[7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
- Kurosawa Haru
- Kusagakure
- Posts: 340
- Joined: October 12th, 2018, 9:09 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
"Burası... Ne zaman bırakacağını bilmeyenler mezarlığı mı?" dedi Ringo'ya. Başarılarını tek tek sayabilirdi onun, hepsi yerde uzanıyordu. Başarılarından biri de o demir düzeneğin içinde olmalıydı. "İyi misin? Gerçekten yazdığı kadar güçlü hissettin mi?" Eliyle selamladı onu.
"Hadi. Parşömenimizi alıp gidelim. Muhtemelen o demir zımbırtının içindedir."
"Hadi. Parşömenimizi alıp gidelim. Muhtemelen o demir zımbırtının içindedir."
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Yavaş yavaş çevrenize bakmayı sürdürüyorsunuz aranızda konuşurken. Boğazlarınız kurumuş durumda, bu sebeple en basit cümleleri kurarken bile hafif bir acı ve kaşıntı hissi bürüyor her ikinizi de. Ringo, dikeldikten sonra yürüyebildiğini farkediyor ve bir adım alıyor ileri doğru sağlam diziyle. Ancak hemen ardından attığı ikinci adımıyla yüzünü acıyla buruşturmaktan geri duramıyor. Bacağına hala saplı olan wakizashi bir yana, sol dizinin durumu da pek iç açıcı görünmüyor. Mekanizmaya göz atıyor, ve demir kürenin üzerindeki levhada geri sayımın yaklaşık 10 dakika kadar daha süreceğini görüyor. Haru da bu esnada Ringo'ya ve mekanizmaya yaklaşmakta, gelgelelim dört-beş adımda bir baş dönmesi atağı tutuyor ve sendelemek durumunda kalıyor. İkilinin vücudundan adrenalin gitgide çekildikçe, vücutlarını -ve dolaylı olarak yara/berelerini- çok daha net hissedebilmeye başlıyorlar.
Ortam oldukça kaotik, her yana saçılmış devasa kaya parçalarının yanında baygın shinobiler bulunmakta. Bilinçleri halen açık, ancak fiziksel olarak yıkılmak üzere olan iki shinobi ise üzerinde bir geri sayım mekanizması olan siyah, büyükçe bir küreye bakmaktalar. Düşünüldüğü zaman, biraz anlamsız ve ironik bir görüntü.
Yapacakları başka bir şey olmamasından ötürü, veya belki de bir şey yapmak isteseler bile buna güç bulamayacaklarından ötürü ikili geri sayımı sürdüren mekanizmanın önünde durmakla yetiniyorlar. Haru'nun Butsuo'nun korkunç yumruğuna maruz kalan yüzü iyiden iyiye şişmeye başlıyor. Sol kaşı ve yanağı öylesine ödem topluyor ki, sol gözünü kısık bir şekilde açık tutabilmeyi başarıyor anca. Ringo'nun sol dizi ise adeta eski boyutunun iki katına ulaşıyor bu süreçte. İki ayağı üzerinde dikelmek bile adeta bir zul haline gelmeye başlıyor. Hala bacağına saplı olan wakizashinin ise her hareketinde bacağını daha da parçalamayı sürdüreceğini tahmin ediyor.
Sayaç sona ulaştığında, üzerinde sayılar bulunan levha aniden kararıyor. Küre ise, keskin bir metal sesi çıkarıyor. Ortasından ayrılıyor küre ve alt kısmı zemine düşüyor gümbürtülü bir ses çıkartarak. Üst yarısı ise hâlâ zincirlere bağlı. İkili alt kısma bakıyorlar. İçi oyuk bir yarım küre, kâse gibi duruyor hatta. içerisinde ise kırmızı sınav parşömenini görebiliyorlar. Onu almalarını engelleyecek bir mekanizma veya kilit yok gibi görünüyor. Birbirlerine bakıyor ikili.
Ortam oldukça kaotik, her yana saçılmış devasa kaya parçalarının yanında baygın shinobiler bulunmakta. Bilinçleri halen açık, ancak fiziksel olarak yıkılmak üzere olan iki shinobi ise üzerinde bir geri sayım mekanizması olan siyah, büyükçe bir küreye bakmaktalar. Düşünüldüğü zaman, biraz anlamsız ve ironik bir görüntü.
Yapacakları başka bir şey olmamasından ötürü, veya belki de bir şey yapmak isteseler bile buna güç bulamayacaklarından ötürü ikili geri sayımı sürdüren mekanizmanın önünde durmakla yetiniyorlar. Haru'nun Butsuo'nun korkunç yumruğuna maruz kalan yüzü iyiden iyiye şişmeye başlıyor. Sol kaşı ve yanağı öylesine ödem topluyor ki, sol gözünü kısık bir şekilde açık tutabilmeyi başarıyor anca. Ringo'nun sol dizi ise adeta eski boyutunun iki katına ulaşıyor bu süreçte. İki ayağı üzerinde dikelmek bile adeta bir zul haline gelmeye başlıyor. Hala bacağına saplı olan wakizashinin ise her hareketinde bacağını daha da parçalamayı sürdüreceğini tahmin ediyor.
Sayaç sona ulaştığında, üzerinde sayılar bulunan levha aniden kararıyor. Küre ise, keskin bir metal sesi çıkarıyor. Ortasından ayrılıyor küre ve alt kısmı zemine düşüyor gümbürtülü bir ses çıkartarak. Üst yarısı ise hâlâ zincirlere bağlı. İkili alt kısma bakıyorlar. İçi oyuk bir yarım küre, kâse gibi duruyor hatta. içerisinde ise kırmızı sınav parşömenini görebiliyorlar. Onu almalarını engelleyecek bir mekanizma veya kilit yok gibi görünüyor. Birbirlerine bakıyor ikili.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Okawa Ringo
- Ishigakure
- Posts: 309
- Joined: February 25th, 2019, 1:04 am
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Uzun geliyordu hala zaman. Çok da uzun bir süredir yalnızca yüzünü buruşturuyordu. Memnuniyetsizliği bir yana, geçen her saniye yüzündeki kaslar geriliyor; adrenalinin renkli coşkusu bedenini terkederken acının soğukluğu sarıyordu onu. Huysuzluğu bundandı. Haru'nun kelamlarına pek geç cevap vermişti.
"Sen anlayamazsın Kusalı. Ben de pek anlamam ya..."
Kulaklarının kızardığını hissetti. Konuşası yoktu belki de. Bir cümle daha kurup devam edecekti. İçinde bulundukları durum bezdirmişti belki de onu. Yarattığı yıkımın sorumluluğu, iki gün önce olanların sorumluluğu derken biniyordu tuğlalar omuzlarına. Öyle bir güce sahipti ki, her şeyi hafifletebilirdi. Bunu hafifletemiyordu oysa. Ne ironik.
"Adil bir dövüş değildi. Onlar kazanmalıydı." dedi. Boğuk ses tonunu artık bilinçli olarak takınmıyordu. Vücudunun kırgınlığı ve yorgunluğuna eklenen acının keskin ucu, boğuyordu kelimelerini. Sonra gülümsedi, zoraki ama kendinden emin. Devam etti, kısaca.
"Ama ben kazandım. Ne kadar önemi varsa artık." Parşömen ya da sınav hiç bir şeyi değiştirmez. Asla o kadar güçlü olamazdı, asla o kadar güçlü olamazlardı. İlerlemeye devam etti garip mekanizmaya. Bacağında asla geçiştiremeyeceği bir sancı filizlenmişti. Sıktı yumruğunu. Durdu ve saniyelerin geçmesini bekledi. Aktı zaman, sıktı yumruğunu. Rüzgar esti bir ara, sıktı yumruğunu. Kenetlendi gözleri kaderine. Dizinin deforme oluşunu izledi saniyeler geçtikçe. İçinden "Daha fazlasını haketmiş olabilirim." diye geçirdi. Bir ara gözleri hareketsiz yatan Ryu'ya ilişti. Çevirdi kafasını, sayaca bakmaya devam etti. Felsefe yapacak hali hiç kalmamıştı, aforizma üretecek kadar hızlı çalışmıyordu zihni. Bedenine saplanan acıyı dindirmeye uğraşacaktı.
Bacağına saplı wakizashi resmen her adımında mahvediyordu onu. Tıp konusunda fazladan bir şeyler bilmezdi. Temel eğitim harici elinden de bir şey gelmezdi. Kendini iyi edemezdi. Eğer kılıç atardamarı falan parçaladıysa kanamayı durdurmak için fazla zaman kaybederdi. Durdurabileceğinden de emin değildi. Kılıç orada kaldıkça da yürümek eziyet haline gelecekti. Kötünün iyisini seçmek zorundaydı. Bir beş, on saniye daha düşünüp yapabileceği en mantıklı şeyi bulup onu yapacaktı. Haru'nun belinde asılı medikal çantaya gitti gözleri. Eğer onun kendi üzerinde kullanmaya niyeti yoksa, kullanabilirdi. En azından acısını bir nebze dindirir, pansumanını yapar ve kendisini iyileştirebilirdi. Gözüyle işaret etti çantaya. Çantayı alırsa kullanırdı. Sıfırlanan sayaç ve karşısında bulduğu sınav parşömenine gözlerini devirerek kısaca baktı. Ardından yakınında bulunan Gin ve Haru'ya işaret etti. 'Hadi' dercesine. Eğer kimse almak için bir hamle yapmazsa, kendisi alacaktı. Ardından kalan gücünün son damlalarıyla bir Karasu Bunshin klonu oluşturacak, yürürken ve parşömeni taşırken ondan destek alacaktı. Klonun da yaralı oluşacağını biliyordu. Ancak yine de fazladan bir kaç uzuva hayır demezdi.
"Alalım da gidelim. Herkesi yenmek karnımı acıktırdı. "
Burayı terkederken dostlarının suratlarına bakamamak üzücü geliyordu. En azından hiç birine hayati ve kalıcı bir hasar vermemişti. Bir nebze bununla avunabilirdi.
"Sen anlayamazsın Kusalı. Ben de pek anlamam ya..."
Kulaklarının kızardığını hissetti. Konuşası yoktu belki de. Bir cümle daha kurup devam edecekti. İçinde bulundukları durum bezdirmişti belki de onu. Yarattığı yıkımın sorumluluğu, iki gün önce olanların sorumluluğu derken biniyordu tuğlalar omuzlarına. Öyle bir güce sahipti ki, her şeyi hafifletebilirdi. Bunu hafifletemiyordu oysa. Ne ironik.
"Adil bir dövüş değildi. Onlar kazanmalıydı." dedi. Boğuk ses tonunu artık bilinçli olarak takınmıyordu. Vücudunun kırgınlığı ve yorgunluğuna eklenen acının keskin ucu, boğuyordu kelimelerini. Sonra gülümsedi, zoraki ama kendinden emin. Devam etti, kısaca.
"Ama ben kazandım. Ne kadar önemi varsa artık." Parşömen ya da sınav hiç bir şeyi değiştirmez. Asla o kadar güçlü olamazdı, asla o kadar güçlü olamazlardı. İlerlemeye devam etti garip mekanizmaya. Bacağında asla geçiştiremeyeceği bir sancı filizlenmişti. Sıktı yumruğunu. Durdu ve saniyelerin geçmesini bekledi. Aktı zaman, sıktı yumruğunu. Rüzgar esti bir ara, sıktı yumruğunu. Kenetlendi gözleri kaderine. Dizinin deforme oluşunu izledi saniyeler geçtikçe. İçinden "Daha fazlasını haketmiş olabilirim." diye geçirdi. Bir ara gözleri hareketsiz yatan Ryu'ya ilişti. Çevirdi kafasını, sayaca bakmaya devam etti. Felsefe yapacak hali hiç kalmamıştı, aforizma üretecek kadar hızlı çalışmıyordu zihni. Bedenine saplanan acıyı dindirmeye uğraşacaktı.
Bacağına saplı wakizashi resmen her adımında mahvediyordu onu. Tıp konusunda fazladan bir şeyler bilmezdi. Temel eğitim harici elinden de bir şey gelmezdi. Kendini iyi edemezdi. Eğer kılıç atardamarı falan parçaladıysa kanamayı durdurmak için fazla zaman kaybederdi. Durdurabileceğinden de emin değildi. Kılıç orada kaldıkça da yürümek eziyet haline gelecekti. Kötünün iyisini seçmek zorundaydı. Bir beş, on saniye daha düşünüp yapabileceği en mantıklı şeyi bulup onu yapacaktı. Haru'nun belinde asılı medikal çantaya gitti gözleri. Eğer onun kendi üzerinde kullanmaya niyeti yoksa, kullanabilirdi. En azından acısını bir nebze dindirir, pansumanını yapar ve kendisini iyileştirebilirdi. Gözüyle işaret etti çantaya. Çantayı alırsa kullanırdı. Sıfırlanan sayaç ve karşısında bulduğu sınav parşömenine gözlerini devirerek kısaca baktı. Ardından yakınında bulunan Gin ve Haru'ya işaret etti. 'Hadi' dercesine. Eğer kimse almak için bir hamle yapmazsa, kendisi alacaktı. Ardından kalan gücünün son damlalarıyla bir Karasu Bunshin klonu oluşturacak, yürürken ve parşömeni taşırken ondan destek alacaktı. Klonun da yaralı oluşacağını biliyordu. Ancak yine de fazladan bir kaç uzuva hayır demezdi.
"Alalım da gidelim. Herkesi yenmek karnımı acıktırdı. "
Burayı terkederken dostlarının suratlarına bakamamak üzücü geliyordu. En azından hiç birine hayati ve kalıcı bir hasar vermemişti. Bir nebze bununla avunabilirdi.

- Kurosawa Haru
- Kusagakure
- Posts: 340
- Joined: October 12th, 2018, 9:09 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
"Al." deyip elindeki med-kit'i uzattı Ringo'ya. "Senin üzerinde kullanalım."
"Üzülüyorsan bile üzülme. Hepsi çekip gitmeleri gereken zamanı çoktan aşmışlardı. Ateşle oynadılar ve yandılar. Onları birkaç kez uyarmıştık. Şu yerde duran ayıyı şahsen 3 kere ben uyardım. Her seferinde öldürmekten kaçtım. Vücudunun ortasından mızrak geçirene kadar, hatta daha sonrasında bile inat etmeye devam etti. Şimdi burada bir sokak köpeği gibi ölecek. Aptalların canlarından sorumlu tutamam kendimi. Sen de tutmamalısın."
"Taşımamız zor olacak ama yapacak bir şey yok. Neyse ki alanda bize saldırabilecek kimse kalmadı. O elektrikli çocuğun hayatını kurtardık. Bize gelmeyecektir.
"Üzülüyorsan bile üzülme. Hepsi çekip gitmeleri gereken zamanı çoktan aşmışlardı. Ateşle oynadılar ve yandılar. Onları birkaç kez uyarmıştık. Şu yerde duran ayıyı şahsen 3 kere ben uyardım. Her seferinde öldürmekten kaçtım. Vücudunun ortasından mızrak geçirene kadar, hatta daha sonrasında bile inat etmeye devam etti. Şimdi burada bir sokak köpeği gibi ölecek. Aptalların canlarından sorumlu tutamam kendimi. Sen de tutmamalısın."
"Taşımamız zor olacak ama yapacak bir şey yok. Neyse ki alanda bize saldırabilecek kimse kalmadı. O elektrikli çocuğun hayatını kurtardık. Bize gelmeyecektir.
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Ringo, Haru'nun kendisine uzattığı medikal çantayı hızla kurcalayıp bacağını sarmak için basit bir sargı bezi ve bandaj, ayrıca bir ağrı kesici tablet buluyor. Bacağına saplı wakizashiyi hızla çıkarıyor acıyı bir anlığına hissedip ardından bu zulümden kurtulmak için. Keskin metal, uyluğunun içinde hareket ederken korkunç bir acıyla doluyor Ringo; gözleri kararıyor. Lakin bu oldukça kısa sürüyor. Kanla kaplı kılıcı kendinden uzağa fırlattığı gibi elindeki sargı bezini pek becerikli olmasa da idare edecek şekilde bacağına sarıyor ve tamponlayarak kanamayı şimdilik durduruyor. Ağrı kesiciyi ağzına attığı gibi ise buradan ayrılacak kadar idare edebileceğini tahmin edebilir hale geliyor.
Haru ve Ringo, devamında bir şekilde alandan ayrılıyorlar.
Aradan belirli bir miktar zaman geçtikten sonra baygın shinobiler yavaş yavaş ayılmaya başlıyorlar. Belirli bir sıra olmaksızın, yaklaşık benzer zamanlarda ayılıyorlar ancak kimse kendine hareket edecek takati, veya cesareti bulamıyor başlangıçta. Dinlenmeyi, kendilerini kontrol etmeyi ve bilinçlerinin tamamen açılmasını bekliyorlar.
Butsuo: Derin nefesler alıyorsun, hafif hafif üşümektesin. Bunun kan kaybına ve vücudunun uzun süredir yabancı bir cisme maruz kalmasına bağlıyorsun. Acı içinde doğruluyorsun yattığın yerden, karnına saplı mızrak her hareketinde cehennem azabı gibi hissettiriyor sana. Öyle ki, şu ana kadar aldığın tüm darbeler, hatta sol baldırına köküne kadar saplanmış olan kunai bile bu kadar acıtmıyor canını.
Teijo: Duvara çarpıp yere yapışmanın ardından yüzüstü bir şekilde uyanıyorsun. Ağzında toprak ve demir tadı var. Vücudunda genel ve yaygın bir ağrı var, göğsüne saplı bir de kunai. Ancak çok ciddi bir yaran olduğu söylenemez. Biraz zaman geçtikten sonra hızlıca toparlanabileceğinin farkındasın.
Ryoken: Analitik kapasiten oldukça yüksek olduğu için, uyandığın gibi aklını toplayıp genel bir vücut değerlendirmesi yapmaya başlayabiliyorsun. Alana ilk geldiğinde maruz kaldığın darbe sonucunda kafanın arkasının hala minik minik sızıntı şeklinde kanadığının farkındasın. Göğsünde hafif yüzeyel yanıklar var. Bacaklarına birkaç shuriken saplı ancak ciddi bir zarar oluşturmuş değiller. Asıl sorun, sol omzunla göğsün arasındaki ve sağ uyluğundaki delikler. İkisi de fuuton chakrasıyla keskinleştirilmiş kunailer tarafından açılmış durumda.
Ryu: Sağ elin neredeyse tamamen uyuşuk bir şekilde uyanıyorsun, baygın düşmeden önceki anıların parça parça. Elinin garip bir şekilde göründüğünü hatırlıyorsun en son, ancak buna anlam veremiyorsun. Yüzünde de sağlam bir acı ve dolgunluk hissi var. Ağzında acı bir kan tadı var. Burnunun kırıldığını hatırlıyorsun. Muhtemelen baygın kaldığın süreçte yüzünün ön kısmı fena halde ödemlenmiş, yüzündeki baskı da buna bağlı. Bunu belli bir mantığa oturtabiliyorsun, lakin hala sağ elini açıklayacak bir şey yok. Gücünü toplayıp gözlerini sağ eline çeviriyorsun. Göz bebeklerin aniden büyüyor ve göğsün sıkışırmış gibi oluyor. Sağ elin, bileğinden itibaren şekilsiz bir et parçası gibi sallanmakta. O an hatırlıyorsun, el kemiklerinin Ringo'nun eli tarafından tuzla buza döndürüldüğünü.
Aradan biraz zaman geçiyor, kimse tam olarak ne kadar zaman geçtiğinin farkında değil. Ancak yavaş yavaş, hareketlenmeye başlıyor shinobiler. Gözleriyle çevreyi taramaya, durumu çözmeye çabalıyorlar. Alandaki herkes birbirini ve ortada artık ikiye ayrılmış; alt parçası yerde durmakta olan küreyi görebiliyorlar. İçi boş. Ringo ve Haru ortalarda yok.
Haru ve Ringo, devamında bir şekilde alandan ayrılıyorlar.
Aradan belirli bir miktar zaman geçtikten sonra baygın shinobiler yavaş yavaş ayılmaya başlıyorlar. Belirli bir sıra olmaksızın, yaklaşık benzer zamanlarda ayılıyorlar ancak kimse kendine hareket edecek takati, veya cesareti bulamıyor başlangıçta. Dinlenmeyi, kendilerini kontrol etmeyi ve bilinçlerinin tamamen açılmasını bekliyorlar.
Butsuo: Derin nefesler alıyorsun, hafif hafif üşümektesin. Bunun kan kaybına ve vücudunun uzun süredir yabancı bir cisme maruz kalmasına bağlıyorsun. Acı içinde doğruluyorsun yattığın yerden, karnına saplı mızrak her hareketinde cehennem azabı gibi hissettiriyor sana. Öyle ki, şu ana kadar aldığın tüm darbeler, hatta sol baldırına köküne kadar saplanmış olan kunai bile bu kadar acıtmıyor canını.
Teijo: Duvara çarpıp yere yapışmanın ardından yüzüstü bir şekilde uyanıyorsun. Ağzında toprak ve demir tadı var. Vücudunda genel ve yaygın bir ağrı var, göğsüne saplı bir de kunai. Ancak çok ciddi bir yaran olduğu söylenemez. Biraz zaman geçtikten sonra hızlıca toparlanabileceğinin farkındasın.
Ryoken: Analitik kapasiten oldukça yüksek olduğu için, uyandığın gibi aklını toplayıp genel bir vücut değerlendirmesi yapmaya başlayabiliyorsun. Alana ilk geldiğinde maruz kaldığın darbe sonucunda kafanın arkasının hala minik minik sızıntı şeklinde kanadığının farkındasın. Göğsünde hafif yüzeyel yanıklar var. Bacaklarına birkaç shuriken saplı ancak ciddi bir zarar oluşturmuş değiller. Asıl sorun, sol omzunla göğsün arasındaki ve sağ uyluğundaki delikler. İkisi de fuuton chakrasıyla keskinleştirilmiş kunailer tarafından açılmış durumda.
Ryu: Sağ elin neredeyse tamamen uyuşuk bir şekilde uyanıyorsun, baygın düşmeden önceki anıların parça parça. Elinin garip bir şekilde göründüğünü hatırlıyorsun en son, ancak buna anlam veremiyorsun. Yüzünde de sağlam bir acı ve dolgunluk hissi var. Ağzında acı bir kan tadı var. Burnunun kırıldığını hatırlıyorsun. Muhtemelen baygın kaldığın süreçte yüzünün ön kısmı fena halde ödemlenmiş, yüzündeki baskı da buna bağlı. Bunu belli bir mantığa oturtabiliyorsun, lakin hala sağ elini açıklayacak bir şey yok. Gücünü toplayıp gözlerini sağ eline çeviriyorsun. Göz bebeklerin aniden büyüyor ve göğsün sıkışırmış gibi oluyor. Sağ elin, bileğinden itibaren şekilsiz bir et parçası gibi sallanmakta. O an hatırlıyorsun, el kemiklerinin Ringo'nun eli tarafından tuzla buza döndürüldüğünü.
Aradan biraz zaman geçiyor, kimse tam olarak ne kadar zaman geçtiğinin farkında değil. Ancak yavaş yavaş, hareketlenmeye başlıyor shinobiler. Gözleriyle çevreyi taramaya, durumu çözmeye çabalıyorlar. Alandaki herkes birbirini ve ortada artık ikiye ayrılmış; alt parçası yerde durmakta olan küreyi görebiliyorlar. İçi boş. Ringo ve Haru ortalarda yok.
Off Topic
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts: 421
- Joined: August 31st, 2018, 5:11 am
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Gözlerimi açtığım andan itibaren hiçbir şey yapmak istemedim. Zaten o gücü bile kendimde bulamadım. Ringo-san'ın kozunun oldukça güçlü olduğunu, Teijo-san için neden geriye döndüğümü düşündüm. Buradan gitmiş olsaydım bu kadar yaraya maruz kalmayacaktım. Kendisiyle bir samimiyetim bile olmamasına rağmen neden böyle bir şeye kalkıştım bilmiyorum. Aslında onu alıp direkt gidebilirdik ancak Ringo-san hepimizi tehdit olarak gördüğü için böyle bir saldırıya kalkıştı. Hepimiz bitmiş durumdayız neredeyse. Bir süre daha olduğum yerde dinlenmeyi tercih ettim, gökyüzüne baktım sadece. Boş bir rütbe için bu kadar şey yapar mıydım? Yapmazdım. Ancak zevk için kesinlikle yapardım. Eğer aynı gücü elde etmiş olsaydım bunu parşömen için değil kesinlikle yapmak istediğim için yapardım. O gücü tatmayı ve bunu başkalarının üzerinde kullanmayı kesinlikle isterdim.
Bir süre daha dinlendikten sonra yavaşça kontrol etmeye başladım kendimi. Kafamın arkası kanıyor, sol göğsüm ile omzum arasında bir delik açılmış durumda, aynı şekilde sağ uyluğumda da bir delik var. Bacaklarıma saplı olan shurikenler çok ciddi bir tehdit oluşturmuyor ancak onları çıkartmak iyi olur. Böyle durumlarda bu sol kolumun varlığı beni rahatlatıyor. Diğerlerine nazaran şuan daha iyi bir şekilde toparlayabilirim kendimi, en azından bir süreliğine. Etrafıma bakınmaya başlarken önce shurikenleri çıkarmak için doğruldum ileriye doğru. Onları çıkartmak kolay, ancak deliklere uzun bir süre temas etmem gerekecek sanırım. Sonrasında Ryu-san'a bakmam lazım. Onun ne halde olduğuna dair hiçbir fikrim yok, ondan önce zihnim kapandı maalesef.
Yaralarıma odaklandım, daha doğrusu bunlara yara demek ayıp olur. Deliklerime sol kolumu temas ettirdim, ne kadar temas ettirmem gerek tam bilmiyorum ancak normalden uzun sürebilir. Yaralarım kapandıktan sonra biraz daha kafamın arkasına temas ettirdim. Yaralarım kapanınca ayağa kalktım Ryu-san'a ulaşmak için. Şuanda diğerlerinden daha büyük öncelik o. Ryu-san'a yaklaştıkça kolunun iğrenç bir durumda olduğunu fark etmeye başladım. Bir et parçası gibi, sallanıyordu. Sanki kemikleri hiç yokmuş gibi. Yanına yaklaşıp dizlerimi kırdım, "Ne olmuş koluna?" diye sordum. "Kemiklerim, Ringo tarafından tamamen tuzla buz edildi." dedi. Bu durumda ne yapılmalı bilmiyorum. Aslında, bu muhteşem bir intikama dönüşebilirdi ayağına bir şey olmuş olsaydı. "Kolum koptuğunda ne olduğunu hatırlıyorsun değil mi Ryu-san?" diye fısıldadım. "Beni orada bırakıp dönmüştün. Şimdi kolun feci halde, seni burada bırakıp gitsem muhtemelen bu benim için muhteşem bir zevk olurdu. Neyse ki yapmayacağım. Beni burada bekle." Aynı şekilde davranmak istemiyorum, bunun sebebi kendimi daha üstte görmem. Onun yaptığı hareket gibi bir hareket yaparsam, bu beni onun seviyesine düşürür. Ki ben, aşağılara düşecek birisi değilim.
Butsuo-san'ın yanına doğru yürümeye başladım. Onun da pek iyi olmadığına eminim. Butsuo-san'ın yanına geldiğimde tekrardan deliklerime temas edeceğim. Bu kalıcı bir iyileştirme değil sonuçta. En azından konuşurken süreyi uzatabilirim. "Butsuo-san, sınavda bir medic var mı, biliyor musun? Ryu-san'ın kolu çok kötü bir halde, bu şekilde geceyi geçirmesi pek mantıklı olmayabilir. Aynı zamanda sende pek iyi halde değilsin gibi. Medic varsa topluca yanına gidebiliriz." Umarım birisi vardır, yoksa Ryu-san'a ne yapacağımı hiç bilmiyorum.
Ryu, şimdilik Ryoken'i bekleyecek. Pek fazla hareket etmemeye çalışacak, medikal bilgisi olmasa da kolunu hareket ettirmesi dahilinde daha fazla hasar verebileceğini düşünüyor, bu yüzden sabit durmaya çalışacak.
Out: Uzun ve bir çok hareket yaptığım bir tur oldu, aslında olayı sadece delikleri kapattım diyerek bitirmek istemedim, tura bir çok şey ekledim. Yanlış olabilme ihtimaline karşı out atıyorum, düzeltebilirim hızlıca. Aynı zamanda yine dediğim gibi Ryu'nun nasıl oynandığını, nasıl konuştuğunu pek bilmediğimden onun hareketlerine karşı çok bir şey yazamıyorum, sadece kısa konuşmalar atıyorum. Saygılar.
Out 2: Ryu ne yapacak turu atmamışım, onun için edit attım.
Bir süre daha dinlendikten sonra yavaşça kontrol etmeye başladım kendimi. Kafamın arkası kanıyor, sol göğsüm ile omzum arasında bir delik açılmış durumda, aynı şekilde sağ uyluğumda da bir delik var. Bacaklarıma saplı olan shurikenler çok ciddi bir tehdit oluşturmuyor ancak onları çıkartmak iyi olur. Böyle durumlarda bu sol kolumun varlığı beni rahatlatıyor. Diğerlerine nazaran şuan daha iyi bir şekilde toparlayabilirim kendimi, en azından bir süreliğine. Etrafıma bakınmaya başlarken önce shurikenleri çıkarmak için doğruldum ileriye doğru. Onları çıkartmak kolay, ancak deliklere uzun bir süre temas etmem gerekecek sanırım. Sonrasında Ryu-san'a bakmam lazım. Onun ne halde olduğuna dair hiçbir fikrim yok, ondan önce zihnim kapandı maalesef.
Yaralarıma odaklandım, daha doğrusu bunlara yara demek ayıp olur. Deliklerime sol kolumu temas ettirdim, ne kadar temas ettirmem gerek tam bilmiyorum ancak normalden uzun sürebilir. Yaralarım kapandıktan sonra biraz daha kafamın arkasına temas ettirdim. Yaralarım kapanınca ayağa kalktım Ryu-san'a ulaşmak için. Şuanda diğerlerinden daha büyük öncelik o. Ryu-san'a yaklaştıkça kolunun iğrenç bir durumda olduğunu fark etmeye başladım. Bir et parçası gibi, sallanıyordu. Sanki kemikleri hiç yokmuş gibi. Yanına yaklaşıp dizlerimi kırdım, "Ne olmuş koluna?" diye sordum. "Kemiklerim, Ringo tarafından tamamen tuzla buz edildi." dedi. Bu durumda ne yapılmalı bilmiyorum. Aslında, bu muhteşem bir intikama dönüşebilirdi ayağına bir şey olmuş olsaydı. "Kolum koptuğunda ne olduğunu hatırlıyorsun değil mi Ryu-san?" diye fısıldadım. "Beni orada bırakıp dönmüştün. Şimdi kolun feci halde, seni burada bırakıp gitsem muhtemelen bu benim için muhteşem bir zevk olurdu. Neyse ki yapmayacağım. Beni burada bekle." Aynı şekilde davranmak istemiyorum, bunun sebebi kendimi daha üstte görmem. Onun yaptığı hareket gibi bir hareket yaparsam, bu beni onun seviyesine düşürür. Ki ben, aşağılara düşecek birisi değilim.
Butsuo-san'ın yanına doğru yürümeye başladım. Onun da pek iyi olmadığına eminim. Butsuo-san'ın yanına geldiğimde tekrardan deliklerime temas edeceğim. Bu kalıcı bir iyileştirme değil sonuçta. En azından konuşurken süreyi uzatabilirim. "Butsuo-san, sınavda bir medic var mı, biliyor musun? Ryu-san'ın kolu çok kötü bir halde, bu şekilde geceyi geçirmesi pek mantıklı olmayabilir. Aynı zamanda sende pek iyi halde değilsin gibi. Medic varsa topluca yanına gidebiliriz." Umarım birisi vardır, yoksa Ryu-san'a ne yapacağımı hiç bilmiyorum.
Ryu, şimdilik Ryoken'i bekleyecek. Pek fazla hareket etmemeye çalışacak, medikal bilgisi olmasa da kolunu hareket ettirmesi dahilinde daha fazla hasar verebileceğini düşünüyor, bu yüzden sabit durmaya çalışacak.
Out: Uzun ve bir çok hareket yaptığım bir tur oldu, aslında olayı sadece delikleri kapattım diyerek bitirmek istemedim, tura bir çok şey ekledim. Yanlış olabilme ihtimaline karşı out atıyorum, düzeltebilirim hızlıca. Aynı zamanda yine dediğim gibi Ryu'nun nasıl oynandığını, nasıl konuştuğunu pek bilmediğimden onun hareketlerine karşı çok bir şey yazamıyorum, sadece kısa konuşmalar atıyorum. Saygılar.
Out 2: Ryu ne yapacak turu atmamışım, onun için edit attım.
Last edited by Jin Ryoken on January 22nd, 2022, 3:12 pm, edited 1 time in total.

► Show Spoiler
- Oita Butsuo
- Ishigakure
- Posts: 320
- Joined: September 1st, 2018, 2:42 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Hiç tefekkür işine girecek halim yok, çözüm bulmam ve hatta bulmamız gereken daha acil dertlerimiz var. Bu benim için karnımdaki mızrak. Biraz daha içimde kalırsa insan-mızrak yokai'sine dönüşmeye başlayacağım ki hiç de fena bir fikir gibi gelmedi şu an.
Bizimkilere baktığımda da pek farklı bir manzara görmedim. Teijo görece sağlıklı duruyor, Ryoken'in vücudunda birkaç derin kesik var, Ryu'nun sağ eli, sağ el yokai'sine dönüşmüş bile... Bu konu Ryoken'i de endişelendirmiş olacak ki yanıma geldi ve bu konu hakkında birkaç şey söyledi. Mor Takım'dan Kei'nin medic olduğunu öğrenmiştik ilk gün. Yine de oraya kadar gitmek de sorun olabilir. Düşünme süresini çok uzatmadan "Mor Takım'dan Kei medikal ninja. Teijo'nun da az da olsa ilk yardım bilgisi var, istersen önce o bir baksın." dedim yeni yeni başlayan titrememi bastırarak. Teijo'nun az da olsa ilk yardım bilgisi olduğunu biliyorum, durumu da bizden iyi. Bir baksın bakalım ölüyor muyuz kalıyor muyuz. "Teijo, sana zahmet bir bizi kontrol etsen be." diye sesleneceğim Teijo'ya. Teijo gelirken de "Mor Takım üssüne nasıl ulaşacağımız da sorun olabilir, en azından benim için." diyeceğim Ryoken'e. Belki kendimi hala zorlayabilirim ama burada en azından basit bir şeyler yapmak işimi kolaylaştıracaktır. Teijo beni kontrol ederken de soracağım "Dağlamak çözüm olur mu, ne dersin?" diye. Mızrağı çıkardıktan sonra kanama olacak ve yaranın kapatılması gerekiyor. Dikiş atacak malzemeye sahip değiliz, dağlamak için bir ateş bir de kunai yeter herhalde. Amatörce böyle bir fikir geliyor aklıma ama Teijo daha iyi bilir.
Bizim tedavi bir yana Ryoken kesilen elini bile geri çıkarmıştı, asıl o ne yapacak. Bir yandan göz ucuyla da onu izledim tüm bunlar olurken. Tüm ekiple de olan biteni konuşmak gerektiğini de bu sırada hatırladım. "Sona beni bıraktı Ringo, olanları anlatayım size. Ryu, sen zaten hatırlıyorsundur Ringo'nun sol bacağına sapladığın wakizashiyi. Senden sonra sıra bana geldi. Ben de dizine yandan vurup dizini çıkarabildim ama tak diye yerine taktı şerefsiz, beni de bayılttı sonra." Özetten sonra biraz durup herkese ne yapıyorsa onunla uğraşması için zaman verdim. Sonra da asıl merak ettiğim konuya geldim. "Şu an Teçhizat Tentesindeyiz, haritayı hatırladığım kadarıyla diğer kaynak alanları çok da uzak değil. Yani, en azından herhangi bir takımın üssünden daha yakın diye hatırlıyorum. Belki medikal çantaların olduğu alana gidebiliriz. Yaralarımızın durumunu ve tam olarak mesafeyi bilmediğim için bir şey demek zor ama bir fikir." Sanıyorum ki Ryoken'in Teijo'nun mini sağlık kontrolünden gelen bilgileri işlemesiyle daha sağlıklı bir cevaba ulaşabiliriz.
Bizimkilere baktığımda da pek farklı bir manzara görmedim. Teijo görece sağlıklı duruyor, Ryoken'in vücudunda birkaç derin kesik var, Ryu'nun sağ eli, sağ el yokai'sine dönüşmüş bile... Bu konu Ryoken'i de endişelendirmiş olacak ki yanıma geldi ve bu konu hakkında birkaç şey söyledi. Mor Takım'dan Kei'nin medic olduğunu öğrenmiştik ilk gün. Yine de oraya kadar gitmek de sorun olabilir. Düşünme süresini çok uzatmadan "Mor Takım'dan Kei medikal ninja. Teijo'nun da az da olsa ilk yardım bilgisi var, istersen önce o bir baksın." dedim yeni yeni başlayan titrememi bastırarak. Teijo'nun az da olsa ilk yardım bilgisi olduğunu biliyorum, durumu da bizden iyi. Bir baksın bakalım ölüyor muyuz kalıyor muyuz. "Teijo, sana zahmet bir bizi kontrol etsen be." diye sesleneceğim Teijo'ya. Teijo gelirken de "Mor Takım üssüne nasıl ulaşacağımız da sorun olabilir, en azından benim için." diyeceğim Ryoken'e. Belki kendimi hala zorlayabilirim ama burada en azından basit bir şeyler yapmak işimi kolaylaştıracaktır. Teijo beni kontrol ederken de soracağım "Dağlamak çözüm olur mu, ne dersin?" diye. Mızrağı çıkardıktan sonra kanama olacak ve yaranın kapatılması gerekiyor. Dikiş atacak malzemeye sahip değiliz, dağlamak için bir ateş bir de kunai yeter herhalde. Amatörce böyle bir fikir geliyor aklıma ama Teijo daha iyi bilir.
Bizim tedavi bir yana Ryoken kesilen elini bile geri çıkarmıştı, asıl o ne yapacak. Bir yandan göz ucuyla da onu izledim tüm bunlar olurken. Tüm ekiple de olan biteni konuşmak gerektiğini de bu sırada hatırladım. "Sona beni bıraktı Ringo, olanları anlatayım size. Ryu, sen zaten hatırlıyorsundur Ringo'nun sol bacağına sapladığın wakizashiyi. Senden sonra sıra bana geldi. Ben de dizine yandan vurup dizini çıkarabildim ama tak diye yerine taktı şerefsiz, beni de bayılttı sonra." Özetten sonra biraz durup herkese ne yapıyorsa onunla uğraşması için zaman verdim. Sonra da asıl merak ettiğim konuya geldim. "Şu an Teçhizat Tentesindeyiz, haritayı hatırladığım kadarıyla diğer kaynak alanları çok da uzak değil. Yani, en azından herhangi bir takımın üssünden daha yakın diye hatırlıyorum. Belki medikal çantaların olduğu alana gidebiliriz. Yaralarımızın durumunu ve tam olarak mesafeyi bilmediğim için bir şey demek zor ama bir fikir." Sanıyorum ki Ryoken'in Teijo'nun mini sağlık kontrolünden gelen bilgileri işlemesiyle daha sağlıklı bir cevaba ulaşabiliriz.
- Sekino Teijo
- Posts: 150
- Joined: November 7th, 2019, 8:18 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Yattığım yerden doğrulup neler olduğunu anlamaya çalışırken hızlıca vücudumu kontrol etmeye başladım. Her tarafımın ağrıyor olmasına rağmen ciddi bir yaram yok gibi gözüküyor. Biraz dinlendikten sonra son gün sorunsuz bir şekilde sınava devam edebileceğimi düşünüyorum. Açıkçası Ringo’nun beni bayıltacak kadar kuvvetli saldırısından sonra bu durumda olmam hiç de fena değil. Ancak benim aksime takım arkadaşım o kadar şanslı değil gibi gözüküyor.
Haru ve Ringo ikilisi parşömeni alıp uzaklaştıkları için rahat bir şekilde takım arkadaşımın yanına doğru yürümeye başladım. Artık etrafta savaşacak kimse kalmadığı için şimdi savaş yaralarımızı sararak son safhada ne yapacağımıza karar vermemiz gerekiyor. Öncelikle Teki’nin ve üssümüzdeki parşömenin ne durumda olduğunu kontrol edip ona göre son hamlemizi yapmamız lazım. Butsuo’nun yanına vardıktan sonra “Medikal çanta veya bir Medic ninjanın yerini tutamayacak olsam da belki okuduğum kitaplar sayesinde bize geçici bir çözüm bulabilirim.“ Dedikten sonra hızlıca takım arkadaşımın ve Ryu’nun yaralarına göz gezdirip yapabileceğim bir şey olup olmayacağına bakacağım. Tıp kariyerimdeki ilk deneklerim yani hastalarım oldukları için Butsuo ve Ryu ikilisini asla unutmayacağım. Şaka bir yana umarım geçici bile olsa bir çözüm olarak en azından durumlarını stabil bir hale getirebilirim.
Kontrollerime devam ederken bir yandan da diğerlerinin sohbetine dahil olarak “Alanda hala medikal çanta varsa kesinlikle gitmemizde fayda var. Ancak olmama ihtimalini de göz önünde bulundurmamız lazım.” Dedikten sonra Ryoken’e dönerek “Bu arada Chisa nerede?” diye soracağım.
Haru ve Ringo ikilisi parşömeni alıp uzaklaştıkları için rahat bir şekilde takım arkadaşımın yanına doğru yürümeye başladım. Artık etrafta savaşacak kimse kalmadığı için şimdi savaş yaralarımızı sararak son safhada ne yapacağımıza karar vermemiz gerekiyor. Öncelikle Teki’nin ve üssümüzdeki parşömenin ne durumda olduğunu kontrol edip ona göre son hamlemizi yapmamız lazım. Butsuo’nun yanına vardıktan sonra “Medikal çanta veya bir Medic ninjanın yerini tutamayacak olsam da belki okuduğum kitaplar sayesinde bize geçici bir çözüm bulabilirim.“ Dedikten sonra hızlıca takım arkadaşımın ve Ryu’nun yaralarına göz gezdirip yapabileceğim bir şey olup olmayacağına bakacağım. Tıp kariyerimdeki ilk deneklerim yani hastalarım oldukları için Butsuo ve Ryu ikilisini asla unutmayacağım. Şaka bir yana umarım geçici bile olsa bir çözüm olarak en azından durumlarını stabil bir hale getirebilirim.
Kontrollerime devam ederken bir yandan da diğerlerinin sohbetine dahil olarak “Alanda hala medikal çanta varsa kesinlikle gitmemizde fayda var. Ancak olmama ihtimalini de göz önünde bulundurmamız lazım.” Dedikten sonra Ryoken’e dönerek “Bu arada Chisa nerede?” diye soracağım.

- GM - Naruto
- Game Master
- Posts: 2811
- Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Ryoken: Vücudundaki yaralara odaklanıyor ve kolunun gücünü kullanarak yaralarını kapatıp kapatamayacağına bakıyorsun. Ardından, kolunu sırayla yaralarına götürüp delikleri dolduruyorsun. Ağrın ve acın hızla azalmaya başlıyor. Ancak bunu 5 dakikada bir yapman gerektiğinin farkındasın, ve her seferinde chakra harcaman gerekmekte. İçinde bulunduğun durum düşünüldüğünde, tekrar tekrar aynı süreci uygulamayı mantık sürecinden geçirmen gerektiğinin farkındasın. Ryu'yla olan konuşmanı tamamladıktan sonra diğerlerinin yanına gitmek için hareketleniyorsun. Bu esnada yaralarına dokunuyorsun yeniden.
Üçlü aralarında konuşurken Ryu beklemekle yetiniyor. Teijo, kısıtlı da olsa tıp ve ilkyardım bilgisini kullanarak diğerlerinin yaralarını gözden geçiriyor. Ryu için hiç bir şey yapamayacağını kolaylıkla anlayabiliyor. Butsuo'nun karnına saplı mızrağın çıkarılması gerek, ancak mızrak çıktıktan sonra ciddi bir kanama olacağı aşikar. Oldukça sağlam bir şekilde sarılırsa, geçici de olsa idare edebilecek düzeye gelebileceğini öngörüyor Teijo. Butsuo'nun da dediği üzere dağlamak da bir çözüm olabilir, ancak karında pek çok iç organ olduğu için organ hasarı oluşturmayacak düzeyde yapabilmek için yeterli düzeyde becerikli olmadığının farkında.
Üçlü aralarında konuşurken Ryu beklemekle yetiniyor. Teijo, kısıtlı da olsa tıp ve ilkyardım bilgisini kullanarak diğerlerinin yaralarını gözden geçiriyor. Ryu için hiç bir şey yapamayacağını kolaylıkla anlayabiliyor. Butsuo'nun karnına saplı mızrağın çıkarılması gerek, ancak mızrak çıktıktan sonra ciddi bir kanama olacağı aşikar. Oldukça sağlam bir şekilde sarılırsa, geçici de olsa idare edebilecek düzeye gelebileceğini öngörüyor Teijo. Butsuo'nun da dediği üzere dağlamak da bir çözüm olabilir, ancak karında pek çok iç organ olduğu için organ hasarı oluşturmayacak düzeyde yapabilmek için yeterli düzeyde becerikli olmadığının farkında.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Sekino Teijo
- Posts: 150
- Joined: November 7th, 2019, 8:18 pm
Re: [7. Gün - Gündüz Safhası] Teçhizat Tentesi
Yaptığım incelemeler sonucunda yaralıların durumunun beklediğimden çok daha kötü olduğunu gördüm. Mızrak biraz gözümü korkutsa bile Butsuo’nun dayanıklılığı sayesinde bunu da atlatabileceğini düşünmüştüm. Ancak ne yazık ki yanılmışım. Öncelikle başımı sağa sola doğru salladıktan sonra Ryu’nun elini işaret ederek “Üzgünüm ama bu durum beni tamamen aşıyor. Geçici bir çözüm bulmak için bile aklıma hiçbir şey gelmiyor.” Dedikten sonra tüm ciddiyetimle Butsuo’ya bakarak “Sana gelecek olursak durumun hiç iyi değil. Karnındaki mızrağı artık çıkarmamız gerekiyor ama çıkardıktan sonra ne yapacağımızı senin seçmen lazım. Mızrağı çıkardıktan sonra yarayı sıkı bir şekilde sarmayı başarabilirsek azıcık da şansının yardımıyla geceyi atlatabilirsin. Ancak bu durumda gece safhasında bir şey yapabileceğini sanmıyorum. Diğer seçeneğimiz ise senin dediğin gibi yarayı dağlamamız ama yeterli tecrübem olmadığı için bu durumda nasıl bir sonuç elde ederiz bilmiyorum. Küçük bir hata yüzünden kalıcı bir hasar alabilirsin. Hatta alacağından neredeyse eminim.” Diyeceğim. Etraftakilerinin dediklerimi sindirmesi için biraz bekledikten sonra “Bana kalırsa güvenli yoldan ilerlememiz en mantıklısı olur.” Dedikten sonra takım arkadaşımın ne karar vereceğini beklemeye başlayacağım.
Butsuo’nun vereceği kararı beklerken ortamdaki ciddi atmosferi dağıtmak amacıyla Ryoken’e “Önümüzde tek bir safha kaldı. Gece ne yapmayı düşünüyorsunuz?” diye soracağım. Şimdilik ekipman sıkıntısı çektiğim için geçici dostlarımızın planına göre onlardan azıcık ekipman ödünç almayı düşünüyorum. Katanalarımı kaybettiğim için eğer ellerinde kullanmadıkları bir katana varsa bu hayli işime yarar.
Butsuo’nun verdiği karar doğrultusunda elimden geleni yaparak ona yardımcı olmaya çalışacağım. Umarım ilk denememde durumun şimdikinden daha kötü olmasına sebep olmam. Açıkçası takım arkadaşımdan bu kadar erken ayrılmak istemiyorum. Ben Butsuo ile ilgilenirken Ryoken ve Ryu ikilisinin gece ne yapmaya karar vereceklerini merak ediyorum.
Butsuo’nun vereceği kararı beklerken ortamdaki ciddi atmosferi dağıtmak amacıyla Ryoken’e “Önümüzde tek bir safha kaldı. Gece ne yapmayı düşünüyorsunuz?” diye soracağım. Şimdilik ekipman sıkıntısı çektiğim için geçici dostlarımızın planına göre onlardan azıcık ekipman ödünç almayı düşünüyorum. Katanalarımı kaybettiğim için eğer ellerinde kullanmadıkları bir katana varsa bu hayli işime yarar.
Butsuo’nun verdiği karar doğrultusunda elimden geleni yaparak ona yardımcı olmaya çalışacağım. Umarım ilk denememde durumun şimdikinden daha kötü olmasına sebep olmam. Açıkçası takım arkadaşımdan bu kadar erken ayrılmak istemiyorum. Ben Butsuo ile ilgilenirken Ryoken ve Ryu ikilisinin gece ne yapmaya karar vereceklerini merak ediyorum.
