[7. Gün - Gündüz Safhası | Kita Usagi] Orman

[Kita Usagi]

Suta'nın söylediklerini dinledikten sonra fark etti yaptığı hatayı. Gerçekten de dediği gibi muhabbetleri hiç bilmeden, muhabbetler hakkında fikrini sormuştu partnerinin. Saçmaladığını fark ettiğinde önce gözlerini kısıp anılarını taradı. Ardından suratına oturan şaşkın ifade ile Suta'ya baktı. "Doğru söyledin. Başta anlatmam lazımdı. Uzun lafın kısası. Onca yolu buraya kadar muhabbet etmek için geldiğini söyledi. Bende tamam muhabbet edelim dediğimde konuşacak hiçbir konusu yoktu. Zaten bunu söyledikten sonra çağırdım seni de. Yanlış bir şeyler dönüyor. Bu kızı buradan göndermemiz gerektiğini düşünüyorum." Cümlesini bitirdikten sonra yavaş yavaş, ağaçların içinden Chisa'nın bulunduğu yere doğru ilerlemeye başlayacaktı. Suta ile konuşmasına devam ederek. "Başta beni oyaladığını düşündüm. Bu sebeple seni devriyeye yolladım. Ama şimdiki düşüncem daha farklı. Biraz saf ayağına yattığını düşünüyorum." Suta'nın bunlara karşı neler söyleyeceğini merak etmişti. Yine de Suta ne söylerse söylesin planı Chisa'yı buradan kovmaktı. Suta'nın cevabını bekledikten sonra planını söyleyecekti. "Sen ağaçların arasında beklerken ben ona yaklaşıp buradan gitmesi gerektiğini söyleyeceğim. Eğer olur da bir hengame olursa sana seslenirim. Sen de gelirsin. Saldırı planımız ise belli. Goleme yaptığımızın aynısı. Ben onu suiton ile vuracağım. Sen de elektrik zırhınla işini bitireceksin. Öldürmeye oynamayacağız. Amacımız sadece bayıltmak. Lakin canına kast edecek bir şey yaparsa bi kolunu ya da bacağını kopartmaktan çekinme. Uyar mı?" Son cümlesinin ardından sırıtacak, plana karşı cevabını bekleyecekti partnerinin. Bu sırada ise vücudunun olası bir dövüş anına hazırlandığını ise hissedebiliyordu. Kanı kaynamaya başlamıştı. Kalbinin daha hızlı atmaya hazırlandığını, adrenalinin damarlarına hücuma kalkmak için hazırlandığını hissedebiliyordu. Bu hissi ise çok seviyordu.

[GM - Naruto]

Suta, anlattığın şeyleri bir panterin olabileceği kadar düşünceli bir ifadeyle dinliyor sessiz kalarak. Cümlelerin bittikten sonra bir 4-5 saniye kadar daha sessiz kalıyor. Devamında gözlerini Chisa'nın olduğunu bildiğiniz yöne doğru çevirerek cevap veriyor: "Sınav esnasında, özellikle de son günde bir ninjanın bir başka üsse 'sadece sohbet etmek' amacıyla gelmiş olması bana da gerçekçi gelmiyor Usagi. Bence de gitmesini gerektiğini söylemen iyi olur. Gitmezse bir çözüm üretiriz muhakkak."

Devamında olası bir çarpışma halinde yapacağınız şeyi anlatıyorsun. Kafasıyla hafifçe onaylıyor Suta seni. Boynunu ve başını hafifçe eğerek ön bacaklarının omuz kemiklerini hafifçe belirginleştiriyor ve sessiz adımlarla sen az sonra Chisa'nın yanına gittiğinde sizi rahatça izleyebileceği ve gizli kalabileceği bir yere doğru ilerlemeye başlıyor. Chisa'nın yanına gitmek için hazır durumdasın.

[Kita Usagi]

Partnerinin de Usagi'nin düşüncelerini onaylamasının ardından içindeki dövüş isteği biraz daha artmıştı. Planını anlattıktan sonra Suta'nın da savaş pozisyonu alması ile birlikte, artan dövüş isteği had safhasına ulaşmıştı. Artık tek düşündüğü Chisa'yı yere sermekti. Gücünü :test etmesi için mükemmel bir şanstı bu. Çokta dostane olmayan dostane bir dövüş.

Suta'nın yerini bilmemeliydi Chisa. Bu sebeple ağaçların arasından ilerlemek yerine açıklıktan, kendini göstere göstere gidecekti Chisa'ya. Ağaçların arasından çıkmadan hemen önce Suta'ya bir şey daha söylemesi gerekliydi. "Dövüşe dahil olman durumunda, Chisa'nın sırtını bana çevirmeye çalış. Ben de aynı şekilde arkasına geçmeye çalışacağım. Önceliğinin seni ekarte etmek olacağını düşünüyorum. O yüzden dikkatli ol. Ben çağırana kadar kendini belli etme."

Ağaçların arasından çıktıktan sonra hızlı adımlarla yaklaşacaktı Chisa'ya doğru. Olur da Chisa'dan bir tehlike sezmezse Bousen ile vurabileceği mesafeye geldiğinde seslenecekti köydaşına. "Mesajı alacak kadar zeki olduğunu düşünmüştüm Chisa-chan. Yanılmışım." Dikkati kendisine çektiğinde bir şey söylemesine fırsat vermeden sözlerine devam edecekti. Vücuduna olabildiğince tehditkar bir postür vererek. "Artık gitmelisin."

[GM - Naruto]

Buradan devam : viewtopic.php?f=114&p=8649#p8649

[GM - Naruto]

Bu tura ektir : viewtopic.php?f=114&t=758&p=8850#p8850

Suta olduğunu tahmin ettiğin karartının ileri, senden uzağa doğru fırladığını seçiyorsun. Bir an sonra, karartının hemen ilerisinde havada uçan pembe bir şey çekiyor dikkatini. Pembe oluşum, iki-üç metre kadar uzaktaki yanmış bir ağacın kararmış gövdesine çarpıp aniden duruyor.

Kısa bir süre de olsa dinlenmeye fırsatın olduğu için yavaş yavaş görüşün yerine gelmeye başlıyor. Uçan pembe şeyin Chisa olduğunu, ve şuan gözleri kapalı bir şekilde ağacın dibinde yerde oturmuş olduğunu farkediyorsun. Muhtemelen baygın. Görüşün yerine gelmiş olsa bile baş ağrın hala çok şiddetli bir şekilde devam ediyor. Vücudunun tamamını kırgın hissediyorsun. Az öncekinden farksız olarak, ayağa kalkarsan dengeni kurabileceğine bile emin değilsin. Pek iyi durumda değilsin zira.

Suta, Chisa'yı geriye doğru uçurup bayılttıktan sonra dönüp sana bakıyor ve iyi olduğunu gördükten sonra hızlı adımlarla yanına geliyor. İyi olup olmadığına dair sorusunu yarım yamalak anlayabiliyorsun baş ağrın sebebiyle. Kafan adeta zonkluyor.

[Kita Usagi]

Chisa'yı ağacın dibinde, oturur pozisyonda görünce anlamıştı artık dövüşün bittiğini. Çok zorlamış olsa da, kazanan tarafın kendisi olacağını zaten biliyordu. Bu sebeple çok şaşırmamıştı aldığı sonuca. Dizleri üstüne oturmaktan yorulmuş olacaktı ki, kendisi geriye doğru atıp yere yattı sırtüstü. O anda Suta'nın sesini işitmişti. Galiba iyi olup olmadığını soruyordu. "Değilim. acaaayip başım ağrıyo Suta. Beynimi hem hissetmiyorum, hem de çok net bir şekilde hissedebiliyorum. Nasıl oluyorsa." Gökyüzüne bakarken kurmuştu cümlelerini. Bir beş dakika uzanıp dinlenmeyi amaçlamıştı. Beş dakika içinde Chisa'nın tekrardan kendisine geleceğini düşünmüyordu. Bu sebeple biraz dinlendikten sonra ayağa kalkmaya çalışacaktı. Zaten ne kadar uğraşırsa uğraşsın şu an ayağa kalkmaya çalışırsa adam akıllı hareket edemeyeceğini biliyordu.

"Ne kadar kaldı gitmene? Sen gitmeden bi iki şey daha isticem senden." Cümlesini kurduktan sonra bir eliyle gözlerini kapatıp hafiften şakaklarını sıkmıştı. "AAAAH! Ama mümkünse biraz sonra. Cidden kafam zonkluyor." Bu pozisyonda biraz kalabileceğini düşünmüştü. Şu ana kadar gelen giden yoksa şu saatten sonra da başkalarının geleceğini sanmıyordu. Gelen birileri olursa da ne kadar efektif bir şekilde savaşabilirdi ondan da emin değildi. Şu an bölgede birileri varsa da yapabileceği tek şey parşömenleri kimin aldığına bakıp, akşam için plan yapmak olurdu. "Üssü bi dolaşıp gelebilir misin hızlıca? Birileri var mı yok mu diye? Ya da sadece mağaraya gidip baksan da olur. Kalanı çok önemli değil."

Chisa ile olan dövüşünü izleyenlerin neler düşüneceğini sorgulamıştı o an kafasında. Aslında tek bir kişinin düşüncelerini önemsiyordu. Kurumi-sama'nın. Ne düşünüyordu acaba Usagi ve Chisa için. Usagi'nin yaptıklarını çok abartılı bulmuş muydu acaba? Ya da belki yerinde bir karar olarak görmüştü. Sonuçta Usagi'ye o parşömenleri koruması söylenmişti. Usagi'de bunu yapıyordu. Gerçi pes eden birisini dövmenin açıklaması olamazdı bu ama sonuçta sinirlerine pek hakim olabilen birisi değildi Usagi. O an Suta'ya saldırdığını düşünmüştü zaten. Sadece partnerini koruyordu. Bu açıklamaları şu an kendisine yapmasının bir faydası olmayacaktı. Bu sebeple kafasını toparlamaya çalışacaktı şu an için sadece. Kafasını toparlayıp ayağa kalkmaya çalışacaktı.

Kendisini yeterince toparlayıp ayağa kalkabileceği zaman Chisa'nın yanına gidecekti. O zamana hala baygın olacağını düşünüyordu. Eğer hala baygınsa önce üstünü arayıp katanasını ve varsa ekipmanlarını alacaktı. Ekipmanları hala üstündeyse içinden misinayı alıp Chisa'nın ellerini ve ayaklarını bağlayacaktı iyice. Ardından Suta'nın gelişini bekleyecekti. Suta geri döndüğünde Chisa'nın katanasını Suta'nın eyerine bağlayacaktı. Sonrasında Suta'dan gitmesini isteyecekti. O sırada da Chisa'yı sırtlanıp üssün ortasındaki golem yıkıntılarından birisine götürüp yere bırakacaktı. Kendisi ise tekrardan ağaçların arasına dönüp Chisa'yı izlemeye başlayacaktı. Uzun bir gün olmuştu ve biraz dinlenmeye ihtiyacı vardı.

Tabi bunların hepsi, biraz sonra ayağa kalkabileceğini düşünerek yaptığı planlardı. Bu baş ağrısı ile biraz zor görünüyordu ama, umut shinobinin ramenidir derler.

[GM - Naruto]

Sırtüstü yatıyorsun ve panterin yavaşça sana yaklaşmasını bekliyorsun. Suta, söylediklerine karşı hafifçe başını sağa sola sallıyor: "Yoruldum Usagi. Çok zamanım kaldığını sanmıyorum." Sözlerini bitirdikten sonra ise, söylediğin üzere minik bir devriye atmak üzere yola koyuluyor.

Mavi gökyüzüne bakmaktasın, başın fena halde zonkluyor. Bir süre dinlenmek zorunda hissediyorsun kendini yeniden ayağa kalkmadan önce. Nefesini düzeltiyorsun, terin kuruyor. Fiziksel olarak toparlanıyorsun ancak gövden yerine zihnine aldığın yara bir süre daha etkisini sürdürecek gibi. Basit bir baş ağrısı değil bu. Nasıl gövdene aldığın bir yaranın hemen geçmeyeceğini, bir iyileşme süreci olacağını biliyorsan zihnine aldığın bu yaranın da aynı şekilde olduğunu hissedebiliyorsun.

En azından dengeni kurup yürüyebileceğini hissettiğinde ise ayaklanıyorsun ve yavaş adımlarla Chisa'ya doğru ilerlemeye koyuluyorsun. Chisa hala baygın durumda. Önce katanasını ve kınını alıyorsun. Devamında, ekipman çantasına uzanıyor elin. 1 Kunai, 3 Shuriken, 5 metrelik bir Sentetik Misina ve 1 Sis Bombası alıyorsun. Aralarda dinlenmen ve nefeslenmen gerektiği için Chisa'nın üzerini aramayı bitirdiğin gibi Suta yanına ulaşmış oluyor. "Etrafta kimse yok Usagi. Parşomenler de yerinde gibi görünüyor." Başınla hafifçe onaylıyorsun, ardından kınındaki katanayı kavradığın gibi Suta'nın eyerine sıkıştırıyorsun. Suta başıyla hafif bir selam vererek ufak bir sis bulutu oluşturarak kayboluyor.

Chisa'yı bağlamak üzere hareketlenmeye başlıyorsun, ancak bu işlem için oldukça efor sarfedeceğinin farkındasın. Kendini zorlamanın iyileşme ve toparlama sürecini uzatacağı, halihazırdaki durumunu daha bile kötüye götürebileceğini biliyorsun. Chisa'yı sırtlayıp taşımak bir yana, bağlamanın bile zor olacağını seziyorsun. Yine de kendini yeterince zorlarsan halledemeyeceğin bir iş değil. Ancak bunun sonuçları olacak.

[Kita Usagi]

Chisa'nın ekipman çantasını boşaltıp, katanasını Suta ile birlikte göndermişti. Artık bildiği genjutsular ve o katon tekniği haricinde tehdit edecek bir şeyi kalmamıştı. Kendi katanası hala yanındaydı, bu da Chisa'nın onu almaya çalışabileceğini gösteriyordu. Yine de, Chisa o katanaya ulaşamadan Usagi halledebilirdi işini. Bunu bir sıkıntı olarak görmüyordu o yüzden. Şu anki tek sıkıntısı gerçekten şiddetli olan baş ağrısı. Şu an yaşadığı bu sıkıntı, onu kafasındaki işlerden alıkoyacak gibiydi. Geceye hazır olması gerekiyordu. Şu anki dövüşün daha şiddetlisi bekliyordu onları gece vakti. Ryobe-san'ın takımının gece vakti üslerine geleceğini tahmin ediyordu. Bu sebeple şu an için kendisini yormaması gerekiyordu. Aksine dinlenmeye ihtiyacı vardı.

Kafasındaki bütün planları bir kenara bırakıp Chisa'nın yaklaşık iki üç metre uzağındaki bir ağaca yaslanacaktı. Uyumak gibi bir niyeti yoktu lakin kesinlikle dinlenmeye ihtiyacı vardı. Şu an için Chisa'yı bağlama ve taşıma işlerini de sonraya ertelemeye karar verdi. Taşımayıp direkt yaslandığı ağaca da bağlayabilirdi. Ne var ki bunu yapacak kuvveti olup olmadığını bile bilmiyordu. Olur da Usagi kendisini en azından ayaklanacak kadar toparlayabilirse, medikal çantayı almaya gidecekti. Çantanın içinden işine yarayabilecek bir şeyler bulup baş ağrısını gidermeye çalışacaktı. Sonrasında tekrardan Chisa'nın yanına dönecekti. Eğer o zamana kadar uyanmamış olursa, planına kaldığı yerden devam edecekti. Olur da uyanmış olursa, eh işte o zaman oturup muhabbet edebilirdi. Zira tekrardan bir dövüşe girmeye hiç niyeti yoktu.

[GM - Naruto]

Bir kaç dakika dinleniyorsun, ancak spesifik olarak bir şeylerin iyiye gittiği söylenemez senin adına bu süreç içerisinde. Bu bağlamda beklemekten bir sonuç alamayacağına karar verip medikal çantayı almaya gidiyorsun. Çanta üs merkezinin olduğu taraflarda, Chisa'dan biraz uzaklaşman gerekiyor. Yine de hızlıca gidip gelebileceğini biliyorsun.

Medikal çantayı kamp yaptığınız yerde buluyorsun. Çantayı açıp karıştırdığında bir sakinleştirici ve ağrı kesici buluyorsun çeşitli başka şeylerin arasında. Bunları kullanman durumunda iyice dinlenip kendine gelebileceğinin farkındasın. Ancak bir etkileri olabilmesi için kesintisiz bir şekilde akşama kadar dinlenmen gerektiğinin bilincindesin. Yani bunları alıp dinlenmezsen bir faydası olmayacak gibi görünüyor. Dinlenirken de uyuman gerektiğinin bilincindesin. Dinlenmezsen maksimum edecekleri etki kısa dönemde baş ağrılarını azaltıp odaklanmana yardımcı olmak olacak fakat bunun süresini de tıp bilgin yetersiz olduğundan kestiremiyorsun. 1 dakika da sürebilir 2 saat de sürebilir bu etki. Etkinin ardından nasıl bir konumda olacağını da kestiremiyorsun. Yani ilaçları almadan önceki durumuna göre kötü bir noktada da olabilirsin. Senin için bunlar büyük bir bilinmezlik bulutu.

Chisa'yı buradan göremiyorsun ama yanından ayrılalı toplasan 5 dakika olmadı.

Off Topic

Medikal çantanın içerisinden bu malzemeleri kullanırsanız çanta tamamen kullanılmış sayılacak ve envanterinizden eksilecek.

[Kita Usagi]

Yine bir ikilemin arasında kalmıştı. Riskli bir ikilem. Medikal çantanın içinden çıkan sakinleştirici ve ağrı kesiciyi kullanıp uyuyabilirdi. Bu şekilde akşama tam bir şekilde hazır olurdu lakin bu sırada Chisa'nın uyanması durumunda ne olurdu pek emin değildi. Eğer Chisa uyanıp Usagi'yi uyur bir şekilde bulursa neler olabileceğini pek düşünmek istemiyordu. Bunları kullanmayıp ağrı ile başa çıkmaya çalışabilirdi fakat bu sefer de gece için ne denli hazır olurdu emin değildi. Bu bilinmezlikte beyni bir çıkış yolu bulmak için çabalamıştı. Bu anda ise gerçekten pratik zekalı birisi olduğuna şükretmişti. Ne yapacağını tam olarak biliyordu.

Sakinleştirici ve ağrı kesiciyi kullanacaktı. Ardından Chisa'yı görmeye gidecekti. Hala yerinde olup olmadığından emin olmak için. Eğer hala yerinde baygın bir şekilde yatıyor ise, kendi bedenini yoklayacaktı. O gücü bulabilirse eğer Chisa'yı bulunduğu ağaca misina ile bağlayacaktı. Hem kendi misinasını, hem de Chisa'dan aldığı misinayı kullanacaktı. Planının devamı her iki durum için de geçerliydi.

Chisa'yı bağlasa da bağlamasa da parşömenlerin saklı olduğu mağaraya girecekti. Tuzağın hala orada duruyor olması kendisi için hem bir uyarıcı, hem de bir koruma olacaktı. Parşömenler mağaranın tam ortasındaydı. Bu sebeple parşömenleri de geçip mağaranın en sonunda yere yatarak uyumaya başlayacaktı. Chisa'nın gelmesi durumunda tuzaktan alacağı hasar dolayısı ile bağıracağını, o sese de uyanacağını tahmin ediyordu. Bir şekilde tuzaktan hasar almasa bile, mağara duvarına çarpacak olan kunai ve shurikenlerin mağaranın içinde yapacağı yankı sayesinde uyanabilirdi. Uyanamazsa da hem parşömenleri kimin çaldığı hakkında bir fikri olacaktı. Hem de parşömenler kendisinden önde olacağı için dikkati kendi üzerinden dağıtmış olacaktı. Planı beğenmişti. Tekrardan beynine bu şekilde çalıştığı için teşekkür ettikten sonra sakinleştirici ve ağrı kesiciyi kullanıp Chisa'nın son konumuna doğru yürümeye başlayacaktı.