[Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Gizli Kütüphane'nin tozlu raflarındaki unutulmuş hikayeler.
User avatar
Kitamura Susumu
Kusagakure
Kusagakure
Posts: 283
Joined: August 31st, 2018, 1:49 am
Künye:

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by Kitamura Susumu » April 7th, 2021, 11:45 am

Image
Benim akrabaların köyüne geldik heralde. Sülaleden annem dışında kimseyi tanımadığım da düşünülürse uzak bir ihtimal de değil ha. Bu bizi karşılayan kataraktlı adam var ya, hah o işte delirdi birden. Aniden parlayıp sövmeye falan başladı. Saçma sapan bağırmalarına bir raddeye kadar dayanırdım da, küfretmeye az daha devam etseydi benim de keçilerim adamın bir taraflarına kaçabilirdi her an. Neyse ki aklı başında görünen bir delikanlı geldi de adamla yakın münasebetlere girmeme gerek kalmadan araya girdi. Ben de gerisin geri arabama dönüp yavaştan olay mahallinden uzaklaşmaya başladım.

Hoş değildi bu, burada dikkat çekmeden kalmanın yollarını ararken delinin tekine denk gelmek şanssızlığımızın tescilli belgesi olabilirdi. Kim bu kadar küfür kıyamete rağmen daha burada kalmak isterdi ki? Normal bir davranış olarak herkes rahatsız olmamızı ve çekip gitmemizi bekleyecekti şimdi. Ben de, mecburen böyle yapmak için hareketlendim. Kalabalığın yanından geçip gitmek için arabamı yönelttim. Köyden çıkıp sakin bir yerde Iori'yi bezdirene kadar somurtup sızlanacak, ardından da buraya nasıl geri döneceğimizi düşünecektim.

Lakin Iori şanslı günündeydi herhalde ki, kalabalığın içerisinde gelişen bir başka olay şimdilik buradan ayrılmamızı engellemişti.

Birini bıçakladılar. Ama bakın cidden diyorum bayağı bayağı bıçakladılar. Böyle gözümüzün önünde tak çıkar yaptılar adama, o kadar insanın içine. Şlik-şlak. Tabi bu sinsi saldırıdan önce bize sövüp sayan adamın "Bir durun la." moduna girmiş olması da biraz engellemişti gitmemi ama asıl beni buraya bağlayan olay bu muazzam hainlik olmuştu. Bizimle konuşup deli dayıyı zaptetmeye çalışan çocuk, ne bok yemeye yaptı bilmiyorum, adamın tekini bıçakladı kaçıverdi ya la! Göz ucuyla Iori'ye bir baktım "N'oluyor amına koyayım." dercesine, sonra geri kalabalığa döndüm. Bıçaklanan adam en güzelinden saçmalıyor, etrafındaki kalabalık da "Bravo kral iyi saçmaladın." dercesine bir ciddiyetle onu dinliyor, onaylıyorlardı. İşin daha da sıkıntılı tarafı bıçağı yiyen adam iyi kan kaybediyordu. Az daha başı boş kalırsa performansını yarıda kesmek zorunda kalacak, bir süreliğine servis dışı kalacaktı. Müdahele etmem gerekliydi.

Gerekliydi de, muhteşem muazzam yüksek seviyede bilgili Medic-nin kimliğimle müdahele edersem pek hoş olmayacaktı. Geri kalabalığın toplamda bir beyin bile etmeyen kapasiteleriyle yaptıklarıma pek anlam veremeyeceklerini de düşünüyordum fakat, tedbiri elden bırakmamak, biraz da deliyle deli olmak lazımdı. "Dayı bayılırsın öyle!" diye bağırarak arabadan geri indim. "Beni de böyle bıçaklamışlardı geçenlerde. Alacak verecek meselesi yüzünden." diye kalabalığın arasına girdim. Bir yandan elimle kolumla "Bir dağılın da nefes alsın adam." dercesine hareket yaparak kalabalığı dağıtmaya çalışıyor, adama yanaşmaya çalışıyordum. "Aha böyle aynı senin gibi bıraktılar beni yolun ortasında sonra. Hayır bıçaklıyorsunuz, bari bir doktora götürün değil mi ama!" diye onay beklercesine adamın suratına baktım bir iki saniye. Sonra bıçaklandığı bacağındaki pantolon kısımlarını yarayı iyice açacak şekilde yırtmaya başladım. Hem yarayı iyice görecek, hem de bacağı bağlamalık bez yaratacaktım kendime böylelikle. "Mecbur böyle yaptım ben de. Bıçakladıkları yerin üstünden sıkıcaaa..." diyip göstere göstere, sakince yaranın üstünden, yaraya denk gelmeyecek şekilde bağlamaya başladım. "Bağladım. Böyle sürüne sürüne doktora kendim gittim sonra."

Sorunsuz bir şekilde, götüme başıma bıçak falan yemeden adama müdahele edebildiysem geri doğrulacak "Ama senin sürünmene gerek yok. Biz seni arabayla götürürüz doktora." diyecektim. Ardından kalabalığa dönerek "Var mı buralarda doktor?" diye soracak, bir cevap bekleyecektim.
Image
Künye
İsim: Kitamura Susumu
Yaş: 22
Cinsiyet: Errkek
Boy: 173
Kilo: 50
Element: Raiton
Köy: Kusagakure
Seviye: B - Rank
Rütbe: Tokubetsu Jounin
Nam: Silüet
Puanlar
GP: 0
VP: 15
PP: 3


Linkler
Karakter Kartı
Gelişim
Dükkan
Teknik Geliştirme
Teknik Yaratma
Mod Yaratımı
Efsanevi Yaratık Kaydı

Profil
Güç: C - Rank
Çeviklik: C - Rank
Potansiyel: C - Rank
Kondisyon: D - Rank
Zihin: B - Rank
Varlık: C - Rank

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: F
[Çeviklik] Akrobasi: F
[Çeviklik] El Hassasiyeti: F
[Çeviklik] Saklanma: F
[Kondisyon] Form: F
[Potansiyel] Ninshuu: F
[Varlık] Aldatma: F
[Varlık] Empati: F
[Varlık] Sosyalleşme: F
[Zeka] Farkındalık: F
[Zeka] İzcilik: F
[Zeka] Bilim: F


Teknikler
Genjutsu: Rakumei no Jutsu, D Rank
Genjutsu: Teishi no Jutsu, C Rank
Genjutsu: Jubaku Satsu, B Rank
Genjutsu: Shibou no Jutsu, B Rank
Genjutsu: Magen: Bunshin, B Rank
Genjutsu: Omotsuki, A Rank
Ninjutsu: Ninpou, Shunshin, D Rank
Ninjutsu: Raiton, Ikazuchi no Kiba, C Rank
Ninjutsu: Raiton, Raijin no Tate, B Rank

Stiller ve Kabiliyetler
Stil: Ayatsu, D Rank
Stil: Musatsu, C Rank
Kabiliyet: J Kesiş (Musatsu, C Rank)
Kabiliyet: Çift silah Kullanımı (Musatsu, C Rank)

Yönelimler
Iryou-nin, A Rank

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Cennet Küpeleri. Iori'den hatıra.
Medikal At Arabası
Tantou, Dayanıklı, Hasarı Yüksek, Özel Görünüm
File İçlik, Dayanıklı
Panço

Uyluk Çantası
Senbon, 20'li Paket
Patlayıcı Parşömen, 3 Adet
Kunai, 3'lü Paket
Shinobi Hapları, 3'lü Paket (1 Kan, 2 Chakra)




Özellikler
-
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2856
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by GM - Naruto » April 7th, 2021, 2:41 pm

Iori; Bıçak saplayan genç adamın gittiği yönü tespit etmek amacıyla baktığında, Ayano’ya girmiş olduğunuz güzergah üzerinde ilerlemeye başladığını görüyorsun. Başta koşarcasına attığı adımları ardından yavaşlatıyor ve neredeyse aheste adımlarla ilerleme başlıyor. Bu haliyle pek de olay yerinden kaçan birini andırmıyor, ancak elindeki bıçağı halen tutuyor olması, adamın tam olarak kaçmayı arzulayıp arzulamadığını sorgulatıyor sana.

Genel; Bıçaklanan adam yerde durmaya ve söylediği cümlelerin benzerlerini kurmaya devam ediyor. Bu esnada Iori kalabalığın genel tutumuna baktığında, insanlarda herhangi bir panik veya endişe havası tespit edemiyor. Bununla birlikte, sanki olağan bir olaymışçasına rahat ve dingin hareketlerle konuşan adamı dinleyen kalabalık, yer yer ona hak veren kısa cümleler bile kuruyor. Kalabalığın üzerinizdeki ilgisi hemen hemen dağılmış gibi duruyor ve size yönelen veya yönelecek gibi duran herhangi bir tehdidi tespit edemiyor Iori. Susumu yaralanan adama kendince müdahale etmek için araçtan indiği sırada, Iori de hızlıca aracın etrafına göz atıyor. Ancak çevrede araçla ilgilenen birini göremiyor. Toplanan kalabalığın tüm ilgisi yaralanan adam üzerine yoğunlaşmış gibi görünüyor ve binalardan gelen birkaç kişi kalabalığın sayısını arttırmaya niyetli olsa da, araçla alakalı herhangi bir tavırları bulunmuyor. Tüm bu durum içerisinde Iori, çevreden kendilerine yönelen herhangi bir tehdit unsuruna rastlamadığı için kafasındaki savunma planlarını bir köşeye itiyor. Ancak yine de tedbiri elden bırakmadan Susumu’nun hareketlerini izliyor.

Susumu kurduğun cümlelerle kalabalığın arasına girişiyor ve bir yandan da yaralanan adamın etrafını açmak için ellerini kollarını kullanıyor. Kalabalık, yetkili bir kişi gelmişçesine etrafa açılırken, Susumu’nun yaklaşmasıyla birlikte yaralanan adam Susumu’nun kurduğu cümlelere karşılık baş sallama tadında karşılık veriyor. Doktor lafından sonra Susumu’nun adama tanıdığı birkaç saniyelik süre içerisinde adam “Yok canım daha neler, bunun için doktora mı gidilir? Boğazıma saplasa giderdim belki, ama bacak yani en nihayetinde.” diyor. En azından adam biraz daha bu konu üzerinde konuşma gayesinde olsa da, Susumu’nun adamın pantolonunu yırtmaya başlamasıyla birden sessizliğe gömülüyor. Tam bu esnada kalabalıktan bir kişinin kısık bir sesle “Oha seks başlıyor!” dediğini duysanız da Susumu’nun pantolonu bez olarak kullanma niyetini ortaya koymasıyla aynı kişi “Ha, ben yanlış anlamışım, tamam.” diyor.

Iori; Bu konuşma üzerine ister istemez bakışlarını sesin sahibine yönelttiğinde, adamın gayet ciddi bir yüz ifadesiyle bu lafları sarf ettiğini görüyorsun. Ancak işin ilginç yanı, bu adamın hemen yanında duran bir başka adamın “Yok canım, olur mu hiç öyle şey? Seks olsa, pantolonun ağ kısmını yırtar. Sonra donu falan da vardır. Onunla da uğraşması lazım. Sonra alet edevat ortaya çıkar falan, uzun iş yani… En temizi toptan indirme hamlesi!” diyor bilmiş bir edayla. Bu cümlelerin ardından seks furyasını ilk başlatan adam “Doğru diyorsun ama, bacak kısmından yırtıp donun altından kaydırmalı bir şekilde malafata ulaşabilir.” diyor gayet kendinden emin bir şekilde. Ne var ki olaya antitez üreten adam bu kez hafif gergin bir şekilde “Yahu arkadaş adamın emaneti su hortumu mu? Biraz akıl kullanın ya! Mevzu buraya gelince hiç aklınızı kullanamıyorsunuz. Yazık yani!” diyor biraz da sitemkar bir şekilde. Nihayetinde ikili bu konuşmayı olabildiğince sürdürme gayesinde olsa da, senin bakışlarınla kesişmeleriyle susmayı tercih ediyorlar. Ne var ki bu suskunluk, utanmadan veya çekinmeden değil, tamamen misafir olmanızın karşısında duyulan nezaketten gibi duruyor.

Susumu; Adamın bacağındaki yaranın olduğu bölgeden pantolonunu yırttığın sırada, bir anlığına da olsa tüm dünya ile bağlantının koptuğunu hissediyorsun. Zira karşında normal sıradan bir bacağın çıkmasını umsan da neredeyse tamamen kararmış ve iyileşmiş yanık izlerinin getirdiği buruşukluklar gibi bozulmaların olduğu bir bacakla karşılaşıyorsun. İlk bakışta fazlasıyla mide bulandırıcı bu görüntü karşısında derideki bozulmaların herhangi bir yanıkla ilgisi olmadığını tıp konusundaki becerilerin sayesinde fark edebiliyorsun. Bununla birlikte neredeyse kararmış bacağın ilgili bölümünde iltihaplanmaya veya enfeksiyona dair herhangi bir bulgu da tespit edemiyorsun. Yine de bu durumu aklından çıkmayacak bir köşeye kazıyıp yırttığın kumaş parçasını yaranın üstünden bağlıyorsun, açıklamaların eşliğinde. Ancak kendin de bir anda modunun düştüğünü fark edebiliyorsun.

Genel; Susumu işlemini tamamlayıp geriye doğru doğrulduğu sırada Iori de bakışlarını adama doğru çeviriyor. Bu esnada Iori adamın bacağındaki nereyse tamamen kararmış görüntüyü ve bacaktaki şekil bozukluğunu fark ediyor. İnsani bir duyguyla midesindeki bulantıyı bastırmak için derin birkaç nefes alarak kendine gelen Iori, Susumu’nun tekrar lafa girmesiyle kendisini olaya verebiliyor. Her ikiniz de, onca kanla ve kesilmiş et parçalarıyla muhatap olmuş olsanız da, ömrünüzde ilk kez bu denli mide bulandırıcı bir manzarayla karşılaşmış gibi hissediyorsunuz.

Susumu’nun son sorusu üzerine kalabalıktan bir kişi “Doktorumuz var tabi ya… Sağolsun her şeyimizle ilgilenir.” diyor. Bu cümlelerden sonra bir diğeri “Beyler ben Tanrı var mı yok mu bilmem, bilirsiniz. Ama varsa Tanrı doktoru korusun. Ha, Tanrı yok diyorsanız da oturup tartışırız. Çünkü, şimdi Tanrı denilen varlık…” diye konuşmaya başlıyor. Adam konuşmaya devam edecek gibi dursa da, bir başka kişi lafa girerek “Bunu mu tartışalım? Bunu mu konuşalım? Yahu misafirler var diyoruz, bak yardım da ediyorlar. Yardımsever misafirler… En sevdiğim!” diyor. Kalabalık içerisinde mırıltı halinde konuşmalar sürerken, yaralanan adam bir yandan bacağına bakıp bir yandan da “Teşekkür ederim, sağol.” diyor Susumu’ya hitaben. Hemen ardından başını kaldırıp “Doktora bunun için gitmem ben… Dedim ya boğazımı falan kesse giderim ama bunun için gitmem. Evde antibiyotik var, merhemler var, ne biliyim pastil mastil var… Bir karışım yapar içerim, geçer.” diyor. Bu cümlelerinin ardından ise olduğu yerden yavaşça kalkmaya başlıyor.

Adamın ayaklanması üzerine kalabalık “Hadi geçmiş olsun.”, “Bu da gelmiş geçmiş olsun.”, “Aman dikkat et.”, “Nasıl bıçaklandı ama yav? Ehehe.”, “Bak beni misafirlerin yanında bozdun bir şey demedim…” ve “Seks olsaydı farklı olurdu.” türünden cümlelerle uzaklaşmaya başlarken, sizi ilk durduran garip adam “Elinize sağlık, söz size en güzel patateslerimden vereceğim. Hem de beleşe! Siz beleşi seversiniz!” diyor. Ancak yaralanmış olan adam “Mümkünatı yok olmaz. Bu akşam benim misafirim bu arkadaşlar. Patlayana kadar yiyeceğiz! En rahat döşekleri vereceğim onlara!” diyor heyecanlı bir şekilde. Hemen ardından da size dönerek “İtiraz kabul etmem. Benimle geliyorsunuz, bu geceyi benim evimde geçiriyorsunuz. Hem hanım da çok mutlu olur, misafir sever o. Hele yabancı diyarlardan gelen misafirlere bayılır. Hadi yola koyulalım!” diyor. Bir anda adım atacak gibi olsa da, sonradan duruyor ve “Sizin araçla gidelim. Daha hızlı gideriz hem. İyi olur. Araçla gidiyoruz değil mi?” diyor hızlı hızlı.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kitamura Susumu
Kusagakure
Kusagakure
Posts: 283
Joined: August 31st, 2018, 1:49 am
Künye:

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by Kitamura Susumu » April 9th, 2021, 1:20 am

Bıçak yarasına müdahele etmek için sır perdesini araladığımda, karşıma çıkan görüntü aklımı alıp başka diyarlara uğrayıvermişti. Normal renginde, sadece kan yüzünden lekelenmiş bir bacak görmeyi beklerken simsiyah, buruşuk, lanet ötesi iğrenç bir uzuvla karşılaşmıştım. Bilgim dahilinde olmayan bir sebebi olmalıydı bu görüntünün, zira aklıma gelen bütün maddeler bir şekilde uyuşmamayı başarıyor, bildiğim tüm hastalıklar bu görüntüyle örtüşemeden sıyrılıp kaçıyordu. Daha da garibi adam bacağının bu görüntüsüne ani bir tepki falan da vermemişti. Önceden beri süregelen, alıştığı bir durum olmalıydı.

Derin bir nefes alarak düşüncelerimi toparladım ve adamın bacağı ile ilgilenmeye devam ettim. Bacağın görüntüsünü kurcalayacaktım elbette, fakat şu an sırası değildi. Şimdilik hiçbir şeyi aceleye getirmememiz gerekliydi. Pantolonu yırtarak çıkardığım kumaş parçasıyla yaranın üst hizasından sıkıca bacağını bağladım adamın. Medic-nin yetilerimi kullanmaktan çekinmesem buna gerek kalmaz, şipşak bir Shousen ile hızlıca halledebilirdim bu yarayı fakat ilkel takılmak zorundaydım. Kalıcı bir çözüm değildi bu, arada bir attığım düğümü gevşetip hemen geri sıkmam gerekecekti dikiş atılana kadar. Fakat adamın alışılmışın dışındaki bacağını da düşündüğümde dikişi, kangren olmasın diye düğümü gevşetmeyi falan ne kadar düşünmeliydim emin de değildim. İşin daha da sıkıntılı tarafı adam doktora da gitmek istemiyordu. Bir doktorları olduğunu biliyordum en azından artık, aradığımız doktor bu mu henüz bilemesem de.

"Aaa, ama olmaz ki öyle." diye karşı çıktım eve gitmeye kafayı takmış adama. Ellerimi belime koydum, bilmiş bir ses tonuyla "Dikiş atılmazsa o bacak kanar durur. Ölüverirsin ne olduğunu anlamadan!" diye devam ettim konuşmaya. Bir yandan da arabaya ulaşması için yardım etmeye, yönlendirmeye falan başladım. "Önce bir doktora uğrayalım, öyle sizin eve geçelim. Hem iyice acıkmış oluruz, akşam yemeği öyle daha keyifli geçer!" dedim ılımlı bir ses tonuyla. İkna edici ve pozitif davranmaya gayret edecektim konuşmalarımda. Fakat adam doktora gitmemekte inat eder veya bizi durduran garip adam gibi aniden duygu değiştirecek gibi olursa, hemen yan çizerek, fazla zorlamadan adamın evine gideceğim. Adamın arabaya binmesine ve arka kısm yerine ön tarafa, benim yanıma oturması için yardım edeceğim. Bu köylülerin aklılların şüphe duysam da arka taraftaki medikal malzemelerimi görüp "Siz ne ayaksınız?" dedirtmek istemiyorum zira.
Image
Künye
İsim: Kitamura Susumu
Yaş: 22
Cinsiyet: Errkek
Boy: 173
Kilo: 50
Element: Raiton
Köy: Kusagakure
Seviye: B - Rank
Rütbe: Tokubetsu Jounin
Nam: Silüet
Puanlar
GP: 0
VP: 15
PP: 3


Linkler
Karakter Kartı
Gelişim
Dükkan
Teknik Geliştirme
Teknik Yaratma
Mod Yaratımı
Efsanevi Yaratık Kaydı

Profil
Güç: C - Rank
Çeviklik: C - Rank
Potansiyel: C - Rank
Kondisyon: D - Rank
Zihin: B - Rank
Varlık: C - Rank

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: F
[Çeviklik] Akrobasi: F
[Çeviklik] El Hassasiyeti: F
[Çeviklik] Saklanma: F
[Kondisyon] Form: F
[Potansiyel] Ninshuu: F
[Varlık] Aldatma: F
[Varlık] Empati: F
[Varlık] Sosyalleşme: F
[Zeka] Farkındalık: F
[Zeka] İzcilik: F
[Zeka] Bilim: F


Teknikler
Genjutsu: Rakumei no Jutsu, D Rank
Genjutsu: Teishi no Jutsu, C Rank
Genjutsu: Jubaku Satsu, B Rank
Genjutsu: Shibou no Jutsu, B Rank
Genjutsu: Magen: Bunshin, B Rank
Genjutsu: Omotsuki, A Rank
Ninjutsu: Ninpou, Shunshin, D Rank
Ninjutsu: Raiton, Ikazuchi no Kiba, C Rank
Ninjutsu: Raiton, Raijin no Tate, B Rank

Stiller ve Kabiliyetler
Stil: Ayatsu, D Rank
Stil: Musatsu, C Rank
Kabiliyet: J Kesiş (Musatsu, C Rank)
Kabiliyet: Çift silah Kullanımı (Musatsu, C Rank)

Yönelimler
Iryou-nin, A Rank

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Cennet Küpeleri. Iori'den hatıra.
Medikal At Arabası
Tantou, Dayanıklı, Hasarı Yüksek, Özel Görünüm
File İçlik, Dayanıklı
Panço

Uyluk Çantası
Senbon, 20'li Paket
Patlayıcı Parşömen, 3 Adet
Kunai, 3'lü Paket
Shinobi Hapları, 3'lü Paket (1 Kan, 2 Chakra)




Özellikler
-
User avatar
Tsujihara Iori
Posts: 154
Joined: August 30th, 2018, 10:53 pm

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by Tsujihara Iori » April 11th, 2021, 12:36 pm

Kaçan elemanı süzdüğümde bizim geldiğimiz güzergâhta, aksi istikamette hareket ettiğini görmüştüm. Arkasından gidesim hâlâ vardı fakat geri dönemez, Susumu'yu tekrar bulamayabilirdim. O yüzden her ne kadar başkalarına zarar verme ihtimalini aklımdan geçirsem de, gerçekçi düşünmeliydim. Adamı zapt edemezdim, elini kolunu bağlayıp bir ağaç köşesine mi bırakacaktım hakikaten manyaksa? Veya civardaki bir kolluk gücüne mi götürecektim? Nerede olduklarını bilmiyordum. Bilseydim de zaten dikkat çekmememiz lazımdı. Kaldı ki burada mantığa sığmayan şeyler de vardı. Bu mantıksızlığın içinde mantıklı davranmak sanırım yapmam gereken en son şeydi.

O yüzden, önüme döndüm ve güruhu, ayrıyetten de Susumu'yu incelemeye başladım.

Bıçaklanmış şahsa müdahale etmeye pantolonunu yırtarak başladı. Yırttığı anda etrafta yükselen yersiz ve gereksiz yorumlara kulak misafiri oldum. Bunlara çok takmamaya çalışarak adamın yarasını incelemeye başladım. Gördüğüm manzara ise epey can sıkıcı, mide bulandırıcıydı. Çürümüş, kurumuş ve tekrar çürümüşümsü bir et parçası vardı önümüzde, bacaktan ziyade. Medikal anlamda zerre bilgim olmadığından bir fikir yürütmem olası değildi fakat iğrenç olduğunu anlamak için çalışır bir beyinden ziyade burun önemliydi.

Bakışlarımı çevirdim. Susumu işini bitirdiğinde adamı bahsettiği doktora götürmek için adamı ayaklandırmıştı. Mantıklıydı, aradığımız adam o olabilirdi. O olmasaydı bile bir tanıdığı olma ihtimali vardı.

Susumu adamı arabaya kendisi taşıyabilirdi. Ben bir tur arabanın etrafında tur atacak, bir sıkıntı var mı inceleyecektim. Civardaki insanların da olası müdahalelerine karşı harekete hazır olacaktım. Onun dışında, Susumu araca binince ben de binecek, müsait bir yere oturacaktım araç ilerlerken.
Künye
İsim: Tsujihara Iori
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Suiton
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 170.000 Ryo
Prestij: 2
Ün: 34
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Efsane Olmak!
Iori, babası gibi dillerden düşmeyen hikayelere sahip olmak istemektedir fakat bunu yaparken kesinlikle doğru yoldan sapmamayı kendine bir kural olarak koymuştur. Aktif olarak ona ün getirecek şeylerin peşinde koşmak yerine, başa çıkılması zor bir durum karşısında kendini kanıtlamak ister. Bunu başarırken köyüne de tamamen sadık kalacaktır.

Komplikasyon
Babasının Kılıcı
Babasının kılıcına karşı ruhsal bir bağ hissetmektedir. O kılıç hiç tanışmadığı babasına açılan bir kapıdır ve onu sürekli yanında taşır, kullanmaktan çekilmez. Bakımını sürekli yaptırır, aksatmaz. Kılıç yanından bir an bile ayrılırsa, tedirgin olmaya başlar.

Kılıcı onun rızası dışında elinden alınırsa, onu geri almak birinci önceliği haline gelir. Bunun için görevini terk etmeyebilir ancak elinden gelen her şeyi sınırlar dahilinde yapmayı ister ve dener. Duruma göre kural çiğneyecek raddeye gelebilir, fakat elinden geldiğince rasyonel kişiliğini elinden bırakmamaya gayret eder. Eğer yanında bir arkadaşı varsa durum onun için daha rahattır, fakat kendi başına kalır ve düşüncelerini dizginleyecek bir "iskele" bulamazsa, depresif bir hal alabilir. Bu durum kılıcı elde etmek dışında yapacağı herşeyin performansını düşürse de, kılıca ulaşma konusunda yapacaklarını etkilemez.

Özellikler
-

Efsanevi Yaratık
Garou | B - Rank | Kurt

Mod
Hagane


Image

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 10
Kondisyon: 5
Potansiyel: 6
Varlık: 2
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 4
[Çeviklik] Akrobasi: 4
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 4 (Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 5
[Zeka] İzcilik: 3

Teknikler
Ninjutsu
D - Rank: Shunshin
D - Rank: Heisashiki
C - Rank: Jintei (Özel Geliştirme Mevcut)
  • Iori, haorisinin altından veya elinden çıkardığı yılanları bir kaç saldırı ile sınırlı olmadan, istediği kadar dışarıda tutabilmekte ve onları kontrol edebilmektedir. Yılanlar aktif kaldığı sürece az da olsa chakra yer.
  • Iori tekniği hazırlarken daha fazla chakra harcayarak yılanların boyutunu büyütebilir. Yılanların büyümüş boyutu bir insan göğsü kadar olacak şekildedir. Bu boyuttaki yılanların yapacağı ısırma hamleleri ufak boyuta göre daha fazla hasar verir ve Iori isterse ısırtmak yerine elini savurarak ezici hasarlar vermek için yılanları bir çekiç gibi kullanabilir.

    Iori fazla chakra verirse yılanlar büyük boyutunda, vermezse normal boyutunda çıkarlar. Arası yoktur, yani Iori boyutları chakra oranını değiştirerek kontrol edemez. Ayrıca, büyük çıkan yılanlar mutlaka Iori'nin ellerinden dönüşerek çıkmalıdır. Tekniğin orjinalindeki gibi haori veya benzeri bir cübbemsi giysinin altından çıkamazlar.
  • Jintei ile oluşturulan yılanlar aktifken Iori ani bir chakra salınımı yaparak yılanların pullarını dışarıya doğru kaldırabilir. Bu pullar serttir ve kesici hasar verirler. Genelde yılanlar savrularak yapılacak olan saldırılarda isabet ettiği yerleri çizerler ve kazırlar. Eğer birileri ile temas halindeyken açılırsa ete batarlar. Eğer yılanlar büyük olarak oluşturulmuşsa pulların boyutu da büyüyeceğinden tekniğin hasar kapasitesi de artar.

    Ani bir şekilde aktif edilir ancak bir kaç saniye sonra pullar geri kapanır. Tekrar açılmak isteniyor ise tekrar chakra verilmelidir. Her saldırıda ani chakra harcanması, tekniğin tekrar tekrar kullanılmasında Iori'yi standart bir C - Rank tekniğe göre daha fazla yorar. Eğer yılanların boyutu büyük olacak şekilde yılanlar kullanılırsa chakra kullanımı da artar.
C - Rank: Mizurappa
B - Rank: Suijinheki
A - Rank: Bousen no Jutsu

C - Rank: Hagane - Genbuki
C - Rank: Hagane - Hankai



Taijutsu
Shigure | A - Rank
Shigure | Hadan

Ninja Ekipman Ustalığı | C - Rank

Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Dükkan Konusu

Özel Üretim Shinobi Ceketi ve Kemeri:
► Show Spoiler
Babasından Kalan Katana
► Show Spoiler
Cennet Küpeleri
► Show Spoiler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2856
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by GM - Naruto » April 12th, 2021, 5:15 pm

Genel; Susumu bacak kisvesi altındaki cisme müdahalesini yapmasının ardından ayaklanan adamın karşısında duruyor ve ellerini beline koyarak otoriter bir tutum sergiliyor. Başta Susumu’nun söylediklerini pek de önemsememiş gibi duran adam bu kez söylenenleri en azından zihninde tartar gibi duruyor. Bu esnada adamın bıçaklanmış olmasına rağmen topallamadan veya sendelemeden, gayet normal bir şekilde yürümeye başlaması da aklınızın içindeki soru işaretlerini daha da belirgin hale getiriyor. Ne var ki bir an için doktora gitme konusunda ikna olmuş gibi duran adam daha umursamaz bir tavır takınıyor ve Susumu’ya doğru yaklaşmaya başlıyor. Bu yaklaşma herhangi bir düşmancıl tavır tutum sergilemese de, tetikte duran Iori’nin istemsiz bir adım atmasına neden oluyor. Ancak adam Iori’nin bu tepkisine karşılık attığı adımı yarısında keserken “Sıkıntı yok, bi’ şey diyeceğim sadece.” diyerek niyetini ortaya koyuyor. Ardından da usulca Susumu’ya yaklaşıyor ve yavaşça kulağına doğru eğiliyor.

Susumu; Kulağına doğru eğilen adam üzerinde ister istemez bir tedirginlik yaratsa da, shinobi yetilerine güvenerek olası bir saldırıya karşı vücudunu hazır hale getiriyorsun. Kafanda dolanan onlarca senaryonun her birine karşı bir refleks geliştirmişken adamın sıcak ve biraz da kokan nefesi teninde hissediyorsun. Kulağına belki de olması gerekenden daha fazla yaklaşan adam “Bacağımın kanaması uzun sürmez, birazdan geçer. Ama bu bizim sırrımız olsun, tamam mı?” diyor. Hemen ardından da geldiğinden daha hızlı bir şekilde geri çekilip beceriksizce tek gözünü sana kırpıyor.

Genel; Susumu’nun kulağına bir şeyler fısıldamasının ardından yüzünde bir tebessüm beliren adam “Hadi gidiyoruz!” diyor sanki bir patronmuşçasına. Her ne kadar adam arabanın arkasına doğru hareketlenecek gibi olsa da, Susumu adamın koluna hızla girip onu ön kısma doğru sürüklüyor. Susumu’nun bu hamlesine pek bir direnç göstermeyen adam at arabasının ön kısmına geçip yerleşiyor. Iori ise, aracın etrafında bir tur atıyor ve şüpheli herhangi bir şey görmediğine emin olarak at arabasına biniyor. Susumu da at arabasının ön tarafına geçerek, sıkışık bir oturma pozisyonu alıyorsunuz. Ortada kaldığı için pek rahat olmadığı anlaşılan, ancak yine de yürümek yerine bir araç vasıtasıyla eve gidecek olmaktan mutluluk duyan adam her ikinize de kısa bir bakış attıktan sonra, ellerinde tuttuğu ve atlara bağlı olduğunu düşündüğü hayali ipleri birkaç kez savurarak “O zaman deh vakti! DEH DEH! DEH DEH!” diyor.

Yol üzerinde adamın tarifiyle ilerlemeye başlıyorsunuz. Çevrenizde gördükleriniz, buraya girdiğiniz manzaranın aynısı şeklinde devam ederken, ilk kez anayoldan ayrılarak bir ara sokağa giriyor ve ardından bir başka ara sokakta kendinizi buluyorsunuz. Çarpık yapılaşmanın nadide ürünleri arasında yaklaşık on dakikalık bir ilerlemenin ardından, tek katlı ve neredeyse tek gözlü evlerin yığınla sıralandığı bir noktada adamın hayali iplerini asıldığını ve “BİİİİUHHH!” diyerek atları durdurmaya çabaladığını görüyorsunuz. At arabasını kullanan Susumu da adamın bu çırpınışına ayak uydurarak elinde tuttuğu ipleri gererek at arabasını durduruyor. Çok da tekin görünmeyen sokakta, adeta ay gibi parlayan at arabanızdan yavaşça inmeye başlıyorsunuz.

İkiniz de hangi eve gireceğinizi bilemezken ve şu an için at arabasını dışarıda bırakacak olmaktan tırsarken adam etrafını hafifçe kolaçan ederek “KOMŞULAR! BU AT ARABASI BENİM MİSAFİRLERİME AİT. EĞER AT ARABASINA BİR ŞEY YAPAN OLURSA… YEMİNLER EDİYORUM BAKIN… HİÇ DÜŞÜNMEM… BASARIM KÜFRÜ! DUYDUNUZ DEĞİL Mİ? YEMİNLE BASARIM KÜFRÜ… DUYDUNUZ MU?” diye bağırıyor avazı çıkana kadar. Dar sokakta adamın bağırtısı yankılanırken birkaç evden gelen “Anladık tamam!”, “At arabasını nap’caz ki?” ve “Tamam ulan bağırma!” gibi cevapları duyuyorsunuz. Nereye düştüğünüzü ve kimler muhatap olduğunuzu kendi kendinize derin derin düşünmeye dalarken adam “Benim evin oradaki direğe bağlarız atları. Bir yere kıpırdayamazlar. Suyunu muyunu da hallederim ben.” diyor. Hemen ardından heyecanlı bir şekilde sağınızda bulunan ve biraz ilerisinde bulunduğunuz eve doğru ilerliyor. Derme çatma, tavanının aktığından şüphe duymadığınız, boyası hemen hemen tamamen kalkmış bir evin önünde duran adam yerden yaklaşık yarım metre yüksekliğinde, bir bilek kalınlığındaki demir çubuğu işaret ederek Susumu’ya “Buraya bağlayın bakalım atlarınızı.” diyor.

Atları bağlayarak -veya başka bir şekilde kendinizce önlem alarak- bırakmanızın ardından adam evini göstererek “Burası da işte benim fakirhane. Dökülüyor değil mi? Ama içi sıcacıktır. Yuvadır burası. Aile kokar. Sevgi kokar. Aşk kokar. Biraz da rutubet. Azıcık da toz. Ha, bir de lağım, ama az.” diyor gevrek gevrek gülerken. Hemen ardından ise evin zaten kırılmaya, hatta çürümeye yüz tutmuş kapısına bir kez vurarak “Hayatım, aşk bahçem! Erin geldi! Erkeğin geldi! Misafir getirdi!” diyor. Kapının yavaşça açılmasıyla yüzünüze çarpan çürümüş bir koku size soğuk bir karşılamada bulunurken “Yahu adımı bile söylemedim, ne hıyar adamım. Ben Hirata Kokushi… Ve karşınızda eşsiz karım, HIRAATAAAA UUU-RUU-MIIIIII…” diyor. Gözleriniz kapının ardındaki kadına iliştiğinde ise, kirden ve yağdan yapak yapak olmuş siyah saçları, suratında kocaman bir gülümseme, dişlerinin yarısından fazlası çürümüş, burnunun ucunda ve gözlerinin altında kocaman kıllı benleri olan, yamalanmış ve en son yıkandığından beri üstünden birkaç ay geçmiş olduğu belli olan ve solmuş çiçek desenleri bulunan entari giymiş olan, dünyanın -hatta tüm evrenin- en çirkin kadınının, adeta çölde bir penguene denk gelmiş gibi sevinircesine sizi selamladığını görüyorsunuz,
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Tsujihara Iori
Posts: 154
Joined: August 30th, 2018, 10:53 pm

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by Tsujihara Iori » April 16th, 2021, 12:05 am

Susumu ve orta yaşlı adamın konuşması sürerken ben de arabanın etrafını incelemiştim. Bir sıkıntı görünmüyordu. Ancak Susumu adamı bizi doktora götürmesi için ikna edememiş gibiydi ki, sanki o konuşma hiç yapılmamış gibi gidiyoruz demişti herif. Amacımız bir şekilde bu sözü geçen doktora ulaşmaktı. Aradığımız şahıs olabilirdi de, olmayabilirdi de. Ancak bir yerlerden başlamalıydık ihtimalleri elimine etmek için.

Yolculuk kısa, ancak adamın ipi ucundan kaçmış zihnine maruz kalarak geçmişti. Güvende hissetmiyordum. Ortamdaki bir gariplik sürekli bana tetikte olmam gerektiğini söylüyordu ancak bu garipliği parmağımla gösteremezdim, şu diyemezdim. Adamın evine vardığımızda bu durum daha da ciddileşmişti benim neznimde.

Hayatta oraya adımımı atmazdım. Hele o kapıda duran varlıkla muhtemelen aynı kapalı ortamı paylaşmak beni kalpten götürürdü. Fakat şuna açıklık getirmeliydim ki buradaki sıkıntı kesinlikle kadının görünümü değildi. Etraftaki insanlarla genel olarak bir kaç metreden fazla yaklaşmak beni epey stres altına sokuyordu. Bunun üstüne bir de böyle bir evde, bu şahıslarla kısılı kalacak, hatta bir şeyler yiyip konaklayacak olma düşüncesi beni alternatif bir şeyler yapmaya itmişti.

Fazla dikkat çekmeden gidişatımızı doktora doğru çevirmeliydik. Aklıma bir plan gelmişti açıkçası bunun için. At arabasından inerken, hem girişteki kadını, hem de adamı selamlayacaktım. Ardından Susumu'ya dönüp "Usta, ben ekipmanları arabaya bırakıyorum." diyecek ve at arabasının arkasına yürüyecektim.

At arabasının arkasına varınca tek bir hamlede içeriye atlayacak, dışarıdan görülmediğim bir açıda durup kılıcımı usulca çekecektim. Kapalıydı arkası, çok da sıkıntı olmamalıydı bir kör nokta bulmam. Chakrama odaklanıp, sol elimin iki parmağını dışarı açacak, özel yeteneğime odaklanacaktım, Hagane. Derin bir nefes aldıktan sonra ve aktivasyon tamamlandığında, kılıcı göğsüme sertçe saplayacak ve içeri gömülmesine izin verecektim.

Özel yeteneğimi garip bir şekilde kullanıyor oluşum hoşuma gitmemiş de değildi açıkçası. Onu bir savaş aracı olarak görmüyordum. Ondan ziyade, babamın bana bir armağanı, hatta onun bir parçası olarak algılıyordum. Görevimi tamamlamak için bir fark yaratacaksa seve seve kullanırdım.

Yeteneğim aktif olduğunda aldığım derin nefesi dışarı verecek, sırtımdaki kabzayı özel üretim yeleğimin takma kısmından hızlıca sökecek ve aracın zeminine bırakacaktım. Ardından sol elime odaklanıp bir Parça üretecektim. Bu parça kalın bir çiviyi andıracaktı, at arabasının arka kapağını kilitlemeye yarayan cinsten. Tenimi parçalayarak avuç içimden çıkacak ancak onu terk etmeyecekti. Böylece sanki elime kalın bir metal çivi saplanmış ve kanıyor gibi görünecekti. Çivinin boyutunu mantık çerçevesinde kalacak şekilde ancak bir tık büyük oluşturacaktım. Basit bir yaradan ziyade kısmen ciddi bir yaralanma gibi görünmeliydi.

Sahte yarayı hazırladıktan sonra, Susumu ve adamın yanına dönecektim. Hızlı adımlarla ilerlerken, çok da yakın olmayan bir mesafede duracaktım. Adama doğru hitaben "Bir doktordan bahsetmiştiniz. Evini tarif edebilir misiniz?" diyecektim. Bir yandan da elimi ona doğru gösterecektim. Sağ elimle sol elimin bileğini kavrıyor olacaktım o sırada. Adam yarayı yakından görmek isterse engellemeyecektim fakat parçaya dokunmasına kesinlikle izin vermeyecektim. El atmaya kalkarsa elimi kaçıracak, doktora gitme isteğimi yineleyecektim. Susumu'nun da planımı görünce anlayacağını düşünüyordum. Bir çok defa özel yeteneğime tanık olmuştu. Sessiz kalması bile kâfi idi aslında.

Uzaktan ciddi bir yara gibi görüneceğini tahmin ediyordum. Özellikle yaranın kan sızdırması ve bir şeyin saplı gibi görünmesi ekstra bir inandırıcılık katacaktı planıma. Şu anda gidemesek bile yerini tarif etmesi bile bir kazanç olurdu bizim açımızdan.
Künye
İsim: Tsujihara Iori
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Suiton
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 170.000 Ryo
Prestij: 2
Ün: 34
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Efsane Olmak!
Iori, babası gibi dillerden düşmeyen hikayelere sahip olmak istemektedir fakat bunu yaparken kesinlikle doğru yoldan sapmamayı kendine bir kural olarak koymuştur. Aktif olarak ona ün getirecek şeylerin peşinde koşmak yerine, başa çıkılması zor bir durum karşısında kendini kanıtlamak ister. Bunu başarırken köyüne de tamamen sadık kalacaktır.

Komplikasyon
Babasının Kılıcı
Babasının kılıcına karşı ruhsal bir bağ hissetmektedir. O kılıç hiç tanışmadığı babasına açılan bir kapıdır ve onu sürekli yanında taşır, kullanmaktan çekilmez. Bakımını sürekli yaptırır, aksatmaz. Kılıç yanından bir an bile ayrılırsa, tedirgin olmaya başlar.

Kılıcı onun rızası dışında elinden alınırsa, onu geri almak birinci önceliği haline gelir. Bunun için görevini terk etmeyebilir ancak elinden gelen her şeyi sınırlar dahilinde yapmayı ister ve dener. Duruma göre kural çiğneyecek raddeye gelebilir, fakat elinden geldiğince rasyonel kişiliğini elinden bırakmamaya gayret eder. Eğer yanında bir arkadaşı varsa durum onun için daha rahattır, fakat kendi başına kalır ve düşüncelerini dizginleyecek bir "iskele" bulamazsa, depresif bir hal alabilir. Bu durum kılıcı elde etmek dışında yapacağı herşeyin performansını düşürse de, kılıca ulaşma konusunda yapacaklarını etkilemez.

Özellikler
-

Efsanevi Yaratık
Garou | B - Rank | Kurt

Mod
Hagane


Image

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 10
Kondisyon: 5
Potansiyel: 6
Varlık: 2
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 4
[Çeviklik] Akrobasi: 4
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 4 (Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 5
[Zeka] İzcilik: 3

Teknikler
Ninjutsu
D - Rank: Shunshin
D - Rank: Heisashiki
C - Rank: Jintei (Özel Geliştirme Mevcut)
  • Iori, haorisinin altından veya elinden çıkardığı yılanları bir kaç saldırı ile sınırlı olmadan, istediği kadar dışarıda tutabilmekte ve onları kontrol edebilmektedir. Yılanlar aktif kaldığı sürece az da olsa chakra yer.
  • Iori tekniği hazırlarken daha fazla chakra harcayarak yılanların boyutunu büyütebilir. Yılanların büyümüş boyutu bir insan göğsü kadar olacak şekildedir. Bu boyuttaki yılanların yapacağı ısırma hamleleri ufak boyuta göre daha fazla hasar verir ve Iori isterse ısırtmak yerine elini savurarak ezici hasarlar vermek için yılanları bir çekiç gibi kullanabilir.

    Iori fazla chakra verirse yılanlar büyük boyutunda, vermezse normal boyutunda çıkarlar. Arası yoktur, yani Iori boyutları chakra oranını değiştirerek kontrol edemez. Ayrıca, büyük çıkan yılanlar mutlaka Iori'nin ellerinden dönüşerek çıkmalıdır. Tekniğin orjinalindeki gibi haori veya benzeri bir cübbemsi giysinin altından çıkamazlar.
  • Jintei ile oluşturulan yılanlar aktifken Iori ani bir chakra salınımı yaparak yılanların pullarını dışarıya doğru kaldırabilir. Bu pullar serttir ve kesici hasar verirler. Genelde yılanlar savrularak yapılacak olan saldırılarda isabet ettiği yerleri çizerler ve kazırlar. Eğer birileri ile temas halindeyken açılırsa ete batarlar. Eğer yılanlar büyük olarak oluşturulmuşsa pulların boyutu da büyüyeceğinden tekniğin hasar kapasitesi de artar.

    Ani bir şekilde aktif edilir ancak bir kaç saniye sonra pullar geri kapanır. Tekrar açılmak isteniyor ise tekrar chakra verilmelidir. Her saldırıda ani chakra harcanması, tekniğin tekrar tekrar kullanılmasında Iori'yi standart bir C - Rank tekniğe göre daha fazla yorar. Eğer yılanların boyutu büyük olacak şekilde yılanlar kullanılırsa chakra kullanımı da artar.
C - Rank: Mizurappa
B - Rank: Suijinheki
A - Rank: Bousen no Jutsu

C - Rank: Hagane - Genbuki
C - Rank: Hagane - Hankai



Taijutsu
Shigure | A - Rank
Shigure | Hadan

Ninja Ekipman Ustalığı | C - Rank

Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Dükkan Konusu

Özel Üretim Shinobi Ceketi ve Kemeri:
► Show Spoiler
Babasından Kalan Katana
► Show Spoiler
Cennet Küpeleri
► Show Spoiler
User avatar
Kitamura Susumu
Kusagakure
Kusagakure
Posts: 283
Joined: August 31st, 2018, 1:49 am
Künye:

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by Kitamura Susumu » April 20th, 2021, 2:53 am

Yaşanılanlara gram anlam verebildiysem aha şurada iki gözüm önüme aksın, başka da bir şey demiyorum. Adam hem bir şey olmamış gibi yürüyor, hem de gayet normal bir şeymiş gibi geçer geçer diyip göz kırpıyor bana. Odağını kaybetmiş gözlerle etrafa bakmaya başladım sadece, sanki bir tiyatronun içerisindeydim de ayak uydurmamı bekliyor gibiydiler etrafımdakiler. "Peki." dedim sadece, kendimin bile zor duyabileceği bir sesle. Kaderine boyun eğmiş bir mahkum edasıyla, sanki ben adamı değil de adam beni taşıyormuşcasına arabaya gittim ve yerleştim. Kanar kanar geçer ne demek yahu?

Enayi gibi üçümüzün sıkış tıkış geldiği yolda bile yapabildiğim tek şey, bütün olan bitene bir mana kazandırmaya çalışmak olmuştu. Adamın atlarımla ilgili hevesli bağırışları bile beni düşüncelerimden alıkoyamadı. Tamam, şimdilik her şey trajikomik bir oyun edasıyla gidiyor, pek ciddi ve de karanlık işler dönmüyor gibi görünüyor olabilirdi. Fakat Shikamaru-san'ın doktor hakkındaki düşünceleri ile buradaki garip olayları bağdaştırdığımda, tedirginlik kendisini yavaştan sahneye almaya çalışmıyor da değildi hani. Bir köy hepten delirmiş olamaz, hiçbir insan bıçaklandıktan sonra umursamadan, acı çekmeden, dahası "Geçer geçer." edasıyla kalkıp yürüyemez. İyileştiren bir doktor da çıkabilir, hasta eden de demişti Shikamaru-san. Eğer burada olanlar aradığımız doktorun mahsülüyse anca delilik saçıyor olmalıydı kendileri. Eğer düşündüğüm gibiyse umarım ben de ilerde rastgele köyleri delirten mal bir doktora dönüşmem.

Adamın atlarımla alakalı telaşına ses etmedim. Kaçıp gitmelerinden endişe ediyordu belli ki. Bu korkusunun yersiz olduğunu ve atların zaten çevremden pek ayrılmak istemeyeceklerini bilmesine ise gerek yoktu şimdilik. Oturup otuz saat hayvanlar ile aramdaki alakayı anlatsam, zaten 2 gram beyniyle anlamaz veya kendi garipliğinin yanında bana kulp bulmazdı ya, uğraşamadım sadece şimdilik. "Aynen dayı bağlayalım öyle, güzelcem düğümlerim ben evet." diye söyle söylene gittim adamın söylediği yere. Yahu, zaten atların kaçacağı vardıysa şu sik kadar demir çubuk tutamazdı ama, hadi dedim hevesini kırmayayım şimdilik adamın. "Kızmayın bana bağladım diye he." diye mırıldana mırıldana baştan savma bir düğüm attım atlara. Bir de sırayla kafalarını okşadım. Küfreder gibi bağladığım için şurada beni bir güzel ezseler yeriydi sanırım. Başkaca da bir önlem almadım, zaten bu çubuğa kör düğüm bile atsam ne fayda ya... Bir de bir yere kıpırdayamazlar demiyor mu?

Atları bağlamayı bitirdikten sonra adamın yanına geri döndüm. İçimden fena halde gelen yüzümü buruşturma isteğimi bastırarak sahte bir gülümseme kondurdum yüzüme. "Memnun oldum, ben de Jin. Ide Jin." diye karşılık verdim adama. Gerçekten muazzam bir eşsizlikte olan eşine iltifat edecekken ise Iori bana seslendi ve dikkatimi bir anlığına dağıttı. Neden durduk yere bunu demişti, beni buraya yalnız sokup kaçıp gitme derdinde miydi yoksa, bir an emin olamadım. Ciddi ciddi bir şeyler bırakacak desem, Iori bu, kendisini bırakır kılıcını bırakmaz bir yerde, e başka bir şey de taşımıyoruz? Herhalde bir bildiği vardı, ve neden bana bunu küpeler aracılığıyla iletip beni burada sik gibi düşünmeye sevk etti, anlamadım. "Peki Ukyo." diye karşılık verdim sadece, tekrar önümdeki insanlara dönerek. Hem Iori'yi beklemek, hem de biyolojik açıdan muazzam tehlike barındıran bu eve girişimi geciktirmek için kapı önünde boş muhabbet açma çabasına giriştim. Kadının önünde hafif bir hareketle eğilerek "Hanımefendi, eşiniz ile köy meydanında tanışıp kaynaştık, ufak bir yardımlaşma geçti aranızda." diye konuşmaya devam etim. Duruşumu geri düzelttim. "Kendileri hanenize gelmemiz için çok ısrarda bulundu, reddedemedik. Ancak müsait değilseniz elbette hemen geri dönebiliriz. Hiç sıkıntı olmaz." dedim. "Şuradan zaten iki dıgıdık dedin mi gidiliyor yani. O yüzden rahatsızlık vereceksek eğer hiç çekinmeyin, lütfen iletin." diye bitirdim. Sonlara doğru uzasın diye hafiften saçmalamıştım, ama değmişti. Hem girmemiş hem de Iorinin geri dönüşüne denk gelmeyi başarabilmiştim. "Değil mi Ukyo, gideriz hemen." diye sevinçle Iori'ye dönmüştüm ki...

Eline saplanan koca çiviyi görmemle gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Oha!" diye bağırdım.

Sonra Iori'nin bir işler çevirdiğini hatırlayıp, geri sakinleştim.

Sonra hemen mal gibi sakinleşmeme ve çiviye hala anlam veremeyişime sinirlendim. Daha yüksek sesle "Ohaa!" diye bağırdım tekrar.

Anlam veremediğim olaylara bir de Iori eklenmişti şimdi. Arabada çivi yoktu bile, nereden bulup da sokmayı başarmıştı?! Şu derisinden siksoklar çıkardığı afilli numaralarından biri miydi yoksa? Emin olamamıştım. Doktora gitmekten bahsettiği ve özellike arabaya gidip böyle döndüğü için kafasında bir plan olduğunu anlayabilmiştim sadece. Ayak uydurmaktan başka da çarem yoktu. "Nasıl becerdin onu saplamayı iki dakikada yahu!" diye azarladım hafiften Iori'yi. Epeydir azarlamıyordum ya, nasıl iyi gelmişti... "Bakın bunun tetanoz, kuduz, çiçek aşısı falan yok. Bir şey olur kapar falan. Bunu biz bi' doktora götürüp bir güzel diktirelim. Aşılatalım." diye ısrar edici bir ses tonuyla adama seslendim. Bir yandan da Iori'nin elini inceliyormuş gibi numara kestim hafif hafif. Adam bu noktada bir şekilde bizi yine o siktiğimin doktoruna götürmemeyi başarabilirdi. Öyle bir durumda Iori ile ilgilenme işini, kıvrak bir şekilde arabanın arkasına taşıyacak, "Gel, arabada bez vardı. Şunu çıkarıp sararız bezle elini bir şeyin kalmaz." diye söylene söylene gidecektim.
Image
Künye
İsim: Kitamura Susumu
Yaş: 22
Cinsiyet: Errkek
Boy: 173
Kilo: 50
Element: Raiton
Köy: Kusagakure
Seviye: B - Rank
Rütbe: Tokubetsu Jounin
Nam: Silüet
Puanlar
GP: 0
VP: 15
PP: 3


Linkler
Karakter Kartı
Gelişim
Dükkan
Teknik Geliştirme
Teknik Yaratma
Mod Yaratımı
Efsanevi Yaratık Kaydı

Profil
Güç: C - Rank
Çeviklik: C - Rank
Potansiyel: C - Rank
Kondisyon: D - Rank
Zihin: B - Rank
Varlık: C - Rank

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: F
[Çeviklik] Akrobasi: F
[Çeviklik] El Hassasiyeti: F
[Çeviklik] Saklanma: F
[Kondisyon] Form: F
[Potansiyel] Ninshuu: F
[Varlık] Aldatma: F
[Varlık] Empati: F
[Varlık] Sosyalleşme: F
[Zeka] Farkındalık: F
[Zeka] İzcilik: F
[Zeka] Bilim: F


Teknikler
Genjutsu: Rakumei no Jutsu, D Rank
Genjutsu: Teishi no Jutsu, C Rank
Genjutsu: Jubaku Satsu, B Rank
Genjutsu: Shibou no Jutsu, B Rank
Genjutsu: Magen: Bunshin, B Rank
Genjutsu: Omotsuki, A Rank
Ninjutsu: Ninpou, Shunshin, D Rank
Ninjutsu: Raiton, Ikazuchi no Kiba, C Rank
Ninjutsu: Raiton, Raijin no Tate, B Rank

Stiller ve Kabiliyetler
Stil: Ayatsu, D Rank
Stil: Musatsu, C Rank
Kabiliyet: J Kesiş (Musatsu, C Rank)
Kabiliyet: Çift silah Kullanımı (Musatsu, C Rank)

Yönelimler
Iryou-nin, A Rank

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Cennet Küpeleri. Iori'den hatıra.
Medikal At Arabası
Tantou, Dayanıklı, Hasarı Yüksek, Özel Görünüm
File İçlik, Dayanıklı
Panço

Uyluk Çantası
Senbon, 20'li Paket
Patlayıcı Parşömen, 3 Adet
Kunai, 3'lü Paket
Shinobi Hapları, 3'lü Paket (1 Kan, 2 Chakra)




Özellikler
-
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts: 2856
Joined: August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by GM - Naruto » April 20th, 2021, 11:46 am

Genel; Hazırlanan takdimi ve epik girişi karşısında, Kokushi ve Urumi’nin suratları sizden bekledikleri karşılığı bulamamışçası asılıveriyor. Bundaki en büyük etkinin, özellikle Iori’nin herhangi bir tepki vermeksizin at arabasına dönmeye yönelik sözleri olduğunu anlayabiliyorsunuz. Belki de bu anda atılan yanlış bir adım olduğunu düşünmeden edemeseniz de, artık geri dönüşün de çok mümkün olmadığını ikiniz de fark edebiliyorsunuz.

Susumu; Iori’nin at arabasına dönüşüne başlaması akabinde, asık iki suratla baş başa kalmak seni ciddi anlamda sıkıntıya sokuyor. Buraya kadar yaşadıklarını bir kez daha aklından geçirdiğinde, bu iki insanın sıkıntılı hallerinde neler yapabileceklerini düşünmek hayal gücü sınırlarını aşıyor. Dolayısıyla, stresli bir ortamda kabak gibi kalmış olmak, içten içe Iori’ye söylenmene de neden oluyor. Ne var ki ipleri elinde tutabilmek adına konuşmaya başlıyor ve Iori’nin yarattığı sahneyi olabildiğince silmeyi amaçlıyorsun.

Konuşmaya başlamanla birlikte Urumi seni dinlemeye koyulsa da, yaşadığı gönülsüzlüğü hissedebiliyorsun. Keza Kokushi’nin de tüm hevesi kaçmış, yaşamdan sıkılmış bıkkın görüntüsü, adeta sana birçok duyguyu aynı anda yaşatıyor. Cümlelerin tamamladığı sırada ise kadın “Yokyasorundeğilnerahatsızlığı.” diyor hızlı hızlı ve gönülsüzlüğü ile hayal kırıklığını gizlemeden.

Iori; Seni stresin merkezinde tutan sahneden ayrılmak için Susumu’nun onayını almanın ardından, duruma uygun, ancak olabildiğince hızlı adımlarla at arabasının arkasına geçiyorsun. Kafanda oturttuğun planı bir an önce uygulamak için hareket geçmeyi arzulasan da, yaşadığın stres sana birkaç derin nefes alıp verme seansı olarak geri dönüyor. Alnında birden beliren birkaç damla teri hızla elinin tersiyle silmenin ardından Tsujihara Akira’dan kalan katananın kabzasını kavrıyorsun. Katanayı büyük bir ustalık ve zariflikle kınından çıkarıp hızla göğsüne sapladığın anda, zihninde yankılanan acı ile irkiliyorsun.

...

“Hoi… Burada yine ne işin var Iori?”


Kırmızı haorisini yavaşça giyerken arkasından görüyorsun O'nu. Sesindeki hırçınlığa rağmen, hiçbir şekilde gücenmiyorsun. Aksine içinin ısındığını, zihninde beliren acının silinmeye başladığını fark ediyorsun. Acıyla zihninin fiziksel ortamdan ayrıldığını bilebilecek konumda olsan da, etrafını saran flu manzaranın ve sırtı sana dönük adamın yok olmasına da gönlünün razı olmadığını hissediyorsun. Uzun saçlarını yavaşça düzeltirken sana yöneltiyor sorusunu.


“Acıyor değil mi?”


Ağzından sözcükler dökülmeye çabalasa da zihnin buna engel oluyor. Hafif bir tebessümün belirdiğini hissedebiliyorsun, göremediğin surette. Yüzünü bir türlü dönmüyor, belki de dönmek istemiyor. Ancak tebessümün orada olduğunu, seni kucakladığını hissedebiliyorsun.


“Keşke sana bu acıdan başka bir şey bırakabilseydim. Origamiyle neler yapılabileceğini gösterebilirdim, bu daha hoş olmaz mıydı?”


Bir pişmanlık tonu vuruyor kulaklarına. İçini buran bir pişmanlık… Binlerce teşekkür veya binlerce özlem sözcüğü… Her biri kursağında çıkmayı bekliyor çaresizce...


“Yapamadım Iori… Umarım sana bu acı dolu yolu bıraktığım için bana kızmıyorsundur. Keşke…”


Bir anda susuyor... Bir bıçak kesiği gibi… Pişmanlığın açtığı bir yara hissediyorsun. Ruhuna çöken ağırlığı bir çırpıda kaldırıp atmak, uzun saçlı adama koşup sarılmak ve belki de saatlerce sohbet etmek… Ruhun tek bir an için bile çırpınıyor, yine çaresiz...


“Ahh, aldırma bana Iori. Ben sadece…”


Yüzünü sana doğru dönerken devam ediyor konuşmaya. Kıpırdayan dudakları arasından çıkan sözcükler, flu dünyanın hiçliğinde kaybolurken, canlı canlı suretini görmeye nail olacak olmanın yarattığı heyecanla kavruluyorsun. Sol omzunun üstünden geriye doğru çevirdiği başının üstünde süzülen saçlar hafifçe savrulurken, sevinçle kızaran sol yanağını görüyorsun. Başı yavaşça dönmeye devam ederken ilk kez yüzünü bu kadar net görmeye yaklaşıyorsun. İlk kez…

...


Göğsünde beliren amblem, sana bu dünyada var olduğunu ve yaşadığını tekrar anımsatırken, derin birkaç nefes alıp veriyorsun sadece. Babanın yüzünü görmeye bu kadar yaklaşmışken, bir anda hayallerinin içinde kaybolup gitmesine duyduğun öfkeyi bastırmak için birkaç nefes daha alıp veriyorsun derin derin. Nerede olduğun, kiminle olduğun, ne için burada olduğun… Bunların hepsi bir anlığına önemsiz detaylardan ibaret oluyor sadece. Derin birkaç nefes daha… Ancak o zaman tekrar kendini buluyorsun, kim olduğunu kendine fısıldayarak.

Kendine geldiğin anda, birkaç saniye içinde yaşadıklarından sıyrılıp planına odaklanıyor ve bu doğrultuda çiviye benzer parçayı sol elinde çıkartıyorsun. Adeta babandan sana gönderilmiş bir armağan gibi hayranlıkla baktığın bu parçadan akan kanlar, senaryonun tamamlayıcı unsurları oluyor. Sahne ve senaryonun hazır olmasıyla, at arabasından iniyor ve hızlı adımlarla tekrar Susumu’nun yanına, ancak ortamdan biraz uzak kalacak şekilde durup cümleni kuruyor, sorunu soruyorsun.

Genel; Iori’nin elindeki çivi, bir anda ortamdaki tüm hayal kırıklığı ve gönülsüzlüğü silip atıyor. Susumu’nun tepkisini takiben Kokushi de “Yuh!” diyerek tepki verme silsilesini tamamlıyor. Susumu’nun Iori’ye yaklaşmasıyla Kokushi de birkaç adım atarak Iori’nin yarasını incelemeye başlıyor. Bu esnada Susumu Iori’yi azarlamaya başlıyor. Kokushi her ne kadar yarayı incelese de pek bir şey anlamış gibi durmuyor ve bir anda Susumu’nun kendisiyle konuşmaya başlamasıyla odağını ona çeviriyor. Bir kez daha doktor muhabbetinin açılmış olması, Kokushi’nin tek kaşını havaya kaldırmasına neden olurken Kokushi hafif bir nefes alıp verdikten sonra “Ömrümde sizin kadar doktor sevdalısı insanlar görmedim. Ufacık çivi girdi diye doktora mı gidilir? Peh.” diyor küçümser ve umursamaz bir tonla. Bu anda doktora dair planlarınız bir kez daha geri tepmiş gibi dururken Kokushi “Siz yabancılar pek de dayanıklı insanlar değilmişsiniz. Gidelim doktora da, bir şey olursa sonra senin yüzünden oldu diye bana bıdırdanmayın.” diyor sesindeki tonu değiştirmeksizin.

Kokushi’nin sizi doktora götüreceğin öğrenmenizin akabinde kapıda bekleyen Urumi “Benlik bir şey kalmadı o zaman.” diyerek kapıyı kapatmaya yelteniyor. Sizden pek haz etmemiş gibi görünen Urumi’nin bu tepkisi karşısında Kokushi “Doktora gidip geleceğiz, sen yemekleri hazırla, sıcak olsun bak ama.” diyor. Urumi belli belirsiz bir şekilde kafasını sallayıp kapıyı kapatırken Kokushi sırıtan bir suratla Iori’nin yarasına ve ardından Iori’nin suratına baktıktan sonra “Hadi gidelim pamuk şeker seni.” diyor.

Kokushi’nin evine yaptığınız yolculuğa benzer bir pozisyonda bir kez daha at arabasındaki yerlerinizi alıyorsunuz. Ancak bu kez Kokushi anlamsız hareketlerini yapmak yerine, tüm komutayı Susumu’ya bırakıyor. Kendisi sadece yol tarifi konusunda yardımcı olurken, ara ara Iori’ye bakıp kıs kıs gülmeyi de ihmal etmiyor. Dar ve leş kokan sokakların arasında yaptığınız kısa mesafeli bir ilerlemenin ardından, kasabanın daha geniş yollarından birine giriyor, sonrasında ise tekrar bir ara yola giriyorsunuz. Geçtiğiniz yerlerdeki manzaralar yaydığı aura itibariyle değişkenlik göstermese de yapıların bir nebze daha sağlam bir hal aldığını görüyor ve hatta sıradan bir kasabanın olması gereken düzenine benzer şekilde var olduğu bir noktaya varıyorsunuz. Elbette bu sırada geçtiğiniz yolları hafızanıza ilmek ilmek işlemeyi de ihmal etmiyorsunuz. Yaklaşık on dakikayı bulan yolculuğunuzun ardından ise, kasabadaki nadir yüksek katlı yapıların birinin önünde duruyorsunuz. Tamamen kirli beyaz tonlarında boyası ve çatı kısmı dam şeklinde olan, beş katlı binanın iki yana açılan bir giriş kapısı olduğunu görüyorsunuz. Binanın sıradan ancak nizami bir yapısının olduğunu dışarıdan baktığınızda rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Çevresindeki yapılarla arasında birkaç metre bulunan yapının üzerinde ise herhangi bir ayırt edici tabela veya benzeri bir cisim göremiyorsunuz.

Kokushi’nin “İşte geldiiiik…” diyerek varış noktanıza ulaştığınızı belirtmesinin ardından “Doktor Bey içeridedir. Ama şimdi ben girmeyeyim.” diyor çekinerek. Hemen ardından ise bakışlarını bacağına indirirken “Bunun için geldim falan zanneder, ayıp olmasın adamcağıza. Onca işinin arasında bununla uğraşacak değil ya.” diyor. At arabasında inmek için Susumu’yu hafifçe itelen Kokushi “Girişte doktorun yardımcılarından birini görürsünüz. Ona durumu anlatın, o da size gereken şeyleri yapar.” diyor önemsiz detaylardan bahsedercesine. Hemen ardından ise aklına takılan bir şey varmış gibi anlamsız bir şekilde suratlarınıza baktıktan sonra “Ben bekliyim mi burada, yoksa gideyim mi? Beklesem iyi olur sanırım, değil mi?” diyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kitamura Susumu
Kusagakure
Kusagakure
Posts: 283
Joined: August 31st, 2018, 1:49 am
Künye:

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by Kitamura Susumu » April 26th, 2021, 1:54 am

Tabi biz böyle odun gibi lafa girip yine bir şekilde ortamdan sıyrılmanın bahanesini bulunca yüzler düştü biraz. Olsun canım, şaklaban mıyım sanki ben? Bakın bana mesela, evime biri gelsin anında topuklarına kunai fırlatırım geri gitmesi için. Iori dışında tabi, ve şunu söyleyebilirim ki böylesine bir misafir aşkı hiç iyi bir şey değil. Tanımadığı adamlarız sonuçta, gece bıçağı takıverip bilezikleri koluyla beraber çalsak şimdi, hoşuna mı gidecek kadının?

Gerçi kocasının bıçaklarla arası bu kadar iyiyken kendisi de alışılmış bir tepki vermeyecektir öyle bir durumda, herhalde.

Neyse ki adam bu sefer direnmedi, tabi olay kendisi yerine başkasının başına gelince pek bir seçeneği de yok gibiydi. Açıkçası evindeki tarihi bilmem kaç bin yıl önce geçmiş kremlerle halletmek için falan diretse işi iyice gırgıra vurup Iori'nin hepten zor durumda kalmasını izleyebilirdim, yalan yok şimdi. Bunun yerine arabaya geri dönüp tıngır mıngır adamın bizi yönlendirmesiyle idare ettik. Bu yolculuk bir yandan da düşünebilmemi, plan kurabilmemi sağladığından dolayı benim için önemliydi. Sonuçta doktora gidiyor oluşumuz, Iori sağolsun, biraz ani gelişmişti. Gerçi taa meydanın orda eve uğramadan doktora gitsek daha ani olacaktı ama hem o zaman daha iyi bir bahanemiz vardı, hem de ben suçu Iori'ye atmayı seviyorum bir kere. Sonuç olarak, bir şeyler düşünmem gerekliydi.

Iori'nin verdiği ve şu an takmakta olduğum küpeye chakra aktardım büyük binaya doğru yaklaşırken. Telepatik bir mesaj göndermem gerekliydi Iori'ye. "İçerde konuşmayı bana bırak, her zamanki gibi." diyecektim bu mesajımda. "Elindekinden de çaktırmadan kurtul." diye bitirecektim arabadan inerken. Sessiz kalarak dikkat çekmemek için de iner inmez, "O kadar iş oluyor mu ki burada ya?" diye karşılık verecektim adama en başta. Sanki havadan sudan konuşuyor, öylesine diyormuşum gibi bir havayla yapacaktım bunu, fakat o bahsedilen "Onca işin" ne olduğunu da merak etmiyor değildim.

Ardından biraz neşelenecek, canlanacaktım adamın hevesini daha da kaçırmamak için. "Bekle tabi yahu!" diye konuşmaya tekrar başlayacaktım neşeyle gülümseyerek. "Ben yolu unuttum bile, kesin kaybolup bekletiriz sizi sonra o kadar. Yengeye daha fazla ayıp etmek olmaz, hem o kadar yemek hazırlıyor bize!" diye uzattıkça uzatacaktım suyuna gitmek için. Bir yandan da benim atların kafalarını hızlıca bir okşayacak, ruh hallerini kontrol edecektim. Bunu yapmam için odaklanmama veya süre kaybetmeme gerek yoktu, görebildiğim bütün hayvanların ruh hallerini hızlıca anlayabiliyordum. Burada, bu binanın önünde herhangi bir içgüdü nedeniyle tedirgin olup olmadıklarını merak etmiştim. "Şunun elini diktirip aşısını maşısını yaptıralım, geliyoruz hemen biz!" diye bitirecektim konuşmamı daha sonrasında. Ardından da Iori ile beraber içeri yönelecektim.

Adamın bahsettiği yardımcılardan birini bulup muhattap olacaktım girişe ulaştıktan sonra. Fakat bu, Iori'nin eli falan için olmayacaktı. Zaten bir aksilik çıkmadıysa Iori de elindeki metal parçadan kurtulmuş olacaktı. Karşıma ilk çıkan adamı "Kolay gelsin." diye çağıracak, "Yetkili sen misin buralarda? Eğer öyleyse ticari bir işimiz var." diye kısık sesle konuşmaya devam edecektim, bir yandan da kafamı yukarı aşağı usulca sallayarak.

"Medikal malzeme falan, anlarsın ya."
Image
Künye
İsim: Kitamura Susumu
Yaş: 22
Cinsiyet: Errkek
Boy: 173
Kilo: 50
Element: Raiton
Köy: Kusagakure
Seviye: B - Rank
Rütbe: Tokubetsu Jounin
Nam: Silüet
Puanlar
GP: 0
VP: 15
PP: 3


Linkler
Karakter Kartı
Gelişim
Dükkan
Teknik Geliştirme
Teknik Yaratma
Mod Yaratımı
Efsanevi Yaratık Kaydı

Profil
Güç: C - Rank
Çeviklik: C - Rank
Potansiyel: C - Rank
Kondisyon: D - Rank
Zihin: B - Rank
Varlık: C - Rank

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: F
[Çeviklik] Akrobasi: F
[Çeviklik] El Hassasiyeti: F
[Çeviklik] Saklanma: F
[Kondisyon] Form: F
[Potansiyel] Ninshuu: F
[Varlık] Aldatma: F
[Varlık] Empati: F
[Varlık] Sosyalleşme: F
[Zeka] Farkındalık: F
[Zeka] İzcilik: F
[Zeka] Bilim: F


Teknikler
Genjutsu: Rakumei no Jutsu, D Rank
Genjutsu: Teishi no Jutsu, C Rank
Genjutsu: Jubaku Satsu, B Rank
Genjutsu: Shibou no Jutsu, B Rank
Genjutsu: Magen: Bunshin, B Rank
Genjutsu: Omotsuki, A Rank
Ninjutsu: Ninpou, Shunshin, D Rank
Ninjutsu: Raiton, Ikazuchi no Kiba, C Rank
Ninjutsu: Raiton, Raijin no Tate, B Rank

Stiller ve Kabiliyetler
Stil: Ayatsu, D Rank
Stil: Musatsu, C Rank
Kabiliyet: J Kesiş (Musatsu, C Rank)
Kabiliyet: Çift silah Kullanımı (Musatsu, C Rank)

Yönelimler
Iryou-nin, A Rank

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Cennet Küpeleri. Iori'den hatıra.
Medikal At Arabası
Tantou, Dayanıklı, Hasarı Yüksek, Özel Görünüm
File İçlik, Dayanıklı
Panço

Uyluk Çantası
Senbon, 20'li Paket
Patlayıcı Parşömen, 3 Adet
Kunai, 3'lü Paket
Shinobi Hapları, 3'lü Paket (1 Kan, 2 Chakra)




Özellikler
-
User avatar
Tsujihara Iori
Posts: 154
Joined: August 30th, 2018, 10:53 pm

Re: [Tsujihara Iori & Kitamura Susumu] Mahlukat

Post by Tsujihara Iori » April 26th, 2021, 1:49 pm

Gözlerimi açıp kapamamla beraber kılıcı göğsüme gömmüş, onda saklı olan gizli yeteneğimi açığa çıkartmayı başarmıştım. Fakat gözlerimi kırpmam sanki... Olması gerekenden fazla sürmüştü. Alnım terli, nefeslerim derindi. Zihnime çakılı ve beni hiç terk etmeyen o imgeyi tekrar görmüştüm, sanki. Kırmızı Haori'sini giyen, saçlarını düzelten ve kapıdan çıkan o kişi. Fakat bu sefer bir şeyler farklı gibiydi.



Sanki arkasını dönecekti.



Image


Sanki yüzünü görecektim.




"Kızmıyorum tabii ki." dedim istemsizce. Nasıl kızabilirdim ki ona? Olmak istediğim herşeydi zira. Bunu tamamen benimsemiştim. Keşke dediğim bir çok şey vardı aslında içten içe ancak elimde olan gerçeklik buydu. Bunu sonuna kadar yaşayacak, onun izinden gidecek ve ona olabildiğince yaklaşmaya çalışacaktım. Belki bunu yaparsam, uzunca yaparsam, gerçekten yaparsam, belki bir gün onunla tekrar karşılaştığımda kafamı dik tutabilirdim.

Bundan azını isteyeceğini düşünmüyordum.

Peki neden özür diliyordu? Ne içindi bu hayal kırıklığı? Kafama koyduğum bu yoldan tereddüt etmeyecektim elbet, fakat bazı garip bir hisle dolmuştum. Bir göz kırpması kadar yakınken acaba ondan bir dünya kadar uzak mıydım?

Şüpheye mahal yoktu. Avucumdan dışarı çıkmaya başlayan metale baktım. Onun bana hediyesiydi bu ve bunu, ona yaraşır bir şekilde kullanacaktım, sonuna kadar. Yolum belli, yapacaklarım kararlaştırılmıştı. Diğer elimi suratıma götürdüm, yüzümü kırıştırdım kendime gelmek için. Alnımdaki terleri sildim ve arabadan dışarı adımımı attım.





Arabaya atladığımız gibi yola çıkmıştık. Urumi ve Kokushi'nin canları epey sıkılmıştı. Hayırsız misafirler olarak damgalanmış gibiydik ancak bu duruma biraz daha katlanmalıydık. Belki bu ikiliyle aramızda iyi bir bağ oluşacakken bunu kısmen, ya geçici, ya da kalıcı olarak askıya almıştık. Yine de şunu düşünmeden edemiyordum, belki de onlarla daha iyi tanışmamamız yerine olmuştu. Onlar için yani. Buraya asıl geliş amacımızı bir şekilde öğrendikleri anda daha fazla üzüleceklerdi. Şimdi en azından "zaten o tipleri gözüm tutmamıştı!" diyebilirdi Kokushi bizim için.

Doktorla buluşmayı da biraz da bu yüzden istiyordum aslında. Burada garip bir durum vardı. Bu insanlar ne kadar rahat, ne kadar rahatsız bilemiyordum fakat bu adamın onlara bir şeyler yaptığına dair içimde bir his vardı. Güçsüzlere ve korumasızlara zorbalık yapanlara tahammülüm sıfıra yakındı. Belki de bu yüzden, spesifik olarak bunun için doktorla görüşmek istiyordum. Görüşmek istiyordum ki bir şekilde onun buradaki "kontrolünü", artık her neyse, yok edebilelim, öyle bir durum varsa.

Ancak Shikamaru-san'a verdiğimiz söz beni bunu yapmaktan alı koyuyordu. Belki de iyiliğimiz içindi bu söz. Yine de, elimizin kolumuzun bağlı oluşu hoşuma giden bir durum değildi. Tek dileğim zor bir seçim yapmak zorunda kalmamamız idi.

"Kusura bakma Kokushi-san." dedim bana bakıp güldüğü bir anı yakaladığımda. "Urumi-san'ı biraz üzdük sanki. Telafi edebiliriz umarım." laflarımı sakince ancak duraksamadan söyleyecektim. Çok fazla konuşmayan bir rolüm vardı, bunu olduğundan fazla bozmak istemiyordum.

Mekana vardığımızda bizi 5 katlı koca bir bina karşıladı. Kirli beyaz boyası çevredeki kir ve pisliğe bir tezat oluşturur cinstendi. Epey büyük bir binaydı gördüğüm kadarıyla. Çevreye biraz bakındım, sanırım bundan daha uzun ve büyük bir bina mevcut değildi. İlginç, diye düşündüm.

Susumu ile at arabasından indik ve binaya ilerlemeye başladık. Susumu'nun küpeden gelen telepatik mesajını aklıma kazıdım o Kokushi ile son bir muhabbet çevirirken. Geri dönecektik yani. O eve. Yani, dönmeseydik iyiydi aslında. Ama olur da bir şeyler kaparsak o evden tüm hastane masraflarımı bizzat ve kati suretle Susumu'ya fatura edecektim. Bu fikrimi direkt olarak ona telepatik olarak iletebilirdim fakat boş muhabbet yapacak havamda nedense değildim.

Belki de suratını göremediğim için canım sıkılmıştı.

Neyse. Binanın kapısını açarken Susumu ben boştaki elimi usulca diğer elimin ayasındaki metale götürecek ve onu hızlıca çekecektim önümde gizleyerek. Bunu kapı kapanırken yapacaktım Kokushi'nin görmemesi için. Hemen kapının arkasında birileri varsa da hızlıca bunu yapacak ve diğer elimde bu metali tutacaktım. Eğer önümüzde biri çıkmazsa ve girdiğimiz giriş katı boşsa kapı kapanınca kenara bir yere atacaktım metal parçasını. Nasıl olsa birazdan yok olacaktı elimi terk edince. Çok sıkıntı olursa cebime bile atabilirdim aslında.

Bunun dışında, Susumu'nun yanında ancak bir adım arkasında duracaktım.
Künye
İsim: Tsujihara Iori
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Suiton
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 170.000 Ryo
Prestij: 2
Ün: 34
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Efsane Olmak!
Iori, babası gibi dillerden düşmeyen hikayelere sahip olmak istemektedir fakat bunu yaparken kesinlikle doğru yoldan sapmamayı kendine bir kural olarak koymuştur. Aktif olarak ona ün getirecek şeylerin peşinde koşmak yerine, başa çıkılması zor bir durum karşısında kendini kanıtlamak ister. Bunu başarırken köyüne de tamamen sadık kalacaktır.

Komplikasyon
Babasının Kılıcı
Babasının kılıcına karşı ruhsal bir bağ hissetmektedir. O kılıç hiç tanışmadığı babasına açılan bir kapıdır ve onu sürekli yanında taşır, kullanmaktan çekilmez. Bakımını sürekli yaptırır, aksatmaz. Kılıç yanından bir an bile ayrılırsa, tedirgin olmaya başlar.

Kılıcı onun rızası dışında elinden alınırsa, onu geri almak birinci önceliği haline gelir. Bunun için görevini terk etmeyebilir ancak elinden gelen her şeyi sınırlar dahilinde yapmayı ister ve dener. Duruma göre kural çiğneyecek raddeye gelebilir, fakat elinden geldiğince rasyonel kişiliğini elinden bırakmamaya gayret eder. Eğer yanında bir arkadaşı varsa durum onun için daha rahattır, fakat kendi başına kalır ve düşüncelerini dizginleyecek bir "iskele" bulamazsa, depresif bir hal alabilir. Bu durum kılıcı elde etmek dışında yapacağı herşeyin performansını düşürse de, kılıca ulaşma konusunda yapacaklarını etkilemez.

Özellikler
-

Efsanevi Yaratık
Garou | B - Rank | Kurt

Mod
Hagane


Image

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 10
Kondisyon: 5
Potansiyel: 6
Varlık: 2
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 4
[Çeviklik] Akrobasi: 4
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 4 (Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 5
[Zeka] İzcilik: 3

Teknikler
Ninjutsu
D - Rank: Shunshin
D - Rank: Heisashiki
C - Rank: Jintei (Özel Geliştirme Mevcut)
  • Iori, haorisinin altından veya elinden çıkardığı yılanları bir kaç saldırı ile sınırlı olmadan, istediği kadar dışarıda tutabilmekte ve onları kontrol edebilmektedir. Yılanlar aktif kaldığı sürece az da olsa chakra yer.
  • Iori tekniği hazırlarken daha fazla chakra harcayarak yılanların boyutunu büyütebilir. Yılanların büyümüş boyutu bir insan göğsü kadar olacak şekildedir. Bu boyuttaki yılanların yapacağı ısırma hamleleri ufak boyuta göre daha fazla hasar verir ve Iori isterse ısırtmak yerine elini savurarak ezici hasarlar vermek için yılanları bir çekiç gibi kullanabilir.

    Iori fazla chakra verirse yılanlar büyük boyutunda, vermezse normal boyutunda çıkarlar. Arası yoktur, yani Iori boyutları chakra oranını değiştirerek kontrol edemez. Ayrıca, büyük çıkan yılanlar mutlaka Iori'nin ellerinden dönüşerek çıkmalıdır. Tekniğin orjinalindeki gibi haori veya benzeri bir cübbemsi giysinin altından çıkamazlar.
  • Jintei ile oluşturulan yılanlar aktifken Iori ani bir chakra salınımı yaparak yılanların pullarını dışarıya doğru kaldırabilir. Bu pullar serttir ve kesici hasar verirler. Genelde yılanlar savrularak yapılacak olan saldırılarda isabet ettiği yerleri çizerler ve kazırlar. Eğer birileri ile temas halindeyken açılırsa ete batarlar. Eğer yılanlar büyük olarak oluşturulmuşsa pulların boyutu da büyüyeceğinden tekniğin hasar kapasitesi de artar.

    Ani bir şekilde aktif edilir ancak bir kaç saniye sonra pullar geri kapanır. Tekrar açılmak isteniyor ise tekrar chakra verilmelidir. Her saldırıda ani chakra harcanması, tekniğin tekrar tekrar kullanılmasında Iori'yi standart bir C - Rank tekniğe göre daha fazla yorar. Eğer yılanların boyutu büyük olacak şekilde yılanlar kullanılırsa chakra kullanımı da artar.
C - Rank: Mizurappa
B - Rank: Suijinheki
A - Rank: Bousen no Jutsu

C - Rank: Hagane - Genbuki
C - Rank: Hagane - Hankai



Taijutsu
Shigure | A - Rank
Shigure | Hadan

Ninja Ekipman Ustalığı | C - Rank

Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Dükkan Konusu

Özel Üretim Shinobi Ceketi ve Kemeri:
► Show Spoiler
Babasından Kalan Katana
► Show Spoiler
Cennet Küpeleri
► Show Spoiler
Locked

Return to “Role Play Arşivleri”