[7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts: 421
- Joined: August 31st, 2018, 5:11 am
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Klon hala gitmemiş. Ringo-san'ın klonu kunaiyle savunmaya geçtiğinde düşünmem gerekti. Ne yapmam gerek? Butsuo-san beni kunailere karşı savunamaz. Ancak Ryu-san onları üstüne alabilir, yine de bu daha büyük dert olur. Sonuçta ön safta sadece Ryu-san olacak. Hızlıca duvara doğru koşturmam gerekebilir. Kunailerin gidişatına göre zikzaklı bir şekilde koşuş gerçekleştirebilirim. Hedefi şimdilik Ryu-san üstüne alsa daha iyi. Benim ona saldırabilecek pek bir şeyim yok. Butsuo-san'da bir yara daha alırsa beni savunacak kimse kalmayacak. "Kaçalım mı Butsuo-san?" diyeceğim. Kendime kalkan olarak sol elimi kullanacağım. "Sol elime kunai isabet ederse sıkıntı yok." dedikten sonra kaçmam gerek. Umarım Butsuo-san'da benimle birlikte zikzaklı bir şekilde kaçmayı tercih eder.
Ryu, belini yere doğru eğdikten sonra bir anda koşturmaya başlayacak tüm hızıyla. Amacı, Ringo'nun klonuna alttan yukarı doğru olacak şekilde darbe savurmak.
Ryu, belini yere doğru eğdikten sonra bir anda koşturmaya başlayacak tüm hızıyla. Amacı, Ringo'nun klonuna alttan yukarı doğru olacak şekilde darbe savurmak.

► Show Spoiler
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Ryu & Ryoken & Butsuo: Klon Ringo bir kunaiyi fırlatıyor Ryoken'e doğru, ancak o esnada Ryoken'in zigzag çizmeye başlamasıyla beraber bu kunai onu ıskalıyor. Butsuo ardından Ryoken'in önüne geçiyor, o esnada da Ryoken'in laflarını işitiyor. Klon Ringo, bir sonraki kunaiyi fırlatamadan hemen önce dibinde Ryu bitiyor, Raiton no Yoroi'si aktif bir şekilde.
Klon Ringo kendini tam olarak toparlayamadan tekniğin etkisiyle refleksleri atikleşmiş olan Ryu'dan bir darbe yiyor. Bu darbe göğsüne aşağıdan yukarı doğru isabet ediyor ve klon geriye bir adım sendeledikten sonra ufak bir karga sürüsüne dönüşüp havalanmaya başlıyor.
Ringo & Teijo: Ringo eline aldığı bir kunaiye üflemeye başlıyor ve tekniğini aktif ediyor. Kunainin etrafı hava akımlarıyla kaplanmaya başlarken Teijo agresif olmayan bir tavırla belini doğrultuyor ve Ringo'ya bakarak laflarını sarf ediyor.
Ringo: Teijo'nun savaşı kabaca bıraktığını, en azından şu an tehditkâr görünmediğini algılayabiliyorsun. İleri doğru bir kaç adım atmış ve aradaki mesafeyi epey kapatmış durumdasın. Bir kaç adım önünde bulunuyor Teijo. Konuşmayı tercih ettiği için hasmın tekniğini rahatça aktif edebiliyorsun. Ancak rakibini şu an gafil avlamış da değilsin. Tekniğini yaptığını görüyor, tehditkâr hareketlerin devam edecekse ve o da bir şeyler yapmayı tercih ederse zamansal anlamda bir kaybı olmayacağını biliyorsun. Ancak önünde aldığı yaralarla beraber çok da savaşmaya gönüllü olmayan biri olduğu bariz.
Bununla beraber tekniğini düşünüyorsun ve rakibinin vücuduna bakıyorsun anlık olarak, "nereye saplarsam savaş dışı bırakır ama hayati hasar vermem" diye. Ancak bunu çözebilecek kadar ne zekisin, ne de tıp bilgin var. Bu hususlar dışında tekniğinin bizzat kısa mesafeden saplandığında ne kadar ciddi bir hasar bıraktığını da biliyorsun. Tüm bunlar birleşince rakibinin göğsüne onu öldürmeden kunai saplama fikri hiç gerçekçi gelmiyor. Planını uygularsan öyle ya da böyle ağır bir sonucu olacak, farkındasın.
Ringo & Teijo: Ringo tekniğini tamamlarken bulunduğunuz geniş kutunun dışından Haru'nun sesini duyuyor ancak farkındalığı tam olarak ne dediğini seçmesine engel oluyor. Rakibinin anlık duruşundan faydalanarak Gin'den rapor istiyor Ringo, Gin ise seri bir şekilde tepeden bağırıyor; "Haru 'Cam!' dedi, Ringo!" Gin, duvarların üzerindeki bir seviyede uçmakta. Saldırısını yaptıktan sonra güvenli bir seviyeye yükselmiş gibi görünüyor.
Haru: Ryu'nun mavi elektrik akımıyla kaplandıktan sonra Ringo'nun birden önünde bitip onun göğsünü parçaladığını görüyorsun. O anda ani bir adrenalin salgılanıyor vücudundan ancak Ringo birden kargalara dönüşünce onun bir klon olduğunu anlıyorsun. Laflarını ettikten sonra Gin'in konuştuğunu işitiyorsun, laflarını alandaki kocaman kutunun içerisine iletmişe benziyor. Durumunda bir değişme yok.
Haru alanın sınırında. Tam karşısında kocaman kutuyu görüyor, alanın ortasındaki. Haru'ya göre sağ tarafta kalan duvarın önünde Ryu, Ryoken ve Butsuo mevcut.
Ringo ve Teijo ise bu duvarın hemen arkasında, duvara uzaklıkları 4-5 metre kadar. Kutunun dışarısı içerinin durumunu, içerisi de dışarının durumunu bilmiyor.
Klon Ringo kendini tam olarak toparlayamadan tekniğin etkisiyle refleksleri atikleşmiş olan Ryu'dan bir darbe yiyor. Bu darbe göğsüne aşağıdan yukarı doğru isabet ediyor ve klon geriye bir adım sendeledikten sonra ufak bir karga sürüsüne dönüşüp havalanmaya başlıyor.
Ringo & Teijo: Ringo eline aldığı bir kunaiye üflemeye başlıyor ve tekniğini aktif ediyor. Kunainin etrafı hava akımlarıyla kaplanmaya başlarken Teijo agresif olmayan bir tavırla belini doğrultuyor ve Ringo'ya bakarak laflarını sarf ediyor.
Ringo: Teijo'nun savaşı kabaca bıraktığını, en azından şu an tehditkâr görünmediğini algılayabiliyorsun. İleri doğru bir kaç adım atmış ve aradaki mesafeyi epey kapatmış durumdasın. Bir kaç adım önünde bulunuyor Teijo. Konuşmayı tercih ettiği için hasmın tekniğini rahatça aktif edebiliyorsun. Ancak rakibini şu an gafil avlamış da değilsin. Tekniğini yaptığını görüyor, tehditkâr hareketlerin devam edecekse ve o da bir şeyler yapmayı tercih ederse zamansal anlamda bir kaybı olmayacağını biliyorsun. Ancak önünde aldığı yaralarla beraber çok da savaşmaya gönüllü olmayan biri olduğu bariz.
Bununla beraber tekniğini düşünüyorsun ve rakibinin vücuduna bakıyorsun anlık olarak, "nereye saplarsam savaş dışı bırakır ama hayati hasar vermem" diye. Ancak bunu çözebilecek kadar ne zekisin, ne de tıp bilgin var. Bu hususlar dışında tekniğinin bizzat kısa mesafeden saplandığında ne kadar ciddi bir hasar bıraktığını da biliyorsun. Tüm bunlar birleşince rakibinin göğsüne onu öldürmeden kunai saplama fikri hiç gerçekçi gelmiyor. Planını uygularsan öyle ya da böyle ağır bir sonucu olacak, farkındasın.
Ringo & Teijo: Ringo tekniğini tamamlarken bulunduğunuz geniş kutunun dışından Haru'nun sesini duyuyor ancak farkındalığı tam olarak ne dediğini seçmesine engel oluyor. Rakibinin anlık duruşundan faydalanarak Gin'den rapor istiyor Ringo, Gin ise seri bir şekilde tepeden bağırıyor; "Haru 'Cam!' dedi, Ringo!" Gin, duvarların üzerindeki bir seviyede uçmakta. Saldırısını yaptıktan sonra güvenli bir seviyeye yükselmiş gibi görünüyor.
Haru: Ryu'nun mavi elektrik akımıyla kaplandıktan sonra Ringo'nun birden önünde bitip onun göğsünü parçaladığını görüyorsun. O anda ani bir adrenalin salgılanıyor vücudundan ancak Ringo birden kargalara dönüşünce onun bir klon olduğunu anlıyorsun. Laflarını ettikten sonra Gin'in konuştuğunu işitiyorsun, laflarını alandaki kocaman kutunun içerisine iletmişe benziyor. Durumunda bir değişme yok.
Haru alanın sınırında. Tam karşısında kocaman kutuyu görüyor, alanın ortasındaki. Haru'ya göre sağ tarafta kalan duvarın önünde Ryu, Ryoken ve Butsuo mevcut.
Ringo ve Teijo ise bu duvarın hemen arkasında, duvara uzaklıkları 4-5 metre kadar. Kutunun dışarısı içerinin durumunu, içerisi de dışarının durumunu bilmiyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Sekino Teijo
- Posts: 150
- Joined: November 7th, 2019, 8:18 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Ringo, eline bir kunai aldıktan sonra üfleyerek bir şeyler yapmaya başladı. Ne yaptığı konusunda net bir fikrim olmasa da açıkçası bu tehditkâr davranışından hiç hoşlanmadım. Şimdiye kadar sürekli üstü kapalı bir şekilde savaşmıştık. Ne olursa olsun rol yapmaya devam etmişti. Üssümüze baskına geldiği zaman herkesin içinde duygusal bir konuşma yaparak beni kandırmaya bile çalışmıştı. Ancak şimdi gerçek rengini çok fazla göstermeye başladı. Etraftaki gözetmenler sayesinde teslim olduktan sonra bir şey yapmayacağını düşünmüştüm ama yanılmış olabilirim.
Ringo ile aramızdaki mesafe giderek azalırken Haru’nun sesini duyduk. Ne dediğini tam olarak anlamasam da etraftaki düşmanlarımın sayısının giderek artması içinde bulunduğum durumu daha da kötüleştirmeye başladı. Daha önümdeki rakipleri yenememişken Haru şimdi nereden çıktı? Butsuo ile uzaklaştıktan sonra onu sınav sonuna kadar bir daha görmeyi beklemiyordum. Ancak takım arkadaşım yerine onun sesini duyduğuma göre anlaşılan işler benim umduğum gibi gitmemiş. Bir anda omuzlarımda çok büyük bir sorumluluk hissetmeye başladım. Lanet olsun. Bu takım olayı beni çok yormaya başladı. Şimdi ilk önce buradan kurtulup ardından da takım arkadaşımı bulmam gerekiyor. Azcık daha dayan Butsuo !! Biraz toparlanayım bir şekilde burayı halledip yanına geleceğim.
Haru yüzünden planlarımı değiştirmeye karar verdim. İlk olarak eğer Ringo agresif bir hamle yapmaya kalkışmazsa sakince yaralarımı gözden geçirip vücudumun ne durumda olduğunu kontrol edeceğim. Ardından da bahsettikleri Cam’ın ne olduğunu anlamaya çalışacağım. Bunları öğrendikten sonra nasıl bir kurtarma planı yapacağımı düşünebilirim. Yok eğer Ringo’nun saldıracağını anlarsam kendi üzerimde Yusubi no Jutsu kullandıktan sonra vücuduma chakra ile güçlendirip aramızdaki son 1-2 adımlık mesafeyi hızlıca kapatarak elimdeki son shuriken ile rakibimi rehin almaya çalışacağım. Yeterli mesafeyi kat edemezsem elimdeki shurikeni Ringo'nun bacağına doğru olabildiğince sert bir şekilde atmaya çalışacağım.
Ringo ile aramızdaki mesafe giderek azalırken Haru’nun sesini duyduk. Ne dediğini tam olarak anlamasam da etraftaki düşmanlarımın sayısının giderek artması içinde bulunduğum durumu daha da kötüleştirmeye başladı. Daha önümdeki rakipleri yenememişken Haru şimdi nereden çıktı? Butsuo ile uzaklaştıktan sonra onu sınav sonuna kadar bir daha görmeyi beklemiyordum. Ancak takım arkadaşım yerine onun sesini duyduğuma göre anlaşılan işler benim umduğum gibi gitmemiş. Bir anda omuzlarımda çok büyük bir sorumluluk hissetmeye başladım. Lanet olsun. Bu takım olayı beni çok yormaya başladı. Şimdi ilk önce buradan kurtulup ardından da takım arkadaşımı bulmam gerekiyor. Azcık daha dayan Butsuo !! Biraz toparlanayım bir şekilde burayı halledip yanına geleceğim.
Haru yüzünden planlarımı değiştirmeye karar verdim. İlk olarak eğer Ringo agresif bir hamle yapmaya kalkışmazsa sakince yaralarımı gözden geçirip vücudumun ne durumda olduğunu kontrol edeceğim. Ardından da bahsettikleri Cam’ın ne olduğunu anlamaya çalışacağım. Bunları öğrendikten sonra nasıl bir kurtarma planı yapacağımı düşünebilirim. Yok eğer Ringo’nun saldıracağını anlarsam kendi üzerimde Yusubi no Jutsu kullandıktan sonra vücuduma chakra ile güçlendirip aramızdaki son 1-2 adımlık mesafeyi hızlıca kapatarak elimdeki son shuriken ile rakibimi rehin almaya çalışacağım. Yeterli mesafeyi kat edemezsem elimdeki shurikeni Ringo'nun bacağına doğru olabildiğince sert bir şekilde atmaya çalışacağım.
Last edited by Sekino Teijo on December 5th, 2021, 2:43 am, edited 1 time in total.

- Oita Butsuo
- Ishigakure
- Posts: 320
- Joined: September 1st, 2018, 2:42 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
"Sadece bir kulağını bana ver, sensör yeteneklerim var. Seni korumak için her şeyi yapacağım." diyerek kaçmak için teklifte bulunan Ryoken'e güven vermeye çalışacağım. Benim takım arkadaşımı kurtarmak için benimle tekrar savaşmayı kabul ettiler, ben de onlara bir zarar gelmemesi için elimden geleni yapacağım. İki Ringo'dan klon olduğunu öğrendiğim de aradan çıktığına göre artık Teijo'yu kurtarabiliriz. "Tepeye çıkalım, gerisi sende Ryu." diye vakit kaybetmemek adına inisiyatifi aldım. Eğer aşağıdalarsa Ryu aşağı inip Ringo'yla savaşabilir, ben Ryoken'i korumaya devam edeceğim. Ayaklarımda çakra toplayıp yukarı çıkarken de Ryoken'e "Biz yukarıda bekleyelim." diyeceğim kısaca. Böylece olan biteni güvenli bir mesafeden izleyebilir ve Ryoken'e yeteneklerini rahatça kullanması için gereken görüşü sağlayabiliriz.
Koruluktan çıkarken kafamdaki her şey hala geçerli. Sensör yeteneklerime gelen her veriyi kısaca seslenerek Ryu ve Ryoken'e bildirmeye devam edeceğim. Ayrıca tepeye çıktığımızda Ryoken bir tarafa bakıyorsa arada diğer taraflara bakarak gafil avlanmayacağımızdan emin olmaya çalışacağım. Şu an görevim Ryoken'i korumak ve acı çeksem bile bunu çekmek için gereken her şeyi yapmaya hazırım.
Koruluktan çıkarken kafamdaki her şey hala geçerli. Sensör yeteneklerime gelen her veriyi kısaca seslenerek Ryu ve Ryoken'e bildirmeye devam edeceğim. Ayrıca tepeye çıktığımızda Ryoken bir tarafa bakıyorsa arada diğer taraflara bakarak gafil avlanmayacağımızdan emin olmaya çalışacağım. Şu an görevim Ryoken'i korumak ve acı çeksem bile bunu çekmek için gereken her şeyi yapmaya hazırım.
- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts: 421
- Joined: August 31st, 2018, 5:11 am
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Butsuo-san'ın önüme geçtiğini gördüm. Tahmin ettiğim gibi, beni korumak için uğraşıyor ancak ne kadar dayanabilir emin değilim. Eğer büyük bir sıkıntı olursa benim onun önüne geçmem gerekebilir. Böyle büyük bir adamın önüne geçmek biraz garip bir durum ama içinde mızrak varsa işler değişiyor. Neyse ki şimdilik bir sıkıntımız yok, ancak olacağını düşünüyorum. Aklım hala Ringo-san'ın kozunda. Hepimizi ezebilecek bir şeyler varsa gerçekten birbirimizi korumamız gerekecek. Bu sınav çok garip bir hal alıyor. Üç tane Ishigakure shinobisi, bir Ishigakure shinobisini diğer bir Ishigakure shinobisinin elinden kurtarmak için yola çıkıyor. Üstelik bunu izliyorlar ve birbirimize zarar vermemiz halinde en az hasarı alan kişi ödüllendirilecek.
Butsuo-san'ın kelimeleri kulağıma geldiğinde biraz daha kendime geldim. Bir şey demeden, kafamla onayladım Butsuo-san'ı. Ardından hızla tepeye koşturan Ryu-san'a baktım. Dövüşmeye hazır bir durumdaydı ancak onun da dikkatli olması gerekiyordu. Omzumda taşıyarak götürmek istemiyordum onu. Önemli olan şeylerden birisi kuş. Kuşun beni yaktığını unutmamamız gerek. Bu yüzden onu saf dışı bırakmaya çalışabilirim Teijo-san'ı kurtarmak için uğraşırken. Butsuo-san'la birlikte ayaklarıma çakra verip duvarı tırmanırken, Rishuu için el mühürlerine başlayacağım. "KUŞ! KUŞ! CİYAK, CİYAK! KUUUUŞ!" diye bağıracağım. Muhtemelen bana bakmış olacak. Sonuçta, beklemediğiniz bir yerden ses geldiğinde oraya dönersiniz değil mi? En azından ben planımı şimdilik buna göre kuruyorum. Eğer beni görürse elimi havaya kaldıracak ve kazıkların hepsini bir anda kuşa fırlatacağım. Gerekirse manevra aldıracağım. Kuşu elimden geldiğince zorlamam gerek, bu yüzden kazıklar bittikten sonra bir beşli daha üreteceğim. Elimden geldiği kadar zorlamam gerek onu. Diğer beşliyi yaratırsam, onların da hepsini beklemeden üzerine göndereceğim.
Ryu, hızla tepeye çıkacak ve ardından Ringo-san'ın nerde olduğunu kestirip atlayacak. Aşağıya atlarken, "Teijo-san için geri döndük. Onu bize geri ver." diyecek. Eğer Ringo-san'dan agresif bir hareket görürse, hızlı bir şekilde üzerine atlayacak önce aşağıdan yukarı olacak şekilde elinde tuttuğu wakizashisini önce Ringo'nun sol ön kolunu kesmeye çalışacak, bunu başarırsa wakizashisinin kabzasıyla ve elinin de yukarda olmasının verdiği güçle hızla aşağı çekerek Ringo'nun kafasına sağlam bir darbe atmaya çalışacak. Gücünü bayıltmaya yönelik ayarlayacak, ilk amacı kafasına vururken tamamen bayıltmak veya kafasını bulandırmak.
Butsuo-san'ın kelimeleri kulağıma geldiğinde biraz daha kendime geldim. Bir şey demeden, kafamla onayladım Butsuo-san'ı. Ardından hızla tepeye koşturan Ryu-san'a baktım. Dövüşmeye hazır bir durumdaydı ancak onun da dikkatli olması gerekiyordu. Omzumda taşıyarak götürmek istemiyordum onu. Önemli olan şeylerden birisi kuş. Kuşun beni yaktığını unutmamamız gerek. Bu yüzden onu saf dışı bırakmaya çalışabilirim Teijo-san'ı kurtarmak için uğraşırken. Butsuo-san'la birlikte ayaklarıma çakra verip duvarı tırmanırken, Rishuu için el mühürlerine başlayacağım. "KUŞ! KUŞ! CİYAK, CİYAK! KUUUUŞ!" diye bağıracağım. Muhtemelen bana bakmış olacak. Sonuçta, beklemediğiniz bir yerden ses geldiğinde oraya dönersiniz değil mi? En azından ben planımı şimdilik buna göre kuruyorum. Eğer beni görürse elimi havaya kaldıracak ve kazıkların hepsini bir anda kuşa fırlatacağım. Gerekirse manevra aldıracağım. Kuşu elimden geldiğince zorlamam gerek, bu yüzden kazıklar bittikten sonra bir beşli daha üreteceğim. Elimden geldiği kadar zorlamam gerek onu. Diğer beşliyi yaratırsam, onların da hepsini beklemeden üzerine göndereceğim.
Ryu, hızla tepeye çıkacak ve ardından Ringo-san'ın nerde olduğunu kestirip atlayacak. Aşağıya atlarken, "Teijo-san için geri döndük. Onu bize geri ver." diyecek. Eğer Ringo-san'dan agresif bir hareket görürse, hızlı bir şekilde üzerine atlayacak önce aşağıdan yukarı olacak şekilde elinde tuttuğu wakizashisini önce Ringo'nun sol ön kolunu kesmeye çalışacak, bunu başarırsa wakizashisinin kabzasıyla ve elinin de yukarda olmasının verdiği güçle hızla aşağı çekerek Ringo'nun kafasına sağlam bir darbe atmaya çalışacak. Gücünü bayıltmaya yönelik ayarlayacak, ilk amacı kafasına vururken tamamen bayıltmak veya kafasını bulandırmak.

► Show Spoiler
- Kurosawa Haru
- Kusagakure
- Posts: 340
- Joined: October 12th, 2018, 9:09 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
"Burada kan gövdeyi götürecek. Artık götürmeli." dedi kendi kendine hızla.
Ağaçtan inip hızla Moguragakure tekniğinin el mühürlerini uygulayacak ve toprağın altına girecekti. Ringo'ya bir yükümlülüğe dönüşmek istemiyordu.
Ağaçtan inip hızla Moguragakure tekniğinin el mühürlerini uygulayacak ve toprağın altına girecekti. Ringo'ya bir yükümlülüğe dönüşmek istemiyordu.
- Okawa Ringo
- Ishigakure
- Posts: 309
- Joined: February 25th, 2019, 1:04 am
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Netti aklından geçen her bir fikir. Pek az şey biliyor olmasına karşın, herkesten çok şey biliyordu. Elini cübbesinin cebindeki kristal parçasına götürürken Teijo'ya tehditkar bir bakış attı. Tek bir yanlış hareketinde elindeki kunai'yi diz kapağının çevresine fırlatıp onu ayağa kalkamaz hale getirecekti. Ters bir hareket yapmamasını diliyordu.
"Yerde kal, ıskalamam." dedi. Derin bir nefes verirken chakrasını kristale aktaracak, ardından cam parçasının vücuduna işlenmesine izin verecekti. Bu noktadan sonra oldukça az şey düşünecekti, düşünmekle vakit kaybetmeyecekti bile. Her ne geliyorsa, her kim geliyorsa silip süpürecekti. Vücudunun neler kazanacağını biliyordu. Sınırsız bir chakra rezervi, sınırsız bir kas gücü, acıyı hissetmemek, farkındalık, üstün dayanıklılık ve refleksler... Yastığa kafasını koyduğu zaman yapmayı hayal ettiği şeyleri düşündü. Şimdi hepsini yapacaktı. Kristalle işi bittiği gibi ayaklarında topladığı chakra ile kendini ileri doğru fırlatacak, klonunun nöbette durduğu duvara doğru, kunai tutmayan sol elini yumruk yaparak tüm gücüyle, sahip olduğu sınırsız gücüyle savuracak ve duvarı paramparça edecekti! Durmayacak, önüne çıkan her taş parçasını yararak bir fişek gibi fırlayacaktı duvarın ardından.
Dışarı çıktığında ise rakiplerinin kimler olduğuna bakacaktı. Haru'nun bu alarmı vermesindeki amaç belliydi. Belki de birden fazla rakiple karşılaşacaktı. İlk gördüğü shinobiye anında dibinde bitecek kadar yüksek bir hızla atılmaya çalışacak ve Sairi ile güçlendirdiği kunaisini tüm gücüyle peş peşe savuracaktı. Rakiplerinin uzuvlarını, özellikle de onları hareket kabiliyetinden mahrum bırakmak amacıyla bacaklarını hedef almayı düşünüyordu. Bu esnada görüş alanına alabildiği tüm shinobileri aklına işaretleyecek ve onları aynı anda Asusukai etkisine alarak yere mıhlamaya çalışacaktı. Kunaisi elinden çıkmış olursa gücünü yumruklarına kanalize edecekti. Suratlarına atacağı aşırı güçlü yumruklarla tek vuruşta onları bayıltma ihtimali vardı. Ancak bunun için rakiplerinin kimler olduğunu net bir şekilde bilmesi de elzemdi.
"Her kimseniz.. Ben bölüm sonu canavarı değilim. Ama sizin için bu, bölümün sonu."
"Yerde kal, ıskalamam." dedi. Derin bir nefes verirken chakrasını kristale aktaracak, ardından cam parçasının vücuduna işlenmesine izin verecekti. Bu noktadan sonra oldukça az şey düşünecekti, düşünmekle vakit kaybetmeyecekti bile. Her ne geliyorsa, her kim geliyorsa silip süpürecekti. Vücudunun neler kazanacağını biliyordu. Sınırsız bir chakra rezervi, sınırsız bir kas gücü, acıyı hissetmemek, farkındalık, üstün dayanıklılık ve refleksler... Yastığa kafasını koyduğu zaman yapmayı hayal ettiği şeyleri düşündü. Şimdi hepsini yapacaktı. Kristalle işi bittiği gibi ayaklarında topladığı chakra ile kendini ileri doğru fırlatacak, klonunun nöbette durduğu duvara doğru, kunai tutmayan sol elini yumruk yaparak tüm gücüyle, sahip olduğu sınırsız gücüyle savuracak ve duvarı paramparça edecekti! Durmayacak, önüne çıkan her taş parçasını yararak bir fişek gibi fırlayacaktı duvarın ardından.
Dışarı çıktığında ise rakiplerinin kimler olduğuna bakacaktı. Haru'nun bu alarmı vermesindeki amaç belliydi. Belki de birden fazla rakiple karşılaşacaktı. İlk gördüğü shinobiye anında dibinde bitecek kadar yüksek bir hızla atılmaya çalışacak ve Sairi ile güçlendirdiği kunaisini tüm gücüyle peş peşe savuracaktı. Rakiplerinin uzuvlarını, özellikle de onları hareket kabiliyetinden mahrum bırakmak amacıyla bacaklarını hedef almayı düşünüyordu. Bu esnada görüş alanına alabildiği tüm shinobileri aklına işaretleyecek ve onları aynı anda Asusukai etkisine alarak yere mıhlamaya çalışacaktı. Kunaisi elinden çıkmış olursa gücünü yumruklarına kanalize edecekti. Suratlarına atacağı aşırı güçlü yumruklarla tek vuruşta onları bayıltma ihtimali vardı. Ancak bunun için rakiplerinin kimler olduğunu net bir şekilde bilmesi de elzemdi.
"Her kimseniz.. Ben bölüm sonu canavarı değilim. Ama sizin için bu, bölümün sonu."

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Haru: Ağaçtan aşağı indiğin gibi el mühürlerini aktifleştiriyor ve toprağın altına dalıyorsun. Beklemeye başlıyorsun.
Teijo: Ringo'nun bir elini cübbesinin cebine attığını görüyorsun. Ancak agresif bir tavırda görünmüyor sana karşı. Bir yandan da "Yerde kal, ıskalamam." dediğini duyuyorsun. Bu sebeple, olabildiğince sakin bir şekilde derin bir nefes alıp vücudunu kontrol etmeye başlıyorsun. Karnına saplı kunai halen yerinde durmakta. Minimal tıp bilgin kunainin halen orada olmasının senin için daha iyi olduğunu söylüyor. Halihazırda sızıntı şeklinde bir kanama devam etmekte karın bölgenden, ancak kunai oradan çıktığında muhtemel kanamayı durdurmak için tüm eforunu tamponlamaya vermen gerektiğinin farkındasın. Göğsünde saplanmış bir shuriken mevcut, karnındakine kıyasla çok daha yüzeyel. Çıkarsan bile ciddi bir fark oluşturmayacağının farkındasın. Göğsünün ön kısmındaki giysilerin alevle berelenmiş ve hafif islenmiş durumda. Yaraların uzun vadede veya üzerlerine yeni yaralar eklenmesi halinde senin için ciddi problemler oluşturabilecek potansiyelde. Ancak şimdilik çok kötü durumda sayılmazsın.
Vücudunu seri bir şekilde gözden geçirirken, bir yandan da Ringo'yu takip etmektesin. Cübbesinin cebine götürdüğü elinde garip görünümlü bir cam parçası olduğunu farkediyorsun. Üzerinde bir sembol mevcut. Aşırı sivri veya keskin görünmüyor, sana fırlatması halinde muhtemelen yaralanmaya sebep olmayacak bir şey. Ancak Ringo, bu garip cam parçasını fırlatmaya yeltenmiyor. Diğer elinin üzerine tutuyor cam parçasını. Cam parçası hafifçe parladıktan sonra, üzerindeki sembol aniden siliniyor ve Ringo'nun boştaki elinin dış yüzünde beliriyor. Kalp atımı gibi derin ve tok bir basınç hissediyorsun bir anlığına. Basınç Ringo'dan dışarı doğru yayılıyor adeta. Herhangi bir sensör yeteneğin yok, ancak aniden tüm vücudun şuana kadar hiç hissetmemiş olduğun kuvvetli bir chakra akışı hissetmeye başlıyor. Öyle ki, fiziksel olarak kıpırdamıyor olsan bile kendini adeta bir kasırganın ortasında gibi hissetmeye başlıyorsun.
Ryoken & Ryu & Butsuo: Aranızdaki konuşmayı tamamlıyor, hemen ardından duvarın tepesine doğru yol almaya başlıyorsunuz. Ryu, Ryoken ve Butsuo'dan önce tepeye ulaşmayı başarıyor Raiton no Yoroi'nin sağladığı hız avantajı ile.
Ringo: Teijo'ya hitaben cümleni kuruyor, cebinden çıkardığın cam parçasına chakra yüklemeye başlıyorsun tenin soğuk yüzeye temas ettiği gibi. Devamında, camı boştaki diğer elinin üzerinde tutuyorsun bir gözün halen Teijo'dayken. Cam hafifçe parlıyor, ardından üzerindeki sembol siliniyor. Elinin üzerinde ani bir acı ve yanma hissediyorsun. Derin kor metalle dağlanmış gibi. Gözlerini hızla kapatıyorsun acıyla, ancak acı çok kısa sürüyor. Bir anlığına kalbinin durduğunu, vücudunun tüm yaşamsal fonksiyonlarını kaybettiğini hissediyorsun. Bu öylesine tuhaf bir his ki, gerçeklik algında hafif bir kopma yaşanıyor. Ruhun adeta vücudundan dışarı itilmiş gibi hissediyorsun. Ancak bu boşluk hissi de, acıya benzer şekilde çok kısa sürüyor. Ruhunun vücudun tarafından bir vakummuş misali geri çekildiğini hissediyorsun. Ancak bu kez, vücudunun her bir zerresini hissedebiliyorsun. Damarlarında akan kanı, gerilen ve gevşeyen kas liflerini, ciğerlerinin hafif hafif şişip inmesini. Chakranı hissedebiliyorsun. Hayatında hiç hissetmediğin kadar derin ve kuvvetli bir şekilde hem de. Vücudunun merkezinden en ücra noktaya kadar adeta patlayan bir yanardağ gibi fışkırıyor. Her şeyi yapabileceğini biliyorsun, herhangi bir limit olmaksızın. Havada uçan kuşa doğru fırlayıp onu yakalamak mı? Çok kolay, üzerine bastığın zemini başlı başına tepetaklak etmek mi? Yarım saniyeni bile almaz. Teijo'nun sana bakarken gözlerinin büyüdüğünü görüyorsun. Ancak bu senin için önemsiz bir ayrıntı. Attığın bir adımla, kendini hedeflediğin duvarın dibinde buluyorsun. Teijo, senin geride kalan ve bir an sonra yok olacak olan ardıl görüntüne bakıyor halen.
Duvarın tepesindeki Ryu'yu hissedebiliyorsun. Ve halen duvara tırmanmakta olan, tepeye ulaşamamış Ryoken ve Butsuo'yu da. Çok da uzak olmayan bir yerde, toprağın altında gizlenmiş olan Haru'nun da nerede olduğuna dair az çok bir fikrin var. Kunai tutmayan elinle geriniyor ve bir yumruk sallıyorsun duvara doğru. Pek efor sarfettiğin söylenemez. Duvar, dokunduğun yerden itibaren çatlamaya başlıyor büyük bir gürültüyle. Yarım saniye sonra ise, duvar tamamen paramparça oluyor!
Teijo: Ringo'nun yüzünün kasıldığını, alnında bir damarın atmaya başladığını farkediyorsun. Saçları adeta suyun altındaymış gibi, yukarı doğru dikilip dalgalanmaya başlıyor havaya doğru. Çevresinde altın rengi bir hale oluşuyor. Ne olup bittiğini anlayamıyorsun, ancak dehşet verici chakra baskısı sebebiyle istemsizce korkuyorsun. Ringo yarım saniyeliğine gözlerini sana çeviriyor. Hemen ardından ise shunshin kullanıyor duvara doğru. Elini kaldırmış değil, ancak bu kadar hızlı hareket ettiğine göre shunshin kullanmış olması gerektiğini düşünüyorsun. Sen daha ne olup bittiğini anlamadan korkunç bir gürültü duyuyorsun. Kafanı arkaya çevirdiğinde, duvarın parçalanıp yıkılmaya başladığını görüyorsun.
Ryu: Butsuo ve Ryoken'den önce duvarın tepesine ulaşmış oluyorsun. Aşağı baktığında gördüğün ilk şey ayakta dikilmekte olan, çevresinde altın rengi bir hale olan ve saçları garip bir şekilde yukarı doğru dalgalanan Ringo oluyor. Ayaklarının dibinde, Teijo yerde oturmakta. Bir an sonra, Ringo gözle zor takip edilebilir bir hızla, shunshin kullanırmışçasına üzerinde bulunduğun duvara doğru fırlıyor ve sen daha herhangi bir şey yapmaya fırsat bulamamışken duvara bir yumruk geçiriyor. Yumruğun gelişinden, duvarın salim kalamayacağını anlıyorsun ve kendini ileri doğru fırlatıyorsun kontrolsüzce düşmemek için. Sen havaya yükseldiğin gibi, duvar parçalanmaya başlıyor.
Ryoken & Butsuo: Tepenizdeki Ryu'yla aranızda birkaç metre kalmışken, Butsuo duvarın arkasından korkunç güçlü bir chakra akımı hissediyor ve beyninden vurulmuşa dönüyor. Böyle bir güce daha önce şahit olmadığına emin. Ancak kaynağın ne olduğuna dair hiç bir fikri yok. Şaşkınlığı sebebiyle adeta olduğu yerde donup kalıyor. Ryoken bunu farkettiği anda o da duraksıyor istemsizce. Bu esnada Ryu görüş açınızdan çıkmış oluyor. Ardından korkunç bir gürültü duyuyorsunuz ve ayaklarınızın altındaki duvar zangır zangır titriyor. Dengenizi yitireceğinize emin oluyorsunuz, ancak buna karşı reaksiyon vermekte gecikiyorsunuz. Ayaklarınızın altındaki zemin titreyip tamamen parça pinçik olurken, kontrolsüzce geriye düşmeye başlıyorsunuz.
Duvar yıkılıyor. Kalkan toz bulutu bir saniye içinde her yeri kaplıyor. Teijo, Ryoken, Butsuo ve Ringo toz bulutunun içinde kalıyorlar. Ryu, kontrollü bir şekilde ileri doğru zıplamış olduğu için karşı duvarın hizasına ulaşabiliyor ve kontrollü bir şekilde duvarın ortalarında yere paralel bir şekilde dikiliyor. Ne olup bittiğini anlayabilmiş değil. Butsuo, akrobasi yetenekleri sayesinde yere kontrollü bir şekilde iniyor, ancak yüksekten düşüşü sebebiyle karnına şiddetli bir ağrı saplanıyor. Karnındaki ağrı öyle şiddetli ki, vücuduna çarpan irili ufaklı kaya parçalarının acısını hissetmiyor bile. Toz bulutunun içinde görebildiği tek şey, biraz ilerisinde parlayan altın renkli hale. Chakra kaynağının o olduğunu hissediyor, ancak ne olduğunu algılayamıyor. Ryoken, iki ayağı üzerine yere inmiş olsa bile dengesini kuramayıp yana doğru düşüyor. Büyükçe bir kaya parçası, yüzünün hemen önüne, büyük bir gürültüyle düştüğü anda ensesindeki tüyler dikeliyor adeta. Vücudunun çeşitli yerlerinde orta şiddette ağrılar var. Muhtemelen çevreye fışkırmış kaya parçalarından nasibini almış durumda. Teijo, duvarın yıkılacağını önden farkettiği için ileri doğru yuvarlanarak olası bir yaralanmadan kurtarıyor kendini. Duvar halihazırda bulunduğu yerin tersine doğru yıkıldığı için pek bir zarar gördüğü söylenemez. Yalnızca birkaç minik taş parçası çarpıyor vücuduna.
Ringo: Toz bulutunun kalkışıyla birlikte, çevrendeki herkesi hissedebiliyor olsan da kimseyi net bir şekilde göremiyorsun. Butsuo beş metre kadar sağ ön çaprazında ve ayakta. Ryoken, üç metre kadar önünde ve hizanda. Teijo, yedi-sekiz metre gerinde. Arkandaki duvarın üzerinde ise Ryu'yu hissediyorsun. Seni göremediklerinin, en azından net bir şekilde göremediklerinin farkındasın. Sana en yakın olan Ryoken'e ilerliyorsun, ve bir an sonra dibinde bitiyorsun. Asusukai, tek bir hedef üzerinde çalıştığı için ilk hedefine odaklanıyorsun ve halihazırda yerde yatmakta olan Ryoken'i adeta yere çiviliyorsun. Ryoken, kurban edilecek bir hayvan gibi ellerinin altında. Basit ve eforsuzca, elindeki Sairi ile kuvvetlendirilmiş kunaiyi Ryoken'in omzu ve göğsü arasındaki boşluğa saplıyorsun. Kalıcı bir hasar almayacağına emin olduğun bu noktaya saplanan kunai Ryoken'in acıyla haykırmasına sebep oluyor. Durmuyorsun, kunaiyi etten ayırdığın gibi Ryoken'in sağ uyluğuna, eklemlerine ve kemiğe zarar vermeden saplıyorsun kunaini. Kunainin bacağı baştan başa delip toprak zemine saplandığını hissediyorsun. Kalıcı bir zarar vermediğine eminsin, sonsuz bilgin ve bilgeliğin sana bunu söylüyor. Köydaşının attığı her çığlıkla birlikte çevreye kan saçılıyor. Operasyondaki bir cerrah gibi, dikkatle zarar veriyorsun. Bu sana karınca ezmek gibi hissettiriyor. Gelglelim karşındaki bir karınca değil, birkaç hafta önce beraber devriyeye çıktığın, gece nöbeti sonrası uyumaya gitmeden ufak bir büfede kahvaltı yaptığın köydaşın.
Sembol derine işlendiği andan itibaren yaklaşık 15 saniye geçmiş durumda. Butsuo 2-2.5 metre kadar önünde ve sağında. Teijo 10 metre gerinde. Ryu hala aynı noktada.
Ryoken: Her şey çok hızlı gerçekleşiyor, daha gözlerinin önüne düşmüş olan kaya parçasının korkusunu üzerinden atamadan tüm vücudunun korkunç bir baskıyla yere çivilendiğini hissediyorsun. Ne olup bittiğini bile anlayamadan omzun ve göğsün arasında şiddetli bir acı hissediyor ve kontrolsüzce bağırıyorsun. Göz bebeklerin büyüyor. Toz bulutunun arasından tependeki heyulayı seçebiliyorsun. Ringo'ya benziyor, ancak bir yandan da hiç benzemiyor. Emin olamıyorsun. Acı vücudunu uyuşturuyor ve algılarını değiştiriyor. Bir an sonra ikinci darbe geliyor. Bacağının basit bir kağıt parçası gibi delindiğini ve adeta yere çakıldığını hissediyorsun. Tüm bu acı yükü, bir anda zihnine yükleniyor. Bir süre önce kafana aldığın darbe sebebiyle bilincinin sana bir oyun oynayıp oynamadığından şüpheleniyorsun. Hareket edebilecek gibi hissetmiyorsun kendini.
Butsuo: Altın renkli hareyi görebiliyorsun, ancak senin için çok daha görünür olan şey dehşet verici chakranın hareketi. Üç metre kadar ilerliyor. Ryoken'in olduğunu bildiğin yere. Bir an sonra, acı çığlıkları duymaya başlıyorsun. Karnındaki ağrı şiddetleniyor. Toz bulutunun arasında, haleyle birlikte tozun akışını değiştiren fuuton chakrasını görüyorsun. Vücudun korkunç bir adrenalinle doluyor. Sensör yeteneklerin ve içgüdülerin bağırıyor. Sıradaki hedefin kabaca sen olduğunu biliyorsun. Korkunç chakranın seni aradığını hissediyorsun. Tüm acı, ve dahası tüm hissiyat vücudundan aniden kayboluyor şiddetli adrenalin patlamasıyla. Az sonra gelecek teröre karşı koyabilmek adına odaklıyorsun kendini. Vücudundaki adrenalin ve yaşadığın korku harekete geçebilir kılıyor seni, kondisyonun ve formun da bu duruma katkı sağlıyor.
Teijo & Ryu: Toz bulutunun içinden acı çığlıkları yükseliyor. Her ikiniz de, bu sesin Ryoken'e ait olduğunu biliyorsunuz.
Teijo: Ringo'nun bir elini cübbesinin cebine attığını görüyorsun. Ancak agresif bir tavırda görünmüyor sana karşı. Bir yandan da "Yerde kal, ıskalamam." dediğini duyuyorsun. Bu sebeple, olabildiğince sakin bir şekilde derin bir nefes alıp vücudunu kontrol etmeye başlıyorsun. Karnına saplı kunai halen yerinde durmakta. Minimal tıp bilgin kunainin halen orada olmasının senin için daha iyi olduğunu söylüyor. Halihazırda sızıntı şeklinde bir kanama devam etmekte karın bölgenden, ancak kunai oradan çıktığında muhtemel kanamayı durdurmak için tüm eforunu tamponlamaya vermen gerektiğinin farkındasın. Göğsünde saplanmış bir shuriken mevcut, karnındakine kıyasla çok daha yüzeyel. Çıkarsan bile ciddi bir fark oluşturmayacağının farkındasın. Göğsünün ön kısmındaki giysilerin alevle berelenmiş ve hafif islenmiş durumda. Yaraların uzun vadede veya üzerlerine yeni yaralar eklenmesi halinde senin için ciddi problemler oluşturabilecek potansiyelde. Ancak şimdilik çok kötü durumda sayılmazsın.
Vücudunu seri bir şekilde gözden geçirirken, bir yandan da Ringo'yu takip etmektesin. Cübbesinin cebine götürdüğü elinde garip görünümlü bir cam parçası olduğunu farkediyorsun. Üzerinde bir sembol mevcut. Aşırı sivri veya keskin görünmüyor, sana fırlatması halinde muhtemelen yaralanmaya sebep olmayacak bir şey. Ancak Ringo, bu garip cam parçasını fırlatmaya yeltenmiyor. Diğer elinin üzerine tutuyor cam parçasını. Cam parçası hafifçe parladıktan sonra, üzerindeki sembol aniden siliniyor ve Ringo'nun boştaki elinin dış yüzünde beliriyor. Kalp atımı gibi derin ve tok bir basınç hissediyorsun bir anlığına. Basınç Ringo'dan dışarı doğru yayılıyor adeta. Herhangi bir sensör yeteneğin yok, ancak aniden tüm vücudun şuana kadar hiç hissetmemiş olduğun kuvvetli bir chakra akışı hissetmeye başlıyor. Öyle ki, fiziksel olarak kıpırdamıyor olsan bile kendini adeta bir kasırganın ortasında gibi hissetmeye başlıyorsun.
Ryoken & Ryu & Butsuo: Aranızdaki konuşmayı tamamlıyor, hemen ardından duvarın tepesine doğru yol almaya başlıyorsunuz. Ryu, Ryoken ve Butsuo'dan önce tepeye ulaşmayı başarıyor Raiton no Yoroi'nin sağladığı hız avantajı ile.
Ringo: Teijo'ya hitaben cümleni kuruyor, cebinden çıkardığın cam parçasına chakra yüklemeye başlıyorsun tenin soğuk yüzeye temas ettiği gibi. Devamında, camı boştaki diğer elinin üzerinde tutuyorsun bir gözün halen Teijo'dayken. Cam hafifçe parlıyor, ardından üzerindeki sembol siliniyor. Elinin üzerinde ani bir acı ve yanma hissediyorsun. Derin kor metalle dağlanmış gibi. Gözlerini hızla kapatıyorsun acıyla, ancak acı çok kısa sürüyor. Bir anlığına kalbinin durduğunu, vücudunun tüm yaşamsal fonksiyonlarını kaybettiğini hissediyorsun. Bu öylesine tuhaf bir his ki, gerçeklik algında hafif bir kopma yaşanıyor. Ruhun adeta vücudundan dışarı itilmiş gibi hissediyorsun. Ancak bu boşluk hissi de, acıya benzer şekilde çok kısa sürüyor. Ruhunun vücudun tarafından bir vakummuş misali geri çekildiğini hissediyorsun. Ancak bu kez, vücudunun her bir zerresini hissedebiliyorsun. Damarlarında akan kanı, gerilen ve gevşeyen kas liflerini, ciğerlerinin hafif hafif şişip inmesini. Chakranı hissedebiliyorsun. Hayatında hiç hissetmediğin kadar derin ve kuvvetli bir şekilde hem de. Vücudunun merkezinden en ücra noktaya kadar adeta patlayan bir yanardağ gibi fışkırıyor. Her şeyi yapabileceğini biliyorsun, herhangi bir limit olmaksızın. Havada uçan kuşa doğru fırlayıp onu yakalamak mı? Çok kolay, üzerine bastığın zemini başlı başına tepetaklak etmek mi? Yarım saniyeni bile almaz. Teijo'nun sana bakarken gözlerinin büyüdüğünü görüyorsun. Ancak bu senin için önemsiz bir ayrıntı. Attığın bir adımla, kendini hedeflediğin duvarın dibinde buluyorsun. Teijo, senin geride kalan ve bir an sonra yok olacak olan ardıl görüntüne bakıyor halen.
Duvarın tepesindeki Ryu'yu hissedebiliyorsun. Ve halen duvara tırmanmakta olan, tepeye ulaşamamış Ryoken ve Butsuo'yu da. Çok da uzak olmayan bir yerde, toprağın altında gizlenmiş olan Haru'nun da nerede olduğuna dair az çok bir fikrin var. Kunai tutmayan elinle geriniyor ve bir yumruk sallıyorsun duvara doğru. Pek efor sarfettiğin söylenemez. Duvar, dokunduğun yerden itibaren çatlamaya başlıyor büyük bir gürültüyle. Yarım saniye sonra ise, duvar tamamen paramparça oluyor!
Teijo: Ringo'nun yüzünün kasıldığını, alnında bir damarın atmaya başladığını farkediyorsun. Saçları adeta suyun altındaymış gibi, yukarı doğru dikilip dalgalanmaya başlıyor havaya doğru. Çevresinde altın rengi bir hale oluşuyor. Ne olup bittiğini anlayamıyorsun, ancak dehşet verici chakra baskısı sebebiyle istemsizce korkuyorsun. Ringo yarım saniyeliğine gözlerini sana çeviriyor. Hemen ardından ise shunshin kullanıyor duvara doğru. Elini kaldırmış değil, ancak bu kadar hızlı hareket ettiğine göre shunshin kullanmış olması gerektiğini düşünüyorsun. Sen daha ne olup bittiğini anlamadan korkunç bir gürültü duyuyorsun. Kafanı arkaya çevirdiğinde, duvarın parçalanıp yıkılmaya başladığını görüyorsun.
Ryu: Butsuo ve Ryoken'den önce duvarın tepesine ulaşmış oluyorsun. Aşağı baktığında gördüğün ilk şey ayakta dikilmekte olan, çevresinde altın rengi bir hale olan ve saçları garip bir şekilde yukarı doğru dalgalanan Ringo oluyor. Ayaklarının dibinde, Teijo yerde oturmakta. Bir an sonra, Ringo gözle zor takip edilebilir bir hızla, shunshin kullanırmışçasına üzerinde bulunduğun duvara doğru fırlıyor ve sen daha herhangi bir şey yapmaya fırsat bulamamışken duvara bir yumruk geçiriyor. Yumruğun gelişinden, duvarın salim kalamayacağını anlıyorsun ve kendini ileri doğru fırlatıyorsun kontrolsüzce düşmemek için. Sen havaya yükseldiğin gibi, duvar parçalanmaya başlıyor.
Ryoken & Butsuo: Tepenizdeki Ryu'yla aranızda birkaç metre kalmışken, Butsuo duvarın arkasından korkunç güçlü bir chakra akımı hissediyor ve beyninden vurulmuşa dönüyor. Böyle bir güce daha önce şahit olmadığına emin. Ancak kaynağın ne olduğuna dair hiç bir fikri yok. Şaşkınlığı sebebiyle adeta olduğu yerde donup kalıyor. Ryoken bunu farkettiği anda o da duraksıyor istemsizce. Bu esnada Ryu görüş açınızdan çıkmış oluyor. Ardından korkunç bir gürültü duyuyorsunuz ve ayaklarınızın altındaki duvar zangır zangır titriyor. Dengenizi yitireceğinize emin oluyorsunuz, ancak buna karşı reaksiyon vermekte gecikiyorsunuz. Ayaklarınızın altındaki zemin titreyip tamamen parça pinçik olurken, kontrolsüzce geriye düşmeye başlıyorsunuz.
Duvar yıkılıyor. Kalkan toz bulutu bir saniye içinde her yeri kaplıyor. Teijo, Ryoken, Butsuo ve Ringo toz bulutunun içinde kalıyorlar. Ryu, kontrollü bir şekilde ileri doğru zıplamış olduğu için karşı duvarın hizasına ulaşabiliyor ve kontrollü bir şekilde duvarın ortalarında yere paralel bir şekilde dikiliyor. Ne olup bittiğini anlayabilmiş değil. Butsuo, akrobasi yetenekleri sayesinde yere kontrollü bir şekilde iniyor, ancak yüksekten düşüşü sebebiyle karnına şiddetli bir ağrı saplanıyor. Karnındaki ağrı öyle şiddetli ki, vücuduna çarpan irili ufaklı kaya parçalarının acısını hissetmiyor bile. Toz bulutunun içinde görebildiği tek şey, biraz ilerisinde parlayan altın renkli hale. Chakra kaynağının o olduğunu hissediyor, ancak ne olduğunu algılayamıyor. Ryoken, iki ayağı üzerine yere inmiş olsa bile dengesini kuramayıp yana doğru düşüyor. Büyükçe bir kaya parçası, yüzünün hemen önüne, büyük bir gürültüyle düştüğü anda ensesindeki tüyler dikeliyor adeta. Vücudunun çeşitli yerlerinde orta şiddette ağrılar var. Muhtemelen çevreye fışkırmış kaya parçalarından nasibini almış durumda. Teijo, duvarın yıkılacağını önden farkettiği için ileri doğru yuvarlanarak olası bir yaralanmadan kurtarıyor kendini. Duvar halihazırda bulunduğu yerin tersine doğru yıkıldığı için pek bir zarar gördüğü söylenemez. Yalnızca birkaç minik taş parçası çarpıyor vücuduna.
Ringo: Toz bulutunun kalkışıyla birlikte, çevrendeki herkesi hissedebiliyor olsan da kimseyi net bir şekilde göremiyorsun. Butsuo beş metre kadar sağ ön çaprazında ve ayakta. Ryoken, üç metre kadar önünde ve hizanda. Teijo, yedi-sekiz metre gerinde. Arkandaki duvarın üzerinde ise Ryu'yu hissediyorsun. Seni göremediklerinin, en azından net bir şekilde göremediklerinin farkındasın. Sana en yakın olan Ryoken'e ilerliyorsun, ve bir an sonra dibinde bitiyorsun. Asusukai, tek bir hedef üzerinde çalıştığı için ilk hedefine odaklanıyorsun ve halihazırda yerde yatmakta olan Ryoken'i adeta yere çiviliyorsun. Ryoken, kurban edilecek bir hayvan gibi ellerinin altında. Basit ve eforsuzca, elindeki Sairi ile kuvvetlendirilmiş kunaiyi Ryoken'in omzu ve göğsü arasındaki boşluğa saplıyorsun. Kalıcı bir hasar almayacağına emin olduğun bu noktaya saplanan kunai Ryoken'in acıyla haykırmasına sebep oluyor. Durmuyorsun, kunaiyi etten ayırdığın gibi Ryoken'in sağ uyluğuna, eklemlerine ve kemiğe zarar vermeden saplıyorsun kunaini. Kunainin bacağı baştan başa delip toprak zemine saplandığını hissediyorsun. Kalıcı bir zarar vermediğine eminsin, sonsuz bilgin ve bilgeliğin sana bunu söylüyor. Köydaşının attığı her çığlıkla birlikte çevreye kan saçılıyor. Operasyondaki bir cerrah gibi, dikkatle zarar veriyorsun. Bu sana karınca ezmek gibi hissettiriyor. Gelglelim karşındaki bir karınca değil, birkaç hafta önce beraber devriyeye çıktığın, gece nöbeti sonrası uyumaya gitmeden ufak bir büfede kahvaltı yaptığın köydaşın.
Sembol derine işlendiği andan itibaren yaklaşık 15 saniye geçmiş durumda. Butsuo 2-2.5 metre kadar önünde ve sağında. Teijo 10 metre gerinde. Ryu hala aynı noktada.
Ryoken: Her şey çok hızlı gerçekleşiyor, daha gözlerinin önüne düşmüş olan kaya parçasının korkusunu üzerinden atamadan tüm vücudunun korkunç bir baskıyla yere çivilendiğini hissediyorsun. Ne olup bittiğini bile anlayamadan omzun ve göğsün arasında şiddetli bir acı hissediyor ve kontrolsüzce bağırıyorsun. Göz bebeklerin büyüyor. Toz bulutunun arasından tependeki heyulayı seçebiliyorsun. Ringo'ya benziyor, ancak bir yandan da hiç benzemiyor. Emin olamıyorsun. Acı vücudunu uyuşturuyor ve algılarını değiştiriyor. Bir an sonra ikinci darbe geliyor. Bacağının basit bir kağıt parçası gibi delindiğini ve adeta yere çakıldığını hissediyorsun. Tüm bu acı yükü, bir anda zihnine yükleniyor. Bir süre önce kafana aldığın darbe sebebiyle bilincinin sana bir oyun oynayıp oynamadığından şüpheleniyorsun. Hareket edebilecek gibi hissetmiyorsun kendini.
Butsuo: Altın renkli hareyi görebiliyorsun, ancak senin için çok daha görünür olan şey dehşet verici chakranın hareketi. Üç metre kadar ilerliyor. Ryoken'in olduğunu bildiğin yere. Bir an sonra, acı çığlıkları duymaya başlıyorsun. Karnındaki ağrı şiddetleniyor. Toz bulutunun arasında, haleyle birlikte tozun akışını değiştiren fuuton chakrasını görüyorsun. Vücudun korkunç bir adrenalinle doluyor. Sensör yeteneklerin ve içgüdülerin bağırıyor. Sıradaki hedefin kabaca sen olduğunu biliyorsun. Korkunç chakranın seni aradığını hissediyorsun. Tüm acı, ve dahası tüm hissiyat vücudundan aniden kayboluyor şiddetli adrenalin patlamasıyla. Az sonra gelecek teröre karşı koyabilmek adına odaklıyorsun kendini. Vücudundaki adrenalin ve yaşadığın korku harekete geçebilir kılıyor seni, kondisyonun ve formun da bu duruma katkı sağlıyor.
Teijo & Ryu: Toz bulutunun içinden acı çığlıkları yükseliyor. Her ikiniz de, bu sesin Ryoken'e ait olduğunu biliyorsunuz.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Sekino Teijo
- Posts: 150
- Joined: November 7th, 2019, 8:18 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Ringo, herhangi bir düşmanca harekette bulunmadığı için sakin bir şekilde yaralarımı kontrol etmeye başladım. Şimdiki yaralarımın üstüne bir yenisi eklenmediği ve karnıma saplanan kunai’yi çıkarmadığım sürece ciddi bir sorunla karşı karşıya kalacağımı sanmıyorum. Açıkçası durumum çok iyi değil ama beklediğim kadar kötü de değil. Kartlarımı doğru oynarsam hala küçük de olsa bir şansımın olabileceğini düşünüyorum.
Yaralarımı kontrol etmeyi bitirdikten sonra Ringo’nun cübbesinden cam parçasına benzeyen üzerinde garip semboller olan bir şey çıkardığını gördüm. Çıkardığı şey çok keskin olmadığı için bana atacağını sanmıyorum. Şimdilik güvende olsam da rakibimin ne yapmaya çalıştığını anlamadım. Tam neler olduğu hakkında komplo teorileri üreteceğim sırada Ringo’nun elindeki cam parçası hafifçe parladıktan sonra üzerindeki semboller yok oldu. Cam parçasının üzerinden kaybolan semboller Ringo’nun elinin üzerinde belirdikten sonra müthiş bir baskı hissetmeye başladım. Daha önce hiç bu kadar kuvvetli bir chakra hissetmemiştim. Bu kesinlikle normal değil.
Ringo, cam parçasını kullandıktan sonra saçları yer çekimine meydan okuyarak yukarıya doğru süzülmeye başladı. Ringo’nun elinin altında böyle büyük bir koz sakladığını hiç düşünmüyordum. Etrafındaki altın renkli hale ve sahip olduğu muazzam chakrası yüzünden ister istemez korkmaya başladım. Eğer şimdi bana saldırmaya çalışırsa karşılık verip veremeyeceğimden emin değilim. O kadar yıl bir başıma çalışıp buralara geldikten sonra küçük bir cam parçası yüzünden ölmek istemiyorum. Yanımda kendimi savunacak ekipmanım olmadığı için daha da tedirgin hissediyorum. Keşke katanalarımdan biri yanımda olsaydı.
Ringo’nun dediği gibi kenarda beklerken bir anda gözden kaybolduğunu gördüm. Büyük ihtimalle shunshin kullandı ama ben kullandığını bile fark edemedim. Üstüne üstlük ortadan kaybolduktan sonra şiddetli bir gürültü duydum. Ne olduğunu anlamak için kafamı çevirdiğimde az önce yıkmanın çok zamanımı alacağını düşündüğüm için es geçtiğim duvarın paramparça olduğunu gördüm. Eski Ringo’dan çok hoşlanmazdım ama yeni Ringo’dan daha da çok hoşlanmamaya başladım. Yaptığı şeyler hiç normal değil.
Duvar yıkıldıktan sonra altında kalmamak için geriye doğru yuvarlandım. Başarılı kaçışımın ardından toz bulutunun içinde yeni Ringo’nun halesini gördüm. Ne yaptığını tam olarak göremesem bile gelen çığlık seslerinden sonra neler olduğunu anladım. Anladığım kadarıyla geçici takım arkadaşlarım benim için geri döndükten sonra hain Ringo’nun gazabına uğradılar. Ayrıca kartal sağ olsun Haru’nun burada olduğunu da biliyorum. Ryoken ve Haru burada olduğuna göre Butsuo ve Ryu da etrafta olabilirler. En iyi senaryoda tekrardan sayı avantajını ele geçirebiliriz. Ancak kaç kişi olursak olalım yeni Ringo’yu nasıl durduracağımız konusunda emin değilim. Şu anda tek güvendiğim şey bir anda bu kadar güçlendikten sonra belli bir süre geçtikten sonra Ringo’nun çok kötü yorgun düşeceğine inanıyorum. Bu teorim hakkında kesin olarak bir kanıtım yok ama kullandığı bu gücün hiçbir karşılık vermeden elde edebileceğimi sanmıyorum. Belirli bir süre bekledikten sonra eşyanın etkisi kaybolunca gücün geri tepmesi çok kötü olacaktır ama ortada küçük bir sorun var. Bizim bekleme gibi bir lüksümüz yok. Ryoken'in Ringo'nun işkencelerine çok uzun süre dayanabileceğini düşünmüyorum. Aynı zamanda benim teorimin doğru olmama ihtimalide var. Kenarda işler sakinleşene kadar bekledikten sonra Ringo hiçbir şey olmamış gibi eski haline geri dönebilir veya Ryoken ile işi bittikten sonra vakit kaybetmeden beni de delik deşik edebilir. Bu yüzden kenarda hiçbir şey yapmadan bekleyemem. Harekete geçmem gerekiyor. Olduğum yerden ayağa kalkarak Ringo ile aramızdaki mesafeyi olabildiğince kapattıktan sonra hızlıca el mühürlerini yaparak toz bulutunun içerisinde haleyi gördüğüm yere Kangehika ile saldırmaya çalışacağım. Eğer rakiplerimden birinin üzerime doğru geldiğini fark edebilirsem Kawarimi no Jutsu ile klonlarımı oluşturarak oluşan sis bulutundan yararlanıp saklanmaya çalışacağım.
Yaralarımı kontrol etmeyi bitirdikten sonra Ringo’nun cübbesinden cam parçasına benzeyen üzerinde garip semboller olan bir şey çıkardığını gördüm. Çıkardığı şey çok keskin olmadığı için bana atacağını sanmıyorum. Şimdilik güvende olsam da rakibimin ne yapmaya çalıştığını anlamadım. Tam neler olduğu hakkında komplo teorileri üreteceğim sırada Ringo’nun elindeki cam parçası hafifçe parladıktan sonra üzerindeki semboller yok oldu. Cam parçasının üzerinden kaybolan semboller Ringo’nun elinin üzerinde belirdikten sonra müthiş bir baskı hissetmeye başladım. Daha önce hiç bu kadar kuvvetli bir chakra hissetmemiştim. Bu kesinlikle normal değil.
Ringo, cam parçasını kullandıktan sonra saçları yer çekimine meydan okuyarak yukarıya doğru süzülmeye başladı. Ringo’nun elinin altında böyle büyük bir koz sakladığını hiç düşünmüyordum. Etrafındaki altın renkli hale ve sahip olduğu muazzam chakrası yüzünden ister istemez korkmaya başladım. Eğer şimdi bana saldırmaya çalışırsa karşılık verip veremeyeceğimden emin değilim. O kadar yıl bir başıma çalışıp buralara geldikten sonra küçük bir cam parçası yüzünden ölmek istemiyorum. Yanımda kendimi savunacak ekipmanım olmadığı için daha da tedirgin hissediyorum. Keşke katanalarımdan biri yanımda olsaydı.
Ringo’nun dediği gibi kenarda beklerken bir anda gözden kaybolduğunu gördüm. Büyük ihtimalle shunshin kullandı ama ben kullandığını bile fark edemedim. Üstüne üstlük ortadan kaybolduktan sonra şiddetli bir gürültü duydum. Ne olduğunu anlamak için kafamı çevirdiğimde az önce yıkmanın çok zamanımı alacağını düşündüğüm için es geçtiğim duvarın paramparça olduğunu gördüm. Eski Ringo’dan çok hoşlanmazdım ama yeni Ringo’dan daha da çok hoşlanmamaya başladım. Yaptığı şeyler hiç normal değil.
Duvar yıkıldıktan sonra altında kalmamak için geriye doğru yuvarlandım. Başarılı kaçışımın ardından toz bulutunun içinde yeni Ringo’nun halesini gördüm. Ne yaptığını tam olarak göremesem bile gelen çığlık seslerinden sonra neler olduğunu anladım. Anladığım kadarıyla geçici takım arkadaşlarım benim için geri döndükten sonra hain Ringo’nun gazabına uğradılar. Ayrıca kartal sağ olsun Haru’nun burada olduğunu da biliyorum. Ryoken ve Haru burada olduğuna göre Butsuo ve Ryu da etrafta olabilirler. En iyi senaryoda tekrardan sayı avantajını ele geçirebiliriz. Ancak kaç kişi olursak olalım yeni Ringo’yu nasıl durduracağımız konusunda emin değilim. Şu anda tek güvendiğim şey bir anda bu kadar güçlendikten sonra belli bir süre geçtikten sonra Ringo’nun çok kötü yorgun düşeceğine inanıyorum. Bu teorim hakkında kesin olarak bir kanıtım yok ama kullandığı bu gücün hiçbir karşılık vermeden elde edebileceğimi sanmıyorum. Belirli bir süre bekledikten sonra eşyanın etkisi kaybolunca gücün geri tepmesi çok kötü olacaktır ama ortada küçük bir sorun var. Bizim bekleme gibi bir lüksümüz yok. Ryoken'in Ringo'nun işkencelerine çok uzun süre dayanabileceğini düşünmüyorum. Aynı zamanda benim teorimin doğru olmama ihtimalide var. Kenarda işler sakinleşene kadar bekledikten sonra Ringo hiçbir şey olmamış gibi eski haline geri dönebilir veya Ryoken ile işi bittikten sonra vakit kaybetmeden beni de delik deşik edebilir. Bu yüzden kenarda hiçbir şey yapmadan bekleyemem. Harekete geçmem gerekiyor. Olduğum yerden ayağa kalkarak Ringo ile aramızdaki mesafeyi olabildiğince kapattıktan sonra hızlıca el mühürlerini yaparak toz bulutunun içerisinde haleyi gördüğüm yere Kangehika ile saldırmaya çalışacağım. Eğer rakiplerimden birinin üzerime doğru geldiğini fark edebilirsem Kawarimi no Jutsu ile klonlarımı oluşturarak oluşan sis bulutundan yararlanıp saklanmaya çalışacağım.
Last edited by Sekino Teijo on December 14th, 2021, 9:27 pm, edited 1 time in total.

- Oita Butsuo
- Ishigakure
- Posts: 320
- Joined: September 1st, 2018, 2:42 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Uzumaki Naruto ne ara sınava geldi anasını satayım... Sensör yeteneklerim olmasaydı bile anlayabilirdim tehditin büyüklüğünü. Devasa çakrayı hissetmem, duvarın yıkılması, Ryoken'in çığlıkları... Hepsi göz açıp kapayıncaya kadar gerçekleşti. Öyle ki düşünmeye bile vaktim yok.
Bu tehditin kozunu oynamış Ringo olduğunu biliyorum. Tahminimce ona benden daha yakın kimse yok ve sıradaki hedefi de ben olacağım. Şu durumda ona ne kadar karşı koyabilirim bilmiyorum ama benden güçlü olması savaşmayacağım anlamına da gelmiyor. Her şeyden önce diz çökeceğim. Ayağımın üst kısmı değil parmaklarım yere gelecek ama, bu sayede tekrar kalkmam gerekirse daha avantajlı bir konumda olacağım. İkinci gün gözüne çakra yollayarak Teijo'yu diz çökmeye zorlamıştı, benim üstümde de aynısını deneyebilir. Ona zahmet vermek istemem. Yere çömelirken de çenemi ve gövdemi öne doğru eğip kafamı koruyacağım dirseklerim kafamın iki yanında olacak şekilde. Gard alır gibi ya da deprem tatbikatlarında yaptığımız gibi yani. Bunu yapmak bana iki avantaj sağlayacak. Bir, ağırlık merkezim yere yaklaşacağı için öne veya geriye devrilmem zorlaşacak. İki, daha büyük kas gruplarının bulunduğu sırtımı rakibime açarak uzuvlarıma veya hayati organlarıma saldırmasını zorlaştıracağım. Bununla da kalmayacağım. Bana saldıracak olursa bu hızla birden fazla kez vuracaktır. İlk vuruşunu istesem de yakalayamam ama zaten yakalamak da istemiyorum. Korkup sindiğim izlenimini alması işime gelir. İkinci saldırısına başladığında ise ben de sağ kolumla sol dizine yandan bir Oukashou atmaya çalışacağım. Ama Ringo'daki acı kuvveti düşününce bu saldırımdan kaçabilmesini de beklemek gerekir ve ben de bekliyorum. Eğer sol dizini kaçırırsa saldırımı devam ettirip sağ dizine aynı şekilde yandan vurmak üzere yumruğumu ilerletmeye devam edeceğim. Ona hasar verebilir miyim bilmiyorum ama dizini kırmak, bacağını yamultmak istiyorum. Hızını biraz olsun düşürebilmek bana yeter. Bu planda anahtar nokta Ringo'nun ikinci saldırısına başlayacağını hissettiğimde kendi saldırıma başlamam. Keza ben sensör yeteneklerimle saldırıyı hissettiğimde Ringo çoktan başlamış olacaktır. Saldırıya başladıktan sonra da momentumunu geri toplayıp kaçması bir tık daha zor olur. Ben yine de kaçabileceğini düşünüyorum ama ilk kaçışta da çok az zaman kaybederse diğer dizine vurma ihtimalim olabilir. Yani, şu an ne kadar güçlü olduğunu düşününce her şey mümkün ama tam da bu kadar güçlü olduğu için her ince ayrıntıyı düşünmek zorundayım. Gıdım gıdım ondan ne götürebilirsem götürmem gerekiyor. Zaten karnında mızrak olan bir herifim, kaybedecek pek az şeyim kaldı. MESELA HAYATIM.
Kısaca çöm SONRA DA RAKİBİN SENİ DÖVERKEN DİZİNE YUMRUK AT! Ryoken'i de koruyacağız koruyacağız dedik adamın başına gelmeyen kalmadı, Kami-sama benim belamı versin... Umarım bana saldırırsın Ringo, rahat bırak artık şu Ryoken'i.
Bu tehditin kozunu oynamış Ringo olduğunu biliyorum. Tahminimce ona benden daha yakın kimse yok ve sıradaki hedefi de ben olacağım. Şu durumda ona ne kadar karşı koyabilirim bilmiyorum ama benden güçlü olması savaşmayacağım anlamına da gelmiyor. Her şeyden önce diz çökeceğim. Ayağımın üst kısmı değil parmaklarım yere gelecek ama, bu sayede tekrar kalkmam gerekirse daha avantajlı bir konumda olacağım. İkinci gün gözüne çakra yollayarak Teijo'yu diz çökmeye zorlamıştı, benim üstümde de aynısını deneyebilir. Ona zahmet vermek istemem. Yere çömelirken de çenemi ve gövdemi öne doğru eğip kafamı koruyacağım dirseklerim kafamın iki yanında olacak şekilde. Gard alır gibi ya da deprem tatbikatlarında yaptığımız gibi yani. Bunu yapmak bana iki avantaj sağlayacak. Bir, ağırlık merkezim yere yaklaşacağı için öne veya geriye devrilmem zorlaşacak. İki, daha büyük kas gruplarının bulunduğu sırtımı rakibime açarak uzuvlarıma veya hayati organlarıma saldırmasını zorlaştıracağım. Bununla da kalmayacağım. Bana saldıracak olursa bu hızla birden fazla kez vuracaktır. İlk vuruşunu istesem de yakalayamam ama zaten yakalamak da istemiyorum. Korkup sindiğim izlenimini alması işime gelir. İkinci saldırısına başladığında ise ben de sağ kolumla sol dizine yandan bir Oukashou atmaya çalışacağım. Ama Ringo'daki acı kuvveti düşününce bu saldırımdan kaçabilmesini de beklemek gerekir ve ben de bekliyorum. Eğer sol dizini kaçırırsa saldırımı devam ettirip sağ dizine aynı şekilde yandan vurmak üzere yumruğumu ilerletmeye devam edeceğim. Ona hasar verebilir miyim bilmiyorum ama dizini kırmak, bacağını yamultmak istiyorum. Hızını biraz olsun düşürebilmek bana yeter. Bu planda anahtar nokta Ringo'nun ikinci saldırısına başlayacağını hissettiğimde kendi saldırıma başlamam. Keza ben sensör yeteneklerimle saldırıyı hissettiğimde Ringo çoktan başlamış olacaktır. Saldırıya başladıktan sonra da momentumunu geri toplayıp kaçması bir tık daha zor olur. Ben yine de kaçabileceğini düşünüyorum ama ilk kaçışta da çok az zaman kaybederse diğer dizine vurma ihtimalim olabilir. Yani, şu an ne kadar güçlü olduğunu düşününce her şey mümkün ama tam da bu kadar güçlü olduğu için her ince ayrıntıyı düşünmek zorundayım. Gıdım gıdım ondan ne götürebilirsem götürmem gerekiyor. Zaten karnında mızrak olan bir herifim, kaybedecek pek az şeyim kaldı. MESELA HAYATIM.
Kısaca çöm SONRA DA RAKİBİN SENİ DÖVERKEN DİZİNE YUMRUK AT! Ryoken'i de koruyacağız koruyacağız dedik adamın başına gelmeyen kalmadı, Kami-sama benim belamı versin... Umarım bana saldırırsın Ringo, rahat bırak artık şu Ryoken'i.