Kendine fazla güveniyor. Bu güveninin altındaki sebebi anlayabiliyorum. Gücünün, kendinin ve neler yapabileceğinin farkında. Ama dört kişiye bir? Böyle bir şeyin onu çok fazla zorlayacağına eminim. Parşömenin yerini söylemesinin sebebi bu olmalı. Dört kişiden iki kişiyi haşat etse bile, çok yüksek ihtimalle kendisi de yarın uğrayamacak durumda olacak. Parşömeni alıp gitsek geri alma şansı azalacak. Bu sebeple yerini söylüyor olmalı, böylelikle sonradan tüm performansıyla üzerimize çökebilecek tekrardan. Hangi takıma çökeceğine biz karar veriyoruz ancak durum böyle olmalı. Eğer onu burada etkisiz duruma getirirsek, dövüşemeyecek bir hale getirebilirsek muhtemelen diğer gün alma şansı da olmayacak. Uzmanlığımı onun üzerinde kullanabilseydim yüksek ihtimalle çok büyük avantaj yakalayacaktık. Chisa-chan ile birlikte ilk gün pek fazla koordinasyon yakalayamadım ancak şimdi düşündüğümde, Genjutsumun güç seviyesine bakarsak Butsuo-san varken yenilmez olabilirdik. Tabi, hayatımın en zorlu engeliyle karşılaşıyorum, karşımdaki kişi göremiyor.
Kullanabileceğim tek teknik Jubaku Satsu. Eğer birisi onun hareket kabiliyetini kısıtlarsa, kaçamayacağı bir durumda kullanabilirim. Onun dışında pek bir şansım yok. Ancak düşünüyorum, her şeyin farkında olabilen birisi bunu da öngörebilecektir. Sarı takımın parşömen sayısını dahi biliyor. Nasıl bildiğini bilmiyorum ancak aradığımız o son parşömenin artık nerede olduğunu biliyorum. En azından kafamdaki bir soruyu cevaplamış oldu. En zor ihtimal olarak gördüğüm, genel olarak bahsetme gereği bile duymadığım o ihtimal tutmuş oldu. Benden alınan parşömenin nereye gitmiş olduğu belli oldu.
Ben düşünmeye devam ederken, Chisa-chan konuşmaya başladı. Kızla güzel konuşmasına devam ederken, parşömeni patlattığını söyledi. Karşımızdaki kızın buna çok fazla tepki vereceğini sanmıyorum, zira fazlasıyla agresif olan biri değil gibi. Sondaki cümle ise kızın ne yapacağını ortaya koyacak sanırsam. Chisa-chan'ın parşömeni patlatma ihtimali gerçekten geri alamamasına sebep olabilir. Bu durumda doğruyu söylüyor, bizi bir dövüşte yenmek olarak değil ama parşömenin işlevsiz kalmasından sonra geri alması çok önemli olmayacak.
Aklımda birkaç soru var. Ancak şimdilik bunları kendime saklamak en iyisi. Bu yüzden sessizliğimi bozmadan dinlemeye devam ettim Chisa-chan'ı. Söylediği fikire en başta katılmıştım ancak şimdi işler değişti. Bir parşömen alabilmek iyi olabilir, üstelik tek bir gün kalmışken. Önceden bir parşömenimiz varken bu fikire katılabiliyordum, şimdi hiçbir şeyimiz yok. Olacak olsa bile onu patlattı. Bu yüzden bu fikire katılmam şimdilik mümkün değil, Butsuo-san'ın katılmadığı gibi. Şuanda yapabileceğimiz en iyi şey bu kızı olabildiğince etkisiz hale getirmek olmalı. Etrafta diğer iki çocuktan iz olmadığına göre, dördümüz bir anda üzerine çullanabiliriz. Gerekirse, sol kolumla ondan bir parça alabilirim. Sonuçta geleceğin ne getireceği belli olmaz, bazı yılanların kafasını koparmak gerekir.
"Bu fikir mantıklı değil Chisa-chan. Parşömeni alabiliriz. Butsuo-san ya da biz. Orasını bilemem. Aslında aklımda bir çok fikir ama takdir edersin ki senin önünde pek açıklayamıyorum."
Diyerek gülümsedim kıza doğru. İçimden sahte olsa bile dışardan oldukça doğal gelen bir gülümsemeyle karşıladım. Bunu fark edebileceğini düşünüyorum. Yine de tüm kötü duygularımdan arındım. Daha önce tehditkar olduğumu söylediğinden dolayı, biraz daha duygusuz davranmam gerek. Şimdilik içimdeki tüm duygulardan arınmalıyım. Eğer bir dövüş dönecekse desteklemem gereken iki kişi olacak sanırsam. Chisa-chan'ın dövüşmeye niyeti yok gibi görünüyor. Ryu-san ve Butsuo-san onu çift taraflı kıstırabilirlerse, Jubaku Satsu ile onu sabitlemeyi deneyebilirim. Ancak dediğim gibi, sonrasında diğer güne hareket edemeyecek duruma getirmemiz gerek onu. Yoksa, hareket edemeyecek olanlar bizden biri olabilir. Hangimizin şansına gelirse. Hangimize kinlenirse.
Off Topic
Ryu, Chisa'nın fikrini reddediyor ve bekliyor. Onun dışında bir cümle etmiyor.