[Nobu Tengan] Komplo teorileri, gökkubbenin altında üretilmiş en güzel teorilerdir.
- Nobu Tengan
- Posts: 14
- Joined: June 13th, 2021, 5:49 pm
Re: [Nobu Tengan] Komplo teorileri, gökkubbenin altında üretilmiş en güzel teorilerdir.
Tengan daha önce içinde bulunmak zorunda olmadığı bi durumda kalmanın verdiği tuhaflığı yaşıyordu. Bir chuunin'di evet, istese takım lideri atanma ihtimali bile vardı zamanında. Ama o, başka takımların parçası olmayı tercih etmişti hep. Söz dinleyen akıllı bir çocuk olmuştu her zaman. Kendisinden istenen şeyi en iyi şekilde yerine getirmeye çalışmıştı. Aslında bundan önce, casusluk ve bilgi toplama gibi görevler yapmıştı. Ama bu görevler genelde görülmeden bir yeri inceleme, takımın geri kalanı gelmeden keşfe çıkma gibi şeylerdi. Bugüne kadar, birisiyle oturup onu aldatarak (ya da aldatmayarak) ağzını aradığı olmamıştı. Bu yüzden tuhaf hissediyordu. Heyecanlıydı, meraklıydı ve bu işi gideceği yere kadar götürmek istiyordu. Konuşma yeteneğini geliştirmek istiyordu. Kaçaklık hayatında çok işe yarayacaktı bu. "Peygamberlik hayatında da," dedi içinden iki boynuzlu bir ses. "Profesörlük hayatında da," dedi gözlüklü bir başkası.
Mekan sahibinin yılışık hareketleri Tengan'da bir tiksintiden çok, merak uyandırdı. Paranın pek çok kapıyı açabildiğini biliyordu. Ama parayı alan insanın bir kapı olup olmadığı konusunda emin değildi. Belki kapı kendisiydi ve cebinde bulunan parayı koruyordu. Anahtar da mekan sahibinin elinde olduğunu söylediği bilgiydi. Belki de mekan sahibi kapıyı açmaya çalışıyordu. Bunun için de yılışık olması gerekiyordu. Tengan, bir anda, aslında değerli olan şeyin kendisinde olduğunun farkına vardı. Asıl olan paraydı, bilgi bir şekilde elde edilebiliyordu. Asıl olan bilginin ne kadar parayla alınabildiği değil; paranın ne kadar bilgi ile elde edilebileceğiydi.
Kaçak shinobi, adamın kendisini nasıl bir fark koyarak kazıklamaya çalıştığını düşündü bir an. İçinden bir his, adamın bin ryo almayı bile bir kazanç olarak göreceğini söylüyordu. On bin ryo ise, enayi ve tecrübesiz bir genci kazıklamak için ortaya atılan bir rakamdan ibaretti. Yine de Tengan, bilgiyi gerçek fiyatına alamayacağını düşündü. Böyle bir yeteneği olduğundan emin değildi, ilk denemesinde (belki de Atasuke-Satoshi faciasından sonra ikinci demeli), muazzam bir sonuç almayı beklemiyordu. Elini ceplerine attı. İki bin beş yüz ryo çıkardı ve çok dikkat çekmemeye çalışarak masanın üstüne bıraktı.
"Kataloğun zengin görünüyor," dedi ciddiyetle masanın ve paranın üzerine eğilerek. "Birazcık tadına bakalım ki, saken gerçekten iyiyse daha fazlasını ısmarlayalım." Mekan sahibinin bildiğini söylediği şeyleri kafasında üçe böldü. Her parçaya iki bin beş yüz ryo vermeyi planlıyordu. "Elinde bir kaç şişe var diyebiliriz değil mi? Bir tanesi Gekka mağarasının ne olduğu ve nerede olduğunu barındırıyor. Bir başkası dillerde dolaşan taşın ne olduğu ve ne işe yaradığı ile ilgili. Zengin koleksiyonunda taşı kimin aldığı ve nereye gittiği ile ilgili bir şişe daha var." Üç sayısını bilerek telaffuz etmemişti. Adamın paragözlüğünün, gözünü birazcık da olsun kör etmesini umut etti. En azından bu ilk adımı, bir ısınma olarak görmesini ve biraz bilgi vermesini...
"Gekka mağarası ile başlayalım..."
2500 ryoyu masanın karşısına itti. Eğer her şey düzgün giderse üç parçayı da sırayla adama verecekti. Kalan 2500 ryoluk "borcunu" da bilgileri doğruladığında getireceğini söyleyecekti. Mekan sahibi güçlü ve paralı birisiyle düşman olmak istemezdi değil mi? Tengan dilerse - ki kesinlikle dilemiyordu - adamı kaçırıp bir tenha köşede bağlayıp kafasındaki bilgilere bedava bile ulaşabileceğini bildiğinden güvenle hareket ediyordu. Bu masadaki güçlü kişi, elindeki kartları saklı tutan kişi, kendisiydi.
Bir şeylerin ters gitmesi halinde Tengan'ın önünde bir iki seçenek kalıyordu. Ya alabildiği bilgi ile yetinmek. Ya da ücreti tamamlamak. İnsanın başına ne geleceği sadece tanrının boynuzlarında yazılmıştır...
Mekan sahibinin yılışık hareketleri Tengan'da bir tiksintiden çok, merak uyandırdı. Paranın pek çok kapıyı açabildiğini biliyordu. Ama parayı alan insanın bir kapı olup olmadığı konusunda emin değildi. Belki kapı kendisiydi ve cebinde bulunan parayı koruyordu. Anahtar da mekan sahibinin elinde olduğunu söylediği bilgiydi. Belki de mekan sahibi kapıyı açmaya çalışıyordu. Bunun için de yılışık olması gerekiyordu. Tengan, bir anda, aslında değerli olan şeyin kendisinde olduğunun farkına vardı. Asıl olan paraydı, bilgi bir şekilde elde edilebiliyordu. Asıl olan bilginin ne kadar parayla alınabildiği değil; paranın ne kadar bilgi ile elde edilebileceğiydi.
Kaçak shinobi, adamın kendisini nasıl bir fark koyarak kazıklamaya çalıştığını düşündü bir an. İçinden bir his, adamın bin ryo almayı bile bir kazanç olarak göreceğini söylüyordu. On bin ryo ise, enayi ve tecrübesiz bir genci kazıklamak için ortaya atılan bir rakamdan ibaretti. Yine de Tengan, bilgiyi gerçek fiyatına alamayacağını düşündü. Böyle bir yeteneği olduğundan emin değildi, ilk denemesinde (belki de Atasuke-Satoshi faciasından sonra ikinci demeli), muazzam bir sonuç almayı beklemiyordu. Elini ceplerine attı. İki bin beş yüz ryo çıkardı ve çok dikkat çekmemeye çalışarak masanın üstüne bıraktı.
"Kataloğun zengin görünüyor," dedi ciddiyetle masanın ve paranın üzerine eğilerek. "Birazcık tadına bakalım ki, saken gerçekten iyiyse daha fazlasını ısmarlayalım." Mekan sahibinin bildiğini söylediği şeyleri kafasında üçe böldü. Her parçaya iki bin beş yüz ryo vermeyi planlıyordu. "Elinde bir kaç şişe var diyebiliriz değil mi? Bir tanesi Gekka mağarasının ne olduğu ve nerede olduğunu barındırıyor. Bir başkası dillerde dolaşan taşın ne olduğu ve ne işe yaradığı ile ilgili. Zengin koleksiyonunda taşı kimin aldığı ve nereye gittiği ile ilgili bir şişe daha var." Üç sayısını bilerek telaffuz etmemişti. Adamın paragözlüğünün, gözünü birazcık da olsun kör etmesini umut etti. En azından bu ilk adımı, bir ısınma olarak görmesini ve biraz bilgi vermesini...
"Gekka mağarası ile başlayalım..."
2500 ryoyu masanın karşısına itti. Eğer her şey düzgün giderse üç parçayı da sırayla adama verecekti. Kalan 2500 ryoluk "borcunu" da bilgileri doğruladığında getireceğini söyleyecekti. Mekan sahibi güçlü ve paralı birisiyle düşman olmak istemezdi değil mi? Tengan dilerse - ki kesinlikle dilemiyordu - adamı kaçırıp bir tenha köşede bağlayıp kafasındaki bilgilere bedava bile ulaşabileceğini bildiğinden güvenle hareket ediyordu. Bu masadaki güçlü kişi, elindeki kartları saklı tutan kişi, kendisiydi.
Bir şeylerin ters gitmesi halinde Tengan'ın önünde bir iki seçenek kalıyordu. Ya alabildiği bilgi ile yetinmek. Ya da ücreti tamamlamak. İnsanın başına ne geleceği sadece tanrının boynuzlarında yazılmıştır...
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Nobu Tengan] Komplo teorileri, gökkubbenin altında üretilmiş en güzel teorilerdir.
Cebinden çıkardığın paraya masanın üstüne bırakmanla mekan sahibinin gözlerindeki ışıltıyı görebiliyorsun. Tek bir bakış ile masanın üstüne ne kadar bıraktığını anlayabildiğini düşündüğün adam, senin konuşmana odaklanırken paraya kaçamak bakışlar atmayı da ihmal etmiyor. Senin söylediklerini dinledikten sonra masanın üzerinde bıraktığın parayı süpürerek kendine çeken mekan sahibi “Makul bir anlaşma gibi görünüyor. O halde başlayalım.” diyor.
Mekan sahibi 2.500 ryoyu alıp ceplerine tıkıştırırken “Gekka Mağarası’nı arasan da bulamazsın, çünkü artık öyle bir mağara kalmadı. Dedikoduların çıkmasından sonra herkes oraya hücum etti. Herkes o nadir taştan bir parça bulabilmek için çabaladı. Ancak sonunda, mağara patlatıldı. Artık ortada bir mağara kalmadı ve söylenenlere göre oralara gidiş bile yasaklandı.” diyor. Parasını sağlama alan mekan sahibi “Ha, bu işi Daimyonun yaptırdığı söyleniyor ama bence ortada başka şeyler de dönüyor. Bu konuda elimde bir kanıt yok, o yüzden ne desem yalan olur. Bugün için mağara Daimyonun adamları tarafından korunuyor ve oraya kimse yaklaştırılmıyor. Hala taş arıyorlar, sanki kalırmış gibi. İlla gitmek istersen de, kuzeybatıya düşüyor. Toprak Ülkesiyle Kaya Ülkesi sınırının kesiştiği noktalarda.” diyor. Gekka Mağarası ile ilgili vereceği bilgiler bu kadar gibi görünen mekan sahibi son anda aklına bir şey gelmiş gibi duraksadıktan sonra “Ama bana sorarsan oraya gitmek de orayı araştırmak da zaman kaybı. Niyetin varsa bile bence vazgeç.” dedikten sonra “Para peşin olduğu için bu son dediklerim ikram niteliğinde olsun.” diyor gevşek bir kahkaha atarak.
Mekan sahibi 2.500 ryoyu alıp ceplerine tıkıştırırken “Gekka Mağarası’nı arasan da bulamazsın, çünkü artık öyle bir mağara kalmadı. Dedikoduların çıkmasından sonra herkes oraya hücum etti. Herkes o nadir taştan bir parça bulabilmek için çabaladı. Ancak sonunda, mağara patlatıldı. Artık ortada bir mağara kalmadı ve söylenenlere göre oralara gidiş bile yasaklandı.” diyor. Parasını sağlama alan mekan sahibi “Ha, bu işi Daimyonun yaptırdığı söyleniyor ama bence ortada başka şeyler de dönüyor. Bu konuda elimde bir kanıt yok, o yüzden ne desem yalan olur. Bugün için mağara Daimyonun adamları tarafından korunuyor ve oraya kimse yaklaştırılmıyor. Hala taş arıyorlar, sanki kalırmış gibi. İlla gitmek istersen de, kuzeybatıya düşüyor. Toprak Ülkesiyle Kaya Ülkesi sınırının kesiştiği noktalarda.” diyor. Gekka Mağarası ile ilgili vereceği bilgiler bu kadar gibi görünen mekan sahibi son anda aklına bir şey gelmiş gibi duraksadıktan sonra “Ama bana sorarsan oraya gitmek de orayı araştırmak da zaman kaybı. Niyetin varsa bile bence vazgeç.” dedikten sonra “Para peşin olduğu için bu son dediklerim ikram niteliğinde olsun.” diyor gevşek bir kahkaha atarak.
Off Topic
İmzandaki Ryo kısmında 2.500 Ryo düşmelisin. Kalan paran 11.500 Ryodur.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Nobu Tengan
- Posts: 14
- Joined: June 13th, 2021, 5:49 pm
Re: [Nobu Tengan] Komplo teorileri, gökkubbenin altında üretilmiş en güzel teorilerdir.
Bazı insanlar vardır, libidolarını bir türlü kontrol edemezler. En ufak ilgi duyma ihtimalleri olan insanları bir bakışta soyarlar, biraz daha uğraşırlarsa gözleriyle tecavüz bile edebilirler. Tengan, karşısındaki adamın da bu tür bir insan olduğunu hissetti. Herif sanki cebindeki parayı cebinden çıkarmadan sayabiliyordu. Teninde kötü bir ürperti, ellerinde çamura bulaşmışlık, kalbinde ihanet edilmişlik duygusu ile dinlemeye devam etti. Küçük oyunu işleyecek mi onu bile bilmiyordu ama ederinin çok üstünde bir ücret ödediğine kanaat getirdi. Bu konuşmanın sonunda hayata ve insanlara darılmışlık hissi benliğine hakim oalcaktı. Bu hissin onu nereye götüreceğini kestiremiyordu. İnsanlar tarafından kazıklanma ihtimalini bir ön kabul olarak getirirdi hep ilişkilerine. Yine de bu ufak tefek çakallıklar midesini bulandırırdı.
Salakça düşünceler bunlar.... diye aklından geçirdi. Birinci şansı işletiyorum altı üstü... Ama ihanetin şartlarını belirlememişti. İçinden de ön şartlar belirlemek gelmiyordu. Yaşayıp karar vermeyi uygun gördü.
"Daimyo'nun mağara için kurduğu ekibin başında kim var? Nasıl birisi?" diye sordu Gekka Mağarası hakkında verilen bilgileri dinledikten sonra. Adam oraya gitmenin zaman kaybı olduğunu söylediyse de, en azından neler döndüğünü anlayabilmek için gitme ihtimali vardı. Sonuçta yüz yüze dövüşmekten çok, sızma ve bilgi toplama görevlerini tercih etmişti bugüne kadar. Bu kadar "gizli" ve "yıkıcı" bir görevin başındaki adam mutlaka bir şeyler biliyor olmalıydı. Adam hakkında bir şeyler öğrenip aklının bir yerine not etmekten zarar gelmezdi.
Paranın ilk taksitini ödedikten sonra, ikinci soruya geçecekti. "Bu taş nedir ve ne işe yarıyor?" Adamı para ile şartlandırmak istemediğinden, ellerini ceplerine götürse de parayı çıkarmadı bu sefer. Ellerini de ceplerine sokmak yerine bacaklarının üstüne koydu. Bir shinobi ellerine ne zaman ihtiyaç duyacağını bilemez değil mi?
İlk ödeme ile satıcı ile arasında bir güven çerçevesi yaratmış olmalılardı. Parayı ödememe gibi bir niyeti yoktu tabii ki, sadece ilişkiyi bir sonraki adıma taşımak istiyordu. Dinlediklerinden memnun olsa da olmasa da ikinci taksidi de iyi bir vergi mükellefi gibi tek tek saycaktı adamın önüne.
Salakça düşünceler bunlar.... diye aklından geçirdi. Birinci şansı işletiyorum altı üstü... Ama ihanetin şartlarını belirlememişti. İçinden de ön şartlar belirlemek gelmiyordu. Yaşayıp karar vermeyi uygun gördü.
"Daimyo'nun mağara için kurduğu ekibin başında kim var? Nasıl birisi?" diye sordu Gekka Mağarası hakkında verilen bilgileri dinledikten sonra. Adam oraya gitmenin zaman kaybı olduğunu söylediyse de, en azından neler döndüğünü anlayabilmek için gitme ihtimali vardı. Sonuçta yüz yüze dövüşmekten çok, sızma ve bilgi toplama görevlerini tercih etmişti bugüne kadar. Bu kadar "gizli" ve "yıkıcı" bir görevin başındaki adam mutlaka bir şeyler biliyor olmalıydı. Adam hakkında bir şeyler öğrenip aklının bir yerine not etmekten zarar gelmezdi.
Paranın ilk taksitini ödedikten sonra, ikinci soruya geçecekti. "Bu taş nedir ve ne işe yarıyor?" Adamı para ile şartlandırmak istemediğinden, ellerini ceplerine götürse de parayı çıkarmadı bu sefer. Ellerini de ceplerine sokmak yerine bacaklarının üstüne koydu. Bir shinobi ellerine ne zaman ihtiyaç duyacağını bilemez değil mi?
İlk ödeme ile satıcı ile arasında bir güven çerçevesi yaratmış olmalılardı. Parayı ödememe gibi bir niyeti yoktu tabii ki, sadece ilişkiyi bir sonraki adıma taşımak istiyordu. Dinlediklerinden memnun olsa da olmasa da ikinci taksidi de iyi bir vergi mükellefi gibi tek tek saycaktı adamın önüne.
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Nobu Tengan] Komplo teorileri, gökkubbenin altında üretilmiş en güzel teorilerdir.
Mekan sahibi ilk 2.500 Ryo’yu almış olmanın mutluluğuyla bir sonraki konuya geçmek için can atar bir görünüm sergilerken, senden gelen ilk soruyla bir an duraksıyor. Sonra yüzündeki hafif bir tebessüm beliren adam “Anlaşmaya bakarsak bu durum ekstraya girmiyor mu?” diyor tebessümünü ufak bir kahkahaya bırakırken. Birkaç saniye süren bu kahkahanın ardından ise mekan sahibi “Neydi adı? Ichi? Nichi? Agano muydu? Ha, tamam! Nagano Nichiren… Evet!” diyor büyük bir başarı kazanmış gibi gözleri parıldarken. Ancak kısa bir süre sonra bunun öyle büyük bir zafer olmadığını fark eden mekan sahibi “Nagano Nichiren adında bir. Kendisi Daimyonun özel korumalarından birisiydi. Amegakure’den uzakta eğitim almış bir shinobi aslında. Kendisinden hep çekinilmiştir ve bu konuyla ilgili Daimyo tarafından tam yetkilendirilmiş halde. Bağlılığı Daimyoya olduğu için babasını tanımaz yani, o derece bir adam. Muhabbeti nasıldır, makul bir adam mıdır bilemiyorum tabi ama anlatılanlara göre dediğim dedik biri gibi.” diyor.
Nichiren ile ilgili söyleyebilecekleri bu kadar gibi görünen mekan sahibi, derhal para alabileceği konulara girmek istercesine hareketli duruyor. Bu aşamaya kadar mekan sahibinin sözlerinde herhangi bir yalan veya uydurma sezebilmiş değilsin. Bu konudaki genel becerilerin de sıradan bir shinobi kadar olduğu için kendine pek güvendiğin de söylenemez. Fakat yine de bu aşamaya kadar aldığın ışık konuşmanın devamını da sağlıyor. Elini cebine doğru götürmenle birlikte mekan sahibinin gözlerindeki parıltının arttığını fark edebiliyorsun. Her ne kadar elin bacaklarının üstünde kalmış olsa da sorduğun sorunun ardından mekan sahibi “İşte esas konu da o…” diyor gevrek bir gülümsemeyle. Gözleriyle birkaç kez cebinde olduğunu düşündüğün elin çıkıp çıkmayacağını kesen mekan sahibi üçüncü denemesinden sonra bunu bırakıyor ve bakışlarını tamamen gözlerine odaklıyor. Hafifçe aldığı nefesin ardından mekan sahibi “Taşı tesadüfen bulan kişi, ufak bir haydut çetesinin alelade bir üyesi. Ancak taşı bulduktan sonra işler değişiyor. Birden çetenin başına geçiveriyor, sonrasında da işleri büyütüyor. Sonrasında Yağmur Ülkesi’nde ismi bilinir biri haline geliyor, en azından shinobiler arasında falan. Gücünün ise bu taştan geldiğini söylüyor.” diyor. Bu anlatımlarının ardından bir kez daha paranın gelip gelmeyeceğini kontrol eden mekan sahibi “Ha, dersen ki taş nasıl bir şeydir, nasıl kullanılıyor falan… İşte o konularda hiçbir bilgim yok. Ama kullanan kişiyi baya güçlendirdiği ortada. Taşı kullanan kişiyi biraz daha anlatırsam, bunu daha iyi anlarsın.” diyor, konuyu üçüncü başlığa taşımak istercesine.
Nichiren ile ilgili söyleyebilecekleri bu kadar gibi görünen mekan sahibi, derhal para alabileceği konulara girmek istercesine hareketli duruyor. Bu aşamaya kadar mekan sahibinin sözlerinde herhangi bir yalan veya uydurma sezebilmiş değilsin. Bu konudaki genel becerilerin de sıradan bir shinobi kadar olduğu için kendine pek güvendiğin de söylenemez. Fakat yine de bu aşamaya kadar aldığın ışık konuşmanın devamını da sağlıyor. Elini cebine doğru götürmenle birlikte mekan sahibinin gözlerindeki parıltının arttığını fark edebiliyorsun. Her ne kadar elin bacaklarının üstünde kalmış olsa da sorduğun sorunun ardından mekan sahibi “İşte esas konu da o…” diyor gevrek bir gülümsemeyle. Gözleriyle birkaç kez cebinde olduğunu düşündüğün elin çıkıp çıkmayacağını kesen mekan sahibi üçüncü denemesinden sonra bunu bırakıyor ve bakışlarını tamamen gözlerine odaklıyor. Hafifçe aldığı nefesin ardından mekan sahibi “Taşı tesadüfen bulan kişi, ufak bir haydut çetesinin alelade bir üyesi. Ancak taşı bulduktan sonra işler değişiyor. Birden çetenin başına geçiveriyor, sonrasında da işleri büyütüyor. Sonrasında Yağmur Ülkesi’nde ismi bilinir biri haline geliyor, en azından shinobiler arasında falan. Gücünün ise bu taştan geldiğini söylüyor.” diyor. Bu anlatımlarının ardından bir kez daha paranın gelip gelmeyeceğini kontrol eden mekan sahibi “Ha, dersen ki taş nasıl bir şeydir, nasıl kullanılıyor falan… İşte o konularda hiçbir bilgim yok. Ama kullanan kişiyi baya güçlendirdiği ortada. Taşı kullanan kişiyi biraz daha anlatırsam, bunu daha iyi anlarsın.” diyor, konuyu üçüncü başlığa taşımak istercesine.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Nobu Tengan
- Posts: 14
- Joined: June 13th, 2021, 5:49 pm
Re: [Nobu Tengan] Komplo teorileri, gökkubbenin altında üretilmiş en güzel teorilerdir.
Adamın kahkahası ile Tengan da gülümsemeye başladı. Çok uzun sürmeyen bir gülümsemeydi bu. Çünkü adam ekstralardan bahsettiği anda keyfi kaçmıştı. İnsanlığın söylediği her şey müzakere edilebilirdir. Söylenen şeyler iki ihtimalli değildir; yani anlamak ve anlamamak, söz karşısında elimizde olan yegâne iki ihtimal değildir. Anlayış bir yelpazedir, dolayısıyla insan söylenen şeylerden çok farklı anlamlar çıkarabilir. İşte Tengan da üç ihtimalden bahsederken söylediği üç şey ve onlarla ilintili her şeyden bahsediyordu. Ancak adamın sadece ve sadece sorulan üç şeyi anlaşmanın parçası olarak kabul etmesi ve bağlantılı her şeyi ekstradan sayması bir ihtimaldi. İşte müzakereler bu noktada başlıyordu. Kimin masaya ne kadar sosyal ve fiziki sermaye koyabildiği ile alakalıydı bu durum. Kimin kendini ne kadar güçlü göstterebildiği ile. Tengan masadaki ağırlığından emin değildi, ama güçlü ve kendinden emin görünmek için elinden geleni yapıyordu.
Adam ikinci sorusuna cevap verince biraz rahatladı. Aklına da iki not kazıdı. Birincisi: söylenen şeyin anlamı üzerine yapılan çetin mücadeleler illâ ki karşı tarafın lehine olmak zorunda değildi. Sözü kendisi de bir silah olarak kullanabilirdi. Bunun üzerine gitmeliydi. İkincisi: Nagano Nichiren. Shinobi eğitimi almış birisi. Tam olarak nerede olduğunu bile bilmediği bir yerden, etrafı askerlerle çevirili bu adamı çıkarabilir miydi? Eğer bu yönde ilerlemeye karar verirse günlere ve ciddi bir sabıra ihtiyacı vardı. Bölgeye gitmesi, askerlerin rutinlerini izlemesi, komutanın nerede olduğunu belirlemesi, askerlerin içine karışması, komutanı tek başınayken yakalaması ve istediği bilgiyi alabilmesi... Çok tehlikeli bir görev olurdu bu. Yetenekli bir sensör shinobinin Tengan'ı yakalama ihtimali de cabası. Yine de, bir şeyin peşinde olan insanlar kendi peşlerine düşenlere karşı daha az dikkatli olurlar. Hem, değerli malzemesi çalınmış bir mağarayı araştırmaya da sensör getirmiş olamazlardı değil mi?
Adamın ikinci soruya verdiği cevapla, Tengan masaya ikinci taksidi bıraktı. Ellerini paranın üstüne koyup, mekan sahibine midesi bulanmış bir şekilde baktı. Sinirlendiğini bilmesini istiyordu. "Şişen boş çıktı," dedi üstüne basa basa. Sonra da ellerini paranın üstünden çekip, yemeğin üzerine atılan bir domuz gibi parayı toplamasını bekledi adamın. "Bir sonraki şişen de boş çıkmaz umarım" dedi biraz tehditkar olmaya çalışarak. Bu sefer ellerini ceplerine atmayacaktı. Adamın parayı toplarken vereceği tepkiyi ve bir şeyleri unutup unutmayacağını ölçmek istiyordu. İçten içe, 2500 ryoyu toplarken dünyanın varlığını bile unutmasını ve gevezelik edip bir sonraki cevaba geçmesini bekliyordu. Sonuçta, kazıklanmayı beklemesi için bir sebep yoktu. Şu ana kadar bütün ödemeleri tıkır tıkır yapmıştı değil mi?
Adam ikinci sorusuna cevap verince biraz rahatladı. Aklına da iki not kazıdı. Birincisi: söylenen şeyin anlamı üzerine yapılan çetin mücadeleler illâ ki karşı tarafın lehine olmak zorunda değildi. Sözü kendisi de bir silah olarak kullanabilirdi. Bunun üzerine gitmeliydi. İkincisi: Nagano Nichiren. Shinobi eğitimi almış birisi. Tam olarak nerede olduğunu bile bilmediği bir yerden, etrafı askerlerle çevirili bu adamı çıkarabilir miydi? Eğer bu yönde ilerlemeye karar verirse günlere ve ciddi bir sabıra ihtiyacı vardı. Bölgeye gitmesi, askerlerin rutinlerini izlemesi, komutanın nerede olduğunu belirlemesi, askerlerin içine karışması, komutanı tek başınayken yakalaması ve istediği bilgiyi alabilmesi... Çok tehlikeli bir görev olurdu bu. Yetenekli bir sensör shinobinin Tengan'ı yakalama ihtimali de cabası. Yine de, bir şeyin peşinde olan insanlar kendi peşlerine düşenlere karşı daha az dikkatli olurlar. Hem, değerli malzemesi çalınmış bir mağarayı araştırmaya da sensör getirmiş olamazlardı değil mi?
Adamın ikinci soruya verdiği cevapla, Tengan masaya ikinci taksidi bıraktı. Ellerini paranın üstüne koyup, mekan sahibine midesi bulanmış bir şekilde baktı. Sinirlendiğini bilmesini istiyordu. "Şişen boş çıktı," dedi üstüne basa basa. Sonra da ellerini paranın üstünden çekip, yemeğin üzerine atılan bir domuz gibi parayı toplamasını bekledi adamın. "Bir sonraki şişen de boş çıkmaz umarım" dedi biraz tehditkar olmaya çalışarak. Bu sefer ellerini ceplerine atmayacaktı. Adamın parayı toplarken vereceği tepkiyi ve bir şeyleri unutup unutmayacağını ölçmek istiyordu. İçten içe, 2500 ryoyu toplarken dünyanın varlığını bile unutmasını ve gevezelik edip bir sonraki cevaba geçmesini bekliyordu. Sonuçta, kazıklanmayı beklemesi için bir sebep yoktu. Şu ana kadar bütün ödemeleri tıkır tıkır yapmıştı değil mi?
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Nobu Tengan] Komplo teorileri, gökkubbenin altında üretilmiş en güzel teorilerdir.
Parayı masaya bırakmanın ardından mekan sahibi hızlıca paraya uzanmak istese de, paranın üzerinden elini çekmemen nedeniyle bir anda duraksıyor. Bakışlarını şüpheci bir şekilde sana çevirirken göz göze geldiğiniz anda, mekan sahibinin yüzündeki şehvet ifadesinin kaybolduğunu görüyorsun. Bakışlarından çekinmiş gibi görünen mekan sahibi “Boş mu?” diyor şaşırmış bir şekilde. Ancak paradan ellerini çektiğin anda, bir kez daha parayı toplamaya atılan mekan sahibi “Sana söylediklerimi, verdiğim ve vereceğim isimleri bu paraya verecek başka birini bulursan bana da göster! Benim söylediklerimin aksini söyleyen bulursan da karşıma getir. Bana ne kadar ödediysen iki katını ödeyeceğim, anlaştık mı? Ama bulamazsan senden yine 10.000 alırım. Var mısın?” diyor. Bu esnada para toplama işini de bitiren adam kafasını sana doğru kaldırıyor ve yüzünde sözlerinin arkasında duran bir ifadeyle sana bakarak “Hı? Ne diyorsun? Var mısın?” diyor.
Mekan sahibi sorduğu sorunun üzerinde bir saniye bile geçmeden birden yüzüne kocaman bir tebessüm yerleştiriyor ve “Sen masadan kalkana kadar düşün bunu bakalım.” diyor. Bu esnada gözlerini ellerine doğru çeviren mekan sahibi, bir sonraki sorunun cevabına dair bedele ilişkin yapacağın bir hamle bekliyor. Ancak senden bu yönde bir hareket gelmeyince mekan sahibi hafifçe sırtını sandalyeye yaslıyor ve rahat bir ifade takınırken “Buraya kadar geldik. Şimdi olay bu taşı kullananın kim olduğunu ve onu nerede bulabileceğini öğrenmekte.” diyor. Sağ elini masaya koyan adam birkaç kez parmak uçlarıyla masaya vurduktan sonra “5.000’i alayım. Yoksa bu ağızdan çıkacak başka bir kelime bulamazsın.” diyor. Adamın bakışlarında ve ses tonunda pek de pazarlık yapacak bir hava ise sezemiyorsun.
Mekan sahibi sorduğu sorunun üzerinde bir saniye bile geçmeden birden yüzüne kocaman bir tebessüm yerleştiriyor ve “Sen masadan kalkana kadar düşün bunu bakalım.” diyor. Bu esnada gözlerini ellerine doğru çeviren mekan sahibi, bir sonraki sorunun cevabına dair bedele ilişkin yapacağın bir hamle bekliyor. Ancak senden bu yönde bir hareket gelmeyince mekan sahibi hafifçe sırtını sandalyeye yaslıyor ve rahat bir ifade takınırken “Buraya kadar geldik. Şimdi olay bu taşı kullananın kim olduğunu ve onu nerede bulabileceğini öğrenmekte.” diyor. Sağ elini masaya koyan adam birkaç kez parmak uçlarıyla masaya vurduktan sonra “5.000’i alayım. Yoksa bu ağızdan çıkacak başka bir kelime bulamazsın.” diyor. Adamın bakışlarında ve ses tonunda pek de pazarlık yapacak bir hava ise sezemiyorsun.
Off Topic
İmzandaki Ryo kısmında 2.500 Ryo düşmelisin. Kalan paran 9.000 Ryodur.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Nobu Tengan
- Posts: 14
- Joined: June 13th, 2021, 5:49 pm
Re: [Nobu Tengan] Komplo teorileri, gökkubbenin altında üretilmiş en güzel teorilerdir.
Tengan adamın parayı toplamasını izlerken tam olarak tarif edemediği bir his midesinden yayılıp akciğerini sıkıştırmaya başladı. Mide bulantısı gibiydi, ama mide bulantısı insanın bütün düşüncelerini midesine ve kusmama fikrine yoğunlaştırır. Kaçak shinobi, midesinden yayılan hissin göğsünü sıkıştırdığını, ağzında acı bir tat bıraktığını, burnuna pis bir koku yaydığını hissediyordu. Bir insan para için nasıl bu kadar aşağılık hallere bürünebilir? diye geçiriyordu aklından. Zihninin bir yanı savaş bölgesinde yaşamanın zor olduğunu ve adamın da her insan gibi hayatta kalmak için her pisliği yapabileceğini söylüyordu ona. Zihninin diğer yanı ise burnunu tıkamak, yere tükürmek, kusmak, bir an önce buradan kalkıp bu insan müsveddesinden kurtulmak istiyordu.
İki duygu arasında gidip gelirken geldi tıkanma. Paranın geri kalanını peşin istemişti adam. Tengan küçük deneyinin ve alıştırmasının sonuna geldiğini çok açık bir biçimde gördü o anda. Pazarlıklar, ufak oyunlar, buraya kadardı. Başarısız olduğu söylenebilirdi. Adam bilgilerin en önemlilerini sona bırakmıştı. İstese paranın geri kalanını peşin alıp tek bir kelime etmemeyi bile seçebilirdi. Sonuçta genç shinobinin kim olduğunu bilmiyordu. Ondan korkması için de bir sebebi yoktu. Buraya kadarmış, diye düşündü Tengan Yazık oldu.
Hislerini kontrol etmeyi bıraktı. Deminki tiksintisini ve adamın paragözlüğüne karşı duyduğu kızgınlığı yüzüne yansıttı. Adam para için tehdit ederken yüzüne bakıyordu. O da bakışlarının görünmesini ve tehditinin ciddiye alınmasını istiyordu sonuçta. Rakumei no Jutsu. Mekanda kendisine yeterince yakın ve yüzüne bakan başka kimse olmadığını düşünüyordu Tengan. Eğer tekniği kullandığı anda birisi kazara ona bakıyordu ise, bu komik olurdu. İleride arkadaşlara anlatılacak bir hikaye. Tabi komik aniden tehlikeliye dönüşmezse...
"Paragözlüğün beni tiksindiriyor. Seni zorla konuşturmuyorsam, insanlara saygı duyduğumdandır. Şu ana kadar tıkır tıkır ödedim ücretini ve sen hala bana saygısızlık ediyorsun. Anlat!"
Tekniğin sonucu ne olursa olsun konuşmanın daha hızlı biteceği belliydi, Tengan'ın da burayı terk etmek zorunda kalacağı. Ne olursa olsun, bu hıyara bir beş bin daha kaptırmaktan iyidir, diye düşündü...
İki duygu arasında gidip gelirken geldi tıkanma. Paranın geri kalanını peşin istemişti adam. Tengan küçük deneyinin ve alıştırmasının sonuna geldiğini çok açık bir biçimde gördü o anda. Pazarlıklar, ufak oyunlar, buraya kadardı. Başarısız olduğu söylenebilirdi. Adam bilgilerin en önemlilerini sona bırakmıştı. İstese paranın geri kalanını peşin alıp tek bir kelime etmemeyi bile seçebilirdi. Sonuçta genç shinobinin kim olduğunu bilmiyordu. Ondan korkması için de bir sebebi yoktu. Buraya kadarmış, diye düşündü Tengan Yazık oldu.
Hislerini kontrol etmeyi bıraktı. Deminki tiksintisini ve adamın paragözlüğüne karşı duyduğu kızgınlığı yüzüne yansıttı. Adam para için tehdit ederken yüzüne bakıyordu. O da bakışlarının görünmesini ve tehditinin ciddiye alınmasını istiyordu sonuçta. Rakumei no Jutsu. Mekanda kendisine yeterince yakın ve yüzüne bakan başka kimse olmadığını düşünüyordu Tengan. Eğer tekniği kullandığı anda birisi kazara ona bakıyordu ise, bu komik olurdu. İleride arkadaşlara anlatılacak bir hikaye. Tabi komik aniden tehlikeliye dönüşmezse...
"Paragözlüğün beni tiksindiriyor. Seni zorla konuşturmuyorsam, insanlara saygı duyduğumdandır. Şu ana kadar tıkır tıkır ödedim ücretini ve sen hala bana saygısızlık ediyorsun. Anlat!"
Tekniğin sonucu ne olursa olsun konuşmanın daha hızlı biteceği belliydi, Tengan'ın da burayı terk etmek zorunda kalacağı. Ne olursa olsun, bu hıyara bir beş bin daha kaptırmaktan iyidir, diye düşündü...
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Nobu Tengan] Komplo teorileri, gökkubbenin altında üretilmiş en güzel teorilerdir.
İçinde barındırdığın tüm duyguları açığa vuran bakışların zaman göre normal ancak bulunduğun ana göre yavaşça çatılırken, gözlerinden salınan alevin karşında oturan mekan sahibini yakmasını bekliyorsun sadece. Kaşların bakışlarına ayak uydururcasına gözlerine doğru inerken alnında tek bir damarın belirginleştiğini hissedebiliyorsun. Göz kenarlarında ve gözün burnuna yakın kısımlarında ortaya çıkan kırışıklılar, bakışlarını birkaç kat daha öfkeli hale getirirken tekniğinin tam anlamıyla aktif hale geldiğini hissediyorsun. Sırtını sandalyeye yaslamış mekan sahibinin önce hafifçe doğruluşu ve ardından da yüzündeki yılışık ifadenin hafifçe yok olmaya başladığını görüyorsun. Teni beyazlamasa da, en azından bir ton açık renge gelen mekan sahibinin göz kapaklarını yukarıya doğru hareketlendirmesi ve göz bebeklerinin büyümesiyle, tekniğini başarılı bir şekilde uyguladığını görüyorsun.
Tekniğinle birlikte desteklediğin cümlelerin karşısında mekan sahibi hafifçe etrafı kolaçan ediyor. Bir çıkar yol bulmak için etrafa yönelttiği bu bakışlara eşlik ettiğin sırada, aslında mekanda kimsenin de umurunda olmayan iki kişi olduğunuzu anlayabiliyorsun. Mekan sahibi dışında tekniğinden etkilenmiş başka birinin olmaması da seni rahatlatırken, oluşan sessizliğin içinde tekniğinin sonlanmaya başladığını hissediyorsun. Yine de bu aşamada gereken ruh halini ortaya koymuş olduğun için mekan sahibinin etkisine girdiği hissiyattan kurtulması pek de olası görünmüyor.
Tekniğinin sonlandığı sıralarda mekan sahibi tekrar odağını sana yöneltirken “Hey, bu kadar şeye gerek var mı? Bir anlaşma yaptık ve ikimiz de ona uymuyor muyuz yani? Sana ekstra bilgi bile vermedim mi?” diyor. Bu kez ses tonunda bariz bir korku ve müzakereye açık bir izlenim uyandıran mekan sahibi “Şöyle yapalım o zaman.” dedikten sonra masaya hafifçe yaklaşıyor ve sadece senin duyabileceğin bir ses tonuyla “Sana ismi vereceğim, sonra sen de 5.000’i vereceksin. Ben de sana onu nerede bulabileceğini söyleyeceğim.” diyor. Hemen ardından ise pozisyonunu hiç değiştirmeden etrafa hızlıca bakındıktan sonra “Taşı kullanan kadının ismi Kozuke Chiyuri.” diyor kimsenin kendisini duymadığından emin olacağı bir sessizlikle. Ardından ise hafifçe geriye yaslanıyor ve senden gelecek hamleyi, daha doğrusu parayı, beklemeye koyuluyor.
Tekniğinle birlikte desteklediğin cümlelerin karşısında mekan sahibi hafifçe etrafı kolaçan ediyor. Bir çıkar yol bulmak için etrafa yönelttiği bu bakışlara eşlik ettiğin sırada, aslında mekanda kimsenin de umurunda olmayan iki kişi olduğunuzu anlayabiliyorsun. Mekan sahibi dışında tekniğinden etkilenmiş başka birinin olmaması da seni rahatlatırken, oluşan sessizliğin içinde tekniğinin sonlanmaya başladığını hissediyorsun. Yine de bu aşamada gereken ruh halini ortaya koymuş olduğun için mekan sahibinin etkisine girdiği hissiyattan kurtulması pek de olası görünmüyor.
Tekniğinin sonlandığı sıralarda mekan sahibi tekrar odağını sana yöneltirken “Hey, bu kadar şeye gerek var mı? Bir anlaşma yaptık ve ikimiz de ona uymuyor muyuz yani? Sana ekstra bilgi bile vermedim mi?” diyor. Bu kez ses tonunda bariz bir korku ve müzakereye açık bir izlenim uyandıran mekan sahibi “Şöyle yapalım o zaman.” dedikten sonra masaya hafifçe yaklaşıyor ve sadece senin duyabileceğin bir ses tonuyla “Sana ismi vereceğim, sonra sen de 5.000’i vereceksin. Ben de sana onu nerede bulabileceğini söyleyeceğim.” diyor. Hemen ardından ise pozisyonunu hiç değiştirmeden etrafa hızlıca bakındıktan sonra “Taşı kullanan kadının ismi Kozuke Chiyuri.” diyor kimsenin kendisini duymadığından emin olacağı bir sessizlikle. Ardından ise hafifçe geriye yaslanıyor ve senden gelecek hamleyi, daha doğrusu parayı, beklemeye koyuluyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Nobu Tengan
- Posts: 14
- Joined: June 13th, 2021, 5:49 pm
Re: [Nobu Tengan] Komplo teorileri, gökkubbenin altında üretilmiş en güzel teorilerdir.
Tengan'ın ismini sormaya tenezzül bile etmediği adam, Rakumei karşısında biraz beyazlayıp, göz bebekleriyle korktuğunu anlatmaya başlayınca, kaçak shinobi tarif edilmesi zor bir tatmin hissi yaşadı. Karşısındaki adamın kendisinden korkmasından zevk alıyordu. Haddini bilmesi Tengan'a buradaki asıl büyük varlığın kendisi olduğu hissini pompalıyordu. Bu noktada da Tengan'ın gözünün önünde iki büyük yol belirdi. Birincisi, tabii ki benden korkacaklar, diyordu. Tabii ki varlığım karşısında dehşete düşecekler, bana sınırsız bir saygı duyacaklar. Ben Tanrı'nın göründüğü ve mesajını insanlara aktarması için seçtiği adamım. Ben geleceğin en bilgili shinobisi, en bilgili canlısıyım. Bilginim ben. Profesörüm, peygamberim. Karşımda huşuyla karışık bir dehşete kapılmalısınız. İşte o zaman benden gerçekleri öğrenebilirsiniz. İkincisi ise peygamber müsveddesini tevazuya davet ediyordu. Biraz genjutsu bilen herkesin yapabileceği bir teknik kullandım altı üstü. Hem, bir öğretmen, bir peygamber kibire kapılırsa anlattığı şeyleri nasıl sevdirebilir? Zorba bir diktatör mü olmak istiyorum yoksa sevilen bir yol gösterici mi?
Hisler yelpazesinin bu iki ucu arasında gidip gelirken adamın söylediklerini dinlemeye başladı. Laf beş bine gelinceye kadar ciddiyetle dinledi adamı. Beş bini duyduğunda ise kendine hakim olamadı ve gülmeye başladı. Gülüşünü kontrol etmekte biraz zorlandığından, belki de mekandaki herkesin dikkatini masaya çekmiş olabilirdi. "Hala mı?" diyordu kahkahalar arasında! "Hala mı?" Bu adam ölümle karşı karşıya olsa bile parasının nerede olduğunu sorardı muhtemelen. Tengan'ın aklında şöyle bir sahne canlandı: Herifi bağlayıp bir güzel işkence etmiş ve bilgileri almaya çalışmış. Ah vah arasında adam hala beş bin nerede diyor. Yetmemiş, adama Omotsuki uygulayıp zihninin içinde gezintiye çıkmış. Ama baktığı her yerin beş bin ryo arkasında kilitli olduğunu görüyor! Adamın beyni bile para duvarı ile korunuyor!
Adamın konuşmasını bitirmesinden sonra Tengan söylenen ismi aklının bir kenarına not etti. Dikkatlerin kendilerinden dağılmasını bekledi ve ellerini ceplerine atıp beş bin ryoyu masanın üzerine bıraktı.
"Anlaşmamız" diye başladı parayı adama bırakmadan. "Her biri 2500 ryoluk üç soru idi. Sen kendi kendine on binin kabul edildiğini varsaydın. Pazarlık yapmayacaksan pazara niye çıkıyorsun değil mi? Ama önemi yok. Paraya ne kadar meyyal olduğunu görebiliyorum. Hem beni güldürdün. Seni üzmek istemem. Alabilirsin paranı..."
Adama bir hayat dersi verip vermemek konusunda biraz tereddüt etti. Sonuçta nasıl olsa dinlemeyecekti kendisini. Ama yine de kendisine engel olamadı. "Ama dikkat et dostum. Özellikle de seni korkutanlara... Her zaman ısrarcı olma. Dünyada binbir türlü manyak var. Bir kaç bin ryo için yapmayacakları şey yok. Neyse... Dökül bakalım."
Hisler yelpazesinin bu iki ucu arasında gidip gelirken adamın söylediklerini dinlemeye başladı. Laf beş bine gelinceye kadar ciddiyetle dinledi adamı. Beş bini duyduğunda ise kendine hakim olamadı ve gülmeye başladı. Gülüşünü kontrol etmekte biraz zorlandığından, belki de mekandaki herkesin dikkatini masaya çekmiş olabilirdi. "Hala mı?" diyordu kahkahalar arasında! "Hala mı?" Bu adam ölümle karşı karşıya olsa bile parasının nerede olduğunu sorardı muhtemelen. Tengan'ın aklında şöyle bir sahne canlandı: Herifi bağlayıp bir güzel işkence etmiş ve bilgileri almaya çalışmış. Ah vah arasında adam hala beş bin nerede diyor. Yetmemiş, adama Omotsuki uygulayıp zihninin içinde gezintiye çıkmış. Ama baktığı her yerin beş bin ryo arkasında kilitli olduğunu görüyor! Adamın beyni bile para duvarı ile korunuyor!
Adamın konuşmasını bitirmesinden sonra Tengan söylenen ismi aklının bir kenarına not etti. Dikkatlerin kendilerinden dağılmasını bekledi ve ellerini ceplerine atıp beş bin ryoyu masanın üzerine bıraktı.
"Anlaşmamız" diye başladı parayı adama bırakmadan. "Her biri 2500 ryoluk üç soru idi. Sen kendi kendine on binin kabul edildiğini varsaydın. Pazarlık yapmayacaksan pazara niye çıkıyorsun değil mi? Ama önemi yok. Paraya ne kadar meyyal olduğunu görebiliyorum. Hem beni güldürdün. Seni üzmek istemem. Alabilirsin paranı..."
Adama bir hayat dersi verip vermemek konusunda biraz tereddüt etti. Sonuçta nasıl olsa dinlemeyecekti kendisini. Ama yine de kendisine engel olamadı. "Ama dikkat et dostum. Özellikle de seni korkutanlara... Her zaman ısrarcı olma. Dünyada binbir türlü manyak var. Bir kaç bin ryo için yapmayacakları şey yok. Neyse... Dökül bakalım."
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Nobu Tengan] Komplo teorileri, gökkubbenin altında üretilmiş en güzel teorilerdir.
Kahkaha atmanla birlikte mekan sahibinin bir anda irkildiğini gözlerinden görebiliyorsun. Karşısındaki insanın, yani senin, ruh halini anlamakta zorlandığı her halinden belli olan mekan sahibi kısa bir süreliğine bir günah işlemiş pişmanlığıyla gözlerini senden kaçırmaya çalışıyor. Ancak yine de konuşmasını bitiren adam, kendi üzerine düşen görevin tüm sorumluluklarını yerine getirmişçesine omuzlarını kabartarak ama senden de çekindiği her halinden belli olarak diken üstünde oturuyor gibi duruyor.
Mekan sahibi konuşmasını tamamladıktan sonra lafa giriyorsun. Başlangıç kısmında söylediklerin mekan sahibinin çok da ilgisini çekmiş gibi durmuyor. Ne var ki konu bir kez daha paraya geldiğinde, adamın gözlerinin ışıldadığını fark edebiliyorsun. Masanın üzerine bıraktığın paraya, alabileceğini söylemenin ardından leş bulmuş bir akbaba gibi davranan mekan sahibi, oldukça hızlı bir şekilde paraları topluyor ve cebine indiriyor.
Mekan sahibinin parayı toparlamasının ardından ona hayat dersi niteliğinde söylediğin sözler, para konusundan önce söylediklerin gibi adamın pek de ilgisini çekmiyor. Her ne kadar senden çekindiği ve hatta korktuğu belli olsa da, bir ders alma veya öğüt dinleme havasında olmadığını belli edercesine kafasını sallamakla yetiniyor mekan sahibi. Cümlelerinin tamamlanmasından sonra anlaşmanın kendi kısmına düşen tarafını yerine getirmek için masaya hafifçe yaklaşan mekan sahibi, etrafını hafifçe süzdükten sonra “Chiyuri bir çete lideri ve buralardaki çetelerin en büyük geçim kaynağı kervan baskınlarıdır. Bizim buralardan geçen kervanlar çok da para kazandırmaz. Yani buralar güvenli de denilebilir, artık ne kadar güvenliyse. Fakat kuzey taraftan geçen yol işlektir ve baskına müsaittir. Bazı akıllılar, o yolu kullanmak yerine buradan da geçer. Fakat Chiyuri’nin kulağı kesiktir ve buradan geçenleri de avlar.” diyor. Henüz sorunun bir cevabını alamamışsan da mekan sahibinin konuyu yavaşça oraya getirdiğini düşünerek dinlemeye devam ediyorsun. Mekan sahibi hafifçe soluklandıktan sonra “İşte o kuzey yolunu takip ettiğinde, Chiyuri’nin yerine de varmış olacaksın. Onu bir handa, garsonluk yaparken göreceksin. Bir garsondan daha kulağı kesik başka kim vardır ki?” diyor. Hemen ardından sağ elinin işaret parmağını masanın üstüne koyan mekan sahibi “Bak burası bizim yer. Doğruca kuzeye gidiyorsun, patika yoldan. Sonra kuzeydeki geniş yola çıkıyorsun.” diyor. Parmağını masanın üstünde hareket ettirerek konuşmasını destekleyen mekan sahibi aynı hareketlere devam ederek “Bu yolu boylu boyunca takip ediyorsun. Bu noktalarda baskın ihtimali düşüktür, o yüzden çekinme. Yaklaşık üç saatlik bir yürüyüş mesafesinden sonra küçük bir yerleşim yerine ulaşacaksın. Oradaki han, Chiyuri’nin hanıdır. Etrafındaki evler, işletmeler falansa tamamen görselden ibarettir. Oradaki herkes Chiyuri’nin adamıdır, o yüzden dikkatli olmalısın.” diyor.
Tüm anlatacaklarının sonuna gelmiş gibi duran mekan sahibi hafifçe oturduğu yerden doğrulmaya başlarken masadaki yiyecek ve içecekleri işaret ederek “Aslında bunların parasını da ödemen lazım ancak Chiyuri ile konuşma fırsatını yakaladığında benden bahsetmeyeceğini bildiğim ve karşılıklı olarak iyi bir anlaşma yapmış olduğumuz için ücret talep etmiyorum.” diyor gülümseyerek. Elbette yüzündeki gülümseme çok samimi olmasa da, mekan sahibinin mutlu bir şekilde masadan ayrıldığını görebiliyorsun.
Mekan sahibi konuşmasını tamamladıktan sonra lafa giriyorsun. Başlangıç kısmında söylediklerin mekan sahibinin çok da ilgisini çekmiş gibi durmuyor. Ne var ki konu bir kez daha paraya geldiğinde, adamın gözlerinin ışıldadığını fark edebiliyorsun. Masanın üzerine bıraktığın paraya, alabileceğini söylemenin ardından leş bulmuş bir akbaba gibi davranan mekan sahibi, oldukça hızlı bir şekilde paraları topluyor ve cebine indiriyor.
Mekan sahibinin parayı toparlamasının ardından ona hayat dersi niteliğinde söylediğin sözler, para konusundan önce söylediklerin gibi adamın pek de ilgisini çekmiyor. Her ne kadar senden çekindiği ve hatta korktuğu belli olsa da, bir ders alma veya öğüt dinleme havasında olmadığını belli edercesine kafasını sallamakla yetiniyor mekan sahibi. Cümlelerinin tamamlanmasından sonra anlaşmanın kendi kısmına düşen tarafını yerine getirmek için masaya hafifçe yaklaşan mekan sahibi, etrafını hafifçe süzdükten sonra “Chiyuri bir çete lideri ve buralardaki çetelerin en büyük geçim kaynağı kervan baskınlarıdır. Bizim buralardan geçen kervanlar çok da para kazandırmaz. Yani buralar güvenli de denilebilir, artık ne kadar güvenliyse. Fakat kuzey taraftan geçen yol işlektir ve baskına müsaittir. Bazı akıllılar, o yolu kullanmak yerine buradan da geçer. Fakat Chiyuri’nin kulağı kesiktir ve buradan geçenleri de avlar.” diyor. Henüz sorunun bir cevabını alamamışsan da mekan sahibinin konuyu yavaşça oraya getirdiğini düşünerek dinlemeye devam ediyorsun. Mekan sahibi hafifçe soluklandıktan sonra “İşte o kuzey yolunu takip ettiğinde, Chiyuri’nin yerine de varmış olacaksın. Onu bir handa, garsonluk yaparken göreceksin. Bir garsondan daha kulağı kesik başka kim vardır ki?” diyor. Hemen ardından sağ elinin işaret parmağını masanın üstüne koyan mekan sahibi “Bak burası bizim yer. Doğruca kuzeye gidiyorsun, patika yoldan. Sonra kuzeydeki geniş yola çıkıyorsun.” diyor. Parmağını masanın üstünde hareket ettirerek konuşmasını destekleyen mekan sahibi aynı hareketlere devam ederek “Bu yolu boylu boyunca takip ediyorsun. Bu noktalarda baskın ihtimali düşüktür, o yüzden çekinme. Yaklaşık üç saatlik bir yürüyüş mesafesinden sonra küçük bir yerleşim yerine ulaşacaksın. Oradaki han, Chiyuri’nin hanıdır. Etrafındaki evler, işletmeler falansa tamamen görselden ibarettir. Oradaki herkes Chiyuri’nin adamıdır, o yüzden dikkatli olmalısın.” diyor.
Tüm anlatacaklarının sonuna gelmiş gibi duran mekan sahibi hafifçe oturduğu yerden doğrulmaya başlarken masadaki yiyecek ve içecekleri işaret ederek “Aslında bunların parasını da ödemen lazım ancak Chiyuri ile konuşma fırsatını yakaladığında benden bahsetmeyeceğini bildiğim ve karşılıklı olarak iyi bir anlaşma yapmış olduğumuz için ücret talep etmiyorum.” diyor gülümseyerek. Elbette yüzündeki gülümseme çok samimi olmasa da, mekan sahibinin mutlu bir şekilde masadan ayrıldığını görebiliyorsun.
Off Topic
İmzandaki Ryo kısmında 5.000 Ryo düşmelisin. Kalan paran 4.000 Ryodur.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.