[Akatsuya Renshiro & Akatsuya Shoshiro] İki Beden Tek Geçmiş (Part 2)
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
[Akatsuya Renshiro & Akatsuya Shoshiro] İki Beden Tek Geçmiş (Part 2)
Akşam karanlığındaki ilerleyişinizin ilk birkaç dakikasındasınız. Hava kapalı ve karanlık, ay ara ara kalın bulutların arasından kendini gösterse de zamanın büyük çoğunluğunda kendini gizlemekle meşgul. Yaşlı adamın tarif ettiği yöne doğru yönelmiş durumdasınız.
Off Topic
GM'iniz bendeniz Maxdown'dur. Pasiflik süresi 48 saat olarak planlanmaktadır. Herhangi bir soru/sorununuzda özel mesaj yoluyla ulaşabilirsiniz. İyi oyunlar dileriz.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Akatsuya Renshiro
- Posts: 54
- Joined: June 20th, 2021, 5:28 pm
Re: [Akatsuya Renshiro & Akatsuya Shoshiro] İki Beden Tek Geçmiş (Part 2)
Yaşlı adamın yanından ayrılıp kapıda bekleyen kardeşimin yanına gittim. Bu sefer bir şeyler yakaladığımızı hissettiğim için yüzümdeki sırıtıştan kurtulamıyordum. Yüzümdeki aptal gülümseme eşliğinden kardeşim ile beraber ıssız karanlıkta yürümeye başladık. Hava fazla bulutlu olduğu için ay fazla görünmüyordu. Bu nedenle hava daha da karanlık hissettiriyordu. Attığım adımlara daha da dikkat ederek tüm dikkatimle yürümeme odaklandım. Tabii ki 2-3 dakika içinde sıkıldım. Bu yüzden kardeşimin yanına sokularak gülerek '' Sonunda ipucu yakaladık. Az kalsın adamlarla birbirimize girecektik ama o kadar olur '' diyecektim. Akatsuyalar olarak yaşananların küçük bir kritiğinin yapma zamanı geldi diye düşünüyorum. Bu yüzden bu uzun yolda en azından kardeşimle sohbet ederek vakit geçirmeye çalışacaktım.

- Akatsuya Shoshiro
- Posts: 49
- Joined: June 20th, 2021, 9:08 pm
Re: [Akatsuya Renshiro & Akatsuya Shoshiro] İki Beden Tek Geçmiş (Part 2)
İhtiyarın isteğini yerine getirmek için yola koyulmuştuk. Havanın basıklığı kasvetinin ruh halimi etkilemediğini söyleyemezdim. Çürümüş geçmişimi bir kenara fırlatmış olmamızdan dolayı mutlu olsam da kesinlikle en iyi günüm değildi bu. Birilerinin av köpeği olmak hiç hoşuma gitmiyordu. Umarım bunun sonucunda istediğimizi alabilirdik. Adam, bir şeyler biliyor olduğunu ban hissettirmişti fakat içimde hala bir kuşku vardı açıkçası. Amacımızı direkt söylediğimiz için bizi kullanıyor olması da olasılıklar içindeydi. Gerçekleşmesini hiç istemediğim bir olasılık.
Yolumuza devam ederken Ren, konuşma başlatmak için yanıma gelmişti. Sözlerini ardından yüzümde bir gülümsem oluştu. “Heh..! Öyle mi düşünüyorsun? Herif ayak işlerini yapmak için bizi kullanıyor resmen. Bir şeyler bildiğine inanmak istiyorum ama sen yine de kendini her şeye hazır tut.” Dedikten sonra birkaç saniye etrafa bakınacaktım yürürken. Ardından daha kısık bir sesle tekrar konuşmaya başlayacaktım. “Dikkatini topla. Oraya varmadan yolda da ipuçlarıyla karşılaşabiliriz. Ayrıca bilmediğimiz bir yerdeyiz. Her şeye hazırlıklı olmalıyız.” diyecektim.
Yolumuza devam ederken Ren, konuşma başlatmak için yanıma gelmişti. Sözlerini ardından yüzümde bir gülümsem oluştu. “Heh..! Öyle mi düşünüyorsun? Herif ayak işlerini yapmak için bizi kullanıyor resmen. Bir şeyler bildiğine inanmak istiyorum ama sen yine de kendini her şeye hazır tut.” Dedikten sonra birkaç saniye etrafa bakınacaktım yürürken. Ardından daha kısık bir sesle tekrar konuşmaya başlayacaktım. “Dikkatini topla. Oraya varmadan yolda da ipuçlarıyla karşılaşabiliriz. Ayrıca bilmediğimiz bir yerdeyiz. Her şeye hazırlıklı olmalıyız.” diyecektim.

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Akatsuya Renshiro & Akatsuya Shoshiro] İki Beden Tek Geçmiş (Part 2)
Bir yandan aranızdaki sohbeti sürdürürken, bir yandan gece karanlığında ilerlemeye devam ediyorsunuz. Kısa bir süre sonra, şiddetli bir yağmur bastırıyor. Alışkın olduğunuz bu durum karşısında kapüşonlarınızı kapatıyor ve yola devam ediyorsunuz.
Yaşlı adamın bahsettiği kasabanın görüşünüze girmesi hava şartları sebebiyle beklediğinizden daha uzun zaman alıyor. Yağmur ve ayı tamamen kapatan siyah bulutlar sebebiyle muhtemelen çok daha erken görmeniz gereken kasaba silüetini oldukça yakınlaştıktan sonra farkediyorsunuz. Kasabadki birkaç evden, ufak ışık kümeleri geldiğini görebiliyorsunuz. Bunlar muhtemelen evlerin içinde yanan basit mumlardan gelmekte. Dışarıda kimse görünmüyor. Herhangi biri varsa ve sizi izliyorsa bile, görüşünüzde değil.
Kasabadan yaklaşık 100 metre uzaktasınız. Çok kısa bir eforla kasabayı oluşturan binalara ulaşabileceğinizi biliyorsunuz.
Yaşlı adamın bahsettiği kasabanın görüşünüze girmesi hava şartları sebebiyle beklediğinizden daha uzun zaman alıyor. Yağmur ve ayı tamamen kapatan siyah bulutlar sebebiyle muhtemelen çok daha erken görmeniz gereken kasaba silüetini oldukça yakınlaştıktan sonra farkediyorsunuz. Kasabadki birkaç evden, ufak ışık kümeleri geldiğini görebiliyorsunuz. Bunlar muhtemelen evlerin içinde yanan basit mumlardan gelmekte. Dışarıda kimse görünmüyor. Herhangi biri varsa ve sizi izliyorsa bile, görüşünüzde değil.
Kasabadan yaklaşık 100 metre uzaktasınız. Çok kısa bir eforla kasabayı oluşturan binalara ulaşabileceğinizi biliyorsunuz.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Akatsuya Renshiro
- Posts: 54
- Joined: June 20th, 2021, 5:28 pm
Re: [Akatsuya Renshiro & Akatsuya Shoshiro] İki Beden Tek Geçmiş (Part 2)
Kardeşim ile yaptığım kısa konuşma sonrasında anladığım kadarıyla Sho, yaşlı adamdan pek fazla hoşlanmamıştı. Elbet de yaşlı adama bende tam anlamıyla güvenmiyordum. Fakat verdiği ipucuya ve anlattığı hikayeyi baz alarak yalan söylediğini düşünmüyordum. Sho ise her zaman ki gibi olaya temkinli yaklaşıyordu. Yabancı bir bölgede olduğumuzdan dolayı dikkatli olmamı ve olabilecek kötü durumlara karşı kendimi hazırlamam gerektiği konusunda tavsiyelerde bulundu. Söylediklerinde haklılık payı vardı. Bu yüzden dediklerini sessizce kafamı aşağı yukarı sallayarak onayladım. Kısa konuşmamız bittikten sonra ise sessizce yaşlı adamın dediği noktaya doğru yürümeye devam ettik.
Yaşlı adamın bahsettiği kasabaya tahmin ettiğimiz süreden biraz daha geç bir zaman da geldik. Bunun sebebi; gece aniden bastıran yağmurdu. Kısa bir sürede şiddetlenen yağmur yürüyüş tempomuzun yavaşlamasına neden oldu. Yağmur ülkesine geldiğimizden beri alışkın olduğumuz bu durumu çok fazla zorluk yaşamadan hallettik. Fakat yağan yağmuru kıyafetlerimizin kapüşonlarını kapatarak engelleyebilsekte yağmurla beraber gelen bulutlar nedeniyle görüş açımızda ciddi bir şekilde azalma meydana geldi. Bu olumsuzluklara rağmen kasabayı bulduk. Kasaba sıradan bir kasaba gibi görünüyordu. Etrafta normal görünümlü evler vardı. Birkaç evde ışıkların yandığını görebiliyorduk. Işık yanan evlerde de yanmayan evlerin etrafında da herhangi bir insan görünmüyordu. Kasabadan yaklaşık 100-200 metre kadar uzaktaydık. Kardeşime dönüp yavaş adımlarla köye doğru ilerlerken '' Zaten herkese gezgin kardeşler olduğumuzu söylüyoruz. Buna devam edelim. Yağmurdan dolayı sığınacak bir yer aradığımızı söyleyerek ilk gördüğümüz hana girerim. Bu esnada bir sorun ile karşılaşırsak önde duracak kişi ben olacağım. Sen arkada kalarak bana destek çık. '' diyecektim. Yaptığım minik konuşma sonrasında hana benzettiğim bir binaya doğru yürümeye başlayacaktım.
Yaşlı adamın bahsettiği kasabaya tahmin ettiğimiz süreden biraz daha geç bir zaman da geldik. Bunun sebebi; gece aniden bastıran yağmurdu. Kısa bir sürede şiddetlenen yağmur yürüyüş tempomuzun yavaşlamasına neden oldu. Yağmur ülkesine geldiğimizden beri alışkın olduğumuz bu durumu çok fazla zorluk yaşamadan hallettik. Fakat yağan yağmuru kıyafetlerimizin kapüşonlarını kapatarak engelleyebilsekte yağmurla beraber gelen bulutlar nedeniyle görüş açımızda ciddi bir şekilde azalma meydana geldi. Bu olumsuzluklara rağmen kasabayı bulduk. Kasaba sıradan bir kasaba gibi görünüyordu. Etrafta normal görünümlü evler vardı. Birkaç evde ışıkların yandığını görebiliyorduk. Işık yanan evlerde de yanmayan evlerin etrafında da herhangi bir insan görünmüyordu. Kasabadan yaklaşık 100-200 metre kadar uzaktaydık. Kardeşime dönüp yavaş adımlarla köye doğru ilerlerken '' Zaten herkese gezgin kardeşler olduğumuzu söylüyoruz. Buna devam edelim. Yağmurdan dolayı sığınacak bir yer aradığımızı söyleyerek ilk gördüğümüz hana girerim. Bu esnada bir sorun ile karşılaşırsak önde duracak kişi ben olacağım. Sen arkada kalarak bana destek çık. '' diyecektim. Yaptığım minik konuşma sonrasında hana benzettiğim bir binaya doğru yürümeye başlayacaktım.

- Akatsuya Shoshiro
- Posts: 49
- Joined: June 20th, 2021, 9:08 pm
Re: [Akatsuya Renshiro & Akatsuya Shoshiro] İki Beden Tek Geçmiş (Part 2)
Araştırmalarımız devam ederken hava şartları da aniden değişivermişti. Birden bastıran yağmurdan korunmak için kapüşonlarımızı kafamıza geçirerek yolumuza devam ediyorduk. Yağmur şiddetliydi ama bu, mola vermemizi gerektirecek bir durum değildi. Zaten öyle bir düşüncemiz olsa bile sığınacak bir yer arayana kadar aynı zamanı kaybedecektik de. BU nedenle hiç düşünmeden devam etmek en doğrusu olacaktı. Zaten ihtiyarın dediği gibi ise köye yaklaşmış olmamız gerekiyordu ama etrafta henüz bir şey görünmüyordu. Yoğun yağmur yüzünden görüş açımız da kısıtlanıyordu doğal olarak. Bu da etrafı gözlemek için daha fazla yoğunlaşmam gerektiğini gösteriyordu.
Kasabayı fark ettiğimizde, görmemiz gerekenden daha geç gördüğümüz için çoktan yaklaşmıştık. Yakın olmamıza rağmen etrafta olup biteni fark etmek oldukça zordu. Aslında gizlenmek için de ideal bir fırsattı. Bunu değerlendirebilirdik fakat Ren, direkt olarak kasabaya girmeyi teklif etmişti. İhtiyarın adamlarıyla ilgili bir ipucu bulamamız gerekiyordu. Bunun için kasaba halkını mı sorgulamayı düşünüyordu? İşi bir kez daha bodoslama yapacaktık ama onu yalnız bırakmak istemiyordum. Eğer ihtiyarın söylediği gibi bir saldırı olduysa biz de güvende sayılmazdık. Bir yükümüz olmasa da… diğer taraftan adamları kendileri kaçtıysa Ren’in planı daha işlevli görünüyordu ki bu durumda yaptığımız seçime güvenmekten başka çaremiz kalmıyordu. Bu nedenle Ren’in kafasını hiç karıştırmadan peşine takılmayı seçiyordum. Denemeden ne olacağını bilemezdik.
Kasabayı fark ettiğimizde, görmemiz gerekenden daha geç gördüğümüz için çoktan yaklaşmıştık. Yakın olmamıza rağmen etrafta olup biteni fark etmek oldukça zordu. Aslında gizlenmek için de ideal bir fırsattı. Bunu değerlendirebilirdik fakat Ren, direkt olarak kasabaya girmeyi teklif etmişti. İhtiyarın adamlarıyla ilgili bir ipucu bulamamız gerekiyordu. Bunun için kasaba halkını mı sorgulamayı düşünüyordu? İşi bir kez daha bodoslama yapacaktık ama onu yalnız bırakmak istemiyordum. Eğer ihtiyarın söylediği gibi bir saldırı olduysa biz de güvende sayılmazdık. Bir yükümüz olmasa da… diğer taraftan adamları kendileri kaçtıysa Ren’in planı daha işlevli görünüyordu ki bu durumda yaptığımız seçime güvenmekten başka çaremiz kalmıyordu. Bu nedenle Ren’in kafasını hiç karıştırmadan peşine takılmayı seçiyordum. Denemeden ne olacağını bilemezdik.

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Akatsuya Renshiro & Akatsuya Shoshiro] İki Beden Tek Geçmiş (Part 2)
Renshiro önde, Shoshiro arkada olacak şekilde kasabayla aranızdaki kısa mesafeyi kapatıyor ve sınırdaki ilk evlerin hizasına geliyorsunuz. İlerleyişiniz sürerken duyabildiğiniz tek ses gökgürültüsü ve çevrenizdeki çeşitli cisimlerin üzerine düşen yağmurun sesi. Kasabanın içindeki zemine doğanın aksine sürekli adım atıldığı için yerlerde bitki örtüsü yok. Bu sebeple tamamen çamur deryasına dönüşmüş durumda. Çoğu zaman böyle olduğunu tahmin edebiliyorsunuz bu durumun.
Gözünüze çarpan bir han arıyorsunuz, lakin aradığınız tanıma uyan herhangi bir bina göremiyorsunuz. Ara ara kerpiç binaların kapalı panjurları arasından minik ışık huzmeleri görseniz de bunların hiçbiri davetkar görünmüyor sizler için.
Birkaç dakika daha yürüyorsunuz ve tahminen kasabanın merkezi gibi görünen bir alana ulaşıyorsunuz. Alan tahmininize göre pazar yeri gibi kullanılan genişçe bir boşluk. Boşluğun çeşitli noktalarında üzerleri tenteyle kapatılmış ufak tezgah benzeri yapılar seçebiliyorsunuz karanlıkta. Kasaba insanlarının birbirleriyle takaslarını ve alışverişlerini burada yaptıklarını tahmin edebiliyorsunuz.
Bu kadar merkezi bir yerde gidebileceğiniz olası bir yeri daha rahat görme umuduyla alanın ortasına ilerlerken, Shoshiro çevrelerinde ani bir hareketlilik seziyor fena olmayan farkındalık becerileri sayesinde. Bir an sonra, pazar alanı olduğunu tahmin ettiğiniz daire şeklindeki alana dört bir yandan 8 farklı kişinin bulunduğunuz alana girdiğini görüyorsunuz. Alanın ortasında refleksif olarak sırt sırta vermiş halde buluyorsunuz kendinizi.
Alana giren herkesin üzerinde yıpranmış kahverengi cübbeler bulunmakta, kapuşonları ise kapalı. Diğerlerine göre nispeten daha iri görünen biri diğerlerine kıyasla size birkaç adım daha yaklaşıyor ve tehditkar bir tonda konuşuyor: "Bu kasaba artık bizim korumamız altında. Bu gün gelen piçler gibi gebermek istemiyorsanız basın gidin. O bunağa da söyleyin, Bozo'nun alanından uzak dursun!"
Liderleri olduğunu tahmin ettiğiniz iri adam hariç hepsi silahlı. Çivili sopalar, mızraklar ve biçimsiz kılıçlar. İri adamın elleri cübbesinin altından görünmüyor.
Gözünüze çarpan bir han arıyorsunuz, lakin aradığınız tanıma uyan herhangi bir bina göremiyorsunuz. Ara ara kerpiç binaların kapalı panjurları arasından minik ışık huzmeleri görseniz de bunların hiçbiri davetkar görünmüyor sizler için.
Birkaç dakika daha yürüyorsunuz ve tahminen kasabanın merkezi gibi görünen bir alana ulaşıyorsunuz. Alan tahmininize göre pazar yeri gibi kullanılan genişçe bir boşluk. Boşluğun çeşitli noktalarında üzerleri tenteyle kapatılmış ufak tezgah benzeri yapılar seçebiliyorsunuz karanlıkta. Kasaba insanlarının birbirleriyle takaslarını ve alışverişlerini burada yaptıklarını tahmin edebiliyorsunuz.
Bu kadar merkezi bir yerde gidebileceğiniz olası bir yeri daha rahat görme umuduyla alanın ortasına ilerlerken, Shoshiro çevrelerinde ani bir hareketlilik seziyor fena olmayan farkındalık becerileri sayesinde. Bir an sonra, pazar alanı olduğunu tahmin ettiğiniz daire şeklindeki alana dört bir yandan 8 farklı kişinin bulunduğunuz alana girdiğini görüyorsunuz. Alanın ortasında refleksif olarak sırt sırta vermiş halde buluyorsunuz kendinizi.
Alana giren herkesin üzerinde yıpranmış kahverengi cübbeler bulunmakta, kapuşonları ise kapalı. Diğerlerine göre nispeten daha iri görünen biri diğerlerine kıyasla size birkaç adım daha yaklaşıyor ve tehditkar bir tonda konuşuyor: "Bu kasaba artık bizim korumamız altında. Bu gün gelen piçler gibi gebermek istemiyorsanız basın gidin. O bunağa da söyleyin, Bozo'nun alanından uzak dursun!"
Liderleri olduğunu tahmin ettiğiniz iri adam hariç hepsi silahlı. Çivili sopalar, mızraklar ve biçimsiz kılıçlar. İri adamın elleri cübbesinin altından görünmüyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Akatsuya Renshiro
- Posts: 54
- Joined: June 20th, 2021, 5:28 pm
Re: [Akatsuya Renshiro & Akatsuya Shoshiro] İki Beden Tek Geçmiş (Part 2)
Kardeşimle yaptığım minik konuşmadan sonra planladığım gibi bir han aramaya başladık. Yağan yağmur yüzünden hunharca ıslandığımız için olabildiğince acele ederek etrafa göz atıyorduk. Yağmurdan dolayı oluşan çamur birikintileri etrafında dikkatli dikkatli ilerleyerek gördüğümüz binalara göz ucuyla bakıyorduk. Ne kadar uğraşırsak uğraşalım ne yazık ki bir han bulamadık. İşin garip yani bizi evine davet edecek bir köylü de bulamadık. Bir umut belki konaklayabileceğimiz bir yer buluruz diye yürümeye ve etrafa bakınmaya devam ediyorduk.
Yaptığımız yürüyüş sonucunda hiçbir şeye ulaşamadık. Artık ahır bulsak sevinebileceğimiz duruma geldiğimiz esnada tenteyle kapatılmış tezgahların olduğu bir alana geldik. Büyük ihtimalle şehir merkezindeydik. En azından yağan yağmurdan saklanabileceğimiz bir yer bulduğumuz için mutluydum. En kötü ihtimalle bu tentelerin altında yağmurun dinmesini bekleyebilirdik. Belki ilerde daha güzel bir yer buluruz düşüncesiyle bulunduğumuz bölgeden fazla uzaklaşmadan etrafa bakmaya karar verdik. Bu yüzden alanın ortasına doğru ilerlemeye başladık. Bir anda, az önce ki tentelerin etrafında kalabalık bir grubun ilerlediğini gördük. İçimden '' Lanet olsun .. Tenteleri kaptılar '' dedim. Kalabalık grup daha da yakınımıza geldiğinde ise hepsinin üzerinde aynı cübbenin olduğunu fark ettim. Bu önemli detayı anlayınca içimden '' Sanırım bunların derdi tente değil '' dedim.
Kalabalık grup içerisindeki bir kişi öne çıkarak küçük bir açıklamada bulundu. Kasabanın artık onların korumasında olduğunu ve gitmemiz gerektiğini söyledi. Bunları söylerken de, daha önce gelen grup üyeleri gibi gebermek istemiyorsanız gibi kelimeler kullandı. Yaptığı küçük açıklamanın son sözlerinde yaşlı adama iletmemiz için küçük bir mesaj söyledi. İletmemizi istediği mesaj; yaşlı adamın Bozo'nun alanından uzak durmasıydı. Aslında kalabalık grubun sözcüsü olan bu arkadaş gayet güzel bir açıklamada bulundu. Onun sayesinde hem bizden önce gelen grubun akıbeti hakkında bilgi edinmiş olduk hem de buradaki değişen yeni yönetimde kimin söz sahibi olduğunu öğrendik. Hiç konuşmadan neredeyse yaşlı adamın elemanların başına ne geldiğini öğrendik. Fakat tabii ki bu grup sözcüsü arkadaşın yalan söyleme ihtimali de vardı. Bu yüzden burada yaşanan olayların ne olduğundan tam anlamıyla emin olmamız gerekiyordu.
Etrafımızda olan grupta 8 kişi var gibi görünüyordu. Yağan yağmur ve havanın karanlık olmasından dolayı etrafta saklanan başka kişilerin de olma ihtimali vardı. Bu yüzden sayı konusunda zaten dezavantajlı olsak da 8 e 2 değil de daha fazlası olabileceğini de hesaba katmamız gerekiyordu. Silahları konusunda ise fazla endişelenmemize gerek yoktu. Eski püskü silahlar taşıyorlardı. Fakat konuşan adamın ellerini göremediğimiz için onun silahlı olup olmadığını tam anlamıyla kestiremiyordum. Ne olursa olsun bu kadar yol gelip üstüne üstlük bu kadar ıslandıktan sonra kesin veriler elde etmeden geri dönmeye niyetim yoktu. Bu yüzden ilk önce konuşarak iletişim kurmayı denemeye karar verdim. İri olan arkadaşa bende bir kaç adım yaklaştıktan sonra hızlıca '' Bu kasabanın adı ne? Bu gün gelen piçler kim? Bunak dediğin adam kim? Bozo kim? bunların hiç birini bilmiyorum.'' diyecektim. Bu soruları arka arkaya ve olabildiğince hızlı soracaktım. Ardından iki elimi de yana açarak '' Biz sadece gezgin iki kardeşiz. Yağmurdan dolayı sığınacak bir yer alıyoruz. Fakat beni ve kardeşimi bu şekilde tehdit etmeye devam edersen istediğin gibi de oynayabiliriz. '' diyecektim. Cümlelerimin sonuna doğru sağ elimi üzerimde taşıdığım Tantou'ya doğru yöneltecektim. Şuan için silahımı çekmeyecektim fakat elimi hazırda bekletmek istiyordum. Bu eylemimi yaparken iri olan arkadaşa doğru bakmaya devam edecektim.
Yaptığımız yürüyüş sonucunda hiçbir şeye ulaşamadık. Artık ahır bulsak sevinebileceğimiz duruma geldiğimiz esnada tenteyle kapatılmış tezgahların olduğu bir alana geldik. Büyük ihtimalle şehir merkezindeydik. En azından yağan yağmurdan saklanabileceğimiz bir yer bulduğumuz için mutluydum. En kötü ihtimalle bu tentelerin altında yağmurun dinmesini bekleyebilirdik. Belki ilerde daha güzel bir yer buluruz düşüncesiyle bulunduğumuz bölgeden fazla uzaklaşmadan etrafa bakmaya karar verdik. Bu yüzden alanın ortasına doğru ilerlemeye başladık. Bir anda, az önce ki tentelerin etrafında kalabalık bir grubun ilerlediğini gördük. İçimden '' Lanet olsun .. Tenteleri kaptılar '' dedim. Kalabalık grup daha da yakınımıza geldiğinde ise hepsinin üzerinde aynı cübbenin olduğunu fark ettim. Bu önemli detayı anlayınca içimden '' Sanırım bunların derdi tente değil '' dedim.
Kalabalık grup içerisindeki bir kişi öne çıkarak küçük bir açıklamada bulundu. Kasabanın artık onların korumasında olduğunu ve gitmemiz gerektiğini söyledi. Bunları söylerken de, daha önce gelen grup üyeleri gibi gebermek istemiyorsanız gibi kelimeler kullandı. Yaptığı küçük açıklamanın son sözlerinde yaşlı adama iletmemiz için küçük bir mesaj söyledi. İletmemizi istediği mesaj; yaşlı adamın Bozo'nun alanından uzak durmasıydı. Aslında kalabalık grubun sözcüsü olan bu arkadaş gayet güzel bir açıklamada bulundu. Onun sayesinde hem bizden önce gelen grubun akıbeti hakkında bilgi edinmiş olduk hem de buradaki değişen yeni yönetimde kimin söz sahibi olduğunu öğrendik. Hiç konuşmadan neredeyse yaşlı adamın elemanların başına ne geldiğini öğrendik. Fakat tabii ki bu grup sözcüsü arkadaşın yalan söyleme ihtimali de vardı. Bu yüzden burada yaşanan olayların ne olduğundan tam anlamıyla emin olmamız gerekiyordu.
Etrafımızda olan grupta 8 kişi var gibi görünüyordu. Yağan yağmur ve havanın karanlık olmasından dolayı etrafta saklanan başka kişilerin de olma ihtimali vardı. Bu yüzden sayı konusunda zaten dezavantajlı olsak da 8 e 2 değil de daha fazlası olabileceğini de hesaba katmamız gerekiyordu. Silahları konusunda ise fazla endişelenmemize gerek yoktu. Eski püskü silahlar taşıyorlardı. Fakat konuşan adamın ellerini göremediğimiz için onun silahlı olup olmadığını tam anlamıyla kestiremiyordum. Ne olursa olsun bu kadar yol gelip üstüne üstlük bu kadar ıslandıktan sonra kesin veriler elde etmeden geri dönmeye niyetim yoktu. Bu yüzden ilk önce konuşarak iletişim kurmayı denemeye karar verdim. İri olan arkadaşa bende bir kaç adım yaklaştıktan sonra hızlıca '' Bu kasabanın adı ne? Bu gün gelen piçler kim? Bunak dediğin adam kim? Bozo kim? bunların hiç birini bilmiyorum.'' diyecektim. Bu soruları arka arkaya ve olabildiğince hızlı soracaktım. Ardından iki elimi de yana açarak '' Biz sadece gezgin iki kardeşiz. Yağmurdan dolayı sığınacak bir yer alıyoruz. Fakat beni ve kardeşimi bu şekilde tehdit etmeye devam edersen istediğin gibi de oynayabiliriz. '' diyecektim. Cümlelerimin sonuna doğru sağ elimi üzerimde taşıdığım Tantou'ya doğru yöneltecektim. Şuan için silahımı çekmeyecektim fakat elimi hazırda bekletmek istiyordum. Bu eylemimi yaparken iri olan arkadaşa doğru bakmaya devam edecektim.

- Akatsuya Shoshiro
- Posts: 49
- Joined: June 20th, 2021, 9:08 pm
Re: [Akatsuya Renshiro & Akatsuya Shoshiro] İki Beden Tek Geçmiş (Part 2)
Kasabaya vardığımızda etrafta kimseler görünmüyordu. Belli ki yağmurdan dolayı herkes evlere kapanmıştı. Bu durum etrafta araştırma yapmamızı kolaylaştırırdı. İhtiyarın adamlarına ne olduğuna dair bir iz bulmamız gerekiyordu ki bir dahaki adımımızı hesaplayabilelim. Üstüne üstlük birinin dışında insanların toplandığı bir yer de görünmüyordu. Ren’in planı bu yöndeydi çünkü ve birilerine sormak istiyordu. Sanırım bu planı bir kenara bırakarak etrafa bakınmamız gerekecekti.
Yağmurdan dolayı yumuşayan zemin ayaklarımızın altına yapışıyor gibiydi yürürken. Daha birkaç saat önce rahat bir gece geçirmeyi planlarken şu ana çamurlu bir yolda yürüyor olduğumu düşündükçe içimi bir sıkıntı basmıyor değildi. Umarım buradan eli boş dönmezdik de en azından uğraşımıza değerdi. Aksi takdirde güzel bir uykudan boşa feragat etmiş olacaktım. Bunun olmaması için etrafı iyice gözlemliyordum. Gözden bir şey kaçırmak istemiyordum. İşin garip tarafı kasabadaki evlerde de hiçbir hareketlilik yoktu. Evet, dışarıda yağmur yağıyordu ama camları bile tamamen kapatmışlardı ve kimseler görünmüyordu.
Yürümeye devam ettikçe bir alana gelmiştik. Eğer bir ipucu bulacaksak onu burada bulmalıydık çünkü ihtiyar, adamlarının mal alacağını söylemişti. Bunun için en doğru yer de Pazar yerine benzeyen bu yer gibiydi. İşe yarayacak bir bilgi bulabilme umuduyla etrafa daha dikkatli bakmaya başladım bu yüzden. Pazar alanın daha ayrıntılı incelemek için ilerlemeye başlamıştım fakat garip bir hisle irkildiğimi hissettim. Sanki… Sanki bizim dışımızda bir hareketlilik vardı etrafta. Ren’e dönüp bir sorun olmadığına bakar bakmaz ise etrafımızın sarıldığını fark ettim. Adamlar sayıca üstündü. Hepsi de aynı tip kıyafet giyiyorlardı. Bir çete oldukları belliydi. Liderleri gibi görünen elemansa vaaz vermeye başlamıştı zaman kaybetmeden.
Adamlar ihtiyardan haberdarlardı. Sanırım başkasının mıntıkasında yapılmak istenen bir ticaretten doğan bir sorun gibi görünüyordu. Eğer bu adamlar ihtiyarı biliyorsa, ihtiyar da kendi adamlarının başına böyle bir şey gelebileceği riskini bile bile buraya göndermiş demektir. Belki iki grup arasında bir güç gösterisinin ortasına düşmüştük. Peki bunu nedeni neydi? Burada alınan mal önemli olabilirdi. Sanki kasabayı himayesi altına alarak buradan alınan bir mala çökmek istiyorlardı. Basit bir Pazar yeri kavgası kokusu gibi değildi bu. Nasıl bir işe bulaştığımız hakkında hiçbir fikrim yoktu fakat sakin olmalıydık. İlk şoku atlattıktan sonra, Ren konuşmasını yaparken, ben de rahat bir vaziyette adamları izleyecektim. İhtiyarı tanımıyormuş gibi yapmak mantıklı bir hamleydi.
Yağmurdan dolayı yumuşayan zemin ayaklarımızın altına yapışıyor gibiydi yürürken. Daha birkaç saat önce rahat bir gece geçirmeyi planlarken şu ana çamurlu bir yolda yürüyor olduğumu düşündükçe içimi bir sıkıntı basmıyor değildi. Umarım buradan eli boş dönmezdik de en azından uğraşımıza değerdi. Aksi takdirde güzel bir uykudan boşa feragat etmiş olacaktım. Bunun olmaması için etrafı iyice gözlemliyordum. Gözden bir şey kaçırmak istemiyordum. İşin garip tarafı kasabadaki evlerde de hiçbir hareketlilik yoktu. Evet, dışarıda yağmur yağıyordu ama camları bile tamamen kapatmışlardı ve kimseler görünmüyordu.
Yürümeye devam ettikçe bir alana gelmiştik. Eğer bir ipucu bulacaksak onu burada bulmalıydık çünkü ihtiyar, adamlarının mal alacağını söylemişti. Bunun için en doğru yer de Pazar yerine benzeyen bu yer gibiydi. İşe yarayacak bir bilgi bulabilme umuduyla etrafa daha dikkatli bakmaya başladım bu yüzden. Pazar alanın daha ayrıntılı incelemek için ilerlemeye başlamıştım fakat garip bir hisle irkildiğimi hissettim. Sanki… Sanki bizim dışımızda bir hareketlilik vardı etrafta. Ren’e dönüp bir sorun olmadığına bakar bakmaz ise etrafımızın sarıldığını fark ettim. Adamlar sayıca üstündü. Hepsi de aynı tip kıyafet giyiyorlardı. Bir çete oldukları belliydi. Liderleri gibi görünen elemansa vaaz vermeye başlamıştı zaman kaybetmeden.
Adamlar ihtiyardan haberdarlardı. Sanırım başkasının mıntıkasında yapılmak istenen bir ticaretten doğan bir sorun gibi görünüyordu. Eğer bu adamlar ihtiyarı biliyorsa, ihtiyar da kendi adamlarının başına böyle bir şey gelebileceği riskini bile bile buraya göndermiş demektir. Belki iki grup arasında bir güç gösterisinin ortasına düşmüştük. Peki bunu nedeni neydi? Burada alınan mal önemli olabilirdi. Sanki kasabayı himayesi altına alarak buradan alınan bir mala çökmek istiyorlardı. Basit bir Pazar yeri kavgası kokusu gibi değildi bu. Nasıl bir işe bulaştığımız hakkında hiçbir fikrim yoktu fakat sakin olmalıydık. İlk şoku atlattıktan sonra, Ren konuşmasını yaparken, ben de rahat bir vaziyette adamları izleyecektim. İhtiyarı tanımıyormuş gibi yapmak mantıklı bir hamleydi.

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Akatsuya Renshiro & Akatsuya Shoshiro] İki Beden Tek Geçmiş (Part 2)
Renshiro, iri adamın söylediklerine karşın arka arkaya sorularını diziyor hızlı bir şekilde. Karanlık sebebiyle adamların yüzlerindeki ifadeleri seçemiyorsunuz. Ancak sorularınıza yanıt verecek gibi durmadıklarını anlamanız uzun sürmüyor. Renshiro'nun soruları bittikten sonra, kendileri hakkında yapacağı açıklamaya başlayamadan iri adam iki elini birden iki yana açıp "GEBERTİN!" diye böğürüyor. Tam bu anda geri kalan yedi adam birden hızla üzerinize doğru koşmaya başlıyor. Renshiro, elini tantousunun üzerine götürüyor hızlıca cümlesini kuramamış olsa da.
Shoshiro, fena olmayan farkındalığı sayesinde Renshiro'nun gözünden kaçmış olan bir şeyi görebiliyor o hengamenin arasında. Saldırı emrini veren ve öncesinde sizi tehditle uzaklaştırmaya çalışan iri adamın her iki elinde de büyükçe dirseklere kadar uzanan kalın bir eldivenimsi yapı farkediyor. Karanlık sebebiyle ne olduğunu tam çözemiyor, ancak çeşitli yerlerinde keskin görünen minik çıkıntılar olan bu yapı sıradan bir silaha benzemiyor.
Refleksif olarak sırt sırta veriyorsunuz çapulcular üzerinize koşmaya başlarken. Çevrenizi sarmış bir çember şeklindeler. Her açıdan farklı biri geliyor. Bağırarak, salyalar saçarak, silahlarını kaldırıp sallayarak size doğru yaklaşmaktalar. Bir, belki iki saniyeniz var çarpışmaya.
Shoshiro, fena olmayan farkındalığı sayesinde Renshiro'nun gözünden kaçmış olan bir şeyi görebiliyor o hengamenin arasında. Saldırı emrini veren ve öncesinde sizi tehditle uzaklaştırmaya çalışan iri adamın her iki elinde de büyükçe dirseklere kadar uzanan kalın bir eldivenimsi yapı farkediyor. Karanlık sebebiyle ne olduğunu tam çözemiyor, ancak çeşitli yerlerinde keskin görünen minik çıkıntılar olan bu yapı sıradan bir silaha benzemiyor.
Refleksif olarak sırt sırta veriyorsunuz çapulcular üzerinize koşmaya başlarken. Çevrenizi sarmış bir çember şeklindeler. Her açıdan farklı biri geliyor. Bağırarak, salyalar saçarak, silahlarını kaldırıp sallayarak size doğru yaklaşmaktalar. Bir, belki iki saniyeniz var çarpışmaya.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.