[Akatsuya Renshiro & Akatsuya Shoshiro] İki Beden Tek Geçmiş

[Akatsuya Renshiro]

Yaptığım minik konuşmam ortamın buz kesmesine neden oldu. Bir anda etrafta soğuk rüzgarlar esmeye başladı. Belki de duygularıma hakim olmam gerekiyordu. Gerçi böyle farklı senaryolarla ilgili fazla kafa yormaya gerek yoktu. Şuan içinde bulunduğum duruma odaklanmalıydım. İri kıyım olan arkadaşa yaptığım sert çıkış nedeniyle han da ufak çaplı bir çatışma yaşanabilirdi. Böyle bir durumda kendimi ve kardeşimi korumak için elimden geleni yapmalıydım. Etrafa kısaca bir göz gezdirip neler yapacağımı düşünmeye başladım. Bu esnada kardeşim Shoshiro ile göz teması kurdum. Eliyle sakin olmamı söyleyen bir el işareti yaptıktan sonra tam bir şeyler hakkında konuşmaya başlarken içki göndermeye çalıştığım ihtiyar deli gibi gülmeye başladı. Onun gülmesiyle birlikte etrafımızdaki diğer insanlarda gülmeye başladı. Ortamda adeta bir kahkaha tufanı vardı. Ne olup bittiği konusunda bir fikrim olmadığı için anlamsızca gülen insanlara izlemeye başladım. Ben gülen insanları izlerken yaşlı adam, beni sevdiği yönünde sözler söylemeye başladı. Sanırım az önce ki çıkışım hoşuna gitmişti. Tabii ki bu sadece benim kişisel tahminimdi. Ardından ayağa kalkıp oturduğumuz masaya geldi. Masaya gelen dev gibi arkadaşı yerine göndermek için küçük bir hareket yaptıktan sonra bize bazı ufak sorular sordu. Belki sadece kısa süreliğine ilgisini çekmiş de olabilirdim. Öyle ya da böyle bir fırsat ayağımıza gelmişti. Bu sefer ağırdan alıp işlerini yoluna koyabilirdim. Bu yüzden fazla heyecanlanmadan sakin kalmam gerekiyordu. İçeceğimden büyük bir yudum aldıktan sonra parmağımla kardeşimi işaret ederek '' Onun adı Shoshiro, benim adım ise Renshiro. Biz gezgin kardeşleriz. Duyduğumuz söylentileri araştırmak için durmadan seyahat ediyoruz. '' diyerek cümlemi tamamlayacaktım. Daha sonra bir elimde içeceğim varken '' Etraftaki arkadaşlar kızmazlarsa senin kim olduğunu öğrenebilir miyiz '' diyecektim.

[Akatsuya Shoshiro]

Ren’in son çıkışından sonra oluşan havayı dağıtmam gerektiğinin farkındaydım. Kavgaya hazırdım ama bir kavga çıkmasını da istemiyordum. Bu doğrultuda artık konuşmam gerekiyordu. Tam lafa gireceğim sırada gelen bir sesle yan masaya döndüm. Yaşlı adam içkisini sertçe masaya vurduktan sonra kahkaha atmaya başlamıştı. Dikkatim o yöne kaymışken çok geçmeden mekandaki diğer insanlar da gülmeye başlamışlardı. Az önceki kasvetli hava benim konuşmama gerek kalmadan dağılmıştı böylece.

Olan bitene anlam vermeye çalışırken bir yandan da yaşlı adamın nasıl biri olduğunu merak etmeye başlıyordum yavaş yavaş. Bu insanların üzerindeki etkisi oldukça fazlaymış gibi görünüyordu. İri adam, patron olduğundan bahsetmişti zaten. İlk gördüğümde de farklı bir elektrik almıştım sanki ama hala anlam veremiyordum. Sandalyesini çekip bizim masaya geldikten sonra ise ortam iyice yatışmıştı. Belki kendinden biraz bahseder de merakımı biraz olsun giderebilirdim. Adamla konuşma işi ise her zamanki gibi Ren’e kalmıştı. Hemen lafa girerek adama tanıtmıştı bizi. Bense az önceki durumdan sonra rahatlamış bir şekilde arkama yaslanmıştım sadece ve konuşulanları dinliyordum. Ren, konuşmayı güzel bir şekilde ilerletecektir diye düşünüyordum. Bana özel bir soru gelmediği ya da müdahale etmeme gerekmediği sürece lafa girmeyi dülşünmüyordum.

[GM - Naruto]

Yaşlı adam, gözleri yalnızca Renshiro'da olacak bir şekilde söylediği şeyleri dinliyor. Renshiro kardeşini tanıtırken, dönüp bakmaya tenezzül bile etmiyor Shoshiro'ya. Renshiro'nun sözleri bittikten sonra ise içkisinden bir yudum alıyor yaşlı adam. Ardından söze giriyor: "Buralarda az çok bilinen bir yaşlı adamım diyelim. Daha fazla tarife gerek yok. Ne benim için, ne de sizin için." Sözleri oldukça otoriter, bu konuyla alakalı başka bir soru sormanız halinde cevap alıp alamayacağınıza dair hafif bir şüphe duyuyorsunuz ister istemez.

Han, eski gürültüsüne aşağı yukarı dönmüş halde bu esnada. Kalabalık masadaki adamlar gürültülü bir şekilde konuşmayı sürdürüyor. Shamisen sesi yeniden başlıyor, garson kadın ise masaların arasında gezmeye başlıyor tekrardan. Yaşlı adam, kendisini kısaca tanıttıktan sonra bir yudum daha içki alıyor. Yeniden söze giriyor bu esnada: "Ne gibi bir söylenti sizi bu ıssız ve sevimsiz yere getirmiş olabilir ki?"

[Akatsuya Renshiro]

Kendimi ve kardeşimi tanıttıktan sonra yaşlı adamı da daha iyi tanıyabilmem için ona da bir kaç soru sordum. Yaşlı adam, büyük bir ustalıkla bu soruları geçiştirdi. Kendisi ile ilgili fazla bilgi vermek istemiyor gibi bir hali vardı. Belki de yeni tanıştığımız için gereksiz gördüğünden dolayı bizimle konuşmak istemiyordu. Belki de kendi hakkında konuşmaması gerektiği için konuşmak istemiyordu. Bu minik varsayımlar istenildiği kadar uzatılabilirdi. Fakat hissettiğim kadarıyla daha fazla soru sorsam da bir karşılık alamayacaktım. Bu yüzden yaşlıyı tanıma planımı es geçmeye karar verdim. Zaten önündeki şahıstan daha çok merak ettiğim şeyler vardı. Mesela söylentiler ...

Biraz önce yaşanan sessizlik ve gergin atmosferin ardından yaşlı adamla konuşmaya başladıktan kısa bir süre sonra tekrar Shamisen sesi han da duyulmaya başladı. Her şey hana ilk geldiğimiz zaman ki gibi olmuştu. Bu hafif gürültülü ortamda yaşlı adam içkisinden bir yudum aldıktan sonra konuşmaya başladı. Konuşmamız esnasında bahsettiğim söylenti hakkında sorular sordu. Merak ettiği şey, Ne gibi bir söylenti yüzünden bu kadar ıssız olan bir yere gelmiştik. Aslında konuşma ben zorlamadan istediğim yöne doğru ilerlemişti. Hatta böyle olması benim için daha iyi oldu. Böylece saatlerce kıvranmak zorunda kalmadım. Bende önümdeki içecekten kısa bir yudum aldım. Bu sırada diyeceklerimi düşünüyordum. İlk seferde ve ondan sonra ki denemelerimizde sürekli aynı şeyleri deniyor ama farklı sonuçlara ulaşmayı umuyorduk. Bu yüzden bu sefer işleri biraz değiştirmek istiyordum. İçme faslım bittikten sonra içeceğimi hafifçe masaya bıraktım. Bir elim içkimin üzerindeyken '' Buradaki yerel mitler ve efsanevi shinobi Sagi Riaru hakkında söylentiler'' bu sırada diğer elimle de bardağı tutarak iki elimi bardakla birleştirip '' Riaru ismini duyunca çok hassaslaşıyorlar umarım burada böyle şeyler olmaz '' diyecektim. Artık olabildiğince kuzey bölgesinde olduğumuzdan bu sefer şansımı böyle denemek istiyordum. Zaten bölgedeki haydut nüfusu, shinobilere göre daha da fazla olduğu bu yerde belki Riaru'ya karşı sempati besleyen birileri olabilirdi. Yani umarım öyledir.

[Akatsuya Shoshiro]

Adam kalkıp masamıza geldiğinde aramızda güzel bir bilgi alışverişi olur diye düşünmüştüm açıkçası. Ne yazık ki adam, bu fikirlerimi çöpe atmıştı çok geçmeden. Henüz kendini tanıtırken gizem kasmaya başlamış birinden söylentiler hakkında bir şeyler öğrenebileceğimiz düşüncesi zayıflamaya başlamıştı kafamda. Gördüğüm kadarıyla onun burada tanınma seviyesini “az çok” tanımlanmayacağını anlamak zor değildi. Umarım düşündüğüm gibi olmaz da bizi uğraştırmazdı. Tabi söylentilerden haberdar olduğunu varsayıyordum.

En azından ortam eski haline dönmüştü. Gerginlik ortadan kalkmıştı. Bu sırada da adam içkisini yudumlayarak konuyu söylentilere kendi getirmişti. Soruyu kendi sormuş olsa da dikkatli yaklaşmakta fayda vardı. Kervandaki adamlar gibi korkuyla hareket eden biri yoktu karşımızda. Belli ki ne yaptığını bilen biriydi. Ayrıca handaki adamlar da bir hareketini bekleyen cinstendi. Söylentiler hakkında bir şey biliyor olduğunu varsaysak bile kim olduğunu tam olarak bilmiyorduk bu adamın. Köprüyü geçene kadar huyuna gitmek daha mantıklı olabilirdi. Ren söze girdiğinde ise içeceğimden bir yudum alıyordum. Bir yandan da dikkatim hep yaşlı adamın üzerindeydi. Riaru ismine ne tepki vereceğini ben de merak ediyordum.

[GM - Naruto]

"HAH!" diye kızgın ve sahte bir kahkaha atıyor yaşlı adam Renshiro Riaru'dan bahsettiği anda. Etraftaki gürültü sebebiyle konuşmaları masadaki üçlü dışında kimse duymamış gibi gözüküyor, herkesin keyfi hala yerinde zira. Adam bu kez içkisinden yudum almadan hararetli bir şekilde konuşmaya başlıyor: "Dünkü çocuk! Gerçi güçlü, hakkını vermek gerek. Ancak çok kibirli, çok kibirli." Sessizleşiyor yaşlı adam düşüncelere dalmış gibi. Bu esnada içkisinden kalanı fondip yapıp bardağı yeniden masaya vuruyor. Garson kadının sesi duyduğu gibi sizin masanıza yaklaşmaya başladığını farkediyorsunuz.

"Hassas konular tabii." diyor yaşlı adam daha sakin bir sesle. "Yağmur Ülkesi Hanzo-dono'dan beri kıçını toparlayamadı. Büyük adamdı Hanzo. Bok yoluna gitti diyorlar. Gerçeği bilmiyoruz tabii. Riaru da kaosun içinde doğan ve kaostan beslenen, en sonunda kendisi kaosa dönüşen bir çocuk. Çok eskiden tanırdım onu, bazen üzülüyorum haline." Derin bir iç çekiyor yaşlı adam. Bu esnada içkisi çoktan gelmiş oluyor. Büyükçe bir yudum alıyor. "Neymiş bu söylenti? Kulağım deliktir. Ufak bir karşılıkla kulağınıza ihtiyacınız olan şeyi fısıldayabilirim belki."

[Akatsuya Renshiro]

Yaptığım ters strateji işe yaradı. Yaşlı adam oldukça uysal tepkiler verdi. Hatta bu yaşlı adam Riaru ya ''dünkü çocuk'' diye hitap ediyordu. Riaru hakkında konuşurken kullandığı kelimelerden birbirlerini tanıdıkları sonucuna vardım. Böyle olması bizim için ekstra iyi haberdi. Amacımızla ilgili ilk kez çok sağlam bir ipucu bulduk gibi görünüyordu. Gerçi bu konuyla ilgili numara yapıyor olma ihtimali de vardı. Böyle bir düşünce de kafamın bir kenarında tutmak da fayda vardı. Fakat şimdilik söylediği her şeyi doğruymuş gibi kabul etmeye karar verdim. Üstelik yaşlı adam, söylentimizle baya ilgiliyken bu fırsatı paranoyaklığım yüzünden kaçırmak istemiyordum. Çünkü yaşlı adamın bize çok cazip bir teklif yaptı. Söylentiyi ona söyledikten sonra eğer biliyorsa ufak bir karşılıkla gerekli bilgilere bize verebileceğini söyledi. Böyle bir fırsat tüm risklerine rağmen kabul edilebilir görünüyordu.

Yaşlı adamın bana yönelttiği soruya cevap vermeden önce kardeşime bir baktım. Eminim ki bakışlarımdan '' ne varsa anlatıyorum. Problem çıkarsa kusura bakma '' dediğimi anlayacaktır. Sonuçta kardeşiz neden anlamasın ki .. Minik Akatsuya bakışmalarından sonra önümdeki bitmekte olan içkimi fondip yapıp yaşlı adam gibi bardağımı masaya vurdum. Onun kadar şiddetli değildi tabii. Görmezden gelinme ihtimalime karşı da garson hanımefendiye ''bir tane daha alabilir miyim '' diyecektim. Daha sonra ise içkimin gelmesine bekleyecektim. İçkim geldikten sonra ''Riaru 'ya efsane dedim ama sanırım hata yaptım. Gerçek efsane meğerse aramızdaymış '' dedikten sonra gelen içkimi ona doğru havaya kaldırıp büyük bir yudum alacaktım. Aldığım büyük yudumun ardından '' Dediklerine göre Riaru yandaşlarının kullandığı bir çok karargah onlar geri çekilirken ya imha edilmiş, ya da tamamen boşaltılmış. Fakat bunlardan bir tanesinin hala sapasağlam ve içi teçhizat dolu olarak bırakıldığına dair söylentiler var'' diyecektim. Konuşmamı tamamladıktan sonra heyecanla yaşlı adamın ne diyeceğini beklecektim.

[Akatsuya Shoshiro]

Yaşlı adam Riaru’yu tanıyor gibiydi. Ondan bahsederken sessizleşmesi, öyle kulaktan dolma da değil, bayağı yakından tanıdığına işaretti benim için. Riaru’nun ismi geçtiğinde sanki geçmişe gitmiş gibiydi. Aralarındaki ilişkiyi tahmin edemem tabi ki ama bu adamın en azından Riaru’yu bulma konusunda bize yardım edebileceğini hissetmiştim aniden. Tab öncelikle bunu kendinin istemesi gerekiyordu. Öylece bize anlatacak mıydı? Belki eski bir ortağı, belki eski bir adamı, belki hala görüştüğü bir akrabası… Onun hakkında bilgileri bize direkt verecek kadar güvenmemiştir herhalde. Bu işten bir çıkarı varsa orası bambaşkaydı tabi ama ihtiyar kesinlikle adımını sağlam basacak birine benziyordu.

Garson kadın içkiyi tazelediğinde, adam konuşmaya devam etti. Anlattıklarıyla ilgili beni ilgilendiren tek kısım son söylediğiydi. Hanzo’ya ya da başka birine ne olduğuyla gram ilgilenmiyordum. Ayrıca bok yolundan bahsedeceksek, o bokun kokusu hala burnumun kemiklerini sızlatıyordu zaten. Riaru’nun veya Hanzo’nun haline üzülecek değildim o yüzden. Buraya kardeşim bu işi istediği için sürüklenmiştik ve ihtiyacım olanla ilgileniyordum. Tabi bu ihtiyacım olanı almam için bunun bir anlaşmaya döneceğini de başından beri hissediyordum. Adamın bahsettiği ufak karşılığın başımıza dert açmasını istemiyordum.

Ren söze girmeden önce göz göze gelmiştik. Sanki bir şey söyleyecekmiş gibi bakmıştı ama tam anlamasam da onay ister gibi bir hali vardı. ‘Yapacak bir şey yok.’ dercesine kafamı sallayarak sözü ona bırakmıştım. Ama aklım bir yandan adamın bizden isteğindeydi. Bize ihtiyacımız olanı vereceğini düşünüyordum ama karşılında belaya bulaşmak da istemiyordum. Ren adama söylentiyle ilgili bildiği her şeyi anlattıktan sonra söze ben girecektim. Adamın bildiklerini anlattıktan sonra bizi köşeye sıkıştırmasını da istemiyordum. Alışverişin pazarlığını önceden yapmalıydım. “Her şeyden önce eğer bize yardımcı olacaksan karşılığında ne istediğini öğrenebilir miyim? Birine borçlu kalacaksam altından kalkabileceğim bir şey olmasını isterim çünkü.” diyecektim gayet sakin bir şekilde.

[GM - Naruto]

"Hıh!" diyor yaşlı adam Renshiro'nun bahsettiği söylentiye karşı. Yüzünde hafif bir sırıtma beliriyor. Ancak konuşmasına devam etmesine fırsat kalmadan Shoshiro giriyor söze. Göz ucuyla Shoshiro'ya bakıyor yaşlı adam önce, ardından yeniden Renshiro'ya dönerek konuşmaya başlıyor. Shoshiro'nun varlığını yoksaymaya devam edecek gibi görünmekte. "Birkaç şey duymuş olabilirim bu konuyla alakalı. Sizin duyduklarınıza ek birkaç kelime daha belki. Pektabii, karşılığını ödediğiniz sürece." Hırlarcasına bir kahkaha atıyor önce, ardından kahkahası öksürüğe dönüşüyor ve birkaç saniye boyunca sürüyor. Nefesini toparlayıp düzene soktuktan sonra, gözleri hala Renshiro'dayken konuşmaya başlıyor yeniden: "Ben ufak bir paralı asker grubunu yönetiyorum. Bu han gibi çevrede koruyup kolladığımız birkaç alan daha var. Korumamıza karşılık olarak minik ödemeler alıyoruz tabii, doğal olarak." Elindeki kupayı arkadaki gürültülü masaya doğru kaldırıyor. Masanın üzerinin bu denli dolu olması yeniden dikkatinizi çekiyor.

"Birkaç gün önce, aramıza yeni katılan birkaç adamımı buranın 20-25 kilometre doğusunda bir kasabaya mal ikmali yapmaya gönderdim. Normalde, toplama ve yükleme zamanlamalarını hesaba katarsak bugün öğlen saatlerinde dönmüş olmaları gerekiyordu. Anlayabileceğiniz üzere, dönmediler." İçkisinden bir yudum alıyor yeniden. "Saldırıya uğramış ve ölmüş olabilirler, bu beklediğim bir şey. Kendileri için daha kötüsü ise malları aldıktan sonra anlık kazanç hırsıyla kaçmaya çalışmış olabilirler. Sizden istediğim şey kasabaya gidip elemanlara ne olduğunu öğrenmeniz. Eğer getirdiğiniz cevabı inandırıcı ve tatmin edici bulursam, size söylentinin devamını fısıldayabilirim. Ne dersiniz?"

[Akatsuya Renshiro]

Ufak tefek bazı pürüzlere rağmen yaşlı adamla yaptığım sohbet son derece güzel ilerliyordu. Haftalarca amaçsızca etrafta dolandığımız boşa geçen onca zamandan sonra nihayet güzel bir şeyler yakaladık. Gerçi bunu güzel bir ipucu diye adlandırabilmek için yaşlı adamın sözlerini doğru kabul etmemiz gerekiyordu. Yaşlı adam, öne sunduğu şartı kabul etmemiz daha doğrusu öne sunduğu teklifi yapmamız karşılığında duyduğumuz fısıltının devamını söyleyeceği vaadinde bulundu. Yapmamız gereken tek şey ise haber alamadığı elemanlarının gittiği yöne doğru gidip onlara neler olduğunu öğrenmekti. Adamları geri gelmediği için tehlikeli bir durum varmış gibi görünüyordu. Fakat en sonunda fısıltının tamamını duyma ihtimali olduğundan bu teklif benim oldukça güzel bir anlaşmaydı.

Yaşlı adamın teklifini kabul etmeye karar verdim. Fakat bundan önce halletmem gereken ufak bir şey vardı. Yaşlı adamın baştan aşağıya doğru bir kere süzdükten sonra konuşmaya başlayarak '' Teklifine gelmeden önce bir şeyi merak ediyorum. Masaya oturduğundan beri iki seferdir kardeşimi görmezden geliyorsun. Hatta daha ileri giderek yüzüne bakma nezaketinde bile bulunmuyorsun. Bir kere daha aileme saygısızlık yaparsan bu kadar kibar olmayacağım '' diyecektim. Daha sonra iki elimi birbirine çarparak ''Teklifini ise elbet de kabul ediyoruz. Sizin gibi bir efsaneyle çalışma fırsatına sahip olduğumuz için çok mutluyum '' diyecektim.