[Geçmiş] Işık ve Gölge

Kaya ülkesinin başkenti ve en büyük şehri.
Post Reply
User avatar
Okawa Ringo
Ishigakure
Ishigakure
Posts: 309
Joined: February 25th, 2019, 1:04 am
Künye:

[Geçmiş] Işık ve Gölge

Post by Okawa Ringo » March 29th, 2025, 1:42 am

Image

Işık ve Gölge: Ringo'nun Çakıllar'da geçirdiği günleri anlatan seridir.


Soluk benzi, ayın vurduğu sille ile bir nebze daha açılıyordu. Tüm bu soğukluğa karşın nefesi harlı bir alev gibiydi. Yüreğindeki korların asla sönmediği, her bir kalp atışıyla biraz daha büyüdüğü alevler, biraz daha ısıtıyordu nefesini. Gözlerini diktiği taş parçasının hissiyatı dolduruyordu tenini. Pek bir anlamı yoktu dışarıdan bakan bir çift göz için. Oval, pürüzsüz, küçük sayılabilecek bir taş. Bir çakıl. Şimdi ise saatler sürecek fikir mesaisine gebe olmuştu.

"...senden yalnız aydınlıkta değil, gölgede de hizmet etmeni istiyorum."

Sedanın sahibi, reddedilemez bir sesti onun için. Lütufları emir kılan, hüzünleri sevinç kılan türden bir bağlılıktı. Onun yolu, kayanın iradesiydi. Sahip olduğu tek eve, gururlu bir bağlılık. Reddedilmesi mümkün olmayı bırak, ikinci defa düşünülmesi dahi tahammülsüz sözler. Yolunu çizmek için hiç bir fırsatı olmamıştı. Kaderini hiç tayin etmeye uğraşmamıştı. Onun için nefes almak gibiydi. Bir refleks. Ekmek gibiydi, su gibi. Kayanın iradesi, tüm benliğinde yankılanan bir alevdi. Şimdi bu sesler ile, bu sözler ile tekrar tekrar çınlıyordu kulaklarında. Reddetmek ne mümkün.

Başka bir seçenek olabileceğini hiç düşünmemişti zira. Buradaki bekleyişi, bir karara varmak üzerine değildi. Aksine, vereceği kesin kılınmış bir kararın neticesini bekleyişiydi. Bir heyecan, bir gürültü. Onun için bir şenlik. Ancak, yaşanılması kesin olanın yanında getireceği belirsizlikler ürkütüyordu zaman zaman onu. Omzuna binen her sorumlulukta yükü büyüyordu. Yükü büyüdükçe, kendisinin de biraz daha büyüdüğünü hissediyordu. Dayanılmaz bir ağırlıktı bu. Ancak o sorumluluğu yükleyen, çok daha büyük bir ağırlığı taşıyordu. Layık olabilecek miydi? Bir Çakıl olabilecek miydi sahiden? Düşünüp durması, bundandı. Kurtlanmış zihni alel acele bir cevap ararken, telaşlı gözleri Ay'ın yüzeyinde bir çatlak arıyordu. Tıpkı kendi zihninde bulmak için debelenip durduğu o çatlak gibi. Bulamıyordu. Özgüveni tamdı. Tüm bu düşünce selinin ortasında, ayağa kalktı, silkindi. Elinde tuttuğu çakıl taşı ile son kez göz göze geldi. Tekrar aya baktı. Pencereden seken ışığa doğru yöneldi, elini uzattı pencereye.

Penceresinin önünü süsleyen iki minik saksının arasına baktı. Gözünü kestirmişti oraya. Taşı oraya bırakmak üzere hareketlendi. Zihnindeki tüm düşünceler susmuştu. Elini dışarı çıkardı, avcundan yuvarlanan taşı yavaşça bıraktı. Taşın sağlam bir yere oturduğuna emin oldu. Tek hamlede pencereyi kapattı. Hiç düşünmemeye devam etti. Zira düşüneceğini düşünmüştü. Ne olursa olsun, reddedemezdi. Reddetmeyecekti. Kararını Ginbushi'ye teklifi aldığı esnada zaten söylemişti. Geri adım atacak türden biri olmamıştı hiç bir zaman. Artık gözlerini dinlendirebilirdi. Biraz kapayabilirdi onları. Uyuyamayacağını biliyordu zaten.

Gözlerini açmıştı. İçi de geçmemişti. Karanlıkta asılı kalmıştı, bir kaç saat. Düşünmeden.

Yataktan fırlamıştı. İşe geç kalmış bir baba gibi, okula yetişmeye çalışan bir çocuk gibi. Üzerinde ceketi ve ekipmanlarıyla yattığının dahi farkına sonradan varmıştı. Ay ışığından artık eser yoktu. Güneş, mızraklarını yavaş yavaş saplamaya başlamıştı yeryüzüne. Şimdi toprak nasipleniyordu, yapraklar canlanıyordu. Ringo'nun ise yüzü parlıyordu. Perdesini hiç kapatmamıştı. Onun için sürpriz olmayacaktı bu yüzden. İlerledi, görüşü netleşti. Bir şey vardı. Bir maske.

Yeni bir surat, yeni bir isim. Tsume.

Onun için bırakılan maskenin yanına bir not iliştirilmişti. Burada buluşma yeri ve zamanı yer alıyordu. Notu okuduğu gibi avcunda yuvarlayıp buruşturdu. Ardından daha sonrasında klozete atmak üzere cebine iliştirdi. Maskeyi ise yastığının altına yerleştirdi. Bugünlük orada dursa, kafiiydi. Sonrası için ona bir yer bakardı. Neşesini içinde yaşıyordu, her zamanki gibi. Böyle hissettireceğini tahmin etmişti. Belirsizlik, kargaşa, kaos. Zihnindeki korkuların gün yüzüne çıkmasına izin vermeyen haklı bir gurur.

Başarmıştı. Gururla bakabilirdi artık aynalara.
Last edited by Okawa Ringo on April 18th, 2025, 3:14 am, edited 1 time in total.
Image
‎ ‎ ‎■ Künye
• İsim: Okawa Ringo
• Yaş: 20
• Cinsiyet: Erkek
• Boy: 173
• Kilo: 65
• Element: Fuuton
• Köy: Ishigakure
• Seviye: B - Rank
• Rütbe: Jounin
• Nam: Sanrı
Image
‎ ‎ ■ Puanlar
• GP: 0
• VP: 4
• PP: 2
‎ ‎ ■ Linkler
‎ ‎ ■ Profil

• Güç: D+
• Çeviklik: B
• Kondisyon: C+
• Potansiyel: B
• Varlık: D
• Zeka: D
Image
‎ ‎ ■ Beceriler
• [Güç] Atletizm: F
[Çeviklik] Akrobasi: C
[Çeviklik] El Hassasiyeti: E
• [Çeviklik] Saklanma: F
[Kondisyon] Form: D
• [Potansiyel] Ninshuu: F
• [Varlık] Aldatma: F
• [Varlık] Empati: F
• [Varlık] Sosyalleşme: F
[Zeka] Farkındalık: E
• [Zeka] İzcilik: F
• [Zeka] Bilim: F
Image
‎ ‎ ■ Teknikler
Ninpou: Ayatsuito - D Rank *
Fuuton: Kami Oroshi - D Rank
Fuuton: Fuuchi no Jutsu - D Rank
Fuuton: Tobikoshi no Jutsu - D Rank
Fuuton: Fuchou no Jutsu - D Rank
Fuuton: Fuukyou no Jutsu - D Rank
Fuuton: Reppushou - C Rank
Fuuton: Renkuudan - B Rank
Fuuton: Sairi no Jutsu - B Rank *
Juryokugan: Sanrin - A Rank *
‎ ‎ ■ Stiller ve Kabiliyetler
Shinobi Ekipman Ustalığı - A Rank
‎ ‎ ◦ Kabiliyet: Akrep - B Rank
‎ ‎ ■ Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Nadide Ekipman
‎‎‎ ‎ ◦ Kamisori *

Bel Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ Fırlatma Kunaisi, 20 Adet

Uyluk Çantası (Sağ)
‎‎‎ ‎ ◦ Kunai, 9 Adet

Flak Set
‎‎‎ ‎ ◦ Shuriken, 20 Adet

Sırt Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ Patlayıcı Parşömen, 4 Adet
‎ ‎ ◦ Sis Bombası, 5 Adet
‎ ‎ ◦ Misina, 5 metre
‎ ‎ ◦ Panço

Diğer
‎‎‎ ‎ ◦ İlk Yardım Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ File İçlik



Image
User avatar
Okawa Ringo
Ishigakure
Ishigakure
Posts: 309
Joined: February 25th, 2019, 1:04 am
Künye:

Re: [Geçmiş] Işık ve Gölge

Post by Okawa Ringo » March 29th, 2025, 4:07 am

Buluşma notunda belirtilen yere vardığında, göz alabildiğine uzanan gri duvarlara yaslanmış, ufak bir avluyu andıran, terk edilmiş bir binanın gölgesinde buldu kendisini. Taş zemin nemliydi; şehrin sabah serinliği, teninde karıncalanır gibi geziyordu. O an fark etti.. Burası, belki de yıllardır kullanılmayan bir alan olmalıydı. Belki de bilerek seçilmiş bir kuytu… Bir mabed, belki de eski bir okul. Bilemiyordu. Durgunluğun içinde, beklenmedik bir kıpırtı hissetti. Sırtının ardında biri olmalıydı. Shinobi hisleri alarm verir vaziyette; hızla döndüğünde, koyu gölgeler içinde bir siluetin varlığını sezdi. On metre kadar önünde. Bir hayvan maskesi. Ne olduğunu anlayamıyordu. Ardından bir diğeri belirdi. Aynı silüetin, bir benzeri. Elleri birbirine kenetlenmiş iki kişi. Onlarla ilk kez yüz yüze gelecekti.

Şimdi “Ringo” yerine “Tsume” olarak anılacak bu beden, her türlü bakışı bir sis perdesi ardına saklayan maskesiyle hazır durumda. Maskesini oracıkta takmakta tereddüt etmedi. Evdeyken taktığında, pek de özel hissetmemişti. Ancak şimdi takınca, kendisini tam olarak bir Çakıl olarak hissetmişti. Özeldi. Çünkü bu an, kimliklerden arınmanın vaktiydi. Adının, sesinin ve yüzünün geride kalması gerekiyordu. Sadece bir Çakıl olarak atılacaktı gölgelerin arasına.

Karşısında dikilen iki figür, iri kayalar gibi sessiz ve sarsılmaz görünüyorlardı. Onların maskelerindeki motifler de oldukça sade ama bir o kadar da ürperticiydi. Göz boşluklarından yansıyan bakışlar, her şeye rağmen Ringo’nunkalbindeki heyecanla buluşuyordu. Ahenkle dans ediyor, yüreğindeki davullara vuruyordu. Ne isim, ne de rütbe… Çakılların içinde, tek gerçek görevdi. Ve bu görev, artık anbean yaklaşmaktaydı.

İsim sormak, nefes almak kadar doğal olabilirdi. Fakat bu dünyada, böylesi bir doğallığa yer yoktu. Aralarındaki iletişim, sessizlik ve net bakışlar üzerinden ilerliyordu. Üçünün de boynunda, sırtında veya belinde kemikleşmiş bir disiplinin izleri okunuyordu. Herkesin duruşu, aynı sadeliği paylaşıyordu: Gereksiz hiçbir eyleme yer yok. Gözlerde ufak bir parıltı, omuzlarda gururla taşıdıkları görev bilinci… Hepsi buydu.

Tanışma, soruşturma. Hiç birisi yoktu. Susuyorlardı. Üçüncü silüet belirinceye kadar. Açıkca, burada bulunan herkesten daha iri, daha görkemliydi. Anbu'nun bir getirisi olan cübbesi, sırtında asılı bir naginata, bir kurt maskesi, karanlıkta parlayan kolluklar. Sonrasında, sessizlik bozuldu.

"Tsume bugünden itibaren ekibimizin bir parçası." Tok ve gür olduğunu tahmin ettiği sesi, maske tarafından boğulmasa bile anlaşılabilirdi. Ringo, basitçe kendini tanıtmak üzere söz alacaktı. Ancak beklediği fırsat gelmedi. İki takım arkadaşı da ondan önce davranmıştı. Dahası, iri kıyım adamın lafını beklememişlerdi.

Ben Hitoshi. Hoşgeldin Tsume." İlk söz alan, domuza benzeyen bir maske takıyordu. İnce yapılı ancak uzun boyluydu. Diğerinin ise vücut hatlarına baktığında bir kadın olduğunu tahmin ediyordu. Maskeler sesi epey boğsa da cinsiyeti ayırmak çok da zor değildi.

"Ben Mayu. Memnun oldum Tsume." dedikten sonra arkalarındaki adama dönmüştü. Tim lideri olduğunu tahmin ettiği adam bu esnada elinde açtığı parşömene göz gezdiriyordu. Kod adının Mayu olduğunu öğrendiği kız, adama dönerek bir şeyler söylemeye başladı.

"Bu akşamki operasyona Tsume katılım sağlayacak mı? Ona göre fazladan hazırlık yapmak zorunda kalabilirim." demişti. Bu esnada elinde parşömeni sallayan iri kıyım adam bir kaç adım atarak onlara yanaştı. Kafasını kaldırarak Mayu'yu süzüyordu. En azından, Ringo böyle tahmin ediyordu.

"Tsume için bir oryantasyon ve ön eğitim emri verilmedi. Deneyimli ve yetenekli bir shinobi. Uyum sağlayacaktır. Operasyona gelirsek... Bugünün hedefi ipek tüccarlığından parayı bulmuş, Kouto Yamaguchi. Şimdilerde Minami çevresindeki tekstil atolyelerinin bir çoğu onun tekelinde. Adı bize verilirken kırmızıyla yazılmış. Susturulacak."

Ringo bir anlığına düşündü. Bir çok şeyi bilmiyordu. En azından temel şeyleri söylemeleri gerekiyordu. Panik yapmıştı. Nefesi düzensizleştiği an az önce isminin Hitoshi olduğunu öğrendiği adamın bakışları ona kilitlendi. Maskeleri birbirine değecek kadar yakındı. Ne ara bu kadar yaklaşmıştı? Anlayamıyordu. Hiç tanımadığı, görmediği, bilmediği birini öldürüp çıkacaklar mıydı? Sorgulamayı sevmezdi lakin... Bu kadar hızlı başlayacağını kestirememişti olayın. Dahası, hata yapıp her şeyi berbat etme ihtimalini düşününce daha da geriliyordu.

"Sakin ol, Tsume. Kalbin yerinden çıkacak gibi. Bir sorun mu var?" demişti Mayu. Sakin, usul bir ses tonu ile.

Bu normal değildi. Bu shinobiler gerçekten çok yeteneklilerdi. Mayu denen kızın kalbinin atışını bu kadar net duyabilmesi aşırı ilginçti. Kulakları mı çok keskindi? Yoksa başka bir şey mi vardı. Bilemiyordu. Ancak lafa girmesi gerektiğini hissediyordu.

"Problem yok. İlk görev heyecanı. Zaten iş üstünde eğitime inanırım. Daha iyi." Kısa, net kelimelerle derdini ve ruh halini anlatabildiğini düşünüyordu. En azından, söyledikleri bir nebze olsun inandırıcı gelmeliydi onlara.

"Mayu, eşsiz sensör yetilere sahiptir. Hitoshi ise yakın dövüş ve silahlar konusunda bir uzmandır. Çakıl timlerini oluştururken üyelerin yetilerine, görev tipine ve birbirleri ile olan uyumlarına dikkat edilir. Ben, Tim lideriniz Kuma. Minami'ye her zamanki rotamızdan giriş yapacağız. Çakılların gizli operasyonlarında kullandıkları, Daimyo ve köy yönetimi arasındaki anlaşmalar sonucu elde edilmiş tüneller var. Bu tüneller şehrin kanalizasyon sistemine direkt erişebiliyor. Parşömeninizde bir haritasını bulabilirsiniz. Hedefiniz Yamaguchi adreste yazan, kendisine ait birahanede olacak, meydanda. Planı sizlere bırakıyorum. Risk artar ve işler sarpa sararsa geri çekilin. Bu kadar."

İsminin Kuma olduğunu az önce öğrendiği adam, sözlerinden kısa bir süre sonra ardını dönmüş ve sanki hiç bir şey olmamış gibi karanlıkta kaybolmaya başlamıştı. Bir veda busesi beklemiyordu elbet, ancak her şey aşırı kısa ve net cereyan ediyordu. Bu devinim karşısında dizlerinin bağı çözülecek gibiydi. Ancak dalgınlığa yer yoktu. Zira hem Mayu, hem de Hitoshi hareketlenmek üzere merdivenlere doğru ilerlemeye başlamışlardı. Derin bir nefes aldı. Peşlerine dizdi adımlarını.

Artık karanlıktaki pençe olma vaktiydi. İnancı tamdı.
Image
‎ ‎ ‎■ Künye
• İsim: Okawa Ringo
• Yaş: 20
• Cinsiyet: Erkek
• Boy: 173
• Kilo: 65
• Element: Fuuton
• Köy: Ishigakure
• Seviye: B - Rank
• Rütbe: Jounin
• Nam: Sanrı
Image
‎ ‎ ■ Puanlar
• GP: 0
• VP: 4
• PP: 2
‎ ‎ ■ Linkler
‎ ‎ ■ Profil

• Güç: D+
• Çeviklik: B
• Kondisyon: C+
• Potansiyel: B
• Varlık: D
• Zeka: D
Image
‎ ‎ ■ Beceriler
• [Güç] Atletizm: F
[Çeviklik] Akrobasi: C
[Çeviklik] El Hassasiyeti: E
• [Çeviklik] Saklanma: F
[Kondisyon] Form: D
• [Potansiyel] Ninshuu: F
• [Varlık] Aldatma: F
• [Varlık] Empati: F
• [Varlık] Sosyalleşme: F
[Zeka] Farkındalık: E
• [Zeka] İzcilik: F
• [Zeka] Bilim: F
Image
‎ ‎ ■ Teknikler
Ninpou: Ayatsuito - D Rank *
Fuuton: Kami Oroshi - D Rank
Fuuton: Fuuchi no Jutsu - D Rank
Fuuton: Tobikoshi no Jutsu - D Rank
Fuuton: Fuchou no Jutsu - D Rank
Fuuton: Fuukyou no Jutsu - D Rank
Fuuton: Reppushou - C Rank
Fuuton: Renkuudan - B Rank
Fuuton: Sairi no Jutsu - B Rank *
Juryokugan: Sanrin - A Rank *
‎ ‎ ■ Stiller ve Kabiliyetler
Shinobi Ekipman Ustalığı - A Rank
‎ ‎ ◦ Kabiliyet: Akrep - B Rank
‎ ‎ ■ Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Nadide Ekipman
‎‎‎ ‎ ◦ Kamisori *

Bel Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ Fırlatma Kunaisi, 20 Adet

Uyluk Çantası (Sağ)
‎‎‎ ‎ ◦ Kunai, 9 Adet

Flak Set
‎‎‎ ‎ ◦ Shuriken, 20 Adet

Sırt Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ Patlayıcı Parşömen, 4 Adet
‎ ‎ ◦ Sis Bombası, 5 Adet
‎ ‎ ◦ Misina, 5 metre
‎ ‎ ◦ Panço

Diğer
‎‎‎ ‎ ◦ İlk Yardım Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ File İçlik



Image
User avatar
Okawa Ringo
Ishigakure
Ishigakure
Posts: 309
Joined: February 25th, 2019, 1:04 am
Künye:

Re: [Geçmiş] Işık ve Gölge

Post by Okawa Ringo » April 1st, 2025, 10:39 pm

Karanlık, adımlarını kovalayan bir gölge gibi peşlerindeydi. Merdivenlerden aşağı inerlerken, taşların rutubetli kokusu havayı dolduruyor, sanki taş duvarlar üzerindeki devasa yükü hissedip inliyordu. Hitoshi önde, Mayu hemen arkasında; Ringo ise sonuncu basamaklarda, bedeniyle aynı hizaya gelmeye çalışan düşüncelerle cebelleşiyordu. Her adımda ayak sesleri biraz daha kısılıyordu.

Dört Çakıl, sanki kentin belleğine sızarcasına sessizleşiyordu. Sessizleştiriyordu.

Terk edilmiş binanın alt katına ulaştıklarında, buranın aslında tozlu bir mahzenden ibaret olmadığını fark etmek zor değildi. Kuma’nın sözünü ettiği o gizli geçit, boğuk bir ışık eşliğinde döşeme taşıyla örülmüş duvarda saklıydı. Karanlıkta parıldayan, ufak bir metal tutacak vardı orada. Kuma onu kavradı, mekanizmayı çevirdi, duvar hafifçe oynadı. Ardından tıkırtılı bir sürgü sesi, karanlığın böğründe uyanan paslı bir kapının iniltisini andırıyordu. Dört shinobi, teker teker açıklığı geçtiler. İçeriye girdiklerinde, daha da kesif bir nem kokusu ciğerlerine doldu. Tünel loştu; rutubetli duvarlarına üşüşen yosunlar, su damlalarının oluşturduğu minik gölcükler vardı. Bir adım ötesini aydınlatmaya yetmeyecek kadar cılız bir ışık kaynağını elinde tutan Kuma, ekibe yol gösteriyordu.

Hitoshi’nin sırtındaki hafif kılıç tıkırtısı, Mayu’nun belli belirsiz nefes ritmi ve Tsume’nin çarpan kalbinin yankısı… Hepsi yeraltının tekinsiz melodisine karışıyordu. Ringo, yani Tsume, bu dar geçitten geçerken içindeki ürpertinin yavaş yavaş bir odaklanmaya dönüştüğünü hissediyordu. Dışarıda esen rüzgârın yerini burada taşın altından gelen soğuk bir esinti almıştı. Tünellerin sonu, Minami’nin göbeğine açılacaktı. Ve orada, hakkında pek az şey bildiği bir adamı, karanlığın tarihine gömmeleri gerekiyordu. Uzun bir yürüyüşten sonra, tünelin bitiminde onları paslı bir demir kapı karşıladı. Pasın kabartı halinde büyüdüğü kapının ortasından sızan su, yeraltı kanallarına bağlanan geçidin habercisiydi. Kuma, eldivenli elini kaldırdı, ekibe dur işareti verdi. Aralarındaki sessizlik, tüm konuşmalardan daha güçlü bir lisan hâline gelmişti.

Kuma, kapıya yaklaştı, kilit mekanizmasını birkaç dokunuşla zorlarken, Mayu da hafifçe gözlerini kapayarak çevreyi yokladı. Sensör yeteneğinin derinliklerine daldıkça göz kapaklarının titrediğini gören Ringo, bir an bu işin ne kadar farklı becerileri gerektirdiğini düşündü. Zaman zaman kendi yeterliliğini dahi sorguluyordu. Mayu kulağıyla değil, bambaşka bir hisle “duyuyordu.” Ardından kadın, hafif bir el hareketiyle durumu işaret etti: Dışarıda -en azından yakın mesafede- kimse yoktu.

Kuma, sonunda kapıyı açmayı başardığında, nemli bir kanal görünümü karşıladı onları. Hafif bir çamur kokusu, karışık atıkların çürümüş izlerini taşıyordu. Kanalın içerisinde, su ya da atık akıntısının oluşturduğu, tıpkı bir tıslama gibi duyulan kesik sesler yankılanıyordu. Hitoshi ilk adımı attı. Ardından Mayu. Kuma ve Ringo, ekibi takip ettiler. Kanalın iki yanından ilerleyen dar yollar vardı; ortadaki su ise yer yer köpükleniyor, boğuk bir gri rengi yansıtıyordu. Her adımda çizmeleri kaygan zeminde temkinli davranmak zorundaydı. Bir anlık dikkatsizlik, gürültülü bir düşüşe sebep olabilirdi. Ve gürültü, gölgelerin en büyük düşmanıydı.

Kuma, alçak bir sesle konuştu; sesi maskede boğulmuş olsa bile tok tınısı hissediliyordu:

“Dinleyin. Önümüzde iki çıkış var. Biri doğrudan birahaneye yakın, diğeri ise meydandaki ara sokağa açılıyor. Hedefimizi içeride mi yakalıyoruz, yoksa dışarıda mı indirmeye çalışıyoruz? Bu kararı birlikte vereceğiz.”

Mayu, kısa bir süre odaklandıktan sonra yanıt verdi. Hareketsizdi.

“Şu an yoğun bir kalabalık var. Meydan, akşam ticaretine hazırlanıyor. Birahane muhtemelen müşterilerle dolmaya başlayacak. Eğer yüksek bir tehdit hissederlerse, Kouto Yamaguchi dışarı çıkmadan kaçabilir.”

Hemen ardından Hitoshi, kılıcının kabzasını sıvazlayarak söze girdi. Kılıç aşırı uzundu. Ringo biraz daha dikkatli baktığında, bunun değişik bir konsepte sahip Naginata olduğunu farketti. Ancak kesinlikle özel bir silahtı.

“Birahanenin müşteri trafiği artmadan önce içeri sızarsak, daha az göz önünde oluruz. Kısa sürede işimizi bitirip geri çekilmek mantıklı.”

Kuma, parşömende işaretli noktayı gösterdi. Ringo da omzunun üzerinden bakarak haritayı inceledi. Birahanenin arka girişine bağlanan dar bir sokak vardı. Bu sokak, kanalın doğudaki çıkışına epeyce yakındı. Plan basitti: Kanalın o çıkışından sızacaklar, kimse görmeden arka kapıya yanaşacaklar, hedefi bulacaklardı. Tsume’nin zihninde hızlıca canlanan sahnede bile, olası riskleri hesaplamaya çalışıyordu. Korumalar, beklenmedik konuklar ya da başka bir sürpriz… Gölgede saklanan tuzakların ne olacağını kestirmek güçtü.

Tüm bunların arasında, Ringo’nun içini garip bir karıncalanma hissi kaplamıştı. Birini öldürmek, hem de böylesine soğukkanlı bir emirle… Evet, akademide sayısız kez teori, strateji, teknik öğrenmişti. Sınır görevlerinde belki kılıcına kan da bulaşmıştı. Daha henüz Jounin sınavında yaşadığı olay, onu derinden sarsmıştı. Lâkin böylesi bir “sessiz infaz” fikri, gene de ruhunda hafif bir çalkantı yaratıyordu. Kendini sakinleştirmesi gerektiğini biliyordu.

“Uzanıp dalı koparmak kadar kolay.” diye düşündü.

Kimlik yok, ses yok. Yalnızca eylem var. Kabullenmişti.
Image
‎ ‎ ‎■ Künye
• İsim: Okawa Ringo
• Yaş: 20
• Cinsiyet: Erkek
• Boy: 173
• Kilo: 65
• Element: Fuuton
• Köy: Ishigakure
• Seviye: B - Rank
• Rütbe: Jounin
• Nam: Sanrı
Image
‎ ‎ ■ Puanlar
• GP: 0
• VP: 4
• PP: 2
‎ ‎ ■ Linkler
‎ ‎ ■ Profil

• Güç: D+
• Çeviklik: B
• Kondisyon: C+
• Potansiyel: B
• Varlık: D
• Zeka: D
Image
‎ ‎ ■ Beceriler
• [Güç] Atletizm: F
[Çeviklik] Akrobasi: C
[Çeviklik] El Hassasiyeti: E
• [Çeviklik] Saklanma: F
[Kondisyon] Form: D
• [Potansiyel] Ninshuu: F
• [Varlık] Aldatma: F
• [Varlık] Empati: F
• [Varlık] Sosyalleşme: F
[Zeka] Farkındalık: E
• [Zeka] İzcilik: F
• [Zeka] Bilim: F
Image
‎ ‎ ■ Teknikler
Ninpou: Ayatsuito - D Rank *
Fuuton: Kami Oroshi - D Rank
Fuuton: Fuuchi no Jutsu - D Rank
Fuuton: Tobikoshi no Jutsu - D Rank
Fuuton: Fuchou no Jutsu - D Rank
Fuuton: Fuukyou no Jutsu - D Rank
Fuuton: Reppushou - C Rank
Fuuton: Renkuudan - B Rank
Fuuton: Sairi no Jutsu - B Rank *
Juryokugan: Sanrin - A Rank *
‎ ‎ ■ Stiller ve Kabiliyetler
Shinobi Ekipman Ustalığı - A Rank
‎ ‎ ◦ Kabiliyet: Akrep - B Rank
‎ ‎ ■ Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Nadide Ekipman
‎‎‎ ‎ ◦ Kamisori *

Bel Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ Fırlatma Kunaisi, 20 Adet

Uyluk Çantası (Sağ)
‎‎‎ ‎ ◦ Kunai, 9 Adet

Flak Set
‎‎‎ ‎ ◦ Shuriken, 20 Adet

Sırt Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ Patlayıcı Parşömen, 4 Adet
‎ ‎ ◦ Sis Bombası, 5 Adet
‎ ‎ ◦ Misina, 5 metre
‎ ‎ ◦ Panço

Diğer
‎‎‎ ‎ ◦ İlk Yardım Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ File İçlik



Image
User avatar
Okawa Ringo
Ishigakure
Ishigakure
Posts: 309
Joined: February 25th, 2019, 1:04 am
Künye:

Re: [Geçmiş] Işık ve Gölge

Post by Okawa Ringo » April 2nd, 2025, 4:30 pm

Kanalın içindeki nemli havayla dolu birkaç dakikalık yolculuğun ardından, ekibin attığı her adımda sessizlik ağırlaşıyor, sanki havayı keskin bir bıçak gibi yararak ilerliyorlardı. Kuma’nın öncülüğünde, kuzeye uzanan dar tünel çıkışına sapıp demirden bir kapak yardımıyla su kanallarından yüzeye çıktıklarında, her şey bir anda başka bir boyuta sıçradı. Toprakla buluştukları nokta, birahanenin arka tarafına yakın, kimselerin uğramadığı atıl bir sokaktı. Kapaktan adım atar atmaz, dar sokakta bekleyen iki nöbetçinin varlığını hissettiler. Nöbetçiler belki görgüsüz adamlardan ibaret sanılabilirdi; ancak sahne hiç de öyle değildi.

Sokakta ansızın bir tıkırtı belirdi. Ringo, bir an boşluğuna geldiğini hissedip olduğundan daha sert bir hareket yaptı. Hırkasının metal tokası taş duvara çarpınca ses, fısıltı misali yankılandı. İki nöbetçinin de kulakları dikildi. Biri dikkat kesilerek baktığında, Ringo’nun gölgeler içindeki siluetini bir ân seçer gibi olmuştu.

“Ne!” diye fısıldadı nöbetçi. “Biri mi var orada?”

Ringo tam paniğe kapılacakken, Kuma yanında belirdi. Dev cüssesine rağmen incelikli bir çeviklikle Ringo’yu kendine doğru çekti, maskesinin altından nefesini tuttuğunu duyabilecek kadar yakınlaştı ona. Aynı anda, sol elini hafifçe duvara yasladı görebildiği kadarıyla avuç içinden yayılan tuhaf bir titreşim, duvarı neredeyse içten içe çatlatacak gibi oldu. Tıslayan bir toz bulutu, siluetleri karıştırdı. Bu, Ringo'nun anlayabildiği kadarıyla oldukça düşük bir seviye Doton tekniğiydi. Ancak Kuma bu tekniği öyle işe yarar bir şekilde kullanmıştı ki, onları tamamen gizlemişti. Nöbetçinin gözleri, anlık bu toz perdesinden ötürü onları net seçemedi. İlginç bir deneyimdi.

O esnada Hitoshi, gölgeyi bir yılan gibi takip edip aniden ortaya atıldı. Aşırı hızlıydı. Elinde kılıç mı yoksa naginata mı olduğu ilk bakışta ayırt edilemeyen uzun silahıyla bir yay çizdi. Ringo ara sıra bu silahın net bir şekilde Naginata olduğuna kanaat getiriyordu. Ancak Hitoshi'nin savuruş biçimi aşırı hızlıydı. Harekette ne bir ses ne bir kararsızlık vardı: İki nöbetçi, henüz neyle karşı karşıya olduklarını anlayamadan, boğuk bir “fuuşt!” sesiyle oracıkta can verdi. İki paralel kesi, iki kesi de aşırı temiz ve derindi. Yerde yeni yeni oluşmaya başlamış kan gölünü görebiliyordu.

Mayu, neredeyse nefes almadan beklediği köşeden çıkıp Ringo’ya bir bakış attı. İçinde az önceki küçük kazanın nasıl bir felakete dönüşeceğini hayal etmiş gibi görünüyordu. Ama artık çok geçti ve aynı zamanda belki de tam zamanında sonlanmıştı. Hitoshi, kılıcının ucunda yoğunlaşan kanı hafif bir silkeleyerek sessizce yere süründü, ardından tekrar yükseldi. Ringo ise hâlâ o bir anlık hatanın sarsıntısını hissediyordu. Kuma’nın müdahalesi çok şeyi kurtarmıştı.

Birahanenin arka kapısı, kaldırım kenarında yan yana yığılmış fıçılarla yarı kapatılmış görünüyordu. Paslı menteşeler, kapıdaki muhtemel sessiz sızmayı dahi tehdit edebilirdi. Ancak Mayu, sensör yeteneği sayesinde içeride kimlerin olduğunu, kaç kişinin hareketlendiğini çoktan fark etmişti. Elleriyle havayı yoklarmış gibi bir hareket yaptı; gözlerini kapatıp hafifçe titretti. Ringo, bunun Kouken-dou olduğunu anlayabilmişti. En azından çok yüksek seviyeli bir yetenek olduğunu biliyordu. Diğer yetenekleri hakkında da basit tahminler yapabiliyordu. Mayu, aşırı iyi bir sensördü.

“Sadece koridorun sonunda iki kişi daha var,” diyerek fısıldadı. “Fakat bunlar bizden.”

Ringo, Mayu'nun bizden dediği esnada ne kastettiğini anlamıştı. Bunlar shinobiydi anlaşılan. Hitoshi, gözlerini Mayu’nun işaret ettiği kapıya dikti. “O hâlde hızlıca ilerlememiz gerek. Hedef daha da saklanmadan, sürpriz avantajımızı kullanmalıyız.”

Kapının menteşelerini yağlamak ya da gıcırtıyı en aza indirmek için ufak bir dokunuş yeterliydi. Mayu belindeki ufak çantadan çıkardığı bir sıvıyı hızlıca menteşelere damlattı. Kuma, iri cüssesiyle kapıyı nazikçe iterken Ringo, yüreğindeki çarpıntıyı bastırmaya çalışıyordu. Kapı hafif bir tıslamayla açıldı; içeride, is kokulu lambaların aydınlattığı geniş bir depo bölümü vardı. Fıçıların, çuvalların ve tahta kasaların arasından sessizce sızdılar. Yerdeki taş döşemeye sürünen Hitoshi, anbean ilerleyerek saklanmış iki korumanın yerini saptamaya çalıştı. Boğuk bir konuşma sesi duyuyorlardı; kelimeler anlaşılır değildi ama kesinlikle Shinobi terminolojisi duyuluyordu. Belli ki Yamaguchi sıradan bir kaçakçıdan öte, gizli ticaret ağını korumak adına profesyonel savaşçılar kiralamıştı.

Dört Çakıl, depoyu çevreleyen kasaların ardından ilerlemeyi sürdürdü. Ringo, titreyen parmaklarını yavaşça yumruk yaparak kendini toparlamaya çalışıyordu. Odaklanmaya çalışıyor ve her geçen an bunu daha da başarıyordu. Bu sırada, korumalardan biri kısık sesle bir şeyler dedi. Ringo bunu tam anlamaya, idrak etmeye çalışırken... Pat! Hitoshi, neredeyse insana göz açtırmayacak bir süratle yerinden fırladı; uzayan kılıcını, parıldayan bir yansıma misali hedefin boynuna indirdi. İkincisine doğru hızla dönüp, vücudunu bir yay gibi gererek silahı yatay bir darbeyle ona da geçirdi. İki koruma, tek hamlede yere yığıldı. Ringo, gözlerini dahi kırpamadan sahneyi izledi. Bu, belki de acımasızlıkla iç içe geçmiş bir sanattı; bir shinobinin anlık kabiliyeti. Silahının bunu yapabilmesine anlam veremiyor, stilini kestiremiyordu. Hitoshi, harika bir shinobi idi. Gölgede kalmanın bedeli, hep kanla ödeniyordu. Ancak Hitoshi, daha çok bu ödemeyi alan taraftı.

Bu esnada Mayu, ortama dair yeni bir kontrol yapıyor gibiydi. Yumruk yaptığı elinin işaret ve orta parmağını dışarıya açmıştı. Bu esnada seslendi. “Üçüncü bir kişi daha hareketlendi. İlerideki merdivenlerden yukarı çıkıyor. Galiba Yamaguchi’nin odasına gitti.” Kuma başını salladı. “Tam da tahmin ettiğim gibi. Yamaguchi bütün bu güvenlik önlemlerine rağmen kaçma yolunu kolluyor. Hemen arkadan ilerlemeliyiz.”

Hitoshi ve Mayu geride kalmaya karar verdiler. Etrafı temizlemek, olası takviye korumaları engellemek onların görevi olacaktı. Kuma, iri cüsseli bedenine rağmen hafif adımlarla Ringo’nun önüne düştü. Beraberce merdivenleri çıktılar; ahşap basamaklar gıcırdamasın diye nefeslerini dahi tutarcasına ilerliyorlardı.

Yukarı kattaki loş koridor, alt kattaki depodan çok daha farklı bir havaya sahipti. Az sayıda lamba, duvarlarda titrek gölgeler oluşturuyordu. İki tarafında kapılar sıralanıyordu. Kimi açılmış, kimi kapanmış… Tam ortada, aralık bir kapıdan içeri sızan yarı gölge Ringo’nun dikkatini çekti. Kuma da bunu fark edip duraksadı. İçeride, derin bir fısıltıyla kendi kendine konuşan biri vardı. Muhtemelen başka bir korumaydı. Ancak Ringo biraz olsun duraksadı. Güçlünün kokusunu alırdı. Sokak iti gibiydi Ringo. Bu adamın havası, diğerlerinden farklı hissettiriyordu.

Ringo, kalbindeki çarpıntıyı yeniden duyumsadı. Kuma ona kısa ve net bir bakış attı, “Giriyoruz. Hazır ol.” dedi kısaca. Kuma hafifçe kapıyı itti. İnanılmaz derecede sessizdi… İçerideki shinobi irkilip onlara döneneye dek. Maskeli bir yüz, koyu gri bir giysi, bakışlarında sinsi bir ışıltı taşıyan bu herif, elini havada kavis gibi savurdu. Anlık bir mırıltı duydu Ringo. Hemen ardından Ringo’nun gözleri tuhaf bir karanlığa gömüldü. Dehliz gibi. Mahzen gibi...

Karanlığın tam ortasındaydı.

Image
‎ ‎ ‎■ Künye
• İsim: Okawa Ringo
• Yaş: 20
• Cinsiyet: Erkek
• Boy: 173
• Kilo: 65
• Element: Fuuton
• Köy: Ishigakure
• Seviye: B - Rank
• Rütbe: Jounin
• Nam: Sanrı
Image
‎ ‎ ■ Puanlar
• GP: 0
• VP: 4
• PP: 2
‎ ‎ ■ Linkler
‎ ‎ ■ Profil

• Güç: D+
• Çeviklik: B
• Kondisyon: C+
• Potansiyel: B
• Varlık: D
• Zeka: D
Image
‎ ‎ ■ Beceriler
• [Güç] Atletizm: F
[Çeviklik] Akrobasi: C
[Çeviklik] El Hassasiyeti: E
• [Çeviklik] Saklanma: F
[Kondisyon] Form: D
• [Potansiyel] Ninshuu: F
• [Varlık] Aldatma: F
• [Varlık] Empati: F
• [Varlık] Sosyalleşme: F
[Zeka] Farkındalık: E
• [Zeka] İzcilik: F
• [Zeka] Bilim: F
Image
‎ ‎ ■ Teknikler
Ninpou: Ayatsuito - D Rank *
Fuuton: Kami Oroshi - D Rank
Fuuton: Fuuchi no Jutsu - D Rank
Fuuton: Tobikoshi no Jutsu - D Rank
Fuuton: Fuchou no Jutsu - D Rank
Fuuton: Fuukyou no Jutsu - D Rank
Fuuton: Reppushou - C Rank
Fuuton: Renkuudan - B Rank
Fuuton: Sairi no Jutsu - B Rank *
Juryokugan: Sanrin - A Rank *
‎ ‎ ■ Stiller ve Kabiliyetler
Shinobi Ekipman Ustalığı - A Rank
‎ ‎ ◦ Kabiliyet: Akrep - B Rank
‎ ‎ ■ Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Nadide Ekipman
‎‎‎ ‎ ◦ Kamisori *

Bel Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ Fırlatma Kunaisi, 20 Adet

Uyluk Çantası (Sağ)
‎‎‎ ‎ ◦ Kunai, 9 Adet

Flak Set
‎‎‎ ‎ ◦ Shuriken, 20 Adet

Sırt Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ Patlayıcı Parşömen, 4 Adet
‎ ‎ ◦ Sis Bombası, 5 Adet
‎ ‎ ◦ Misina, 5 metre
‎ ‎ ◦ Panço

Diğer
‎‎‎ ‎ ◦ İlk Yardım Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ File İçlik



Image
User avatar
Okawa Ringo
Ishigakure
Ishigakure
Posts: 309
Joined: February 25th, 2019, 1:04 am
Künye:

Re: [Geçmiş] Işık ve Gölge

Post by Okawa Ringo » April 2nd, 2025, 4:59 pm

Ne ile karşı karşıya kaldığını kestirmek zordu. Ancak şalterleri geri geliyor gibiydi. Afallamıştı. Ne kadar vakit kaybetmişti, bilmiyordu. Ancak tanıdığı bir his kaplamıştı bedenini. Dünya bir anda bulanıklaşmış, sanki sisli bir aynada yansımaya dönüşmüştü. Kuma’nın sesi derinlerden boğuk şekilde ulaştı ona. “Genjutsu, dikkat et!”

Ringo kendini kaybediyordu. Etraf çarpılıp yamuluyor, gözünün önünde kırmızı siyah renklerle dolu bir döngü oluşuyordu. Görüşü bulanıklaşıyor ve bastığı zemin yamuluyordu. Her şey... Her şey yamuluyor ve bedeni üzerinde kontrolü zayıflıyordu. Tam o sırada, bilinçaltından gelen bir içgüdüyle, “Kai!” diye fısıldadı, ellerini hızlı bir şekilde birleştirdi. Fakat genjutsunun etkisi ne hafifledi ne de yok oldu. Teknik, tüm etkisiyle devam ediyordu. Adamın ustalığını o an kavramıştı.

İlizyonun ortasında Ringo, kendi zihninde boğulmamak için çırpınırken, gözlerini sımsıkı kapatıp tekrar“Kai!” diye bağırdı. Hiç bir şey yok. Anlamsız. Yapması gerekeni yapacaktı. Kunaisini tüm gücüyle dizinin biraz üstüne sapladı. Bununla da kalmadı, sapladığı kunaiyi eliyle tornavida çevirir gibi çevirdi. Dayanılmaz bir acı dalgası bedenini kaplarken, yavaş yavaş renklerin yüzeye ulaştığına şahit oluyordu.

Acı, gerçekliği doğuruyordu.

Koruma, bu esnada atağa kalkmıştı bile. Elindeki keskin bir tantou'yu, Kuma’nın karnına saplamak üzere savurdu. Ringo, henüz tam dengesi yerine gelmese de tüm reflekslerini zorlayarak araya girdi, bedenini koruma ile Kuma’nın arasına koydu. Darbe neredeyse kendi sol omzunu sıyırdı ama yine de ucuz atlatamadı; giysisinde derin bir yırtık açıldı, acı omzunda yanmaya başladı. Dizinden aldığı yaranın üzerine bu da eklenince bir nebze yüzü buruşmuştu.

Tam o esnada Kuma Ringo'yu sağına doğru iterek uzaklaştırdı. Ardından ellerini kaldırdı ve korumanın ataklarını tek tek kol zırhının plakası ile karşılamaya başladı. Fakat garip olan bir şey vardı. Kuma gözlerini açamıyordu... Yüksek ihtimalle halen Genjutsu altındaydı. Çıkacak zamanı olmamıştı. Bir de bunun üzerine Ringo'yu korumaya çalıştığı için bariz dezavantajlı bir duruma düşmüştü. Tam o anda korumanın aniden çıkardığı ve neredeyse kulak hizasına kadar kaldırdığı tekmesini karşılayamadı. 3, 4 metre kadar geriye sendelerken Ringo çoktan silkelenmişti. El mühürleri bitmiş ve aldığı derin nefesi bıçağına üflemeye başkamıştı.

"Sairi no Jutsu..."

Kunainin metalinde mavi bir ışık titreşti, hemen ardından bıçak, belli belirsiz bir rüzgârla parıldamaya başladı. Koruma gözlerini kısıp şaşkınlıkla geriledi, ancak Ringo çoktan saldırıya geçmişti. Fuuton’la keskinleştirdiği kunaisiyle iki adımda rakibinin savunma hizasını geçip göğüs kafesine bir darbe indirdi. Koruma sendeledi, ama yıkılmadı; belli ki henüz oynayacak kartları vardı. Acı dolu bir bakış fırlatıp geriye sıçradı. Ringo daha hızlı olduğunun farkına varmıştı. Ayrıca herifin canını yakmıştı. Koruma aynı anda ellerini tekrar mühür yapmak için kaldırdı, muhtemelen ikinci bir genjutsu girişimiydi. Fakat Ringo, şimdiden yeniden saldırı pozisyonunu almıştı. Elindeki kunainin rüzgârla sarmalanmış keskinliği, bu kez rakibin savunmasını yarıp geçti. Kunai'yi boğazına direkt olarak soktu. Muhtemelen koruma, silahın menzilini hesaplayamamıştı. Gizli bir teknik olan Sairi sayesinde Ringo menzil açısından avantajlıydı ve herif tekniğini hazırlayamadan saldırıya geçebilmişti. Korumanın sesi, boğuk bir inlemeye dönüştü, ardından yığıldı. Boğazından süzülen sıcak kan, Ringo’nun zihninde kısacık bir zaman yolculuğuna neden oldu: “Görev. Çakıllar. Ginbushi.” Tekrar derin bir nefes alarak irkildi; gözlerinde kararlı bir ışıltı belirmişti.

Koridordan gelen ayak sesleri Ringo’yu gerçeğe geri çekti. Kuma, nefesini düzenlemeye çalışarak yanına koştu. Omzundaki yarayı görünce endişeyle baktı ama konuşmadı. Dikkatleri kapısı açılamamış bir başka odaya yönelmişti. İçerden duyulan panik dolu ses barizdi: Yamaguchi.

Zaman kısıtlıydı. Hem içerideki hedef kaçmaya yeltenir, hem de koridorun ucundan başka korumalar belirebilirdi. Kuma kapıya doğru hamle yaptığında, Yamaguchi içeriden bir çığlık atarak kapıyı açtı ve dışarı fırladı. Kucağında birtakım belgeler, bir kolunda pahalı kumaş çuvalı, gözlerindeki panik son raddeye varmıştı. Ringo’yla göz göze geldiği anda, sanki hayalet görmüş gibi irkildi.

“Sen... siz!! Lanet olsun size!” diye bağırdı, cılız ve öfkeli bir sesle.

Ringo, bir an tereddüt etmeden ileri atıldı. Yamaguchi kılıksız duruyor olabilirdi, ama hiç de çaresiz biri değildi. Kolunun altından tuttuğu çuvalı Ringo’nun üzerine fırlatıp sıyrılmaya kalktı. Bir anlık hamleyle Ringo, kolunu savurup çuvalı kesti; dökülen ipek parçalarıyla birlikte kırık plakalar, kuru ahşap çıtırtıları ortalığa saçıldı. Yamaguchi’nin korku dolu bakışları, Ringo’nun maskesinde yankı buldu. Birkaç adım geriledi, “Yapmayın! Her şeyi öderim, bir anlaşma yapabiliriz! Bütün paramı alın! ÖZÜR DİLERİM!” diye yalvaran bir tonda yakarış seansına başladı.

Fakat Çakıllar’ın dünyasında, merhametin sesi kısıktı. Ringo, kalbinin atışlarının sesini, maskenin altındaki nefesini ve hatta gözlerindeki kararlılığı hissediyordu. İçindeki korkuyu ve acımayı öldürmek zorundaydı. Zaten bu göreve adım attığı andan itibaren, dönüş yolu yoktu.

Bir an, zaman yavaşladı. Ringo adımları hızlandırıp Fuuton’la kaplanmış kunaisini yatay bir savuruşla Yamaguchi’nin boynuna doğru yönlendirdi. Adamın ağzı dehşetle açıldı, ama herhangi bir çığlık yükselmedi. Tenindeki kesik, bir anlık rüzgar hışırtısı ile uyum içindeydi. Kafası, incelikle ayrıldı vücudundan, gövdesi cansız şekilde yere yığıldı. Kırmızı izler, odanın taş zemininde küçük bir gölet gibi yayılırken, Ringo bir an nefes alamıyormuş gibi hissetti.
Image
‎ ‎ ‎■ Künye
• İsim: Okawa Ringo
• Yaş: 20
• Cinsiyet: Erkek
• Boy: 173
• Kilo: 65
• Element: Fuuton
• Köy: Ishigakure
• Seviye: B - Rank
• Rütbe: Jounin
• Nam: Sanrı
Image
‎ ‎ ■ Puanlar
• GP: 0
• VP: 4
• PP: 2
‎ ‎ ■ Linkler
‎ ‎ ■ Profil

• Güç: D+
• Çeviklik: B
• Kondisyon: C+
• Potansiyel: B
• Varlık: D
• Zeka: D
Image
‎ ‎ ■ Beceriler
• [Güç] Atletizm: F
[Çeviklik] Akrobasi: C
[Çeviklik] El Hassasiyeti: E
• [Çeviklik] Saklanma: F
[Kondisyon] Form: D
• [Potansiyel] Ninshuu: F
• [Varlık] Aldatma: F
• [Varlık] Empati: F
• [Varlık] Sosyalleşme: F
[Zeka] Farkındalık: E
• [Zeka] İzcilik: F
• [Zeka] Bilim: F
Image
‎ ‎ ■ Teknikler
Ninpou: Ayatsuito - D Rank *
Fuuton: Kami Oroshi - D Rank
Fuuton: Fuuchi no Jutsu - D Rank
Fuuton: Tobikoshi no Jutsu - D Rank
Fuuton: Fuchou no Jutsu - D Rank
Fuuton: Fuukyou no Jutsu - D Rank
Fuuton: Reppushou - C Rank
Fuuton: Renkuudan - B Rank
Fuuton: Sairi no Jutsu - B Rank *
Juryokugan: Sanrin - A Rank *
‎ ‎ ■ Stiller ve Kabiliyetler
Shinobi Ekipman Ustalığı - A Rank
‎ ‎ ◦ Kabiliyet: Akrep - B Rank
‎ ‎ ■ Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Nadide Ekipman
‎‎‎ ‎ ◦ Kamisori *

Bel Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ Fırlatma Kunaisi, 20 Adet

Uyluk Çantası (Sağ)
‎‎‎ ‎ ◦ Kunai, 9 Adet

Flak Set
‎‎‎ ‎ ◦ Shuriken, 20 Adet

Sırt Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ Patlayıcı Parşömen, 4 Adet
‎ ‎ ◦ Sis Bombası, 5 Adet
‎ ‎ ◦ Misina, 5 metre
‎ ‎ ◦ Panço

Diğer
‎‎‎ ‎ ◦ İlk Yardım Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ File İçlik



Image
User avatar
Okawa Ringo
Ishigakure
Ishigakure
Posts: 309
Joined: February 25th, 2019, 1:04 am
Künye:

Re: [Geçmiş] Işık ve Gölge

Post by Okawa Ringo » April 4th, 2025, 2:43 am

Son görevin ardından bir kaç gün geçmişti. Ekip, başarıyla işi tamamlamış ve güvenli rotalarını izleyerek buluşma noktalarına erişmişlerdi. Hemen ardından kararlaştırdıkları toplantı tarihinde tekrardan buluşmak üzere sözleşmişlerdi. Ortamın kasveti eskisi gibi değildi. Ringo duruma ayak uydurmaya başlamıştı. Duvarlardan yayılan karanlık bir nebze aydınlanmıştı. Nem ve küf kokusu dağılmış, suratlardaki belirsizlik yerini alışmışlığın ferahlığına bırakmıştı.

Her şey olması gerektiği gibiydi. Öyle geliyordu.

Kuma'nın cüssesini uzaktan seçtikten sonra üç çakıl da saygıyla eğildi ve liderlerini selamladı. Hemen ardından ona doğru ilerlemeye başladılar. Odada yanan bir kaç meşale cılız da olsa bir ışık saçıyordu. Belli belirsiz seçilebiliyordu maskeler. Onun haricinde toplantı masasına benzer, 3 metre çaplı bir masaya sahiplerdi. Üzerinde dağınık duran parşömenler ve teçhizatlar vardı. Kuma biraz daha yanaştıktan sonra kısa bir süre ekibi süzdü. Hemen ardından konuşmaya başladı.

"Ginbushi-sama son operasyonun sonuçlarından oldukça memnun. Ben de öyleyim. Her şey olması gerektiği gibi gitti... Bununla birlikte, Minami üzerine yoğunlaşacağımız bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bu bölgedeki operasyonlara devam edeceğiz. Hedef listesi yakında elimizde olacak." dedikten sonra kısa bir es vermişti. Ringo, liderin her bir sözünü dikkatle dinledikten sonra nedensizce bakışların ona yöneldiğini hissetmişti. Kuma, kafasını Ringo'nun üzerinde bir kaç saniye tuttuktan sonra sözlerine devam etti.

"Tsume. İlk görevinde gösterdiğin uyum ve iş bitiricilik için tebrikler. Artık bu ekibin ayrılmaz bir parçasısın. Ginbushi seninle ilgili raporu merak ediyordu. Bizzat raporu ilettim. Ziyadesiyle memnun oldu." dedikten sonra ekibin tamamına bakmış ve kollarını kavuşturmuştu. Bir adım geriye çekildikten sonra sözleri noktalanmıştı. Sanki kendisinden ve ekibin tamamından söz bekliyor gibiydi. Ringo kendini konuşmaya zorladı.

"Teşekkür ederim... Eh.. Daha önce yapmadığımız işler değil yani. Mayu ve Hitoshi bu denli profesyonel olmasa muhakkak bir yerde açık verirdim. Sağolsunlar, iyi toparladılar arkamı." dedikten sonra topu ekip arkadaşlarına bırakmıştı. Tam o sırada ise, yine aynı duyguyu yaşamıştı. Hitoshi, sezilemeyecek bir gizlilik ve hızla yanında bitmiş; elini Ringo'nun omzuyla buluşturmuştu.

"Hadi hadi... Adamın kelleyi nasıl aldığını gördük. Sen bu iş için yaratılmışsın. Daha önce neredeydin?" dedikten sonra maskesini biraz geriye çekmiş ve Ringo ile aralarındaki mesafe bir cetvel boyuna çıkmıştı. Ringo bu ani girişimlere alışmak zorunda olduğunun farkındaydı. Herif bir anda dibinde bitmeye devam edecekti belli ki. Hemen ardından Mayu'nun sesi duyuldu.

"Tsume'yi ürküteceksin Hitoshi. Şunu yapmayı bırak artık. İnsanların özel alanına biraz saygın olsun!" dedikten sonra Hitoshi'den cevap gecikmemişti. "Eeee... Elimde değil ama.. Biliyorsun, ben yalnızca korumak istediğim insanlara böyle sokulurum. He bir de... Bilirsiniz işte!" dedikten sonra Ringo'nun yüzünde bir tebessüm belirmişti. Pektabii, bunu onlar göremiyordu. Hitoshi'yi sevmişti Ringo. Böyle esaslı adamlarla bir arada olmak kıvançla dolduruyordu onu. Hemen ardından Hitoshi elini çantasına götürmüş ve metal şıkırtısına benzer bir ses duyulmuştu. Elini çantasından çıkarırken bir zincir ve garip görünümlü bir bıçağı da çıkarmıştı. Silahlarla arası oldukça iyi olan Hitoshi, bir lansmana falan hazırlanıyor olmalıydı. Ancak beklediği gibi olmadı. Hitoshi zincir ve ona bağlı olan garip bıçağı Ringo'ya uzatmıştı.

"Bu senin için ortak. Elimdeki en kaliteli numunelerden birisi. Sıradan bir kunai gibi düşünme. Oldukça keskindir. Zincir de acayip bir şey, çok dayanıklıdır. Seni dövüşürken biraz izledim. Yararlı olabileceğini düşündüm. Hadi, al. Hoşgeldin hediyesi niyetine."

Ringo şaşırmıştı. Önünde sallanan silahı kabul etmek adına ekip arkadaşına uzattı elini. Ardından Hitoshi usulca bıraktı silahı Ringo'nun eline doğru. Zincir, havada şıkırdarken silahın kabzasıyla buluştu eli. Bıçağı biraz havaya kaldırıp göz ucuyla baktı. Metalin kalitesi ve keskinliğini çıplak gözle dahi ayırt etmek çok kolaydı. Ayrıca ağırlığı, dengesi muazzamdı. Eline aldığı gibi kaliteyi hissedebilmişti. Bıçağın üzerinde kendi kod adı olan Tsume kanjisini seçebiliyordu. Hitoshi bunun için uğraşmış olsa gerek... Uzun yıllardır çalıştığı Kunai ile yakın dövüş stilini uygulayabileceği bir silahtı bu. Ayrıca akrep formlarını da yorumlamaya uygun olabilirdi. Bununla çalışmak yararlı olabilirdi. Hitoshi'ye minnet dolu gözlerle baktı. Ancak o bunu göremiyordu.

"Mutlu oldu Hitoshi. Eğer merak ediyorsan." Ses Mayu'dan gelmişti. Neredeyse bütün sensör yönelimlerde uzmandı Mayu. Dolayısıyla Ringo'nun anlık hislerini tayin edebiliyordu. Bu, sessizliği bozmuştu. Hitoshi de ellerini göğsünde kavuşturmuştu. Ringo silahı elinde tuttuğu esnada Hitoshi'ye kilitlendi.

"Teşekkür ederim, ortak. Aldığım en anlamlı hediyelerden biri. Bir ismi var mı?" dedikten sonra cevap gecikmemişti Hitoshi'den.

"Elbette var. Sanatımı isimsiz bırakır mıyım ben? İsmi Kamisori."

Ardından Ringo başıyla onaylamış ve yeni silahına kısa bir süre baktıktan sonra onu çantasına atmıştı. Minnettardı. Aynı zamanda sabırsızdı. Zira onu denemek ve antreman yapmak için elleri kaşınıyordu.
Image
‎ ‎ ‎■ Künye
• İsim: Okawa Ringo
• Yaş: 20
• Cinsiyet: Erkek
• Boy: 173
• Kilo: 65
• Element: Fuuton
• Köy: Ishigakure
• Seviye: B - Rank
• Rütbe: Jounin
• Nam: Sanrı
Image
‎ ‎ ■ Puanlar
• GP: 0
• VP: 4
• PP: 2
‎ ‎ ■ Linkler
‎ ‎ ■ Profil

• Güç: D+
• Çeviklik: B
• Kondisyon: C+
• Potansiyel: B
• Varlık: D
• Zeka: D
Image
‎ ‎ ■ Beceriler
• [Güç] Atletizm: F
[Çeviklik] Akrobasi: C
[Çeviklik] El Hassasiyeti: E
• [Çeviklik] Saklanma: F
[Kondisyon] Form: D
• [Potansiyel] Ninshuu: F
• [Varlık] Aldatma: F
• [Varlık] Empati: F
• [Varlık] Sosyalleşme: F
[Zeka] Farkındalık: E
• [Zeka] İzcilik: F
• [Zeka] Bilim: F
Image
‎ ‎ ■ Teknikler
Ninpou: Ayatsuito - D Rank *
Fuuton: Kami Oroshi - D Rank
Fuuton: Fuuchi no Jutsu - D Rank
Fuuton: Tobikoshi no Jutsu - D Rank
Fuuton: Fuchou no Jutsu - D Rank
Fuuton: Fuukyou no Jutsu - D Rank
Fuuton: Reppushou - C Rank
Fuuton: Renkuudan - B Rank
Fuuton: Sairi no Jutsu - B Rank *
Juryokugan: Sanrin - A Rank *
‎ ‎ ■ Stiller ve Kabiliyetler
Shinobi Ekipman Ustalığı - A Rank
‎ ‎ ◦ Kabiliyet: Akrep - B Rank
‎ ‎ ■ Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Nadide Ekipman
‎‎‎ ‎ ◦ Kamisori *

Bel Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ Fırlatma Kunaisi, 20 Adet

Uyluk Çantası (Sağ)
‎‎‎ ‎ ◦ Kunai, 9 Adet

Flak Set
‎‎‎ ‎ ◦ Shuriken, 20 Adet

Sırt Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ Patlayıcı Parşömen, 4 Adet
‎ ‎ ◦ Sis Bombası, 5 Adet
‎ ‎ ◦ Misina, 5 metre
‎ ‎ ◦ Panço

Diğer
‎‎‎ ‎ ◦ İlk Yardım Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ File İçlik



Image
User avatar
Okawa Ringo
Ishigakure
Ishigakure
Posts: 309
Joined: February 25th, 2019, 1:04 am
Künye:

Re: [Geçmiş] Işık ve Gölge

Post by Okawa Ringo » April 5th, 2025, 3:41 am

Güneşin ışıkları, sabahın erken saatlerinde bahçe duvarlarını aydınlatırken akademinin genişçe antreman sahasında uygulama dersinin girizgahını yapmıştı.

"Dinleyin. Bu formu kullanırken en dikkat etmeniz gereken şey, her iki elinizi de disiplinle yönetmektir. Uçup gitmesini istemiyoruz. İpi yönlendirirken bileğimi dairesel hareketlerle çeviriyorum. Tam tur değil, dengeli. Minik dairelerle kunaiyi çeviriyorum, yavaşça. Hemen ardından bileğimi yukarı kıvırıyorum. Böylelikle kunaiyi elime geri çekebiliyorum. İşte bu forma Akrep diyoruz."

Sözlerinin ardından misinasını elindeki kunaiye sıkıca bağlamıştı. Hemen ardından elindeki misinayı yavaşça, bileğinden çevirmeye başlamıştı. Hemen ardından hızını arttırmış, kunai gözle seçilemeyecek bir hızda dönmeye başlamıştı. Bir adım ileri aldı, bu esnada elini sağdan sola, hemen ardından soldan sağa savurdu. Diğer adımını alırken aynı savuşuruşları yaptı. Sonra ise tamamen dönerek geldiği konuma kadar ilerledi. Ona meraklı gözlerle bakan çocuklara tekrar dönerek az önce anlattığı bilek hareketini uygulamalı olarak gösterdi. Bileğini öne doğru uzattı, yukarı doğru kıvırdı. Dönüşü tamamen duran kunai, anında eline ulaşmıştı.

"Görüyorsunuz değil mi? İlk püf nokta, daireyi döndürürken vücudunuzu silahın hızına uydurmanızdır; ikincisi, fırlatma anında hedefe odaklanmanız, bileğinizi doğru açıyla kullanmanız; üçüncüsü ise hemen ardından silahı geri çağırma refleksiniz. Tüm bu aşamalar, siz farkında olmadan birbiriyle uyum içinde olmalıdır. Başta zor gelebilir, ama pratik yaptıkça içgüdüsel hale gelir.”

Tüm bu uygulamalı anlatımdan sonra sıra çocukların bunu denemesine gelmişti. Meraklı gözlerle ona bakan ve can kulağıyla dinliyormuş gibi görünen veletlere gözüyle işaret etti. Bu, deneyebilirsiniz anlamına geliyordu. Hepsi o an birbirlerinden beşer metre kadar uzaklaşmıştı. Bir kaçı hızlıca misinayı kunaiye geçirmiş, ilk denemelerini yapmaya başlamıştı. Bazıları misinayı fazla açıyor, koluna bacağına doluyordu. Bazıları ise en başta gerektiğinden fazla güç uygulayarak hızlı çeviriyordu. Ringo, uygulama derslerinin bu günler için olduğunu biliyordu. Onlar tekniği uygularken, onları gözlemleyerek doğrularını ve yanlışlarını söyleme fırsatı elde ediyordu.

"Ringo-sensei! Bu dönmüyor ki!" ses uzaklardan gelmiyordu. İsminin Tenjin olduğunu hatırladığı veletten yükseliyordu ses. Ona kısaca baktığında, misinayı çevirirken bileğini fazla kastığını ve esasen gücü dirsek-omuz arası bir bölümden aldığını fark etti. Normalde anlattıklarından tamamen ters bir yöntem izliyordu. Ancak uygulama dersinin amacı buydu, hatasını düzeltmesi için seslendi. Alaycı tonda konuşmasına artık çocuklar alışmıştı.

"Olta mı sandın elindekini? Bileğinden çevireceksin dedim. Balık mı tutmaya çalışıyorsun?"

Son cümlesinin ardından yerine geçmiş ve sırtını bahçenin duvarına dayayarak çocukları izlemeye devam etmişti. Bir çoğunda kayda değer bir ilerleme de görebiliyordu. Bu esnada bir çift dikkatli gözün üzerinde olduğunu fark etmişti. Kafasını bahçenin üstünden görünen ana binanın balkonuna çevirdiğinde tanıdık bir yüz ile karşılaştı.

Amemori Shijo. Kısık gözlerle onu tanımaya çalıştığı esnada Shijo'nun dersi izlediğini fark etti. Sağ elini yavaşça havaya kaldırdıktan sonra biraz havada sallandırdı. Ardından aynı hamle ondan da geldi. Konuşmamışlardı lakin, Ringo onun basitçe kolay gelsin dediğini anlamıştı. Son zamanlarda onu buralarda fazla görüyordu.

Dersin sonuna doğru geldiklerinde ise biraz yorulduğunu fark etmişti. Çocuklara ne dediğini pek hatırlamıyordu. Haftaya Fuuma Shuriken uygulamalarından bir sınav yapması gerekiyordu. Bu sınavın uygulamasını ve düzenini pek düşünmeye fırsat bulamamıştı. Operasyonlardan dolayı çok geç saatlerde uyuyor ve genellikle gün içinde her zaman olduğundan daha bitkin oluyordu. Ancak bu bir sorun teşkil etmiyordu. Ringo fiziksel yorgunluk ile genellikle baş edebiliyordu. Gün içinde zihni hep dolu da olsa, köyüne hem ışıkta hem de gölgede hizmet ediyor olmak fazlasıyla tatmin ediciydi.

Image
‎ ‎ ‎■ Künye
• İsim: Okawa Ringo
• Yaş: 20
• Cinsiyet: Erkek
• Boy: 173
• Kilo: 65
• Element: Fuuton
• Köy: Ishigakure
• Seviye: B - Rank
• Rütbe: Jounin
• Nam: Sanrı
Image
‎ ‎ ■ Puanlar
• GP: 0
• VP: 4
• PP: 2
‎ ‎ ■ Linkler
‎ ‎ ■ Profil

• Güç: D+
• Çeviklik: B
• Kondisyon: C+
• Potansiyel: B
• Varlık: D
• Zeka: D
Image
‎ ‎ ■ Beceriler
• [Güç] Atletizm: F
[Çeviklik] Akrobasi: C
[Çeviklik] El Hassasiyeti: E
• [Çeviklik] Saklanma: F
[Kondisyon] Form: D
• [Potansiyel] Ninshuu: F
• [Varlık] Aldatma: F
• [Varlık] Empati: F
• [Varlık] Sosyalleşme: F
[Zeka] Farkındalık: E
• [Zeka] İzcilik: F
• [Zeka] Bilim: F
Image
‎ ‎ ■ Teknikler
Ninpou: Ayatsuito - D Rank *
Fuuton: Kami Oroshi - D Rank
Fuuton: Fuuchi no Jutsu - D Rank
Fuuton: Tobikoshi no Jutsu - D Rank
Fuuton: Fuchou no Jutsu - D Rank
Fuuton: Fuukyou no Jutsu - D Rank
Fuuton: Reppushou - C Rank
Fuuton: Renkuudan - B Rank
Fuuton: Sairi no Jutsu - B Rank *
Juryokugan: Sanrin - A Rank *
‎ ‎ ■ Stiller ve Kabiliyetler
Shinobi Ekipman Ustalığı - A Rank
‎ ‎ ◦ Kabiliyet: Akrep - B Rank
‎ ‎ ■ Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Nadide Ekipman
‎‎‎ ‎ ◦ Kamisori *

Bel Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ Fırlatma Kunaisi, 20 Adet

Uyluk Çantası (Sağ)
‎‎‎ ‎ ◦ Kunai, 9 Adet

Flak Set
‎‎‎ ‎ ◦ Shuriken, 20 Adet

Sırt Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ Patlayıcı Parşömen, 4 Adet
‎ ‎ ◦ Sis Bombası, 5 Adet
‎ ‎ ◦ Misina, 5 metre
‎ ‎ ◦ Panço

Diğer
‎‎‎ ‎ ◦ İlk Yardım Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ File İçlik



Image
User avatar
Okawa Ringo
Ishigakure
Ishigakure
Posts: 309
Joined: February 25th, 2019, 1:04 am
Künye:

Re: [Geçmiş] Işık ve Gölge

Post by Okawa Ringo » April 18th, 2025, 2:32 am

"Tsume, saat yedi yönünde. Kırmızı fularlı. On saniye içinde."

Yutkundu. Boğazından geçen salyanın yaydığı kuru yankıya kaptırdı kendisini. Yaprak hışırtıları bir anlığına sustu. Sağ elini yavaşça belindeki ağzı açık çantaya götürdü. Parmaklarının arasına tek hamlede dört adet shurikeni yerleştirdi. Sıcak eli, soğuk metalle birleştiğinde gözlerini kıstı. Kırmızı bir fular. Saçlar uzun. Belki beline kadar, belki daha kısa. Sırtında kocaman bir kılıç. Bir katanadan büyük ve geniş. Gerçekten, saat yedi yönünde.

Yedi saniye kadar saymıştı. Elini omzundan bastırdı, gerdi. Bir gülle fırlatmaya hazırlanır gibi. Bileğinden kısa ve zarifçe çevirdi bıçakları. Sonra ise rüzgar sesi, kulağına dolan diğer tüm sesleri bastırdı. Gözlerini kısmaya devam etti. Fular kırmızıydı. Belki artık, olması gerektiğinden daha da kırmızı. Adamın boynuna peşpeşe saplanan her shuriken, bir öncekini ittirmiş; boynunu paramparça etmişti. Cansız et, yere yığılırken kan kustuğunu gördü Ringo. Yüzünü buruşturdu.

"Sıradaki." dedi, telsizine üflerken. Hemen sonrasında ise konduğu ağaç dalından aşağı bıraktı kendisini. Havada eforsuz bir parende atarak biraz daha aşağıdaki dala kondu. Baktığı yönün tam tersine, güney istikametine çevirdi kafasını. Ardından çantasındaki zinciri çekti. Kınından tek hamlede çıkardığı kunaiyi zincire tutturdu. O anda ise Mayu'dan yeni hedefi belli eden mesaj gelmişti.

"Elli metre kadar önünde. İki kişi. Bir kadın, bir erkek. Bir kaç saniye içinde seni fark edecekler."

Son cümlenin ardından Ringo elindeki zinciri iki tur salladıktan sonra solunda, yaprağı bol bir dala tutturmuş ve kendisini yere bırakmıştı. Ağaç gövdesine konar konmaz tek hamlede zincirini çekerek eline aldı. Bir kaç saniye bekledi. Hedeflerin gölgesini görmeye başlamıştı. Erkek olan durdu. Sonrasında kadın olan da ona üç metre kala durdu. Muhtemelen yaprakların hareketliliğinden kıllanmışlardı. Biraz geç kalmışlardı. Ringo, kendisini yere bıraktığı gibi Ayatsuito için chakrasını harekete geçirdi. Kamisori'nin bıçağını otların arasından fırladığı gibi, hemen altında kalan herife fırlattı. Kunai, ok gibi fırlarken sağa doğru iskivlenen adamın hareketini net olarak gördü. Tekniği sayesinde zinciri hızlıca sağa doğru yönlendirdi. Bıçak herifin sağ yanağından girdi, büyükçe bir parçayı kesip aldı. Sonrasında el mühürlerine başlayan kadına ilişti gözleri.

Kunaiyi zarif ve hızlı, tek bir bilek hareketi ile eline çektiği anda ayakları yerle buluşmuştu. Tek bir adım ileri aldı, tekrardan saldırmak adına, kadına doğru bir adım daha aldı. Sonrasında ise Mizurappa olduğunu tahmin ettiği tekniği uyguladığını gördü kadının. Refleksif olarak soluna hareketlendi, 2 metre çapta bir kütle ile karşılaşmıştı. Su kütlesinden tam hasar almamak adına soluna geçtiği gibi vücudunu geriye doğru ittirdi. Su kütlesi vücuduna çarptığında ise kendisini hazırladı. Tahmin ettiği gibi, geriye doğru kontrolsüzce fırlamamış, sert su kütlesi ile vücudu buluştuğunda akrobatik bedeni sayesinde soluna doğru uçmuştu. Bu esnada ise kızın su üflemeyi bıraktığını ve onun yeri konumuna doğru hareketlendiğini gördü. Ayatsuitoyu tekrar hareketlendirdi ve su kütlesinin altından geçmesine izin verdiği zinciri hızlı bir hamle ile onu gafil avladığını düşünen kadına yönlendirdi.

Bu esnada adrenalinle aldığı hasarı yoklama fırsatı bulmuştu. Göğsü ve özellikle sağ omzundan itibaren tüm kolu dehşet bir sancı içindeydi. Dev bir yumrukla ezilmiş gibiydi. Fakat silahına yönlendirdiği chakrayı kesmemişti. Zincir, kadının ayağına dolandığı gibi sıkı sıkıya onu sarmıştı. Ringo omzunu geriye çekti ve kolunu sağa doğru savurarak kızı yere çaldı. Hemen ardından az önce yanağını kestiği heriften acı çığlığı yükselmeye devam ediyordu. Kızın el mühürlerine tekrar girişecek olduğunu görmüştü. Bu esnada ise Juryokugan'ın gücünü kullanarak bedenini hafifleştirmeye başlamıştı. Ringo pek güçlü sayılmazdı. Hızlıydı, çevikti ancak ağırlıkları kaldırmak için kaslarına değil, gözüne güveniyordu. Kızın yeteri kadar hafiflediğini düşündüğünde bir adım ileri aldı ve zincirin bağlı olduğu kunai'yi iki eliyle kavrayarak kendi ekseninde döndü. Dönüşü tamamlandığı anda kızı, az önce yaraladığı herife savuracaktı.

Kızdan acı çığlığı yükselirken herif çarpışmanın ardından bir kaç metre daha savrulmuştu. Kız çetin çeviz olsa da, herif işini kolaylaştırıyordu. Bir adım daha attı onlara doğru. Henüz zincirleri çözmemişti. Herif ayaklanmaya çalışır gibi olduğu esnada kızı tekrardan kendine çekti. Yerde sürüklenerek dört, beş metre kadar sürünen kız, ayaklarının ucuna ulaşmıştı. Kunaiyi kızın göğsüne otuz, kırk santim kalacak mesafede tutmuş, sözlerini aktarmıştı adama. İfadesiz, boğuk ve donuk sözlerdi.

"Saiki Shun. Yerini söyle. Beş saniyen var. Ardından kızı öldüreceğim."

Herifin suratındaki şaşkınlık yerini yavaş yavaş korkuya bırakırken, kızın suratına kaydı bir an gözleri. Suratında iğrenmişlikle bezeli, nefret, öfke ufak ufak seçilebiliyordu. Ringo elinde olsa onlara zarar vermezdi. Ancak yolundalardı. Yolunda olanı çekmek ise tek bildiği çözümdü. Herifin kendine gelmesi ve sözlerine başlaması bir kaç saniyeyi bulmuştu. En nihayetinde konuşmaya başlamıştı. Ancak istediğini almış mıydı, emin değildi.

"Devam et! Gebert onu! Çok da umrumday~~"

Boğuk bir hışırtı. Temiz, tek bir kesi. Hitoshi'nin neredeyse 2,5 metreye kadar uzayan bıçağı, herifin boğazını ortadan ikiye yarmıştı. Boğazından boşalan kan, toprağı sularken artık sözleri sonsuza kadar susmuştu. Ringo kadına baktı. Donuk bakışları, yerini umutsuzluğa bırakıyor gibiydi. İyi bilirdi bu hissi. Mağlubiyeti, çaresizliği. Güçlünün karşısında ezilmek böyle bir şeydi. Kadın bağlı olduğu zincire hamle yapmak istiyordu, hissedebiliyordu. Lakin Ringo, sıfır noktasından elindeki keskin çeliği tek bir hamle ile kalbine sokabilirdi. Ölmek istiyor muydu, emin değildi. Ardından Hitoshi'ye tekrar ilişti gözleri. "Rica ederim." Hicvi ve ruh halinin çarpıklığını yansıtan, nazik sesiyle. Bu esnada kılıcındaki kanı tek hamlede fırlatmıştı.

"Şehre on dakika uzaklıkta, bir bağ evi var. Orada. Tek bir koruması var."

Ringo duyduklarının ardından Hitoshi ile göz göze geldi. Zinciri gevşettikten sonra bir kaç adım geri çekildi, sonra genişçe sıçradı. Arkasını döndü, hiç bir şey söylemeden. Ardından tok bir ses geldi. Göz ucuyla arkasına baktı. Hitoshi, kılıcının kabzasını kızın suratına geçirerek onu bilinçsiz hale getirmişti. Hemen sonra hızını kullanarak kaybolmuştu. Ringo buluşma noktasına kabaca yarım saat sonra ulaşacaktı. Kuma'ya raporu verdikten sonra kızın bahsettiği bağ evinin yolunu tutacaktı. Bu esnada telsize eğildi. Mayu'ya rapor verdi.

"İşlem tamam."
Image
‎ ‎ ‎■ Künye
• İsim: Okawa Ringo
• Yaş: 20
• Cinsiyet: Erkek
• Boy: 173
• Kilo: 65
• Element: Fuuton
• Köy: Ishigakure
• Seviye: B - Rank
• Rütbe: Jounin
• Nam: Sanrı
Image
‎ ‎ ■ Puanlar
• GP: 0
• VP: 4
• PP: 2
‎ ‎ ■ Linkler
‎ ‎ ■ Profil

• Güç: D+
• Çeviklik: B
• Kondisyon: C+
• Potansiyel: B
• Varlık: D
• Zeka: D
Image
‎ ‎ ■ Beceriler
• [Güç] Atletizm: F
[Çeviklik] Akrobasi: C
[Çeviklik] El Hassasiyeti: E
• [Çeviklik] Saklanma: F
[Kondisyon] Form: D
• [Potansiyel] Ninshuu: F
• [Varlık] Aldatma: F
• [Varlık] Empati: F
• [Varlık] Sosyalleşme: F
[Zeka] Farkındalık: E
• [Zeka] İzcilik: F
• [Zeka] Bilim: F
Image
‎ ‎ ■ Teknikler
Ninpou: Ayatsuito - D Rank *
Fuuton: Kami Oroshi - D Rank
Fuuton: Fuuchi no Jutsu - D Rank
Fuuton: Tobikoshi no Jutsu - D Rank
Fuuton: Fuchou no Jutsu - D Rank
Fuuton: Fuukyou no Jutsu - D Rank
Fuuton: Reppushou - C Rank
Fuuton: Renkuudan - B Rank
Fuuton: Sairi no Jutsu - B Rank *
Juryokugan: Sanrin - A Rank *
‎ ‎ ■ Stiller ve Kabiliyetler
Shinobi Ekipman Ustalığı - A Rank
‎ ‎ ◦ Kabiliyet: Akrep - B Rank
‎ ‎ ■ Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Nadide Ekipman
‎‎‎ ‎ ◦ Kamisori *

Bel Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ Fırlatma Kunaisi, 20 Adet

Uyluk Çantası (Sağ)
‎‎‎ ‎ ◦ Kunai, 9 Adet

Flak Set
‎‎‎ ‎ ◦ Shuriken, 20 Adet

Sırt Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ Patlayıcı Parşömen, 4 Adet
‎ ‎ ◦ Sis Bombası, 5 Adet
‎ ‎ ◦ Misina, 5 metre
‎ ‎ ◦ Panço

Diğer
‎‎‎ ‎ ◦ İlk Yardım Çantası
‎‎‎ ‎ ◦ File İçlik



Image
Post Reply

Return to “Minami Şehri”