[6. Gün - Gündüz Safhası | Kasumikage Teki - Oita Butsuo] Terkedilmiş Kasaba

[Kasumikage Teki]

Çan sesi Hiyaki ve Teki ile eş zamanlı olarak durmuştu adeta. Tam bir sessizlik çevreye hüküm sürmeye başlamışken Teki, heyecanlı ve meraklı bir şekilde Butsuo'nun yapacaklarını izlemeye devam ediyordu.

Bir kaç saniyelik kulak kabartmanın ardından Butsuo'nun, Chisa ve diğerlerini köy meydanına doğru götürmeye çalıştığını işitmişti Teki. Bu sayede hem Hiyaki ile kendisi açığa çıkmadan hareketlerine devam edebilecekler, hem de Butsuo kendisine yancılar edinmiş olacaktı. Şahsen Turuncu Takım'a duyduğu bir sempati yoktu Teki'nin. Hatta önceki gün parşömenlerini çalmaya çalıştıkları için içten içe kinliydi onlara. Ancak şu anda yardıma hayır diyemezlerdi. Nakada'nın gücünü biliyordu Teki. Ayrıca diğer Mor Takım üyelerinin de güçlü kişiler olduklarından emindi.

Ambardaki küçücük delikten tüm dünyayı görebiliyordu adeta. Butsuo, Chisa, Ryoken ve Ryu. Hepsi köy meydanına doğru ilerlemeye başlamıştı. İki elini yüzünün önünde birleştirerek sanki dua edermiş gibi bir poz takınmıştı Teki. "Teşekkürler Oita-san!"

Harekete geçmek için biraz daha zaman geçmesini bekliyorlardı. Bir yandan da ne yapacağını düşünüyordu Teki. İlk olarak çan sesi üzerinde biraz daha kafa yormaya karar vermişti. Alarm olduğunu düşündüğü bu sesin sebebi Hiyaki olmuştu. Demek ki ilk etapta Mor Takım'ın parşömeni tarlanın içindeydi ancak alarm çaldığı için Mor Takım üyeleri hızlıca parşömeni farklı bir yere taşımışlardı. Butsuo da bunu hissetmiş olacak ki, bu sebeple Chisa ve diğerlerini köy meydanına götürmüştü.

Parşömen radarına dönüşmüş beyni kafasındaki düşünceler ile sağdan sola koşarken birden bir ses daha işitmişti Teki. "Nakada-san!" Canavar hanım sahiden de buradaydı. Şimdi kafasındaki düşünceler değişmeye başlamıştı işte.

İlk olarak eğer köydeki tek Mor Takım üyesi Nakada ise parşömeni çok uzaklaştırmış olmamalıydı. Zira şu anda 4 kişiye karşı çarpışacakken aynı zamanda parşömeni koruyabileceğini düşünmüyordu Teki. Ayrıca Hiyaki ile kendisinin de savaşa girmesi durumunda iyice sıkıntı yaşayabilirdi. Öte yandan Nakada, Butsuo ve diğerlerini oyalarken, Urata veya Ryobe parşömeni daha güvenli bir yere götürüyor da olabilirdi.

Birden kafasında çakan şimşekler ile gözleri pörtlemiş ve Hiyaki'ye döndürmüştü bakışlarını. Hiyaki ise ortağının kafasından geçenleri anlayamadığı için koca bir soru işaretine dönüşmüştü sadece.

Teki'nin düşüncesine göre parşömen ilk başta tarladaydı... En az 2 Mor Takım üyesi ile beraber. Hiyaki yüzünden çalan alarm sonrasında Mor Takım saldırıya başlayacaktı ancak Teki'nin Kuchiyose'si yüzünden Hiyaki yer değiştirince bunu gerçekleştiremediler. Ne yapacaklarından da emin olmadıkları için ikiye ayrılma durumunda kaldılar ve daha güçlü olan Nakada "yem" olma görevini üstlendi. Bu sayede de tüm düşmanları meydana çekmiş oldular ve parşömenin bulunmasını zorlaştırdılar. Yani parşömen halen bir Mor Takım üyesi ile tarlada duruyor olabilir.

Sesini olabildiğince kısık tutmaya çalışarak ortağına dönmüştü Teki. "Hiyaki! Parşömenin halen tarlada olduğunu düşünüyorum. Otonaku kullanarak arama yapalım. Nakada'yı diğerlerine bırakabiliriz. Altı kişi tek birine karşı dövüşmenin gram anlamı yok."

Herkes köy meydanına gittiği için ambardan rahat rahat çıkabilirlerdi. Otonaku sayesinde de yüksek ihtimalle Nakada haricinde kimse Teki ve Hiyaki'nin nerede olduğunu anlayamayacaktı.

Ryobe mi yoksa Urata mı?

[GM - Naruto]

İkiniz de tekniğinizi aktif edip uzun otlarla kaplı tarlaya giriyorsunuz. Ayaklarınız ses çıkartmamakta. Arada sırada ezdiğiniz otlardan da ses çıkmaması bazen size de garip gelse de tekniğe alışkın olduğunuz için aldırmıyorsunuz. Olabildiğince sessiz bir şekilde, görüş mesafesi neredeyse 0 olan bu ortamda yerleri ve çevreyi elinizden geldiğince araştırmaya başlıyorsunuz. Bu esnada köy meydanındaki konuşmalara da kulak kabartıyorsunuz. Kabaca konuşulan şeyleri duyabiliyorsunuz.

Hiyaki'nin aktif ettiği tuzağı buluyorsunuz. Çok ince iplerin arasına gerildiği 3-4 çift kazıklar mevcut. Her bir kazığın ucunda da birer çift çan bulunmakta. Artık kullanılamaz hâle gelmiş. Hiyaki'nin neden yakalandığını anlayabiliyorsun zira çok iyi gizlenmişler, ayrıca otlar sebebiyle de görüş çok kısıtlı. Kendinin de kolayca yakalanabileceğini düşünüyorsun.

Tabii bu tuzağın aktif edilmiş olması tarlada başka bir tuzak olmayacağı anlamına da gelmiyor.

Tarlanın dörtte birini araştırmış durumdasınız. Genelde yan yana, yan yana olmadığınız vakitlerde de birbirinizden uzaklaşmadan araştırmanızı sürdürüyorsunuz. Geri kalan dörtte üçlük kısım için uğraşmaya devam etmeniz gerekiyor.

Off Topic

Diğer konudaki konuşmaları duyduğunuz varsayılmıştır. Onun dışındaki durumlara -pozisyonlar, hamleler vs.- karakteriniz vakıf değildir.

Turda yaptığınız hamlelere göre diğer konuya GM turu yazılmadan veya tüm turlar girilmeden bu konuya GM turu yazılmayabilir, belirtmek isteriz.

[Kasumikage Teki]

Hiyaki ile ambardan çıkıp, tarlaya girmişler ve bir yandan da diğerlerinin konuşmasına kulak kabartıyorlardı. Otonaku Ashi sayesinde ses çıkartmadıkları için konuşulanları dinlemek daha da kolay hale gelmişti. göz gözü görmeyen lanet otların arasında birbirlerinden çok uzaklaşmamaya çalışarak gizli planlarına devam ediyordu ikili.

İlk olarak Hiyaki'nin aktif ettiği tuzağın kalıntılarını bulmuşlardı. Şimdi seslerin nasıl ve nereden geldiğini anlayabilmişti Teki. Hiyaki'nin nasıl yakalandığını da. Suratına alaycı bir gülümseme yerleştirerek ortağına bakmıştı. Hiyaki ise buna karşılık benzer bir gülümseme ile Teki'ye bakmaya başlamıştı. Rolleri değişmiş olsalar, Teki'nin de bu tuzaklara yakalanacağını ikisi de gayet iyi biliyordu.

Tarlada halen kontrol edecekleri çok alan vardı ve buna devam etmeyi planlıyordu Teki. Nakada'nın sözlerini duyana kadar...

Gözleri sanki yerinden fırlayacakmış gibi açılmıştı o anda. Öncelikle Mor Takım'ın gece dışarı çıkma haklarını 4. günün gecesi kullandıklarını öğrenmişti. Bu sayede gece etaplarında gerilmelerini gerektiren bir konudan kurtulmuş hale gelmişlerdi. Öte yandan Nakada'nın doğruyu söylediğini düşünülürse artık parşömenin yerini de biliyorlardı.

Sağ el işaret parmağını Hiyaki'nin göğsüne batırıp dikkatini çekmişti ortağının. Ses çıkarmadan derdini anlatmaya çalışıyordu. Eli ile çevreyi göstermiş ve Hiyaki'nin tarlayı aramaya devam etmesini söylemeye çalışmıştı. Sonrasında ise iki elini kendine doğrultmuş ve "gidiyorum." dercesine yıkık evlere doğru sallamaya başlamıştı. Ses çıkarmadan Nakada'nın bahsettiği konuma gidecekti. Butsuo'nun vakit kazanmak için konuşmayı uzatacağına ya da aksiyona gireceğine güveniyordu Teki. Bu sayede parşömeni çalmak için zaman kazanabilirdi. Ek olarak parşömeni kimin çaldığını bilmemeleri durumunda da bir sonraki gün kendilerini güvene alabilirlerdi. Şahsen başarılı olursa şüphelerin Yeşil Takım'a çekileceğini düşünüyordu Teki.

Otonaku jutsusunu kapamadan tarlanın yıkık evlere yakın kısmından çıkarak hiç hız kesmeden, Nakada'nın bahsettiği eve gidecekti. Herkesin dikkati Nakada'nın üstünde olduğu için yakalanacağını düşünmüyordu. Hiyaki ise tarlayı aramaya devam edecekti o sırada. Parşömen bulması durumunda üsse geri döneceğini biliyordu ortağının. Öte yandan Teki yıkık eve gidecek ve ters bir durum olması durumunda Hiyaki'yi tekrar yanına çağırabilecekti. kimseye yakalanmamak için yolu biraz uzatıp, alanı dıştan alarak ilerlemesi gerekiyordu fakat bu kısımda da Butsuo'nun zaman kazanacağına güveniyordu. Zira takım arkadaşı Teki'nin halen saklanmakta olduğunu bildiği için bir hamle yapacağını biliyor olmalı diye düşünüyordu.

Bina içindeki tuzağa ek olarak dikkat edecekti. Artık nasıl bir görünüme sahip olduğunu da bildiği için aktif hale getirmeden bir şekilde tuzağı atlatabileceğini umuyordu.

"Zaman kazan Oita-san... Lütfen..."

[GM - Naruto]

Hiyaki direktiflerini onaylarcasına başını sallıyor, sen ise ardından tarlayı terk ediyorsun. Kasabanın etrafından dolaşmak adına uzun yolu tercih ediyorsun. Herkes büyük binaya baktığı için kabaca sana sırtları dönük. Tarlanın dış tarafı düzlük ancak bir kaç koruluk da mevcut köyün alanının dışında. Görünmeyeceğine emin olmak adına köyü terk ediyor ve o koruluklara doğru ilerliyorsun. Vardığında, Satori Chisa ve diğerlerine cevabını vermiş oluyor. Konuşmaları duyabiliyorsun ancak biraz daha uzaklaşırsan duyamayacaksın. Gel gelelim ki planladığın rota zaten seni bu noktadan daha dışarı götürmeyecek.

Büyük eve doğru baktığında sol tarafında evler, sağ tarafında tarla ve ambar kalmakta. Evlerden sana göre 4. sırada olanda olmalı, eğer merkeze göre soldan 3.'de ise. Evi gözünle gördün, aklında işaretledin, şimdi bir hareket planı kurgulaman gerekiyor.

[Kasumikage Teki]

Hedefini artık net bir şekilde görebiliyordu. Hiyaki'nin yanından ayrıldığı için bir yandan da ortağından gelebilecek olası bir sinyali görebilmeye çalışıyordu. Fakat kendi görevine odaklanabilmek için dikkatini o yönden çekmesi gerekiyordu. Zira zaten düşününce Hiyaki'nin sinyal vermesi diğer herkesin de dikkatini çekeceği için, altın maymunun bunu tercih etmeyeceğini anlayabilmişti Teki.

Butsuo ve yanındaki Ishi shinobileri halen Nakada ise sohbetlerine devam ediyordu. içten içe dövüşe başlamalarını istiyordu artık Teki. Her ne kadar halen dikkat çekmemiş olsa da, dövüşmeye başlamaları durumunda çok daha rahat hareket edebileceğini düşünüyordu. Fakat bu durumu kontrol edebilmek için yapabileceği herhangi bir şey yoktu.

Zaman kaybetmeden Nakada'nın söylediği eve gitmek tamamen birincil önceliği durumundaydı. Derin bir nefes doldurmuştu ciğerlerine. Normalde içine çektiği nefesi aynı şiddetle dışarı salardı ancak sessiz olması gerektiğini hatırladığı için ciğerlerindeki havayı yavaşça dışarı salmak zorunda kalmıştı ve içine düştüğü aptalca durumu kimsenin görmemiş olmasına güvenerek bir daha hatırlamamak üzere zihninin tozlu kısımlarına kaldırmıştı olanları.

Halen aktif durumda olan Otonaku Ashi sayesinde kazandığı sessizliğe güvenerek, zaman kaybetmemek amacı ile Shunshin kullanacak ve hedefindeki eve doğru hızlı ama sessiz bir şekilde adımlayacaktı. Ishi grubunun görüş açısına en uzak noktadan yaklaşmaya çalışacaktı binaya. Kendini düzgün bir noktaya konumlandırdığı için rahat bir şekilde Shunshin kullanma ihtimali olduğunu düşünüyordu.

Bugün üssüne eli boş dönmek istemiyordu. Butsuo'yu boşu boşuna yalnız bırakmış olmak da...

[GM - Naruto]

Evin en kör noktası olarak arka tarafını belliyorsun ve dışarıdan büyükçe bir yay çizerek Shunshin ile bu noktaya varıyorsun. Evin hemen arka tarafında konumlanıyorsun.

Ev, tek göz bir odası olan, ufak cinsten bir şey. Bayağı küçük aslında. Daha önce buraları gezdiğin için artık dört beton duvarı olan çatısı yıkık bir kutu olduğunu biliyorsun. İçerisinin moloz dolu olduğunu hayal ediyorsun. Binanın kerpiçten olan sırt duvarını incelediğinde, çatıya yakın bir yerinde zorlarsan geçebileceğin bir yarık görüyorsun. Sana göre sağ duvar sağlam, sol duvarda da yürüyerek içeri girebileceğin bir yıkıntı mevcut. Ön tarafta ise kapısı çoktan parçalanmış bir giriş mevcut.

Yan taraftan yürüyerek girmeyi denersen görüleceğini az çok tahmin ediyorsun. Önden girmeye kalkarsan kesinlikle fark edileceksin. Sırt tarafında bulunan, yüksekteki yarıktan geçersen ise görünme şansın epey az gibi, ancak tuzağın nasıl ve nereye kurulduğu hakkında bir fikrin yok. Konuşulanları duyabiliyorsun hâlâ, ancak farkedilmemek için kafanı köşeden uzatmış değilsin olan biteni görmek adına.

Ev dışında civar boşluk. Köyden uzak tarafa bir kaç çalı koruluğu ve üç beş ağaç mevcut fakat bunlar dışında ortalık nispeten düzlük ve açıklık.

[Kasumikage Teki]

Shunshin ile hedefindeki eve varabilmişti sorunsuzca. Otonaku'dan da destek aldığı içni halen kimsenin dikkatini çekmediğini düşünüyordu. Hoş, nedense Nakada'nın her şeyin farkında olduğu gibi bir hisse sahipti içten içe ancak buna pek takılmamaya çalışacaktı.

Eve girebileceği tek nokta yukarıda gördüğü yarık gibi duruyordu. Diğer bölgelerden içeri girmeyi denemesi durumunda çok bariz bir şekilde yakalanacağını anlayabilmişti. Bu yüzden hemen çakrasını ayaklarının altına odaklamaya başlamıştı. Duvarda yürüyerek çatıya yakın durmakta olan yarığa gidecekti sessiz sessiz. Bir yerlerde kurulu bir tuzak olduğunu bildiği için ekstra dikkatli olmaya çalışacaktı. Özellikle yarığa yaklaştığında dikkatini daha da keskinleştirmesi gerektiğini biliyordu. Hiyaki ile tarlada tuzağın kabaca neye benzer bir şey olduğunu görmüş olmaları çok işine yarayacaktı bu durumda. Kısmen kaçınması gereken şeyin nasıl bir görüntüsü olduğunu bilme gibi bir lütfa sahipti.

Butsuo tarafında ise halen aksiyonun başlamamış olması içten içe canını sıkıyordu artık. Anlayamıyordu bu Ishigakure shinobilerini. Tamam... Teki de sınav boyunca gerekmeyen dövüşlere girmekten kaçınmıştı ancak açık açık parşömen çalmak için gelinen bir bölgede bu dramatik yaklaşımları idrak edemiyordu.

[GM - Naruto]

Deliğe doğru sakin adımlarla ilerliyorsun duvarda. Ulaşman için 3-4 adım atman zaten yetiyor. Bir örümceği andıran ilerleyişin deliğin önünde son buluyor. Akrobatik bir hareket ile önce bacaklarını delikten içeri sokup kendini evin iç kısmına fırlatıyorsun ellerinle yarığın üst kısmından destek alıp. İçeride, yıkık kapının kenarına hızlıca konuşlanıyorsun tek bir hamlede. Sırtını, meydana bakan kapıya ev sahipliği yapan duvara vermiş konumdasın. Konuşmaları duyabiliyorsun. Seni fark etmediklerine az çok eminsin.

Evin içerisine baktığında, tarladaki gibi bir tuzak göremiyorsun. Çevreye bakıyorsun ama, ne kazık var ortada ne de ip. O anda, Satori'nin dediklerini anımsıyorsun;

"Binanın içerisinde de bir tuzak var, ses ve ışık çıkarıyor."

Hiyaki'nin sana ışıktan bahsettiğini hatırlamıyorsun. Bu bağlamda bu tuzağın tarladakiyle pek bir alakası olmadığını anlıyorsun. Karşında daha önce karşılaşmadığın bir çeşit tuzak olmalı.

Bununla beraber, evin içini süzüyorsun. Kapının meydana göre sol tarafında kalmaktasın. Kapı duvarın tam ortasında. Karşında sol ve sağ köşelerde moloz yığınları mevcut. Bunlar dökülmüş çatı ve yıkık duvarlardan oluşmakta. Onun dışında içerisi yer yer dize kadar gelen otlarla kaplı. Bunun dışında içeride ekstra bir şey görmüyorsun. Parşömenin saklanabileceği iki konum var, sağ ve sol moloz yığınları.

Bu analizi kafanda tamamlamanla beraber, dışarıdan tekrar bir ses duyuyorsun;

"Bu arada, birisi yıkık evin içerisinde ve parşömeni arıyor. Kim olduğunu bilmiyorum, ama acele etmezseniz alıp gidecek gibi. Sonra adımız yalancıya çıkmasın."

[Kasumikage Teki]

Bir kaç adımla zorlanmadan evin içine gireceği yarığa ulaşmıştı Teki. Kıvrak hareketler ile zorlanmadan içeri girmeyi da başarmıştı. Dışarıdakilerin halen kendisini fark etmediğinden neredeyse emindi. Halen içinde biraz kuşku vardı ancak gelen giden olmamasından ötürü bir tık daha rahat hissediyordu kendini. En azından gizli görevinin zor kısmını tamamladığını düşünüyordu, ne kadar yanıldığının bilemeyerek...

Evin içine kendini konumlandırdığı gibi çevreye göz atmaya başlamıştı tarladakine benzer bir tuzak görebilme umuduyla. Fakat bunu başaramamıştı. Ne bir kazık, ne bir ip ne de küçük çanlar görebiliyordu. Anlık şaşkınlığının beynine ani etkisinden olsa gerek birden zamanda yolculuk yaparak tarlada Hiyaki ile arama yaptığı zamanı anımsamaya başlamış ve Nakada'nın tuzak hakkında verdiği bilgileri birbiri ile karşılaştırmaya koyulmuştu. Altın Maymun'un sözlerine göre tarladaki tuzak tamamen ses oluşturuyordu. Nakada ise net bir şekilde tuzağın ışık ve ses çıkardığı belirtmişti. Şimdi neden teçhizat tentesine her gidişinde en az bir Mor Takım üyesi ile karşılaştığını daha iyi anlamaya başlamıştı Teki. Elemanlar sınavın 2. gününden beri teçhizat kampından alet toparlıyordu. Bu yüzden de bir sürü oyuncağa sahiplerdi.

İncelemesi gereken 2 moloz yığını ve sınırlı zamanı vardı Teki'nin. Bir yandan da tuzağa dikkat etmesi gerekiyordu. Ses kısmını çok dert etmiyordu ancak ışık kısmı işi baya bozabilme ihtimaline sahipti. Görüş yeteneğini kaybetmesi durumunda kaçış kısmında çok zorluk yaşayabilirdi. Bu yüzden kendisini olabildiğinde güvende tutması gerekiyordu.

Nakada'nın yeni sözlerini işitmesi ile vücudunda ani bir adrenalin salınımı gerçekleşmişti. Canavar kadın binada birinin olduğunu fark etmekle kalmamış, bunu direkt olarak diğerleri ile paylaşmıştı. O andan itibaren artık kaybedecek bir dakikası daha olmadığını anlamıştı Teki. Ellerini göğsünün önünde birleştirmiş ve iki adet Kage Bunshin oluşturmak için çakrasını yoğurmaya başlamıştı.

Klonlarını iki moloz yığınıza eşit şekilde gönderecek ve parşömeni ortaya çıkarmalarını sağlayacaktı. Kendisi de bu esnada klonları ile beraber ilerleyecek ve yüzünü az önce içeri girdiği yarığa dönerek, kafasını biraz dışarı çıkartacak ve yarıktan dışarı bakmaya başlayacaktı. Yarığın zemine göre yüksek bir noktada kalmasından ötürü tekrar ayaklarında çakra toplayarak duvara yapışması gerekecekti. Bu sebeple adımlarını atmaya başlamadan önce bir yandan da çakrasını ayaklarına odaklamaya başlamıştı bile. Klonları molozlar ile oynamaya başlamadan konumlanma işini bitirmek istiyordu. Bu yüzden klonları oluşturduğu gibi zaman kaybetmeden konumunu almak için koşmaya başlayacaktı. Gökyüzüne bakarak tuzak sayesinde oluşacak ışıktan kurtulabileceğini düşünüyordu. Ses kısmını artık dert etmiyordu bile. Kısmen ifşa olmuştu çoktan. Klonlardan birinin parşömeni bulması durumunda ise hemen parşömeni kendisine doğru fırlatmalarını isteyecekti. Durduğu yer sabit olduğu için klonlar ışık dolayısı ile kör olsa dahi Teki'nin nerede durduğunu bilebileceklerdi.

Şayet işler yolunda gider ve parşömeni alabilir ise hızlıca yarıktan dışarı atacaktı ganimetini. Sonrasında da kendisi çıkacaktı dışarıya. Sonrasında ise Shunshin kullanarak olabildiğince uzaklaşmaya çalışacaktı alandan. Sabırla ve bol bol düşünerek içinde bulunduğu noktaya gelmeyi başarmıştı. Bundan sonrasında yüzüne gözüne bulaştırmak istemiyordu. Çakrasını biraz zorlayacağının da farkındaydı ancak lanet pagoda görevinde 3 Kage Bunshin çıkarttıktan sonra dövüşebildiğini hatırlıyordu.

[GM - Naruto]

Klonlarını oluşturduktan sonra koşarak duvara ulaşmaya çalışıyorsun. Koşarken yer yer dize kadar gelen otların arasından hızlıca geçiyorsun ancak duvara bir kaç adım kala bir şeye bastığını hissediyorsun. Neye bastığını daha kavrayamadan, birden etraf ışık ve sesle doluyor.

Yukarı bakmakta olduğundan ve bu durumu bir nevi beklediğinden kafa karışıklığı yaşamıyorsun ancak içeri dolan ışık ve ses 2 saniye kadar tüm gücüyle sürüyor. Ses bir suni "Ti" sesi. Işık ise bembeyaz, resmen bir kütlesi varmışçasına etrafı dolduruyor. Ancak sen gökyüzüne baktığından bu ışıktan az etkileniyorsun. Yine de gözlerin kamaşıyor ve 2-3 saniye görüşünü yitiriyorsun. Kulakların ise çınlamakta ve hiç bir şey duymuyorlar.

Vakit kaybetmeden ayaklarını duvara koyuyor ve çıkıyorsun seri bir şekilde duvarı. Hemen bir ayağını yarıktan dışarı atıyor, duvara yan oturuyorsun. Bir ayağın içeride, bir ayağın dışarıda. Gövdeni de dışarıya alıyorsun ve klonlarını incelemek için gözlerini açıyorsun.

Gözlerin yavaşça kendine geliyor ancak arada gözlerin kamaşıyor istemsizce. Bulanık görmektesin. Cisimleri ve şahısları seçebiliyorsun ancak detayları algılayamıyorsun. Gözlerini açıp kapatıyorsun daha hızlı geçmesi için ancak kısa da olsa biraz sürecek gibi.

Klonların da bu durumu senin gibi bekliyorlardı. Bu bağlamda onlar da hızlıca işlerine koyuluyorlar, ancak görüşlerinin senin gibi kısıtlanması işlerini yavaşlatmış gibi görünüyor. Molozları sağa sola dağıtmaya başlıyorlar kollarına yükledikleri chakra ile. Üstteki bir kaç parça kerpiçi sağa sola fırlatmış durumdalar, ancak görünürde bir parşömen yok. Moloz yığınları ise hâlâ bir parşömeni gizleyebilecek kadar geniş.

Bu esnada, eğilip kapı tarafına baktığında 3-4 silüet seçiyorsun içeriye bakan.

Buradan devam : viewtopic.php?f=117&p=8376#p8376

Off Topic

Hangi Teki'nin gerçek olduğunu belli etmemek adına farklı bir anlatım tarzı kullanabilirsin. Yani "Şu Teki şunu, bu Teki bunu yapacaktı. Üçüncüsü ise şunu deneyecekti." gibi. İlla "Ben şunu, klonlarım da şunu yapacaktı" demek zorunda değilsin, belirtmek istedik.