[7. Gün - Gündüz Safhası | Kurosawa Haru - Okawa Ringo] Teçhizat Tentesi

[Okawa Ringo]

Gin doğru söylüyor olabilir. Burası onun istediği gibi dolaşması için fazla sığ. Neticesinde minik bir kuş değil, bir kartalın ne kadar kolay farkedilebileceği de ayrı bir olay. Haru harekete geçmiş değil. Bu da Ringo'yu olması gerektiğinden daha paranoyak yapmış olabilir. Tetikte kalıyordu sadece, belirli bir süreliğine. Gin'i dinledikten sonra hızlıca kafasıyla onayladı ve vahşi doğada onun sözünü dinlemesi gerektiğini bir kez daha kendine hatırlattı.

"Burada saklanalım o zaman. Beni görebileceğin bir ağaca çıkıp kendini gizle. Ben de saklanacağım. Bir şey sezersen kafanla işaret et."

Şimdilik en mantıklı plan buydu. Haru harekete geçene kadar ortamı gözetlemeye devam edecekti. Haru'nun hala harekete geçmeyişi, onu bu kadar dikkatli olmaya zorlayan yegane şeydi. Nihayetinde alanın boş olması, çevresinin dolu olabileceğine büyük bir işaretti. Haru harekete geçene kadar burada saklanmalılardı. Neticede bir süredir buradaydı ve gelebilecek birini gafil avlayabilirdi. Alanı dolaşması durumunda gafil avlanan o olacaktış şu şartlarda. Eğer gerçekten birilerinin olmadığına kanaat getirirse, rahat bir nefes alabilirdi. Şimdilik hırıltılı solumaya devam etmeliydi.

[GM - Naruto]

Off Topic

Kurosawa Haru'nun yerinde sabit bir şekilde beklediği varsayılmıştır.

Gin, Ringo'nun sözlerine karşı hafifçe başını sallıyor ve kanatlarını olabildiğince sessiz çırparak yükseliyor, ağaçların dalları arasında kayboluyor. Ringo, yine de Gin'in kendisini görebileceği bir yerde konumlandığına emin.

Aradan oldukça kısa bir zaman geçmişken, bir hareketlilik oluyor. İkinizin birden dikkatini çeken bir şey. Haru, önde olduğu için olan biteni daha net görmekte ancak Ringo da pozisyonu gereği rahatlıkla seçebiliyor olan biteni. Sizin uzağınızdaki bir noktadan, ağaçların arasından bir shinobi beliriyor ve boş alanda ilerlemeye başlıyor. Elleri ceplerinde, yürüyüşü oldukça sakin. Yüzünde meraklı bir ifade var ve bakışlarını alanın ortasındaki garip düzeneğe dikmiş durumda. Sırtında, uzunca bir silaha benzeyen garip bir aygıt görüyorsunuz shinobinin.

Shinobi, alanda kimsenin olmayışının da etkisiyle aheste aheste yürüyerek piramit benzeri düzeneğe ulaşıyor. Ara ara kafasını sağa sola çevirdiğini ve birilerinin gelip gelmediğini kontrol ettiğini görebiliyorsunuz. Sizi farketmiş gibi görünmüyor. Piramidin çevresinde bir tur atıyor, ardından kürenin üzerindeki kırmızımsı parlayan yazının önünde dikelerek oraya bakmaya başlıyor.

---

[Okawa Ringo]

Beklemekten sıkılmıştı. Artık zihnine kazınan tek şey, alanda kendilerinden başka kimsenin olmayışıydı. Bir kaç saniye, hatta bir an sonra Haru'ya sitem dolu bir işaret verip harekete geçmek için izin istemeyi dahi düşünmüştü. Ancak yanılıyor olduğunu gördü. Tahminlerinde boşa çıkmamıştı. Haru da bunun bilinciyle hareket etmişti. Plan devam ediyordu. Lakin artık bekledikleri ortam oluşmuştu, değişkenler yerlerini alıyorlardı. Uzak noktadan, çalıların arasından çıkan lavuğu biraz süzdü. Daha önce karşılaşmadığı bariz belliydi. Lakin sırtındaki sopa, saçı ve ten rengi; Usagi-chan'ın dün karşılaştığı shinobi olduğunu ona bağırıyor gibiydi. Ryomen, Ryouta, neydi ki adı... Gözlerini biraz ovuşturdu, adını hatırlayamadı. Çok da elzem değildi. Sonuçta shinobi alana giriş yapmış, düzeneği incelemeye başlamıştı.

Ringo, Gin ile göz göze geldi ve gözlerini iki kez seri şekilde kırparak, 'sıkıntı yok' demeye getirdi. Ardından yüzünü bir, iki saniyeliğine alana çevirerek çocuğu gözlemledi. Plan devam ediyordu. Henüz kendilerini göstermelerini gerektiren bir durum yoktu. Aksine, shinobi onları farketmiş gibi değildi de. Bir süreliğine böyle kalması daha önemliydi. Sonuçta harekete geçecek olan Haruydu. Haru aksiyona girmeden Ringo'nun aksiyona girmesi gereksizdi. Kafasını önüne çevirdi ve ortama bakınmaya devam etti. Haru'nun harekete geçeceği zamana kadar kendini iyice saklamaya çalışacak, olası bir tehdide karşı ortağı ile birlikte gözlerini iyice açacaklardı.

[Kurosawa Haru]

Yine o çocuğu gördü Haru. Ne zaman tenteye gitseler ya bununla, ya da bunun dahil olduğu ekiple karşılaşmaya devam ediyorlardı. Bildiklerine göre, her gün buradalardı, bugün de diğerlerinden farklı olmamalıydı. Tek kişi gelmiş olmasına güvenmiyordu Haru. Arka taraflarda, çalılarda, bir yerlerde saklanıyor olmalıydı Kör Kız ve Doktor. Gözlerini kıstı Haru, yapacaklarını, yaşanacakları izlemek zorundaydı. Bir süre daha izlemede kalmayı istiyordu, plan da bu yöndeydi zaten. Dönüp Ringo'yu aradı gözleri, gözleriyle kalmaya devam edeceklerini işaret edecekti eğer görebilirse.

[GM - Naruto]

Bekleyişinizi sürdürüyorsunuz. Bu esnada, aniden tente alanının sizin solunuzda kalan ağaçlık sınırından biri fırlıyor. Bunun, Ishigakure shinobisi Oita Butsuo olduğunu biliyorsunuz. Size göre soldan sağa doğrultuda, alanın yaklaşık merkezinde olan Ryobe'ye doğru ilerlemekte.

Butsuo, tente alanının farklı bir noktasından aniden açıklık alana doğru fırlayıp Ryobe'ye doğru koşmaya başlıyor. Bir yandan hızla koşarken, diğer yandan ise bağırmakta: "Kunaiye falan gerek yok Ryobe-san, ben tek yumrukta seni üssünüze ışınlayabilirim!" Ryobe, hızla geriye doğru sıçrıyor ve sırtındaki silaha uzanıyor Butsuo'nun aniden ortaya çıkışıyla birlikte. İkili arasında 15 metre kadar bir mesafe var. Ryobe, yere indiği gibi sırtındaki silahı çekmiş ve kendisine doğru koşuyor olan Butsuo'ya doğrultmuş durumda. Yüzünde hafif bir sırıtış beliriyor siyahi shinobinin: "Sen kimdin yakışıklı?"

[Okawa Ringo]

Vay hayvan vay... Yine birini kovalıyor işte. Butsuo-kun'u tüm hışmıyla birlikte aniden çalılardan çıkarken görmek Ringo'yu şaşırtmış gibiydi. Sonrasında ise Butsuo'nun tabiatı gereği bu duruma kolayca adapte oldu. Bu esnada Butsuo'nun bağırış ve çağırışından olsa gerek, çocuğun da ismini hatırlamıştı. Tehditkar sözlerdi duydukları. Ryobe ise duruma kolayca adapte olmuş, Butsuo'nun arayı kapatmasına fırsat vermeden savunmaya geçmişti. Ringo, düşünmesi gereken başka bir şey olduğunu o zaman farketti.

Butsuo genelde böyle savaşırdı, evet. Onların üssüne gittiklerinde de pervasızca kendi üstüne koşmuş ve belki de hayatında yediği en esaslı yumruğu yemişti. Belki Juzo-san kadar güçlü değildi, ama standart bir chuunin'den çok daha güçlüydü. Tek güvendiği şey bu muydu peki? Sınavın son gününde, böylesine önemli bir şeyi ele geçirmek için, oldukça fazla bir mesafeyi bağıra çağıra koşarak mı kapatmayı amaçlamıştı. Butsuo'nun bir planı olsa gerek. Ya da Butsuo ve takımının planları olsa gerek! Takımından birileri onunla olmalıydı. Hatta şu an ormanlık alanın başka yerlerinde konumlanmış olabilirler. Ringo gözlerini dört açtı. Butsuo kendilerine göre solda kalacak bir ağaçlıktan fırlamıştı. Bu nedenle birileriyle karşılaşacaksa, sol taraftan gelme ihtimallerini yüksek görüyordu. O nedenle dikkat kesileceği yeri anlamıştı. Sola doğru.

Bir diğer yandan Haru'dan işaret beklemeye devam ediyordu. Belki de Haru, Butsuo ve Ryobe'nin birbirini dövmesini izleyecek, potansiyel rakipleri azaltmak ve daha sonrasında oyuna dahil olmayı seçecekti. Bu Ringo için fena bir fikir değil. Kolaya kaçmayı sevmese bile şu an için bu arzusundan sıyrılıyordu. Dikkatle yolu gözlemeye devam etti. Şu an için Haru'dan bir işaret gelmediği sürece de harekete geçmek gibi bir niyeti yoktu.

[Kurosawa Haru]

Vay ayı vay... Nasıl da saldırmıştı herife, hiçbir şey söylemeden bağıra çağıra? Kendisi de böyle yapmıştı, zaten kendisi de hayvan gibi bir şeydi Haru'nun. Yüzüne gevrek bir gülümseme yerleşti. Kasları hafiften rahatladı ve kendini önündeki güzel dövüşün seyrine bıraktı. Bir yandan bu dövüşün içinde yer almayı istese bile, plana sadık kalmak zorundaydı.

[GM - Naruto]

Bu turda olan olayları görebiliyorsunuz: viewtopic.php?f=110&p=8870#p8870

Ryoken ve Butsuo'nun son konumu size göre sol tarafta kalmakta. Size olan uzaklıkları 30-35 metre. Fil ise onların önünde, 10-15 metre kadar uzakta. Fil de aynı şekilde, sizden kabaca 30-35 metre kadar uzaklıkta.

[Okawa Ringo]

Çok fena şeyler oluyor çok... Şimdi de olaya hiç yabancı olmadığı bir yüz dahil oldu. Ryoken-san ile yedi gündür belki de ilk defa karşılaşıyorlardı. Butsuo-kun ile Ryoken-san birlikte çalışıyor olmalıydı. Hızlıca alana dalan Ryoken, tam olarak Ringo'nun beklediği şeyi yaptı. Genjutsu konusunda inanılmaz yetenekliydi. Bunu biliyordu. Ancak bunu biliyor oluşu, ona tam olarak neye karşı önlem alması gerekntiğini hatırlatıyordu. Ryoken ile karşı karşıya kalırsa, ona karşı tüm kozları hazırdı. Diğer yandan Haru hep Butsuo'ya karşı etkili olabilmişti. Bu alanda tek bilmedikleri değişken Ryobe idi. Lakin gördüklerinden sonra artık onun da numaralarını öğrenmeye başlamıştı.

İyi olmuştu aslında. Onlar savaşırken kimin neyi var, neyi yok oldukça iyi görebiliyordu. Ryobe elindeki garip sopa sayesinde Raiton elementini oldukça ustalıkla kullanabiliyordu. Fakat bununla sınırlı değildi. Koca bir file sahipti. Ringo'nun aklındaki bir diğer soru ise bu sevimli hayvanın işlerini oldukça zora sokabileceğiydi. Merakla Butsuo ve Ryoken'in bir sonraki hamlesini beklemeye koyuldu. Buradan galip çıkacak herhangi birisinin ise kötü durumda kalması için dua ediyordu. Çünkü buradaki parşömeni onlar almalıydı. Haru ne düşünüyordu pek emin değildi. Ancak Ryoken ve Butsuo'nun kalıcı bir zarar görebilme ihtimalleri vardı. Ryobe denen elemana karşı kazanmalarını istiyordu. Tam tersi bir durumda müdahale ederdi. Kendisine engel olamayacağının bilincindeydi.

Yeni filizlenen savaşı izlemeye devam edecekti. Belki bir, belki iki dakika sürebilecek kıyasıya bir rekabetti bu. Gözlerini alandan ayırmak istemiyordu. Herkesin neler yapabileceğini az çok biliyordu çünkü. Haru harekete geçtiğinde ise yavaşça ilerleyip onun şu an beklediği konuma ilerleyecekti. Şimdilik biraz aksiyon filmi izleme zamanı. İzleyeceği filmin onu tatmin etmesini istiyordu.

"Biraz eğlendirin bizi." dedi içinden. Sonrasında bu sahneyi izleyenlerin sadece kendileri olmadığını farketti. Kafasını kısa bir süreliğine yukarı çevirdi. Sınavı izleyenler vardı elbet. "İyi seyirler." dedi ve dudaklarını büzerek sanki öpücük atarmışcasına selamladı onları. Dikkatli gözlerle fili, Ryobe'yi ve köyünden yoldaşlarını izlemeye koyuldu. Ara sıra ise çevresini kontrol etmeye devam edecekti. Nihayetinde bu çalılıklardan sürekli birileri fırlıyordu ve tedbiri elden bırakmak için henüz bir sebep yoktu.

[Kurosawa Haru]

"OHA!" dedi içinden kar saçlı kız. Gözleri bir hayalet görmüş gibi açılmış, şaşkınlık ve takdirle açılmış ağzını eliyle kapatır bir hale girmişti bi anda. Ringo'ya döndü. "FİL!!" dedi içinden. Parmağıyla gösteriyordu, sanki bu devasa heyulanın gösterilmeye herhangi bir şekilde ihtiyacı varmış gibi. İçinden elleri çatlayana kadar alkışlamak geliyordu bu devasa filin görkemini, ancak kimseye çaktırmadan olduğu yerde kalmaya devam etmesi gerekiyordu. Tehlike durumlarına göre müdahale edebilirdi elbette, sonra.