oraya giderek yanmış parşömeni telafi edebiliriz. En azından, takımdan bir kişinin jounin olma şansı olabilir.
Chisa-chan'ın peşine takılıp Ryu-san'ın yanına ilerledim ve konuşmasını dinlemeye başladım. Hala Kurosawa diye bahsettiği kişinin o olduğuna inanmıyorum. Ancak sözlerimi tahmin edip, bir anda ağzımı açmadan cevabı bana verdi. Bende haliyle sessiz kalmayı tercih ettim bu durumda. Chisa-chan konuşmasına devam ettiğinde kendimce düşünmek için vakit buldum. Mor Takım'ın parşömenlerle ilgilenmediğini düşünmüyorum ancak o kızın gerçekten güçlü olduğu ortada. Onunla benim fiziksel gücümüzü düşününce, arada bir uçurum oluşuyor zaten.
"Mor Takımdaki o kızla boy ölçüşmem imkansız. Üstelik, ustalığımın ona karşı işe yaramaması ayrı bir konu. Diğer iki çocukla belki aynı anda bile ilgilenebilirim ancak o kıza karşı bir şey yapabileceğimi düşünmüyorum. Bu yüzden, ikinizden birisinin o kızla karşılaşması dahilinde mor takıma gidebiliriz. Tabi, dövüşeceksek."
Toplamda beş parşömenle sınava başlamıştık. Bunun bir tanesi yandığında göre, dört adet kaldı. Aynı zamanda dört takım kaldığına göre ve bizde bir şey olmadığına göre üç takıma dört parşömen düşüyor. Teijo-san parşömen aramaya geldiğine göre, onlarda 1 veya 2 adet olmalı. Ellerinde bir tane olduğunu varsayarsak, üç takıma üç parşömen düşüyor. Üç parşömende bir takımda toplanmadıysa, mor takım en az 1 parşömene sahip olabilir. Kısacası, oraya giderek yanmış parşömeni telafi edebiliriz. En azından, takımdan bir kişinin jounin olma şansı olabilir.

► Show Spoiler
- Kotegawa Chisa
- Ishigakure
- Posts: 435
- Joined: August 31st, 2018, 1:59 am
Re: Turuncu Takım - Gün Sonu
Ryoken-san'ın söylediklerini dinledikten sonra başımla onu onayladım. "Herhangi bir parşömen bulabileceğimizi sanmıyorum fakat gitmemizde fayda var. En azından sarı takıma ne olduğuyla ilgili bir ipucu elde edebiliriz." Kısa bir duraksamanın ardından devam ettim. "Açıkçası Rena-chan ile dövüşemeyecek olmanın verdiği üzüntü hala duruyor. Yani gerçekten de kuklalara karşı şansımı denemek istemiştim. Ama önemli değil, neden sınavı bıraktıkları daha çok ilgimi çekiyor artık. Dediğin gibi dövüşmek zorunda kalırsak da bahsettiğiniz kişiyle ben dövüşmek istiyorum."
Sözlerimi sarf ettikten sonra uzun bir süre düşündüm. Yarın ne yapmamızın doğru olacağını, ne tarz bir durumla karşılaşacağımızı vesaire. Düşünmeye de devam ediyordum fakat önemli bir şeyi takım arkadaşlarıma söylemem gerektiğinin farkına vardım. "Dövüşmek için gitmememiz gerektiğini düşünüyorum. Bence şu aşamada sarı takımın neden çekildiğini araştırmalıyız. Yani... Daha ilgi çekici değil mi? Kim bilir belki de çooook ama çooook garip bir durumla karşılaşırız."
Sözlerimi sarf ettikten sonra uzun bir süre düşündüm. Yarın ne yapmamızın doğru olacağını, ne tarz bir durumla karşılaşacağımızı vesaire. Düşünmeye de devam ediyordum fakat önemli bir şeyi takım arkadaşlarıma söylemem gerektiğinin farkına vardım. "Dövüşmek için gitmememiz gerektiğini düşünüyorum. Bence şu aşamada sarı takımın neden çekildiğini araştırmalıyız. Yani... Daha ilgi çekici değil mi? Kim bilir belki de çooook ama çooook garip bir durumla karşılaşırız."
