
Adamın bu cümleleri bittiği anda birden arkanızdan çarpan bir kapı sesiyle irkiliyorsunuz ve birden arkanızı döndüğünüzde, orta yaşlı, beyaz saçları olan, boylu poslu bir adam görüyorsunuz. Yüzünde gergin bir ifade olan adam bakışlarını sizinle konuşan adama dikmişken “Sıksın diyecektin değil mi? Doğru söyle!” diyor hafif bağırtı tonunda. Adam biraz ağzında laf gevelemeye çalışır gibi dururken orta yaşlı adam size doğru yaklaşıyor ve ikinize de sert bir bakış attıktan sonra sizinle konuşan adamın elindeki süpürgeyi yavaşça alarak “Sana daha önce süpürgeli bir adamın başına gelen hikayeyi anlatmış mıydım Kayo?” diyor. İsminin Kayo olduğunu öğrendiğiniz adam hafifçe iki yana doğru başını sallarken “İyi dinle o zaman. Bir gün… ııı… süpürgeli adam… ııı…” diyor ve birden susarak size dönüyor. İkinize birden çatık kaşlarıyla bir bakış attıktan sonra “Tanımadığım kişiler varken sıka… Yani anlatamıyorum.” diyor. Tam bu esnada Kayo lafa girerek “Sıkamıyorum diyecektin değil mi? Doğru söyle!” diyor az önceki cümleleri taklit edercesine. Adam bir anda yüzündeki öfke ifadesini gevşek bir gülümsemeye çevirirken “He ya!” diyerek kahkaha atmaya başlıyor. Gözlerinizin önünde yaşanan bu hadise, içeriye gelen adamın Arata isimli kişi olduğunu anlamanızı da sağlıyor.
Arata ve Kayo’nun gülme işi sonlandığında, Arata size dönüyor ve “Ufak bir şaka işte ya. N’apcan, sıkılıyor insan. Yeni insanlar görünce de saçma sapan şeyler oluyor işte.” diyor, az önceki yaşananları açıklamak istercesine. Hemen ardından eliyle sizi boş bir masaya davet ederken “Efsane falan dediniz ama hani birçok hikaye duydum bu masalarda. Kayo bize birer çay getirirken, belki de nelerin ilginizi çektiğini söyleyerek duyduğum bir şeyler olup olmadığını anımsarım.” diyor. Bu esnada bir masanın yanına da gelmiş oluyorsunuz ve Arata bu kez eliyle sizi sandalyelere oturmaya davet ederken, kendisi de bir sandalyeyi çekip oturuyor. Kayo ise mutfak olduğunu düşündüğünüz yere doğru ilerlemeye başlıyor.